Süleyman GÜLEK

20 Temmuz 2017

İSLÂM’DA GENÇLİK VE GENÇLİĞE VERİLEN ÖNEM

En iyi şekilde yaratılan insanoğlunun, hayatında ki en önemli dönem, gençlik dönemidir. Gençlik dönemi, enerjinin, aksiyonun, verimliliğin doruğa çıktığı, topluma ve fertlere faydalı olmanın, dünya ve ahiret için çalışmanın mümkün olduğu en verimli çağıdır. Bu gerçeğe Hz. Peygamber (s.a.s.) de işaret ederek: “Yaşlılık gelmeden gençliğin kıymetini bilin”1tavsiyesinde bulunmuş ve gençliğe verilen önemi şu şekilde belirtmiştir: “İnsanoğlu, Kıyâmet gününde; gençliğini nerede ve nasıl harcadığından… Sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz.”2 Gençlik büyük bir nimettir. İnsan Allah’ın verdiği bütün nimetlerden hesaba çekilecektir. (Bkz. Tekasür, 102/8)  Bu âyet ve hadislerden gençliğin önemi anlaşılmaktadır. Bu sebeple gençliğin değeri bilinmeli ve yaratılış gayesine uygun yaşanmalı. Gençlik, Allah’ın emirlerine uygun geçerse dünya ve ahirette mutlu huzurlu bir hayat yaşanır.

Yüce Allah: “Kim Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup emirlerine uygun yaşarsa ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır” (Nur, 24/52) buyurmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurur: “Allah, gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever.”3 Çünkü müslüman genç, iman edip salih amel işleymeye gayret eder.

İman ve Salih Amel sahibi Genç

İman, her Müslümanın öncelikle sahip olması gereken bir özelliktir.  Müslümanın en önemli varlığı imanıdır. Çünkü insan, dünyada ve âhirette huzur ve mutluluğa ancak imanla kavuşabilir. Kur’an-ı Kerim’de, iman edip sâlih amel işleyenleri güzel bir gelecek ve mutluluğun beklediği ifade edilerek şöyle buyrulmaktadır: “İman eden ve sâlih amel işleyenler için güzel bir gelecek ve mutluluk vardır.”(Ra’d, 13/29). Allah Teâlâ’nın rızası gözetilerek, O’nun emrine uygun olarak yapılan işler sâlih ameldir. “Şüphesiz iman edip sâlih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.” (Burûc, 85/11) Müslüman gençlerde iman edip sâlih ameller işlemeye gayret göstermelidir. Bu şekilde dünya ve ahiret saadeti elde edilir.

İbadet Eden Genç

Allah ibadete düşkün gençle meleklere karşı iftihar ederek şöyle buyurur: “Kuluma bakın. Benim rızam için nefsanî (haram olan) kötü arzularını,  isteklerini terketmiştir.”4

İman ilkelerinden sonra bir başka önemli husus ise, ibadetlerdir. İnsanlar Allah’a ibadet/kulluk için yaratılmıştır. Allah Teâlâ bu gerçeği Kur’ân-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir: “Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk/ibadet etsinler diye yarattım.”(Zariyat, 51/56) Özetle ibadet, kulu ile Rabbi arasında büyük bir manevi yakınlık meydana getirir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş temel üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilâh bulunmadığına, Hz. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.”5Belirlenmiş ibadetlerin başında gelen namaz, insanın kötülüklerden alıkonmasını sağlar; en azından bu hedefe yardımcı olur. Müslüman, namazda Allah'ın huzurunda olmanın manevî zevkini yaşar, dünya meşgalelerinden uzaklaşarak ruhen huzur bulur.

Güzel Ahlaklı Bir Genç

Müslüman genç ahlakî ve manevî değerleri ön plana almalıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Cömert ve güzel ahlaklı bir genç; cimri ibadet eden, kötü ahlaklı bir yaşlıdan Allah’a daha sevimlidir.”6“Sizin hayırlınız ahlâkça en güzel olanınızdır.”7 Din güzel ahlâktır. Dinimiz her zaman güzel ahlâklı olmamızı ister.  Çünkü güzel ahlâk, mutlu olmayı sağlar. Gençlerimizin hayatına aktarmamız gereken önemli husus ahlaki ilkelerdir. Ahlaksızlık bir insan için en büyük yıkımdır. Bu yıkım hem maddi alanda,  hem de manevi alanda gerçekleşmektedir. “Muhakkak ki Allah adâleti, ihsanı (güzel davranışı) ve (muhtaç olan) akrabaya yardım etmeyi emreder; haksızlıktan, fenalıktan, zulüm ve azgınlıktan men eder; iyice anlayıp tutasınız diye size böylece öğüt verir. “(Nahl, 16/90) Âyette, her türlü güzel davranış (ihlâs, doğruluk, sabır, şükür, tevbe, takva, adalet, kanaat ve cömertlik gibi iyi davranışlar) emrediliyor. Her türlü kötü davranışlar (içki, kumar, zina, haksızlık, ahlâksızlık, hırsızlık, kıskançlık, cimrilik, israf, gıybet, dedikodu, iftira ve yalan gibi) kötü davranışlar da yasaklanıyor. Dinimiz güzel ahlâk sahibi olmamızı ve kötü huylardan da kaçınmamızı istiyor.

