Yüksel YILMAZ

21 Mayıs 2015

HAKİMİYYET/EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ALLAH’INDIR - I

Hüküm kelimesine bir bakalım. Hüküm, karar vermektir. Konuşma dilinde kullandığımız bu kökten birçok kelime var. Mahkeme(hüküm verilen yer), muhakeme(karşılıklı hüküm vermek),hükümdar/hükümran(o yere hükmeden), hükümet(hükmeden güç, iktidar),hakem, hâkim ve mahkûm(hüküm giyen) gibi. Hayatımızın her anında kararlar yani hükümler veririz. Yapılması gerekenler ve yapılmaması gerekenler diye hayat içerisinde birçok hükümler veririz. İşte şunu alacağım/almayacağım, gideceğim/gitmeyeceğim, yapacağım / yapmayacağım, yiyeceğim/yemeyeceğim, seveceğim/sevmeyeceğim, beğeneceğim/beğenmeyeceğim diye birçok kararlar alırız. Ama aldığımız kararlar, hükümler her zaman doğru mudur? Hepimizin hemen aklına böyle bir sürü kararlar gelmiştir. Aldığımız kararlar her zaman kesin değildir çünkü insan sonuçta sınırlı bir varlıktır. Sınırları olan insanın karar alırken sınırlarını aşan birçok unsur bulunmaktadır ve insan tüm bunları bir araya getirip kesin bir hüküm, karar verememektedir. Kendimizce verdiğimiz her hüküm tam olmayacaktır. Bu yüzden insanlar önemli kararlarını tek başına almak yerine birçok kişiye danışarak, sorarak almaya çalışmaktadırlar.

Hüküm verirken çok önemli birkaç ölçü vardır.Birincisi, hüküm vereceğimiz konu ile ilgili bilgimizdir. Bilgimiz ne kadar az ise kararımız yanlış olmaya yakın ve ne kadar çok ise kararımız doğru olmaya yakındır. Bu da yeterli değil. İkincisi, elde ettiğimiz bilginin doğru olup olmaması da kararlarımıza etki etmektedir. Örnek verirsek; Bir araba almayı düşünüyorsunuz ve araba hakkında topladığınız bilgi ne kadar çok ise ve bilgi aldığınız kişiler veya yerler bu konuda yetkili, yeterli ise kararınızın doğru olması o kadar yüksektir. Tam tersinde ise kararınızın yanlış olması da o kadar yüksektir. Kararlar, hükümler alırsınız ama sonuçta siz ve çevrenizdekilerin sınırları bir yere kadardır. Yani tüm her şeyi yerine getirseniz bile aldığınız arabanın fabrika hatası çıkarması veya ona benzer başka bir sorun ve sıkıntı çıkarması her zaman mümkündür.

Üçüncüsü de, hüküm, karar verirken bizi etkileyen iç ve dış unsurlar vardır. Vereceğimiz kararı, hükmü etkileyecek olan bu unsurlar, arzularımız, duygularımız, çıkarlarımız, çevremiz, tehditler, korkularımız gibi birçok şey olabilir. Bu yüzden vereceğimiz hüküm, karar ne kadar doğru bile olsa bu hükümden, karardan vazgeçip yanlış bir hüküm, karar verebilmekteyiz. Birini sevdiniz ama ahlakı kötü birini, doğru davranış bu sevgiyi bitirmektir ama duygularınız galip geliyor ve kötü ahlaklı biriyle evleniyorsunuz. Aldığınız bu yanlış karar sizin bütün hayatınızı etkileyecektir. Ya da bir iş yapacaksınız ama yaptığınız iş kötü bir iş, doğru karar bu işi yapmamaktır ama getireceği kazanç ise çok fazla ve bu sizin çıkarlarınıza uygun olduğunda kararınız, hükmününüz hemen değişiyor. Kendinizi kötü, gayrimeşru işin içinde buluyorsunuz. 

İnsan aldığı kararlarda, hükümlerde bu etkiler altında kalabilmektir. Bu yüzden insanların diğer insanların hayatları ile ilgili hüküm, karar vermeyetkisi kime ait olmalıdır? 

