NASİHAT

Coşkun UZUN

14-04-2017 11:24


Ey nefsim / neslim...!

Siyasi iktidarlar için ayet ve hadisleri birer çerez gibi harcama. Otoriteye arka çıkıp, iktidarın gücüne yaslanma. Sistemden doyunup beslenme ki sistemi ve işletmecilerini haklı olarak eleştirip tartışabilesin. İktadarların insanı olmak için değil insanlığın iktidarı için çalış.

Kardeşlerin için dilini bir silah, kelimeleri de mermi gibi kullanma.Savaş meydanı hükmü/dışındaki hiç bir yer veya hiç bir süreci “cepheler arası” kesin bir hesaplaşma süreci olarak algılama.

Silahının namlusunu, sözlerinin hedefini, eleştiri oklarının yönünü müslüman kardeşlerine, dostlarına değil Allah(cc)’ın dininin düşmanlarına çevir.

Kur’an’dan, Peygamber’den, Sahabeden, Yoldaki işaret ve işaretçilerden bahsedebilmek için ömrünü ve mesaini onlarla harcayıp o yolda meşgul olmalısın.

İbadetlerini aksatma, usûlünce yerine getir. Kur’an’ı hayatının merkezine yerleştir. Allah(cc)’ın kitabını düzenli olarak oku. Etrafındaki insanları vahiyle buluştur. Peygamber(sav)’le tanıştır.

Gündelik meşgaleler ve rızık peşinde koşarken ölümü ve ahiret hesabını unutma. Ölüm herkez gibi bize de yetişir.

Zaaflarını ıslah etmek yerine onların üzerini örtersen güdülmen kolaylaşır. Söylediklerine, duyduklarına, düşüncelerine, duygularına, davranışlarına, alışkanlıklarına, değerlerine, karakterine, umut ve beklentilerine dikkat et. Zaaflarımız sonumuzu belirler. Zaaflarını bilirsen onları ıslah edip kurtulman da kolay olur. Dersinle dertlenebilirsen, derdini ders edinmek zorunda kalmazsın.

Dünya bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğuna göre, oyuna ara ver, hayata koş, Ahiret için yol al. Dünyayı değiştirmeyi düşünüyorsan önce kendinden ve ailenden başlamalısın. Dünyayı sonra kurtarırsın.

Kur'an'a Kurban ol. Kur'an'ı kendi anlayışına, aklına, fikrine, düşüncene, kurban etme.Kur'an'la değiş, dönüş, güzelleş. Kur'an'ı değiştirip dönüştürmeye kalkma.

Esas ve detayı, Usûl ve fürûu, Metod ve stratejiyi ortaya koymadan meşruiyetten söz edilemeyeceğini unutma.

Kur’an asıl, Peygamber(sav) usûldür bunu biliyorsun. Sünnet’in dindeki yerini anlamak için Hz. Peygamber(sav)’in Kur’an’daki konumunu anlamak zorundasın. En büyük sünnet hakkın ikamesi,İlâhî nizâmın kurulup kökleştirilmesidir.Unutma, Allah(cc) bu dinin sahibi, Hz. Peygamber(sav) ise bu dinin giriş kapısı, vesilesidir. Vesilesi doğru anlaşılmayan bir dinin kendisi de anlaşılmaz.

Kulluk nöbetinden başka nöbet tutma. Tasavvuf, parti, gurup, hizip, ırk, renk, dil, milliyetçilik, muhafazakarlık ve demokrasi  nöbetleri batıldır. Irkın, coğrafyan, rengin, dilin asla önemli değil. Sağcı, solcu, liberal, modernist, demokrat, muhafazakâr olmakla değil müslümanlardan olmakla emrolunduğunu unutma. Kendine müslüman isminden başka isim arama.

Birbirimize “misafir sanatçı” veya “sakıncalı piyade” muamelesi yaptıkça aramızdaki kardeşlik hukuku yok olacak, bundan vaz geçtiğimiz ölçüde de kardeşlik hukukumuz yol almaya başlayacak / devam edecektir. Sen böyle yapma, kardeşlerine yaklaş, onlarla paylaş ve kucaklaş.

