KAN MI KARDEŞLİK Mİ?

Mehmed MAKSUT

10-03-2025 19:16


Suriye olayları üzerinden Türkiye ve İran karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. 
İsrail'in en çok istediği şey; "Türkiye ve İran'ın karşı karşıya gelmesi iken İsrail'in  hiç istemediği şey ise Türkiye ve İran'ın kendisine karşı aynı safta durmasıdır." 

Bugün küresel şer güçlerinin tam desteğini arkasına alan İsrail'in karşısında eğer Türkiye ve İran birlikte duramazsa İsrail'in yayılmasından Türkiye ve İran başta olmak üzere tüm Ortadoğu zarar görecektir.

Suriyede ister Esat dönemi ister Esat sonrası olsun İran medyasının Türkiye'yi; Türkiye medyasının da İran'ı bu kadar ötekileştirilip düşmanlaştırması yeni kırılgan fay hatlarına neden olacak. ABD İsrail er yada geç bu kırılgan fay hattını kullanacaktır. Kabuk tutmamış yaraları kaşıyıp yeni yaralar açacaktır. İslam dünyasındaki yaralardan yol alacaktır. 

Sebepleri ne olursa olsun, tarafları kim olursa olsun, amaçları ne olursa olsun Suriye başta olmak üzere İslam coğrafyalarında yaşanan her çatışmanın kaybedeni yine müslümanlar olacaktır. 

Çatışma için herkes sahada yeterince malzeme bulabilir, oluşturabilir. Lakin esas olan bu çatışma üreten zihin, kavram ve yaklaşımlardan kendimizi alıkoyup birbirimizle bireysel, grupsal ve siyasal alanda daha sağlıklı bir süreç geliştirebilmektir.

Ölen "kelimeyi şehadet" getiriyor vuran "Allahu Ekber" diyerek vuruyorsa biraz düşünmek lazım. Ulusal, mezhebi, hizbi hesaplarla düşünürsek kaybedeceğiz. Bunun Şii, Sünni, alevi, selefi olması veya Fars, Türk, Kürt, Arap olması değişmiyor. Bir olması gerekirken birbirine düşenlerin kavgasında kimin kazandığının önemi yoktur çünkü orda herkes kaybetmektedir.

Biliyorum dediklerimiz sahadaki acı iç savaşın çok ötesinde teorik olarak olması ümit edilenlerdir. Olması gerekeni "teori" olarak ifade edip atamayız. Zira olması gereken dogrular olmadıktan sonra olanın ne olduğunun önemi kalmıyor. 

Bugün zalimde olsa mazlumda olsa kardeşimize sahip çıkıp mazlumun yarasını saracak, zalimi zülmünden alıkoyacak bir ilişki düzlemine acil ihtiyacımız var.

"İki müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de, ölen de cehennemdedir" diye bir çok hadis var. Bu hadislerin sıhhat analizi bir tarafa lakin müslümanların birbirine silah dogrultmasının nasıl bir cehenneme dönüştüğünü görüyoruz. 

ABD İsrail küstahça hergün müslümanlar için "cehennem kapılarını acaçağız, cehenneme cevireçeğiz" diye tehditler savururken düşmandan beklenenleri bizler birbirimize yaşatamayız, yaşamak için yaşatmamalıyız.  

Birbirimizi dahi yaşatmayı başaramamışken İslam ve müslümanları insanlığın umudu nasıl kılacağız. Bu savaşların insanları ölüme, kalanların gittikçe İslam'dan ve Müslümanlarda uzaklaşmasına neden oldugunu ne zaman anlayacagız. Birbirimizi kardeş kılmak için mücadele etmek varken birbirimizi katletmekle hangi davayı kazanacağız. 

Âl-i İmrân, 110. Ayetin ifadesindeki "Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz." hayırlı ümmet vasfımızı ne zaman kuşanacagız.

Bugün bize düşen gücümüz nisbetince Hucurât, 9 ve 10. Ayetin ifadesine şahitlik etmektir. "Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah'ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin." 

Birbirimizin arasını düzeltmek ve birbirimizi adalete çağırmak, aramıza adaleti ikame etmekten başka bir kurtuluş yolumuz yoktur. Aramızı düzeltip adaleti ikame edebilirsek en hayırlı ümmete ulaşıp kötülükleri önleyebiliriz. Ya birlikte var olmayı becereceğiz yada hep birlikte yok olacagız.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN