Yüksel YILMAZ
ÖNCE AHLAK
Birlikte bir organizma gibi hareket etmesi gereken müslümanlar bu rüşdü bir türlü ortaya koyamamaktadır. Koyamadıkları içinde güçleri dağınık bir şekilde küfre karşı mücadele etmeye kalkmakta ve olması gereken başarı elde edilememektedir.
Bir organizma gibi olamasakta ikinci alternatif olan birlikte ortak hareket edebilecek alanların tespit edilip bu alanlarda ortak bir birliktelik kurmaya, oluşturmaya çalışmalıyız ama tüm bu iki tür birliktelikten önce aşılması gereken çok önemli bir sınav vardır. Bunu başarırsak her iki tür birlikteliği oluşturmaya yönelik sağlam bir adım atmış oluruz.
Bu müslümanların Kur’an ahlakı ile ahlaklanmalarıdır.Müslümanlar bireysel ve cemaatsel anlamda birbirleri hakkında zanda bulunmamalı, gıybet ve dedikodu yapmamalı, kırıcı, incitici söz ve eylemlerden uzak durmalı, bir grubun liderini, hocasını çekiştirmemeli, farklı düşündükleri alanlarda birbirleriyle alay etmemeli, hakarette bulunmamalı, niyet okuyuculuğu yaparak kurgular kurmamalıdır.
Birbirimiz hakkında zan beslemek yerine bunu açık bir şekilde nasihatlaşma olarak yüzümüze söylemeliyiz. Zanna sebep olacak şeylerden de uzak durarak gerekli izahatları yapmalıyız.
Birbirimiz hakkında gıybet etmek yerine o doğruyu; iyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek sorumluluğumuz gereği yüzüne söylemeliyiz. Toplumdaki ifadesi ile delikanlı gibi çıkıp söylemek.
Zan ve gıybet için bunlar yapılmazsa dedikodu alır başını gider. Kişileri sonra cemaatleri, liderleri, hocaları çay içerek dedikodu yapar hale geliriz ki bir çoğumuz bu ortamlara şahit olmuştur.
Hucurât Sûresi / 12.Ayet: “Ey iman edenler! Zandan çokça sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli kusurunu araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin/gıybet etmesin. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz (değil mi?) O halde ‘Allah’a saygı duyup emrine uygun yaşayın’ aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.”
Birlikte hareket edeceğimiz kardeşlerimizi kırmak, incitmek yerine kalplerini kazanacak ameller yapılmalı ki aramızdaki birliktelik bağı artsın. Derdiyle dertlenmek, acısını paylaşmak, yardımlaşmak var iken kıldan tüyden şeyler ile kardeşlerimizi incitmemeliyiz.
Kardeşlerimizin liderlerini, hocalarını çekiştirmek yerine iyi yönlerini ortaya koyarak muhabbeti arttırmalıyız.
Farklı düşündüğümüz kişi veya cemaatlerin düşünceleri ile alay etmek yerine empati kurarak onları anlamaya çalışmalı, ilmi ortamlara konuyu bırakmalıyız. Farklılıklarımızı hakeret, tekfir içerikli değil nasihatlaşma ve hakikate teslim olma ruhu ile olmalıdır.
Hucurât Sûresi / 11.Ayet: “Ey iman edenler! Bir topluluk, bir toplulukla alay etmesin. Ola ki (alay edilen adamlar, Allah yanında) kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da kadınları alaya almasın. Ola ki onlar, kendilerinden daha hayırlıdırlar. Birbirinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İman ettikten sonra (kişinin) fâsıklık (damgası yemesi veya din ve ahlâk sınırını aşması) ne kötü isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”
İşte ilk önce vermemiz gereken sınav budur. Birbirimize karşın Kur’an ahlakı ile kuşanmak ve bu ahlaka göre hareket edebilme becerisi gösterebilmektir. Bunu başarırsak bir adım sonraki birliktelik daha güzel ve sağlam olacaktır. İşte rabbim bunu rahmet olarak nitelendiriyor.Hucurât Sûresi / 10.Ayet: “Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’ın emirlerine uygun yaşayın ki rahmete nâil olasınız.”
Hucurât Sûresi / 6.Ayet: Ey iman edenler! Şayet bir fâsık (yalancı/günahkâr) size bir haber getirirse doğruluğunu araştırın. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme kötülük eder de yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz.Fasıkların sözlerine, kafirlerin tuzaklarına karşın dikkatli olunmalı ve fitneye sebep olacak söz ve davranışlardan kaçınılmalı, dilimizi tutmayı bilmeliyiz. Evet, Şeyh Hasan kardeşimizin kurduğu bir cümleden yola çıkarak ele aldığımız bu yazıda ana mesajımız “Birbirimize karşın en azından dilimizi tutalım ki muhabbetimiz tamamen yok olmasın”.