Adem GEMİCİ

04 Kasım 2015

PARTİLER,TOPLUM VE TEVHİD

Gürültülü geçen beş aylık bir sürecin sonunda toplum,yeniden sandık başına gitmiş ve kendisini dört yıl daha yönetmesini istediği partiyi yüzde elli ye yakın bir oyla seçmiştir.Partiler bu süreçte genelde ekonomik olarak yapacaklarını iddia ettikleri icraatlarla toplumdan dört yıllık yetkiyi kendilerine vermelerini istemişlerdir.
 
İstisnasız tüm partilerin bir de ortak vaadleri vardı. Barışı sağlamak,daha ileri bir demokrasi,özgürlüklerin önünü açmak, kalkınma, ekonomik refah vb. Yine istisnasız bütün partileri oluşturan vekillerin uymak zorunda oldukları kurallar var. Kaynağı insana dayanan, yani kuralları (serbest ve yasaklar) insanların belirlediği demokrasi denilen ideolojiye bağlı kalmak, bunun getirdiği birtakım zorunlu ritüelleri yerine getirmek.
 
Bunlar: Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalınacağına dair namus ve şeref üzerine söz vermek,kaynağı insana dayanan demokrasiyi daha ileri seviyelere taşıma gayretinde olmak,her önemli toplantı, gün veya milli (!) Bayramda Anıtkabire gidip saygı (kıyam ve secde) duruşunda bulunmak, oradaki deftere övgüler ve gayretlerin ne yönde olduğunun belirtildiği bir rapor sunmak v.s.
 
Yaşadığımız ülke doksan küsur yıldır bu şekilde yönetiliyor. Yönetenler zaman zaman değişir. Ülke bazen rakı masasından yönetilir, bazen de zemzem masasından. Ancak kurallar bir önem arz etmeyecek ve ana kolonları, sac ayaklardan herhangi birini sarsmayacak ölçüde değişiklik gösterebilir. Ülke bazen daha görece özgürlükçü,bazende daha tepeden inmeci liderler veya kadrolar tarafından yönetilir. Benim komedi tiyatrosu diye tabir ettiğim bu tiyatro böyle devam edip gider.
 
Oyuncular sırasıyla rollerini değişir. Senaryo bazen başka, bazen biraz daha başka yazılır. Nabza göre senaryoda ve oyuncularda değişiklikler yapılır. Ancak değişmeyen bişey vardır. O da senaryoyu yazanlar ve oyunun kurallarını belirleyenler. Toplum her defasında olan biteni bazen üzüntü bazen neşe içinde izler. Oyunda bazen izleyiciye üzüntü pompalanır.
 
Fazla üzüldüklerinde kızmasınlar,salonu terketmesinler diye oyunun seyri değiştirilir senaristler tarafından. Toplumun birsüre bir kesimi,bir süre diğer bir kesimi mutlu edilir yine oyun kurucular tarafından. Tabii bu arada toplumun ‘hep aynı oyun tekrar tekrar izlettiriliyor bize’diye ayıkmaması içinde çok iş düşüyor toplum mühendislerine. Onlarda zaten oyun kurucuların maaşlı memurları olduğu için görevlerini bitamam yerine getiriyorlar toplumun uyanmaması adına.
 
Şimdi yazımızın başında kısaca değindiğimiz ve doksan yıldır devam eden,adına cumhuriyet dersiniz, demokrasi dersiniz herne ise bu yönetim şeklinin vahiyle, ALLAH'ın diniyle bir alakası varmıdır. Benzerlik gösteren motiflerden bahsetmiyorum. Yani ölüyü nasıl gömeceğimizden değil, dirinin tüm yaşamındaki emir ve yasakları kimin belirleyeceğinden bahsediyorum. Konunun derinine girmemekle beraber bu konudaki meramımı bir cümle ile özetlemem gerekirse şukadarını söyleyebilirim.
 
Demokrasilerde egemenlik(hüküm)kayıtsız ve şartsız milletindir, yani insana aittir, ALLAH'ın dinindeyse hükmün tamamı ALLAH'a aittir. (Yusuf 40; Maide 50; Şura 21; Şura 10; Kasas 88. Mü'min 12; Kehf 26; Rad 41; Rum 4; Yusuf 67; Maide 49; Nisa 105; Al-i İmran 154 ve daha birçok ayet)
 
Şimdi benim asıl vurgu yapmak istediğim, kendisini tevhide nisbet eden birçok kardeşin seçimlerden sonra gerek sosyal medyada gerekse başka alanlarda topluma karşı fevriliğinedir. Şunu çok iyi anlamak gerekir ki içinde yaşadığımız muhafazakar (olanı muhafaza eden) toplum ne demokrasinin gerçek manada ne olduğunu biliyor, ne de ALLAH'ın dininin (tevhid), ALLAH'ın insandan muradının ne olduğunu gerçek manada biliyor. Kitabından kopmuş, uzaklaşmış, Kur'an'ın deyimiyle Kur'an'ı mehcur bırakmış, terk etmiş bir ümmetten zaten farklı bir şey beklenebilir mi?
 
Tam da bu noktada topluma tevhidi daveti ulaştırmakta çok yetersiz kaldığımız konusunda kendimize çokça eleştiri getirmemiz ve rabb ımızdan affımızı istememiz yerinde olacaktır. Toplum seçimini yapmıştır. Toplum demokrasisiyle, ılımlı islam projesiyle ve devam eden yaşam tarzı ve düzenle ilgili bir sıkıntısı bir şikayeti olmadığını ortaya koymuştur. Bunu isteyen, arzulayan bir topluma ALLAH neden başka birşeyi reva görsün. Dolayısıyla toplumla, seçiminden dolayı didişmeyi, kavga etmeyi yanlış buluyorum. Bu bizlere hiçbişey kazandırmaz.
 
Sonuç olarak herkes işini yapacak.Senaristler oyunlarını yazmaya devam edecekler.Maaşlı memurlar toplumu bu oyuna adapte etmek için ellerinden geleni yapacaklar.Bizler mi?Bizlerde biiznALLAH toplumu vahiyle yeniden inşa etmek ve tevhidi dönüşümü gerçekleştirmek için peygamberlerin örnek ve önderliğinde mücadelemize devam edeceğiz. Rabbimize kendi dinine yardım ve hizmetle bir ömür geçirme ve canımızı bu mücadele üzereyken Müslim olarak alması için dua edeceğiz.
 
Rad-11: Gerçekten Allah, kendi nefis(öz)lerinde olanı değiştirinceye kadar, bir toplulukta olanı değiştirmez…
 
Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz. (Hadis rivayeti)