Anne Babaya İtaat Eden Genç

Ana-baba hakkı da çok önemlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Ana-babana ‘öf’ bile deme, onları azarlama (bağırıp, çağırma). İkisiyle de güzel konuş.” (İsrâ, 17/23) Ana-babanın kalplerinin kırılmaması gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s), “Anne ve babası, yanında ihtiyarladığı halde onları râzı ederek Cennete giremeyen kimsenin burnu yere sürtülsün”8 buyurmuştur. Âyet ve hadisler­den görüldüğü gibi anne ve babaya iyi davranılması, onlara karşı gelinmemesi gerekmektedir. Yüce Rarbimiz şöyle buyurur: “Onlara merhamet ve tevâzu kanadını ger ve de ki: Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.” (İsrâ: 23-24) Gençler, anne-babaya karşı çok iyi davranmalı ve onları üzmemeye gayret etmelidir.

Kötü Alışkanlıklardan Sakınan Genç

Allah'ın emirlerine sarılıp günahlardan kaçınmak büyük bir fazilettir. Hele bu, gençlik yıllarında gerçekleştirilmişse, her türlü takdirin üstündedir Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle der: “Allah kötülüğe iltifat etmeyen genci, emsallerine üstün tutar.”9 “Allah, gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever.”10“Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin ve kendi (yaptığınız) amellerinizi geçersiz kılmayın.” (Muhammed, 47/33)

Dinimizin temeli Allah’a ve Rasûlü’ne itaat esasına dayan­maktadır. Günümüz gençliğine baktığımızda azgın bir hırs ve büyük bir tutku içerisinde dünyaya yönelmektedirler. Zevk, keyif ve eğlence peşinde koşmaktadırlar. Dünyevîleşen günümüz gençliği, nefsini tatmin için her türlü yola başvurmaktadır. Sigara, içki, kumar ve uyuşturucu, zina, hırsızlık, yalan, hile, aldatma gibi zararlı alışkanlıklar, kötü davranışlar edinmektedirler. Böylece hem kendilerine hemde başkalarına zarar vermektedirler. “Ve siz, mutlaka (dünyada) yaptığınız şeylerden sorumlu tutulacaksı­nız.”(Nahl, 16/93)“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı kötülük yapmışsa onu görür.” (Zilzal, 99/7-8) Tabii ki, iyiliklerin faydası kötülüklerin zararı görülecektir. Dolayısıyla Müslüman genç, Sigara, içki, kumar, uyuşturucu, zina, hırsızlık, yalan, hile, aldatma ve iftira, gıybet, dedikodu, haset gibi dinin haram kıldığı bütün zararlı alışkanlıklardan, kötü davranışlardan uzak durmalıdır.

Gençlik ve Arkadaş

Peygamberimiz (s.a.s.), “Kişi dostunun dini/ahlakı üzeredir. O halde her biriniz dost edindiği kişiye dikkat etsin”11 “Yalnız mü'minle arkadaş ol ve ekmeğini ancak takvalı kimse yesin”12 tavsiyesinde bulunur. Çünkü “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”13 “Allah Teâlâ kullarına lutufkârdır. Onlara her işte kolaylık gösterilmesine memnun olur.”14 Bu ayet ve hadislerdende görüldüğü gibi gençler, İslami anlayış ve davranış içersinde olan kişilerle arkadaşlık yapmalıdır.

Gençlik ve Evlilik

Kişilerin nefsini ve neslini korumakta en önemli faktör aile kurumudur. Evlilik, ailenin temel taşıdır. Peygamberimiz (s.a.s.) onu tavsiye etmiş, evlenerek bizlere örnek olmuşlardır. Bu hususta: “Ey gençler topluluğu! Kimin gücü yeterse evlensin. Çünkü evlilik, gözü, (haramdan) sakındırır ve iffeti en iyi şekilde korur...”15 buyurmuşlardır.  İslâm, akıllı ve buluğ yaşını aşmış bütün müslümanları aile yuvası kurmaya çağırdığı gibi, evliliği ve aile hayatını da bir ibadet olarak değerlendirir. “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, Allah'ın varlığının belgelerindendir. Bunlarda düşünen topluluk için ibretler vardır.”(Rûm, 30/21) “Kadın dört özelliği için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul/mutlu ol.”16

Sevgili Peygamberimiz: (s.a.s.) “Evlenmenin hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olanıdır.”17 buyurur. İslâm dini, evliliği tavsiye ettiği gibi, evlilik çağında olanların evlenmesine yardımcı olunmasını da öğütlemiştir. Bu tür yardımı, anne ve babaların görevleri arasında saymıştır.

