Yüksel YILMAZ
KREDİ KARTI-III: POS MAKİNASININ HÜKMÜ
Konuya başlamadan önce teknik ve tarihi bilgileri vererek bir giriş yapalım.
POS ( Point of Sale ) Cihazı: Alışveriş kartlı / kredi kartlı sistemlerde kullanılan ve perakende noktası veya üye işyeriyle, banka veya kredi kartı tahsis eden kuruluş arasında kart ve işlem bilgilerinin elektronik ortamda transfer edilmesini sağlayan cihazdır. VPOS sistemi, diğer alışverişlerde sık sık kullanılan POS cihazlarının Internet'e uyarlanmış şeklidir.
1973'te ilk POS sistemi IBM tarafından geliştiriliyor. POS cihazı ilk defa 1974 yılında, New Jersey’deki Pathmark marketler zincirinde ve Dillard’s mağazalarında kullanılıyor. Türkiye'de ilk POS terminali 1991 yılında Yapı Kredi Bankası tarafından kullanılmaya başlandı. Bankalar Kart Merkezi(BKM) 2017 verilerine göre Türkiye’de toplam 127.300.550 banka kartı, 61.251.618 kredi kartı ve 1.684.080 pos makinası bulunmaktadır. Brezilya'dan sonra dünyada en çok pos makinası olan ikinci ülkedir. "Gelişmiş ülke" ekonomilerinde olmayan bir derece değil mi!?
Günümüzde pos makinasının işleyişi üçten fazla sistemden oluşmaktadır.
1)Kart hamili (Kart ile harcama yetkisine sahip olan kişi)
2)Lisans alarak kart çıkartan banka ya da kuruluş (X Bankası)
3)Lisans veren kredi kartı organizasyon şirketi (Visa, Master Card vb.)
4)Mal veya hizmet satan üye işyeri ile sözleşme imzalayan başka diğer bankalar (Y Bankası)
5)Üye iş yeri (Sisteme üye olan bir banka ile üye iş yeri sözleşmesi imzalayan ve başkaca bir bankanın verdiği kredi kartı hamilinin kartını kendi işyerinde kabul eden iş yerleri)
İşleyişin aşamaları ise şu şekildedir:
(1)Önce X bankası Visa ile lisans sözleşmesi imzalayarak kredi kartı çıkartma (Visa logolu) yetkisini alır, (2) X bankası kredi kartı sahibi olmak isteyen müşterisi (Bay A) ile sözleşme akdi düzenler, (3) Bankalar (X bankası, Y bankası), kart sistemine üye olmak isteyen iş yerleri ile kredi kartı kabul edilmesine ilişkin üyelik sözleşmesi imzalar ve bu iş yerine banka POS terminali bağlantısı kurar, (4) X bankası kart hamiline kredi kartını teslim eder, (5) Kredi kartı hamili (Bay A) Aktarcıdan ürün satın alır,(6) Bay A bu alışverişin ödemesini X bankasının (Visa) kendi adına bastırmış olduğu kredi kartı ile yapmak istediğini kartı ibraz ederek bildirir, (7) Y bankasına bağlı POS terminali üzerinden şifre girilerek onaylanan harcama belgesine banka tarafından BKM aracılığı ile yetkilendirme verilir, (8) Yetkilendirme verilen harcama belgesinin tutarı üye iş yeri hesaplarına banka tarafından alacak kaydeder, (9) Yapılan harcama belgesi tutarı Y bankası tarafından BKM takas merkezi kayıtlarına işlenir, (10) BKM takas merkezi bu harcama tutarını kart hamilinin bankasına (X bankası) bildirir, (11) X Bankası tarafından takas merkezine ödeme yapılır, (12) Takas merkezi söz konusu harcama bedelini iş yerinin bankasına (Y bankasına) öder, (13) Kartı piyasaya çıkaran X bankası, kart hamiline dönem sonunda hesap bildirim cetveli gönderir (14) Kart hamili (Bay A) hesap bildirim cetveli bakiyesinin en az %20’sini son ödeme tarihine kadar X bankasına öder. Ödenmeyen kısım için bankanın 1 ay önceden açıkladığı faiz oranı üzerinden faiz uygulanır. (Türkiye’de Kredi Kartı Uygulaması/Dr.Feridun Kaya)
Pos makinası çalışma yöntemleri
1)Üye işyeri, bankayla yaptıkları anlaşma neticesinde kart kullanımından doğan alacaklarını –komisyon miktarı kesildikten sonra- hesap kesim günü sonunda tahsil eder. Buna, “komisyon karşılığı çalışma” denilir.
