Yüksel YILMAZ
KREDİ KARTI -II: KREDİ KARTININ HÜKMÜ
Öncelikle kredi kartının bir tarifini yaparak başlayalım. Diğer kartlar konumuz değil sadece kredi kartı üzerine değineceğiz.
Kredi kartı, bir sözleşme çerçevesinde banka ile bireysel veya kurumsal kişilere verilen, bankanın bu kişilere (sözde) itimat ederek borç vererek/kredi açarak nakit para, mal, hizmet alımı ve taksitlendirme/kredilendirme imkânı sunduğu çipli plastik karttır.
İşleyiş açısından ise bir sözleşme çerçevesinde bankanın müşterisine benim kartımla anlaşmalı olduğum firmalardan mal, hizmet alabilir ve bunları belirli faiz oranlarında taksitlendirebilir ve para çekme makinalarından sana belirlenen limit tutarında nakit para da/faizli kredi çekebilirsin demesidir.
Şimdi bu tariflerden sonra kredi kartının İslam hukukunda hangi akit veya akitler içine girdiğine birlikte bakalım.
İlk bakıldığında bir itimat üzere bankanın müşterilerine borç para vermesi olarak görülmektedir. Ama bir kuruluşun (özellikle faizle kazanç sağlayan) insanlara sadece itimat ederek borç vermesi çok gerçekçi gözükmemektedir ki, Karz (borç verme) akdinde borç verilene fayda sağlarken menfaatlenmeme söz konusudur. Fakat banka bunu fayda sağlamak için vermektedir. Kartı kullanmasından, borcunu geciktirmesinden, taksitlendirmeden, pos makinası kullanan satıcıdan alınan komisyon gibi birçok fayda sağlamaktadır. Âlimler şartla (özellikle menfaat) Karz/borç vermeyi caiz görmemişlerdir. Özellikle borcunu zamanında ödemeyen, nakit para çeken veya taksitlendirme yapan müşteri banka için en iyi müşteridir ki burada müşteriye bırakın faydayı onu sömürmek için bu kartı ona verdiğini görmemek için kör olmak gerekir.
Kefâlet akdi olarak baktığımızda banka müşterisinin alışveriş yaptığı 3. kişilere “benim kartımla sana gelenlere istedikleri mal veya hizmeti ver ve gel benden al” diyerek müşterisine kefil olmaktadır. Burada da aynı şekilde bir menfaat olmaksızın banka böyle bir borcun altına girmez. Kefâlet akdi de insanların yararına, faydasına yöneliktir. Menfaat yani ücretle kefalet geçerli değildir. Ayrıca herhangi bir para çekme makinasından çekilen nakit para/kredi bu akdin (kefalet) dışında kalmaktadır ki bu akde de uymamaktadır. Kefâlette, kefil alacaklıya ödeme yaptığında borç vermiştir ve asıl borçludan alacağı her türlü fazlalık faizdir.
Vekâlet akdi olarak baktığımızda kart sahibinin, bankayı ödeme yapması için vekil tayin etmesidir. Bu vekâlet harici yine nakit para çekme/kredi, anlaşma/akit dışında kalmaktadır ki bu da uymamaktadır.
Havale akdi olarak baktığımızda müşterisi alışveriş yaptığı 3. kişilere ödemelerini almaları için imzaladığı slip (kâğıt fiş) veya şifreli giriş ile verdiği slip ile bankaya havale etmesidir. Bu sliple git bankadan paranı al demiş olmaktadır. Bu havale harici yine nakit para çekme/kredi, anlaşma/akit dışında kalmaktadır ki bu da uymamaktadır.
Şimdi kredi kartı sözleşmesine birlikte bir göz atalım ve ona göre yol almaya çalışalım. İnşaAllah.
1)Kredi kartı sözleşmesinde 50 ile 72 arasında faiz kelimesi geçmektedir. Alışverişleri taksitlendirme faizi, son ödeme tarihinde yapılmadığında alınan gecikme faizi, nakit/avans para çekme faizi, limit aşımı üzerinde alınan faiz gibi.
2)Kredi kartından yapılan mal, hizmet veya nakit çekme ile ilgili her türlü fazlalık talebi faizdir. Bu fazlalık, alacaklının borçluya “ödeyecek misin yoksa arttıracak mısın?” şeklindeki cahiliyye dönemi faiz uygulamasıdır.