Gençlikte Yapılan Tevbe 

Peygamberimiz şöyle buyurur:

“Adalet güzeldir. Fakat idarecilerde olursa, daha güzeldir.

Cömertlik güzeldir. Fakat zenginlerde olursa daha güzeldir.

Dinde titizlik güzeldir. Fakat âlimlerde olursa daha güzeldir.

Sabır güzeldir. Fakat fakirlerde olursa daha güzeldir.

Tövbe güzeldir. Fakat gençlerde olursa daha güzeldir.

 Utanma duygusu (haya) güzeldir. Fakat kadınlarda olursa daha güzeldir.”18

 “Allah tevbekâr genci sever”19 “Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira Ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça merhamet edenim.”(Bakara, 2/160) “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Zira Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler ümit keser.” (Yusuf, 12/87)

Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur: Günahtan tevbe eden kimse hiç günahı olmayan kimse gibidir.”20 Müslüman kişi, bütün gayretiyle İslâm’ın prensiplerine uygun hareket etmeye çalışmalıdır. Buna rağmen günah işlediğinde hemen tevbe ederek kendisine çeki düzen vermelidir. Hangi şey için tevbe etmişse bir daha onu yapmamaya çalışmalıdır. Müslüman genç, korku ve ümit içerisinde hayatını sürdürmelidir.

Korku ve Ümit Arasındaki Genç

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi ve ona, “Sen kendini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Genç, “Ben Allah'ın affını umarım Yâ Rasûlâllah! Ve günahlarımdan da korkarım” dedi. Bunun üzerine Rasûlâllah (s.a.s.) buyurdu ki, “Bu vakitte herhangi bir kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince mutlaka Allah o kuluna dilediğini verir ve onu korktuğu azabından emin kılar.”21 “İnsanlar imtihana tâbi tutulmadan sadece iman ettik (biz de müslümanız) demeleriyle kurtulacaklarını mı sandılar? Andolsun ki Biz onlardan öncekileri de imtihan ettik. Allah elbette (imanda) doğru olanları bilir, yalancıları da bilir. Yoksa kötülükleri yapanlar Bizden kaçabileceklerini (cezadan kurtulacaklarını) mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar!”(Ankebût, 29/2-4) buyrulmaktadır. Her türlü günahı, haramı işlediği halde “ben de cennete giderim” demek ahmaklıktır.  Korku ile ümit beraber olmalı, sadece korku ve sadece ümit yanlıştır. Yanlışlar da yanlışa götürmektedir… Bazı kişiler de: “Biz günah işliyoruz, o yüzden cennete giremeyiz” diyorlar. Allah’tan ümit kesiyorlar ve günah işlemeye devam ediyorlar. Tabii ki bu da yanlıştır. Günahlara tevbe edenlerin tevbesini Allah, kabul edeceğini bildiriyor: “Allah tevbeleri kabul edicidir.” (Bakara, 2/160) Dolayısıyla mü’minler ümit ve korku içersinde olmalıdır. 

Gençlik ve Dünyevileşme      

Dünyevileşme; İnsanın kendisini dünyanın çekiciliğine kaptırması, onun esiri konumuna gelmesidir. Dünyevîleşme, dünyaya aşırı meylin olduğunu, nefsin arzuları çerçevesinde hareket etme şeklinde görülmektedir. Dünyevîleşmenin tezahürlerine baktığımızda şunları görüyoruz: İnanç zayıflığı, ihlâs eksikliği ve amelsiz iman anlayışı. Namaz, oruç, zekât ibadetlerinin terk edilmesi… Ahlâkî çöküntü, lüks yaşama arzusu, modaya uymak… Bütün bunlar doğal olarak aşırılığa ve israfa neden olmaktadır. Gençlik, aşk,  para, eğlence ve top peşinde koşmakta ve bunlarla kendini ispatlama çabasındadır. Tesetür konusnda da dünyevîleşme söz konusudur. Tesettür; kadınların eli, yüzü, ayakları dışındaki vücutlarının bütün organlarını belli olmayacak şekilde örtmesidir. Bu örtünme yabancı erkeklere karşı örtünmedir. Bu çarşaf, bol ve uzun par­desü, manto vs. olabilir. Önemli olan vücut hatlarının belli ol­ma­masıdır. Örtünmenin amacı başkalarının bakışlarından korun­mak ve meşrû olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. Tesettür; vücut hatlarının belli olmaması ve câzibeyi gidermek içindir. Zaten tesettür câzibeli, çekici olmamaktır. Tesettür, sadece başı kapatmaktan ibaret değildir. Bazı genç kızlar da makyaj yapıyor, parfüm kullanıyor bu sayede de câzibeli olmayı artırıyor­lar. Bu şekilde sadece baş örtmekle tesettür olmaz. Tesettür alanında yaşanan yozlaşmaya, tesetür defileleri de katkı sağlamaktadır. 