2)Üye işyeri, sözleşmenin başında bankayla blokeli şekilde çalışmak üzere anlaşmaktadır. Ancak daha sonra anlaştıkları süre dolmadan üye işyeri parasını tahsil etmek istediğini bankaya bildirir. Bu durumda banka, erkene alınan süre oranında bir komisyonu işyerinden talep eder. Buna, “bloke + komisyon karşılığı çalışma” denilir.
3)Üye işyeri bankayla sözleşme yaparken, kart kullanımından doğan alacakları belli bir süre –uygulamada bankadan bankaya değişmekte ise de azami 40-45 gün bankada bekletmek suretiyle komisyon ödememek üzere anlaşabilir. Bu durumda banka, paradan belli bir süre faydalandığı için işyerinden komisyon talep etmez. Buna, “bloke karşılığı çalışma” denilir.
Şimdi bu işleyişlerin ve yöntemlerin İslam hukuku açısından hükmüne bir bakalım:
Kredi kartı yazımızda da belirttiğimiz gibi İslam hukukunda yer alan birçok akit türü bu faizli işleyiş sistemine sokularak uygunluk aranmaya çalışılmış ve ihtilaflar oluşturularak birçok kişinin kendisine uygun ve çıkar yol sunan fikre yönelmesi sağlanmıştır. Bu akitlerin bu sisteme uygun olmadığı ile ilgili kısa bilgilendirme yapacağım ama detaylara girmeyeceğim. Merak edenler bu konularla ilgili detaylı araştırma yapabilirler.
Kefâlet görüşünü savunanlar, bunu üç taraftan oluşan (banka-kart hamili-üye işyeri) tek bir akit şeklinde ele almışlardır ki bu yanlıştır. Her üç taraf hatta daha fazla kişi arasında farklı sözleşmeler/akitler söz konusudur. Bunlar birleşik tek bir akit değildir. Ayrıca fıkıhta kefâlet akdi, âlimlerin icmâsı ile teberru nitelikli görülmüş ve kefâlet karşılığı ücret alınması caiz görülmemiştir. Bankanın tek amacı bu sistem sayesinde para kazanmak, üye işyerinin amacı ise kredi kartı vasıtasıyla müşteri potansiyelini genişletmektir. Ebû Sevr, İbn Ebû Leylâ, İbn Şübrüme, Ebû Süleyman, İbn Hazm gibi fakihlerin görüşüne göre; kefâlet akdinin kurulmasıyla birlikte borç asıl borçludan düşüp bütünüyle kefilin zimmetine intikal edeceğinden tıpkı havâlede olduğu gibi artık alacaklı bu borçla ilgili olarak asıl borçluya dönemez.
Dolayısıyla da kefil olunan şahsın hazır veya gāib, zengin veya fakir olmasına bakılmaksızın alacaklı hakkını kefilden talep eder. Aynı şekilde kefil de yüklendiği borç hususunda asıl borçluya rücû edemez. (Ebû Muhammed Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm, el-Muhallâ, thk. Muhammed Munîr, 11 c.,Kahire, İdaretü’t-Tıbâati’l-Münîriyye, 1352, C: VIII, s. 116)
Hâlbuki kredi kartı uygulamasında kefil konumunda olan banka asıl borçlu olan kart hamiline dönmekte ve gönderdiği aylık hesap ekstresiyle yaptığı harcamaların bedellerini istemektedir. Bu sebeple buradaki kefâletle, İslam fıkhındaki kefâlet birbirine uymamaktadır. Bu aynı şekilde havale, vekâlet, simsarlık akitlerine de uymamaktadır. Bunları birleştirerek yol bulmaya çalışanlar olmuşsa da bu da sonuç vermemiştir. İşleyiş ve yöntemlerin hepsi faizli bir sözleşmeye yönelik olduğundan bunların hangisi caiz hangisi caiz değil diye bir çaba içine girmek boşunadır. Daha önce söylediğimiz gibi, faizli ve çoklu ilişkisel bir sözleşmeyi İslam hukukunda belirlenmiş akit çeşitlerinden birine sokmaya çalışmak yerine, faize bakışımıza göre yol almalıyız.