Hem Allah(cc)’ı hem de şeytanı memnun edemeyeceğini asla unutma. Allah(cc), şeytanı sevindirenlerden razı olmaz. Şeytanla ve şeytanlaşanlarla savaşanları sever.

Küfür ve şirk unsurlarıyla içli dışlı isen Tevhid’i, Nübüvveti anlatamazsın. Çünkü putlarla yaşamaya alışanlar, Putlarını inkâr edemezler. Unutma, her kim Allah(cc)’a sığınıp iltica etmemişse o firaridir..... İman ise dengeleri değiştiren en büyük çarpandır.

Eğer, Allah(cc)’tan başka hiç kimseye ihtiyacın olmadığına inanırsan, Allah(cc) da seni kendinden başkasına muhtaç etmez, bunu aklından çıkartma.

Kur’an oku, meâl oku, tefsir, siyer, hadis, sünnet, tarih, kelâm, fıkıh, usûl, astronomi, tıp, eczacılık, matematik, elektrik, kimya, jeoloji, hukuk......neye merakın ve kabiliyetin varsa onu oku. Boş durma, ilim sahibi ol. El-Âlîm olan Allah(cc)’ın sana nasip ettiği ilimden istifade et.

Ali'yi öveceksen muaviye'nin sofrasında işin ne...! Saltanat sofrasındaysan Ali'den, Ayşe'den, Hatice'den sana ne....!

İtikadî Tevhid’i bilmeyenler Siyasî şirke düşerler.....İslâm’ın dilini kuşanmalısın yokta iktidarların dilini kullanır, muktedirler tarafından kullanılırsın.......!

Sultanın sofrasına oturan alimden fetva sorma. İktidarın dîni neyse dili de odur. İktidar yardakçılığı ise tefrikacılık ve tetikçiliktir.

İnançlar insanın kimliğini oluşturur. Mekân imanın izlerini taşır, kimliğin ip uçlarını verir. İmanın merkezi yürek, mekânı bedendir. Ömrün geçtiği her yer insana mekândır. Şahsiyetli bireyler kimlikleriyle öne çıkarlar. Kişiyi değerli kılan kimliğidir. Mekânın kimlik üzerinde etkisi azdır. Coğrafya, mekân ve hayalleri değiştirip dönüştüren şey kimliktir. Mekân ve insan imanın oluşturduğu kimlikle inşa olur.

Çok düşün, az konuş, mütevazi yaşa. Unutma düşüncenin üstesinden gelemeyenler, düşünenin üstesinden gelmeye çalışırlar.....Soru sormaktan maksat öğrenmektir, öldürmek değil...... Yanlış soruya doğru cevap verilemez, önce soru düzeltilmelidir....

Bereket oku, borçlanma, hırslanma......Nimetler tefekkürü, tefekkür teşekkürü, teşekkür bereketi müjdeler.... Şükretmeyi bilmeyenler nankördür......Sen şükredenlerden ol.

Ne kadar kulluk edersen, Cennet’e ancak o kadar yaklaşacağını yani mükafat ve ödüllerin harcanan mesailerle ve ödenen bedellerle ölçüldüğünü biliyor olmalısın.

Niçin yaratıldığını, bu dünyadaki sorumluluklarını, ödevlerini, kırmızı ve yeşil çizgilerini asla unutma. Allah(cc)’ın bak dedeği yerden bak, gör dediğini gör ve yürü dediği yola yönel.

Unutma iradesini değiştirmeyenler idaresini değiştiremezler. Egemen şirk düzenlerini ifşa etmeyenler kulluklarını ifa edemezler....İradeli, dikkatli ve seçici ol.

Senden önce nice nesiller, Peygamberler, salihler gelip geçti. Sen ilk yada son değilsin. Senden öncekiler gibi sen de sınanıp imtihan edileceksin. Öncekilerin başlarından geçen imtihanlar er veya geç sana da gelecek ve senin yolun da bir gün kendi Mekke’ne düşecek bunu unutma. Medine’lere ulaşabilmek için Mekke’yi yaşayıp aşmalısın.