Gençlik ve İslami Tebliğ 

Ey insanlar! Kendinizi ve ailenizi (yakınlarınızı) yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten (cehennemden) koruyun.” (Tahrim, 66/6)  Allah’ın emrettiklerini yaparak ve yasak ettiği günahlardan sakınarak kendimizi ve yakınlarımızı cehennem ateşinden korumaya gayret etmemiz gerektiği gibi, aynı şekilde diğer insanların da cehennem ateşinden korunmaları için gücümüz yettiği ölçüde onları da hakka çağırıp bâtıldan sakındırmaya gayret göstermeliyiz… Çünkü Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor: “Mü’min erkekler, mü’min kadınlar birbirinin velileridir (dostları ve yardımcılarıdır), iyiliği emrederler (hakka çağırırlar), kötülükten alıkorlar (bâtıldan sakındırırlar). Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir.” (Tevbe, 9/71) “(İnsanları) Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve ‘Ben müslüman­lardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?” (Fussilet, 41/33) Allah’a dâvet; hakka, doğruya, iyi, faydalı, İslâmî olan işlere dâ­vet...  “Allah Te­âlâ’nın, senin sebebinle bir tek adama hidâyet etmesi, senin için dünyadan da, dünyanın içindeki şeylerden de daha hayırlıdır.”22 İşte köşeyi dönmek böyle olur. Âyet ve hadis’te görüldüğü gibi, hakka çağırmanın ve bâtıldan sakındırmanın önemi anlaşılmaktadır. Tabiî ki, İslâm dâvetçisinin önce İslâm’ı doğru bir şekilde öğrenmesi ve öğrendiğini uygulaması, sonra da tebliğ etmesi gerekir. 

Yü­ce Allah, âhirette mü’minleri ebedî kalmak üzere cennetle mükâfatlandıracaktır. Cennet, yüce Allah’ın, mü’min kulları için sayısız nimetlerle süslediği huzur ve mutluluk yeridir. “İman edip yararlı iş yapanlara gelince, onlar da cennetliktir­ler. Onlar orada devamlı kalacaklardır.” (Bakara, 2/82) “Cennette, sizin için sağlık vardır; Artık ebediyen Hasta olmayacaksınız. Sizin için hayat vardır; Artık ebediyyen ölmeyeceksiniz. Sizin için gençlik vardır;  artık ebbediyyen ihtiyarlamayacaksınız. Sizin için nimetler  (zenginlik)  vardır; artık ebediyyen fakirleşmeyeceksiniz.”23  “Aziz ve Celil olan Allah: ‘Ben iyi kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve insanın kalbinden bile geçmeyen nimetler hazırladım’ buyurdu.”24 Cennet en mükemmel yerdir. Gerçek mutluluk sadece cennettedir.!

Dipnotlar

1- Müslim, İmare 46

2- Tirmizî, Kıyamet 1

3- İsmail Mutlu, Câmiü’s-Sağîr Muhtasararı, Tercüme ve Şerhi,  c. 1, s. 497, H. 1072

4- Câmiü’s-Sağir Terc. c. 1, . s.  490. H. 1056

5- Buhari, İman 1

 

6- Câmiü’s-Sağir Terc. 2, s.  494, H. 2433

7- Buhârî, Menâkib 23

8- Tirmizî, Daavât 100 

9- Müsnet, c. 4, s. 151

10-  Câmiü’s-Sağir Terc. c.1, s. 497, H. 1072

11-  Tirmizi, Zühd: 45

12-  Tirmizi, Zühd: 55

13-  Tirmizi, Zühd: 50

14-  Buhârî, İstitâbe 4, İsti'zân 22

15-  Buharî, Nikâh, 15

16-  Buhârî, Nikâh 15; Müslim, Radâ 14

17-  Ebu Davud, Nikâh 32

18- Câmiü’s-Sağir Terc. c. 3,s. 12. H. 2748

19- Câmiü’s-Sağir Terc. c.1, s. 497, H. 1071

20-  İbn Mâce, Zühd 30

21- Neseî, Zühd: 31

22- Abdullah İbnu’l Mübarek, Kitabü’z- Zühd ve’r-Rekaik, , Terc. s. 305, Hds. 1375

23- Müslim, Cennet 22

24- Müslim, Cennet 2-4