Hüküm ile ilgili bilgilerimizden sonra içerisinde şüphe bulunmayan kitaba, Kur'ân'a bir bakalım. Kur'an "Hüküm, ancak Allah’ındır.”(1)diyor. Karar vermek ona aittir. Neden karar vermek ona aittir? Çünkü yer ve göklerde ne varsa hepsinin sahibi O olduğu içindir. “Göklerde ve yerde olan her şey yalnız O'nundur.” (2) İnsanında sahibi O’dur.

YERDE VE GÖKLERDE, KÂİNATTA HÜKÜM KİME AİTTİR?

Yerin ve göklerin sahibi, yaratıcısı olan Allah, yer ve gökler arasında ne varsa hepsini bir ölçü ve düzende yaratmıştır. Yaratılan her varlık sahibinin(Allah’ın) kendisi için koyduğu tüm hükümlere, kurallara, yasalara tam bir teslimiyetle boyun eğmektedir.

“Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (aşamada) yaratan, sonra Arş’ı hükmü altına alan; geceyi, peşi sıra gelen gündüzle bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine/hükmüne boyun eğmiş olarak yaratan Allah’tır. Haberiniz olsun ki yaratmak da, emir de/hüküm de O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir!”(3) ve “Yeryüzünü sizin için durulacak bir karargâh, göğü de (üstünüze) bina yapan Allah’tır…”(4)

Güneş, ay, dünya ve gezegenlerin, hangi yörüngede döneceği, yalnız suda veya karada yaşayan hayvanların olması, her kar tanesinin farklı şekilde olması, bulutların yağmur yüklü olması(yağmur ve kar tanelerinin birbirine değmeden inmesi),topraktan farklı şekilde ve lezzettebirçok nimetin çıkması gibi birçok yasa, kural tıkır tıkır işlemektedir. Tüm yarattığı varlıklarla ilgili hükümleri işlemektedir. Şöyle bir bakın bir bozukluk, aksaklık görebilir misiniz?

Tüm bunların insanlığın hizmetinde olması gerçeğidir. Allah insanı yaratmadan önce yeryüzünde onun için gerekli olan her şeyi yarattı. Yaratılan her şey insanlığın hizmetine sunuldu. Her şey insanlık içindi. İnsanın yiyecek içecek ihtiyaçları karşılandı. Sabah kahvaltısı için arı bal, tavuk yumurta, inek süt, bitkiler çay,kahve, domates, salatalık, biber, zeytin, portakal ve nar suyu vb. hazır bir kahvaltı sofrası buldu. Öğlen ve akşam yemekleri için et, tavuk, balık, baklagiller, meyveler, sebzeler, içeceklerden oluşan hazır sofralar. Biz bu ikramlarla bu hayatı yaşıyoruz/sürdürüyoruz.

Daha önemlisi insan kendi bedenindeki sistemin işleyişine bir baksa hükmün, emrin, kararın kime ait olduğunu daha iyi anlayacaktır. Hücrelerin nasıl çalıştığı, binlerce kilometre uzunluğundaki damarlardaki kanın dolaşımı, yediklerimizin sindirilmesi, boşaltılması hepsi Allah’ın koyduğu kural ve yasalara göre hareket etmektedir. En küçük hücre deçok büyük yıldızlar da Allah’ın hükmüne boyun eğmiş bir şekilde görevini yerine getirmektedir.

“Elbette, göklerin ve yerin yaratılışı, insanların yaratılışından daha büyüktür. Fakat insanların çoğu bilmezler.”(5)

O zaman YERDE VE GÖKLERDE, KÂİNATTA HÜKÜM ALLAH’A AİTTİR.

YARATILMADAN ÖNCE BİZİM HAKKIMIZDA HÜKÜM KİME AİTTİR?

Allah bizden doğmadan önce bizim hakkımızda hüküm, karar vermiştir. “Rahimlerde sizi nasıl isterse öyle şekillendiren O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. (O) mutlak galip, hüküm ve hikmet sahibidir.”(6) Doğmamız, cinsiyetimiz, nerede doğacağımız, hangi anne ve babadan olacağımız, hangi şekilde olacağımız ile ilgili karar, hüküm verme yetkisi ona aittir. Değil mi? Evet dediğinizi duyar gibiyim çünkü Allah'a inanan her insan bunu kabul eder ve hükmüne karşı gelemez. “… size şekil veren, şeklinizi de güzelleştiren, size temiz, helal şeylerden rızık veren (ancak) Allah’tır…”(7)

ÖLDÜKTENSONRA BİZİM HAKKIMIZDA HÜKÜM KİME AİTTİR?

