Yasin AYDOĞAN
HALİS DİN`E MUZAHREFAT KARIŞTIRMAYALIM
"Dikkat edin! Halis din yalnızca Allah`ındır." (Zümer 3)
İhlas, halis, hulus, muhlis, tahlis, halas, mahlas, hulasa... Bu kavramlar hep aynı kökten türüyorlar. Türedikleri kök halasa (noktalı ha ve sad harfi ile) fiil kökü.
Bu manada zikrettiğimiz tüm kavramları anlamlandıralım: İhlas; sadakat, bağlılık, samimiyet, içtenlik. Kur`an'da 112. sûreye de isim olmuştur ihlas. Sure, ihlasın, el Ehad-esSamed- her türlü noksandan beri olan Rabbimiz tanındığında ancak mümkün olabileceğini beyan eder zımnen. Yani halis kul olmak için ihlas, ihlası elde etmek içinse din`i Allah`a has kılmak şart.
Kerim kitabımızda din`i Allah`a (c) has kılanlar hakkında ve şeytanın ihlaslı kullara tasallut edemeyeceğini, beyan eden ayetler var. (39/2, 7/29, 10/22, 29/65, 31/31, 95/5)
Halis; temiz, saf, arı, duru, katışıksız, samimi, doğru, dürüst.Hulus; saflık, temizlik, arılık, samimiyet, dürüstlük, doğruluk. Hulus-u kalb ifadesini dualarda onun için kullanırız, kalb temizliği, niyette berraklık isteriz Yüce Rabbimizden.
Muhlis; ihlas sahibi, sadık, bağlı, samimi, içten, dürüst, doğru. Tahlis ; arıtma, saflaştırma, tasfiye, rafine etme, kurtarma. Eskiden deniz kazalarında cankurtaran görevi yapan sandallara tahlisiye sandalı denirdi. Halas; kurtulma, kurtuluş, arınma, ayrışma. Mahlas; kurtuluş yeri, saflaşma yeri. Hulasa; öz, esas, temel, özet.
Tüm anlamları bir noktada hulasa etsek, özet anlamı versek şu çıkıyor; saf, tertemiz.İslam halis bir din`dir. Yani her türlü kirden, pastan, şeytani, cinni, beşeri olandan arı, beri, katışıksız, karışımsız, saf, temiz, doğru, özlü, esaslı, arınmış, kurtuluşa götüren, kurtaran bir inanç manzumesi, bir muazzam yaşam biçimidir.
Girişte verilen Zümer Sûresi ayeti, din-i mubin-i islam`ın halis bir din olduğunu açıkça ifade ediyor. Din, özünde, esasında, pırıl pırıl,tertemiz, kemale erdirilmiş bir kıvamda va`z edilmiştir. Bu din`in saflığına, netliğine, arı duru oluşuna, iman etmek şarttır.
Halis din, şanı yüce Rabbimiz tarafindan va`z edilmiştir. Rabbimiz subhandır, noksan sıfatlardan beridir, kemal sıfatlarla muttasıftır,dolayısıyla O`nun kelamı da dini de halistir, saf, berrak, arı, duru, tertemiz bir muhtevaya sahiptir.
Zaten Kur`an, kemale ermiş birdin`in, kelamda ifadesini bulan en özlü kitabı/hitabıdır. Bu manada bizim mensubu olmakla iftihar ettiğimiz halis din`in (İslam) mü`minleri olarak, vahyi referans almayan hiç bir inanç tarzı ya dayaşam biçimi ile işimiz olamaz.
Vahye uymayan, şanı yüce, Hakim-i mutlak Rabbimizin ahkamını dikkate almayan hiç bir düşünce ve fikirile yollarımız kesişemez. Evet, din-i mubini İslam halis bir dindir. Halasa götüren bir dindir. Mesajı hulasa etmiş bir dindir. Hulasası da tevhiddir,uluhiyettir, rububiyettir. Kurtuluşa ulaştıran, arı duru birdindir. Din-i mubini islama muarız hiç bir düşünce sistemi ya da yaşam biçimini getirip islamla harmanlayamaz/arıştıramayız. Buna hakkımız yoktur.
Halis din katışıksız, karışımsız, saf arı, duru, berrak, temiz kıvamı ile inzal buyurulmuşken biz kim oluyoruz ki vahyden kopuk olan düzmece fikir sistemi ve yaşam biçimlerini hakka yama yapalım. Bu zulümdür. Hak ile batılı telbis etmektir. Halis din, muhlis kul olalım için va`z edilmiştir. Muhlis olmanın yolu o saflığa hiç bir kiri pası bulaştırmamaktan geçiyor.
Sure-i Beyyine'den okuyalım:
"Halbuki onlar, yalnızca Allah`a kulluk etmek, din`i Allah`a halis kılan hanifler (din-hüküm koyma yetkisinin sadece O`na mahsus olduğunainanmak) olmak, namazı ikame etmek, zekatı vermekle emrolunmuşlardı. İşte en doğru (dimdik-sapasağlam) din budur." (Beyyine 5)
Kendimizi ifade ederken, beşeri kavramları referans alarak söylem geliştirmemiz, daha çok çağın seküler kavramlarına atıf yaparak düşüncemizi ifade etmemiz, meramımızı daha çok hakim düşünce sistemlerinin kelime ve terimleri ile dillendirme konusundaki duruşumuz, halis din`in saf, arı, duru, berrak olduğunu bizim bile henüz tam anlayamadığımızı, idrak edemediğimizi gösteriyor.
Yaşadığımız çağın mü`minleri olarak, neden halis dine ilginç yorumlarla ilavede bulunma çabasına girelim ki? İslamsız, imansız, kitabsız, Kur`ansız, vahysiz, ruhsuz, manasız, beşere ait olan, beşer mahsulü olan batıl düşünce ve fikirlerle neden karıştıralım ki?
Katışıksız, karışımsız, berrak, net, saf, arı, duru ve Allah katında tek geçerli-makbul sayılacak halis din`i neden çağın fasid (kopuk, bozuk, sakat, yamuk, noksan, çürük, karışık, bulaşık, bulanık) dinleri (ideolojiler) ile karıştırarak anlatma, ifade etme yanlışına düşelim ki?
Halis din, bizim için yeterli derecede öğüt doludur. (Enbiya 106) Halis dinin anlaşılması kolay kılınmıştır. (Kamer 17/18, 22, 32, 40)
Dolayısıyla biz kendimizi, yüzlerini Allah`a dönmüş, halis din`e tabi olmuş muvahhidler olarak, başımızın tacı peygamberler (salat ve selam hepsine) gibi tesmiye etmeli ve bizim inanç dünyamıza ait kavramlarla tavsif edelim. Kesinlikle hiç bir şeytani, şirke ait kavrama ihtiyacımız olmadığını bilelim. Halis din`in, hulasa edilmiş, halasa götüren, ihlası öğretenmesajı-öğretisi, tüm saflığı berraklığıyla duruyor.
Bu din`i Rabbimiz koruma altına almıştır. Yeter ki biz, hayata, vahyi eksene alarak yön verme sorumluluğunda bulunan mükellef kullar olarak, haddimizi bilelim, ona bir muzahrefat karıştırmayalım.