Bilekteki gücün, her zaman terazideki altından daha ağır geleceğini unutma.İtibarın ücret ve bedel karşılığında satın alınan değil başkalarınca sana verilen bir değer olduğunu sakın unutma. Çünkü o bir hak ediştir.

Cehennem’i kesinlikle bir hastane veya rehabilitasyon merkezi olarak düşünme. Orası çıkışı olmayan sonsuz bir hapishanedir.

Washington, Tel Aviv, Moskova, Paris, Londra senin kıblen olamaz. Yol haritanı, geleceğini, stratejilerini, misyonunu bunlardan ödünç alamaz veya bunlara emanet edemezsin.

Allah(cc)’ın razı olmadığı ve izin vermediği hiç bir yola çıkma, işe başlama, ortamda bulunma, yapıyı destekleme. Takıldığın olursa eğer, Peygamber(sav) olsaydı ne yapardı deyip sağlamasını yap.

Sadece Allah(cc)’ı razı etmeye O’ndan razı olmaya çalış. Şeytanın yer yüzü temsilcileri olan şer odaklarını asla sevindirme, bilakis onları rahatsız et, onlara karşı kur’anî bir mücadele ve savaş yürüt.

Aydınlığa açık, karanlığa kapalı ol. Hak ve doğrudan ayrılma.Zihnine, yüreğine, bileğine, diline, aklına, ruhuna  pranga vurulmasına ve tuzak kurulmasına asla izin verme.

Her devrin, her görüşün adamı/insanı olma. Tek yüzlü ve iki dünyalı ol. Çok yüzlü ve tek dünyalı olmak bize yasak ve haramdır.

Haktan ve doğrulardan taviz vermeye hakkın yok. Tevhidi, ahlâkı, ibadet ve siyaseti ikame etmelisin.Düşünceye, kültüre, bilgiye, sorgulamaya ve üretmeye ilgi göster, saygı duy, değer ver.

İktidarı ve güçlü olanları değil, hak ve doğru olanı takdir et, takip et. Hakkın bize ihtiyacı yok bizim O’na ihtiyacımız var, unutma. Kendi neslini ve nefsini her türlü kurtarıcıdan kurtar.

Geleceğe maya çalmak ve yarınlardan ümitvar olmak isitiyorsan eğer riskleri göze almalı, sorumluluk üstlenmeli ve çaba harcamalısın. Emek olmadan yemek olmaz.

Ahiret kalıcı, Dünya geçicidir. Ahiret’in Dünya’dan çok değerli, Dünya’nın ise Ahiret’ten çok küçük ve değersiz olduğunu aklından çıkartma.

Allah(cc)’tan başka hiçbir güç, makam ve otoriteyi meşru olarak tanıma ve önünde eğilme. Asla şeytanları ve dostlarını sevindirip mutluluktan dört köşe etme. Kahrolup kudursunlar.

Menfaatin kadar vicdanın olmasındansa ölmeyi tercih et. Mü’min çıkar ve menfaatini değil izzet ve onurunu düşünür. Duruşun bozulmasın. Attığın her adımın, söylediğin her sözün arkasında kapı gibi sağlam bir şekilde durmalısın.

Önce kendinle, sonra düşmanlarınla ve en son dostlarınla hesaplaş. Hissi ve duygusal yaklaşma incinirsin. Aklî ve ilkesel davran. Kardeşlik hukukunu güçlendir ve onu her şartta muhafaza et.

Bilgi hakikate ulaşmak için gereklidir. Biriktirip saymak, yorumlar yaparak kendini oyalamak için değil. Hayatı kolaylaştıran, güzelleştiren, tatlandıran bilgiler bir işe yarar ve kıymetlidir. Bilgi zihinlerde korunmakla, kitaplarla durmakla işe yaramaz. Hayata karışıp uyandırması, aydınlatması, arındırıp yol göstermesi gerekir.