Biz yeryüzüne gelmeden önce bizim hakkımızda hükümler, kararlar veren, biz öldükten sonra da hükmünü verecektir. Bizi yaşatan ve öldüren O’dur. “Beni öldürecek, sonra diriltecek olan O’dur.”(8) Fatiha suresinde her namaz da okuduğumuz “mâlikiyevmiddin/din gününün, hesap gününün sahibi” O’dur. Yeryüzünde yaşarken, yaptıklarımız ile ilgili hükmünü verecektir. “ Şüphesiz Rabbin O'dur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.“(9)Ceza mı alacağız, ödül mü alacağız, cennete mi gireceğiz, cehenneme mi gireceğiz ile ilgili karar, hüküm verme yetkisi ona aittir. Değil mi? Evet dediğinizi daha net duyar gibiyim çünkü yeryüzünde yaptıklarımız ile onun karşısına çıkıp onun hükmüne karşı gelmek kimsenin aklının ucundan bile geçmez. “Ceza günü hatamı bağışlamasını umduğum da O’dur.”(10) Ve şu an anlaşamadığımız(hüküm kime aittir?) konularda da hükmünü verecektir. “Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecektir.”(11)“Yoksa, kötülük işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde kendilerini, iman edip iyi ameller işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı zannettiler? Ne kötü hüküm veriyorlar!”(12)

O zaman DOĞMADAN ÖNCE VE ÖLDÜKTEN SONRA DA HÜKÜM ALLAH’A AİTTİR.

YAŞARKEN, DÜNYA DA BİZİM HAKKIMIZDA HÜKÜM KİME AİTTİR?

Buraya kadar herkeshükmün, karar vermenin Allah'a ait olduğunu kabul ediyor.  Peki, bu arada bulunan yani insanın ömrünü sürdürdüğü dünya hayatında hüküm kime aittir?

Allah insana akıl ve irade vererek kendisini, yaptığı davranışlardan dolayı sorumlu tutmuştur. Aklını ve iradesini doğru kullandığında ödül ile müjdeleyen yanlış kullandığında ise ceza ile uyaran kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Aklını doğru kullanabilmesi içinde ona doğruyu öğretmiştir. Tercihini doğru yapsın diye neyin iyi neyin kötü olduğunu, neyin hak neyin batıl olduğunu öğretmiştir. İlk inen Alak suresinin ilk ayetlerinde söylediği gibi "İnsana bilmediklerini öğreten"(13) O'dur. Âdem ile melekler arasında geçen olayı hepimiz biliriz. Allah, meleklere bazı isimleri söylemelerini istedi ama melekler Allah’ın yanında oldukları halde bu isimleri söyleyemediler çünkü Allah onlara bu isimleri öğretmedi. Ama âdeme bu isimleri öğrettiğinden âdem isimleri tek tek saydı. Ve melekler bu durum karşısında "Seni (bütün noksan sıfatlardan) tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Her şeyi hakkıyla bilen, ‘hüküm ve hikmet sahibi’ mutlaka o sensin sen.” demişlerdi.”(14)

Gelen peygamberler ve gönderilen kitaplar insanlara neyin doğru neyin yanlış neyin helal neyin haram neyin iyi neyin kötü olduğunu bildirmişlerdir. Bizlerin ne yapacağı veya yapmayacağı ile bu bildirilere biz hüküm diyoruz. İşte Allah’ın birkaç hükmü;