3)Bu tür faiz ödemeyi kabul edeceğini beyan eden bir sözleşmeyi imzalamak haramdır. Sözleşmede yer alan haram maddeleri bile bile imzalamak bir Müslümana asla yakışmaz. Sahih olmayan şartları taşıyan bu sözleşme tüm akit çeşitlerini fasit ve butlan kılmaktadır. Akit geçerli şart geçersizdir diyenler bunu bankanın kabul etmesi gerektiğini gözden kaçırıyorlar ki banka şartlarının geçersizliğini asla kabul etmez. İslâm Fıkıh Konseyi'nin bu konudaki kararı şöyledir: "Sözleşmesinde fâiz şartı bulunan ve bankada açılmış bir hesaba dayanmayan kredi kartı çıkarmak ve bunu kullanmak câiz değildir. Kartı talep eden kişinin son ödeme tarihini geçirmemeye azimli olması hükmü değiştirmemektedir" (Mecelletü Mecma'i'l-Fıkhi'l-İslâmî, XII, 3, s. 676.)
4) İster karz ister havale ister kefâlet veya vekâlet akdi hepsi birlikte olan bir akit kabul edilse bile tüm bu akitleri fasit/butlan kılan şartlar nedeniyle hepsi geçersizdir. O zaman bu akti/sözleşmeyi İslam hukukuna göre çözmemiz mümkün değildir. Çünkü şartları İslam’a uygun değildir. Uygun olmayan şartları İslam hukukuna uygulamaya çalışmak, zorlamadan başka bir şey olmayacaktır.
O zaman bu sözleşmeyi (faiz ödeme şartı içeren onlarca madde var iken) imzalamak caiz değildir. Bazıları yaptıklarını meşrulaştırmak için çıkıp diyebilir ki “Su ve elektrik sözleşmelerinde de ödemeyi geciktirirseniz gecikme zammı ödemeyi kabul ediyorsunuz” diyebilir. Öncelikle su ve elektrik zorunlu ihtiyaçlardandır. İkincisi bu gecikme zammı amme alacakları olarak 6183/51 madde ile alınmaktadır. Kredi kartındaki sözleşmede 50 ile 72 kez faiz kelimesi, 9’dan fazla gecikme zammı ve 17’den fazla gecikme faizi geçmektedir. Zorunlu olan su ve elektrikte sadece gecikme zammı yer alır, ama kredi kartı sözleşmesinde alışveriş faizi, taksitlendirme faizi, gecikme faizi, gecikme ücreti ve gecikme faizi üzerinden ekstra alınan KKD fonu, BSM vergisi de bulunmaktadır.
Kredi kartı ile ilgili kendilerine meşrutiyet kazandırmak isteyenlerin son hamlesi “faize bulaşmıyorsa yani ödemelerini zamanında yapıyorsa, taksitli alışveriş faizi ve nakit çekim yapmıyorsa kullanabilir” şeklinde çok tehlikeli ve ilmi olmayan bir bakış açısı getirilmektedir. Faizin Allah ve Resulüne harp olduğunu görmezden gelip faiz ödemesi içeren bir sözleşmeye bile bile imza atma olayını görmezden gelmek, yok saymak büyük bir sıkıntıdır. Böyle bir çıkar yol bulmak ise daha büyük sıkıntılara kapı açar. Mesela;
Namahrem bir erkek ve kadın birbirlerine şehvetle bakmıyorsa, tensel temas yoksa birlikte gezebilirler mi? Siz kızınızı, kız kardeşinizi bu şartlar içeriyorsa yabancı bir erkek ile gezmesine izin verir misiniz?
Kumarına, çayına oynanmıyorsa, kahvede, kafede iskambil kâğıtları ile poker vb. oyunlar oynanabilir mi? Çocuğunuz “baba öylesine oynuyoruz, kumarına değil, çayına bile değil” dese izin verir misiniz?
İşte bu tehlikeli bakış hayatın her alanında size haram kapılarını açar. Yaptıklarınızı meşrulaştırabilirsiniz. Bu yüzden bunlara tenezzül etmek yerine, Müslüman bir kimliğin örnekliğini ortaya koyarak topluma örnek İslami bir hayatın yaşanılabilir modelini göstermemiz ve toplumların felaketi ve insanları zillete düşüren bu faize karşı net duruşumuzu ortaya koymamız gerekmez mi?
Kapitalizmin bel kemiği olan faizli sistemi yok edip yerine İslam’ın adaletini koyma mücadelesi veren biz Müslümanların cebinde kredi kartı olması yaman bir çelişkidir.