“Ribâ (faiz) yiyenler, (kabirlerinden) ancak kendisini şeytan çarpmış kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu (ceza) onların: “Alım satım da (zaten) faiz gibidir.” demelerindendir. Hâlbuki Allah, (hilesiz ve aldatmasız yapılan) alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faizden) vazgeçerse, geçmişteki (haram olmadan evvel aldığı) onundur ve (affedilme) işi Allah’a aittir. Kim de tekrar (faize) dönerse, onlar ateş ehlidirler ve hep orada kalacaklardır.”(Bakara-275)
Pos makinası, haram olan kredi kartı sistemini her işyerine sokarak yan yana durmaları bile faizi çağrıştırmaya yeten para-banka ikilisinin büyük bir ağının bir parçasıdır. Bu ağda masum gibi gözüken üçüncü yöntem ile satış yapan satıcı, faizli sistemin büyümesine katkı sağlamaktadır. “Satıcı bunu para kazanmak, müşteri arttırmak için tercih ediyor” şeklinde masumane bir cevap verilirse o zaman bankada çalışan eleman veya bankada çaycılık yapan kişi de masum sayılmaz mı? Vahyin açıkça haram kıldığı faize karşın faizle iş yapan bir bankanın/bankaların bir ağını işyerimize koymayı kendimizi aldatarak nasıl izah edebiliyorsak faizli kurumda çaycılık yapan, içki içmeyip satan, kumar oynamayıp oynatan kişilere yanlış içerisinde olduklarını nasıl izah edeceğiz? Çaycı da yaptığı iş karşılığı maaş alıyor fakat faizli bankaya hizmet ediyor. İşyeri de para kazanıyor fakat faizli bankaya hizmet ediyor. Hiçbir fark yok. Çünkü bu kazanç kapısını ikisine de bankalar sağlıyor. Haram olan bir şeye, bir fiile aracılık etmek de haramdır.
Ya da şöyle anlatsam: Dükkânınıza bir tefeci gelse “benim kartvizitimle gelen herkese satış yap” dese. O tefecinin kartviziti ile gelen, sömürülen insanlara satış yapar mısınız? Tabi ki yapmazsınız değil mi? “Her koyun kendi bacağından asılır, bana ne” demezsiniz değil mi? O tefecinin ayakta kalmasına yardımcı olmaz ve bu işe aracılık etmezsiniz değil mi?
Maide suresi 2. ayet bize çok önemli bir ilke belirleyerek yardımlaşmanın iyilik ve takva üzerine, günah(haram işlemek) üzere olmaması gerektiğini öğretmektedir.
“Ey iman edenler! Allah’ın şiarlarına (dinin esaslarına, alametlerine, hac için koyduğu emir ve yasaklarına, yapılması gereken şeylere ve), haram aya, gönderilen kurbana, gerdanlara/gerdanlık takılanlara ve Rablerinden bol nimet ve rıza isteyerek Beyt-i Haram’a yönelip gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin! İhramdan çıktığınız zaman isterseniz avlanabilirsiniz. (Hudeybiye’de) Mescid-i Haram’dan sizi men ettikleri için bir kavme karşı duyduğunuz kin, sizi haddi aşmaya sevketmesin. İyilik ve takvâda yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan korkun! Şüphesiz Allah’ın, (emirlerini çiğneyenlere karşı) cezası çok şiddetlidir.”(Maide/2)
Bir de bu bankaların çıkartmalarını, reklamlarını işyerinize asmanız, yapıştırmanız ya da internet sitelerinize koymanıza ne demeli? İçki içmiyorsunuz, satmıyorsunuz ama içki reklamı da yapmazsınız değil mi? İşyerinizde iç çamaşır veya ambalajlı ürünlerdeki kadın resimlerini herkesin görebileceği yerlere asmazsınız değil mi? Bırakın bunları dükkâna sokmazsınız değil mi? Bir Müslüman tüm bunlara hayır diyecektir. Bankanın da, içki satan firmanın, kadın teşhir eden firmanın da ürününü işyerime sokmam. Onlara hizmet etmem diyecektir.
Neden bir Müslüman böyle bir ağa girme zorunluluğu hisseder? Zorunlu mu!? Değil tabi ki. Rızkı veren Rabbimizdir. Rızkı pos makinası vermiyor.
“Kredi kartsız satış yapamayız.”
Yapanlar nasıl yapıyor?
“Az yapıyorlar.”
Az olsun temiz olsun.
“Büyüyemeyiz.”
Haram olan bu ağa hizmet ederek büyümektense böyle kalayım.
İzzetini göstermek Müslümana yakışan değil midir?
Kredi Kartsız satış yaparsak;
1)İnsanlara bunun haram olduğunu hem hal ile hem dil ile ortaya koymuş oluruz.
2)İnsanları gereksiz fazla tüketimden korumuş oluruz.
3)Sizi gören Müslümanlara örnek olmuş olur ve onlar da sizi tercih ederler. Kartları varsa iptal ettirmelerine vesile olmuş oluruz.
4)Topluma Müslüman tüccar, esnaf örnekliğini sunmuş oluruz ki cahiliyye toplumundan farkımızı ortaya koymuş oluruz.
Tüm bu kazançlar pos makinasından gelecek kazançtan daha büyük ve değerli değil mi?