Müslüman camialarda teorik İslâmî çalışmaların artması seni sevindirmesin. Yayınevleri, dergiler, kitaplar, medyada, basın yayın kuruluşlarında, internet ortamlarındaki gelişme ve büyümeler niteliği değil niceliği gösteriyor. Fazla ümitlenme. Programlar, etkinlikler, ders halkaları, STK’lar, Kur’an merkezli çalışmalar, öze dönmedikleri, koordineli hareket etmedikleri sürece çok da anlamlı değiller. Sen yine de sabırlı ol, itidâl üzere ve temkinli hareket et. Orta bir yol tut, vasat ümmet için çalış.

Bilip öğrendiklerin bu güne kadar hangi yaraya merhem, hangi derde derman ve çare oldu iyi bak. Zulme, isyan, tuğyan ve küfre karşı bir tavır ve duruşa dönüşmeyen bilgi nerede, ne zaman nasıl  ve kimin işine yarayacak karar ver. Yaşamak için öğren, bilmek, biriktirmek, saklamak için değil.

Zaman bilme veya konuşma zamanı değil, adım atma, iş yapma, varlık mücadelesi içerisinde çığır açma ve bir medeniyetin inşaası yolunda ilerleme zamanıdır.

Debdebeli mekânlarda, konforlu, çok yıldızlı otellerde, ruhsuz organizasyonlar, partiler, toplantılar düzenlenerek kalıcı bir şey elde edemez, bir yere varamaz, bir hedefe ulaşamazsın. Mütevazi ve sade ol, toprağa yakın yaşa.

İslâmîleşmek, islâmlaşmak;ilgide, bilgide, fikir ve düşüncede, tavır ve duruşta,  fıtrata yönelip vahye teslim olmakla mümkündür. Kale gibi sağlam tevhidî, evrensel, ahlâkî, ilmî ilkelerin olsun. Allah(cc)’a dost gayrısına düşman ol. İştişare ve murakabe ile hareket et, mutedil ol, tedrîcilik ve inkılâbiliği gözet. Muvahhidler, mücahidler, muttakilerle birlikte ol. Boşa harcanıp kaybedilecek bir dakikamız dahi yok. Lakin acele edip oldu bittiye de getirme. Temkinli ve tedbirli ol. Allah(cc) ve Nebî(sav)’den başkasına bağlanma, hür ve bağımsız ol.

Peynir ekmek yer gibi kul hakkının yenildiği bir ortamda bile sen herkesin hakkını koruyup gözeten ol. Kardeşlerine, ümmete, senden beklentisi ve üzerinde hakları olanlara ihanet etme. Dini siyasete alet edenlerden yüz çevir. Dininin siyasetini icra edebilmek için Rabbinden güç ve yardım iste.

Her şeyden önce dinini öğrenip öğretmeyi, yaşamayı birinci vazifen bil. Arta kalan boş zamanların müslümanı olma.Bir misyon için çalış, yaşa ve öl, komisyon için değil.Sabiteleri az olanın değişkenleri çok olur unutma.

Uyuma, uyuyanlar şafağı göremezler, uyanıklar belki.Arayanların çok azı bulurken, aramayanların hiç birisi bulamadılar. Nefes alıp verenlerle geviş getirenleri birbirine karıştırma. Doğru otur, doğru konuş. Eğri oturanlardan doğruluk bekleme. Herkez yanlışsa bile sen doğruluğu terk etme.

Cennet’e güle oynaya gidilmez. Cennet’in nimetleri ve dünya’nın külfetleri ikiz kardeştirler. Birisi olmazsa diğeri de olmaz. Dert, ızdırap, çile, elem, keder, şükür ve sabrın olmadığı yere Cennet de gelmez nimetleri de. Ne kadar kulluk (fedakarlık) o kadar Cennet. Ne kadar dâva o kadar Nimet. Ne kadar şükür o kadar bereket.

Kimliksizlik, telafi edilebilecek bir tür eksiklik veya boşluktur. Şahsiyetsizlik / kişiliksizlik / karaktersizlik ise tedavi ve ıslah edilmesi gereken bir tür hastalık, çarpıklık halidir. Dolayısıyla, kimlik zafiyeti olanlardan değil, kişilik / şahsiyet problemi olanlardan korkup kaçman gerekir.