Bakara 219 ile 222 arasındaki “ Sana (sarhoş edici) şarap ve kumarın hükmünü sorarlar, yine sana ‘Allah yolunda neyi harcayacaklarını’ sorarlar. Sana yetimler hakkında sorarlar. Sana, bir de kadınların âdet hali hakkında sorarlar.” Neden? Çünkü Müslümanların hayatlarını düzenleyecek hükümleri, kararları Allah verir. İnsanların neyi yapacakları veya yapmayacaklarına, nasıl yapacaklarına, davranacaklarına O karar, hüküm verir. Onun verdiği hükümler, kararlar her zaman bir hikmet içerir. Bakara 220. Ayetin sonunda söylediği gibi “O aziz(mutlak galip) ve hakîmdir(hüküm ve hikmet sahibi)”

Helalleri(serbest olunanları) ve haramları(yasak olunanları) belirlemek Ona aittir. “Ölü hayvan (leş),  kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan; henüz canı çıkmadan yetişilip kesilenler dışındaki boğulmuş, (taş veya sopa vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanma neticesinde  ve yırtıcı hayvanlarca parçalanmış; bir de dikili (putlaştırılmış) taşlar için boğazlanmış ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı.”(15)

Nisa 11 de Miras hükümleri, 24 de evlilik, nikah hükümleri, Nisa 92 ve Maide 38 de ceza hükümleri, Tevbe 60 da sadakalar ile ilgili hükümleri gibi. Ayrıca, Aile hukuku: Evlenme, boşanma, nafaka, Medeni hukuk: alışveriş, kiralama, trampa, rehin, kefâlet, ortaklık, borçlanma, Ceza hukuku: mal, can, ırz, nesep ve aklı korumayı amaç edinir. Hırsızlık, yol kesme,  zina, adam öldürme, Kaza hükümleri: Davaların görülmesi, şahitlik, yemin, Devletler hukuku:  Zimmi ve antlaşmalılar, Müste'menler (pasaportlular), Muharipler(savaşanlar) ilgili ve diğer birçok konu hakkında Allah’ın hükümleri vardır. Tüm bu hükümler insanların hayatlarını düzenlemek için konulmuştur. Hem de “O, kullarının üstünde eşsiz kudret ve yetki sahibidir. O, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir her şeyden hakkıyla haberdardır.”(16)  Her şeye gücü ve kudreti yeten ve her şeyden haberdar olanın koyacağı hükümler her zaman en doğru ve hikmetlidir.

Biz bu bildirilerle/ayetlerle oluşan yapının adına “din” diyoruz. İnsanın kendisi ile ilgili,

İnsanın kâinat ile ilgili,

İnsanın diğer insanlar ile ilgili,

İnsanın Allah ile ilgili.

Bu dört boyutlu ilişki ile ilgili tüm düzenlemelere/ölçülere “DİN” denir

“Bugün dininizi (hükümleriyle) kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak (hayat tarzı olan) İslâm’ı beğenip seçtim.”(17) Din gününün, hesap gününün sahibi olan yeryüzünde de “din” belirleme gücüne yetkisine sahiptir.” İbrahim de bunu oğullarına tavsiye etti. (Torunu) Yakub da (öyle yaptı ve): “Ey oğullarım! Şüphe yok ki Allah size dîn(i İslâm’)ı seçti; bundan böyle sizler, ancak müslümanlar olarak (yaşayıp) can verin.”(18) dedi. “Şüphe yok ki Allah katında (hak) din İslâm’dır.”(19) O insanları yaşadıkları din ile din gününde hükmünü verecektir.

Kâinatta, Allah’ın hükümleri geçerliliğini sürdürüyorsa, insanlarla ilgili bu ayetlerde geçerliliğini, hükmünü sürdürecektir.  O zaman BU DÜNYA DA YAŞARKEN DE HÜKÜM ALLAH’A AİTTİR.

Dipnotlar:

1)      En’am -57/62, Yusuf -40/67, Rad -41 ve Kasas -70, Mü’min -12,

2)      Nahl -52

3)      Araf-54

4)      Mü’min -64

5)      Mü’min -57

6)      Ali-imran-6

7)      Mü’min -64

8)      Şuara -81

9)      Hicr -25

10)   Şuara -82

11)   Hac - 69

12)   Casiye - 21

13)   Alak -5

14)   Bakara -32

15)   Maide -3

16)   En’am -18

17)   Maide -3

18)   Bakara -132

19)   Ali imran -19