Şefkat ve merhameti kuşanarak, vahyi mayalayıp baharı müjdelemek, fıtratı ilmek ilmek dokuyup yaralara merhem olmak, Ahiret / Cennet kokulu tohumları / fideleri / çiçekleri dünya bahçesinde / gönüllere ekmek, diriliş ve uyanış bahçelerini / ormanlarını canla başla çalışıp yeşerterek insanlığın rahat ve huzurlu bir nefes almasını sağlamak boynunun borcudur....Ve tüm yer yüzü senin görev yerin, yani vatanındır.

 

Bir yıl, bir ay, bir hafta, bir gün, bir dakika bile ömrün kalmış olsa, bunu Allah(cc) için dolu dolu yaşa. Düşünürken, konuşurken, yazarken islâm’ın dilini ve kavramlarını kullan. İşimizin vaktimizden çok olduğunu, zamanı kaybedemeyeceğimizi, Allah(cc)’ın dini ve davasını bir an önce ve herkese anlatmak zorunda olduğumuzu unutma.

Yönünü seçmezsen yolunu bulamazsın. Velâ ve teberrayı yaşamalı, Allah(cc)’ın dinini tebliğ ederken açık ve alenî bir davetçi olmalısın. Unutma gizlilik diye bir şey yoktur. Yapılanma ve teşkilatlanma denilen iç ilişkilerimiz, kötülük odaklarına karşı emniyet ve güvenliğin temini, maslahatın gözetilmesi amacıyla saklı tutulabilir. Yoksa müslüman daima orta yerde, göz önündedir ve hayatın merkezinde Rabbinin rızası için koşturup durması gerekir.

Ey nefsim / neslim....!

Hapsedilmen, sürgün edilmen, yalnız bırakılman, önünün kesilip yollarının kapatılması, çaresiz ve imkânsız bırakılman seni yıldırmasın. Hakkı temsil etmek zordur. Tek başına kalsan da ilâhî kulluk misyonunu temsil etmekten geri durma. Çatışmaları, itiş kakışları, sürtüşmeleri değil nihaî büyük savaşı kazanmak için çalış.

“Bu dünya perdesinde “Yusuf” olmayı seçtiysen, önce dar kapılardan geçeceksin…...Dört duvara dokunacaksın, her köşe başında bir kuyu olacak sen girecek sen çıkacaksın. Her çıkış bir başlangıç, her düşüş bir devrin bitişi olacak. Ve O’ndan başka kimseyi imdada çağırmayacaksın. Zindanların yakın edecek bütün yaratılmışı.......Dağlar yoldaşın, taşlar arkadaşın, kuyular sırdaşın olacak.”

YORUMLAR
  • HUSEYİN ŞAŞMAZ   14-04-2017 13:47

    İtikadî Tevhid’i bilmeyenler Siyasî şirke düşerler.....İslâm’ın dilini kuşanmalısın yokta iktidarların dilini kullanır, muktedirler tarafından kullanılırsın.......! http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/01/ben-musluman-miyim-degil-miyim-bir.html http://meerstr11.blogspot.nl/2017/01/devlet-adi-altinda-coreklenmis-seytan.html http://meerstr11.blogspot.nl/2017/01/okuogrenistikametini-belirle-akide.html

  • HUSEYİN ŞAŞMAZ   14-04-2017 12:21

    Allah(cc)’ın razı olmadığı ve izin vermediği hiç bir yola çıkma, işe başlama, ortamda bulunma, yapıyı destekleme. Takıldığın olursa eğer, Peygamber(sav) olsaydı ne yapardı deyip sağlamasını yap. *** Bu gün 2017 bilim ve teknolojinin açığa vurduğu şeyleri 1400 sene evvel Muhammed sas vahiy alarak bir çok şeyi ayet olarak açıklamıştır. 2017*Bu günde ilim ve teknoloji ile ayetleri açıklayıp insanlığa servis ederdi. http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/03/bu-gun-2017-bilim-ve-teknolojinin-acga.html

Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN