Coşkun UZUN

01 Haziran 2014

‘BEKRİ MUSTAFA’LARLA MECLİSTE KUR’AN HALKASI

Dikkat! Bu bir şiir değildir

 

Ne gam artık Meclis bahçesinde Kur’an sofraları kurulmuş

Bu dünya bunun için mi kurulmuş

 

Dünya bir pazar yeri

Herkes elindekini pazarlıyor

Dünya ehli; dünyalığa, altına, paraya ve iktidara rağbet ediyor

Erdem ve izzet ehli olan iman sahipleri ise; Ahiret azığına talip oluyor

 

Gel gör ki;

Umudu tek dünyalı siyasetçilere rehin verdiler dostum

Karaborsacılara sattılar kadim mücadelemizi

Şehadeti sıcak çatışma bölgelerine hasrettiler

Ters çevirdiler kulluk ve ibadeti

Ahde vefasızlığı ve dönekliği öğrettiler hepimize

Derneklere, vakıflara, guruplara, hiziplere böldüler bizi

Ya da en azından STK’laştırarak bozdular kimyamızı

Toptan sattılar bizi zalim iktidarlara

 

Mirasımızı kim dağıtıyor

Bu oyunu kim yazdı

Kim tezgâhlayıp sahneliyor bu rezilliği

İrademizi kim yönetiyor bilen yok

Toplum mühendisleri hangi bataklıktan besleniyor

Emir nereden geliyor

Bilen yok yavrum

 

Yapan ellere zıt işler yapıyorlar

Elimizdeki tüm silahları ve onca gayreti iktidara teslim ediyorlar

Bazen şaşırıp kendi aralarında beddua ediyor

Kur’an’ın lisanı serbest hükmü yasak diyorlar

Hep birlikte, hoyratça vahyin kavramlarını iğdiş ediyorlar yavrum…!

 

Heyhat…!

Demokratik döneklik çağıdır yaşanılan bu günler

Muvahhidlere marjinal diyor

Mücadeleyi eleştirip zemmeden şarkılar söylüyorlar

Er meydanında pehlivansız bırakma diye dualar etmiştik oysa

 

Şikâyetimizi Rabbedir, sitemi dostlara bıraktık

Oturup kardeşlerimizin işbirlikçiliğine ve aldanmışlığına ağladık

Biz onların ‘Kur’an’a adanmış ömür’lerine şahitlik edecektik

Kendilerini ‘Hizmet’e vakfedişlerine eşlik edecektik

 

Heyhat...!

Hepsi bu kadarla kalmadı

Gözlerimizin içine bakarak

Vahyi sulandıranlar

Tarihi alabilesiye yüceltenler

Engelleri aşan, tabuları yıkanlar

Sünneti ve giderek Peygamberi hayattan dışlayanlar

Kaynak diye sadece Kur’an’a sarılanlar da bizim kardeşlerimizdi

Beş kuruş etmeyen üç günlük dünyalıklar için kendi özleriyle çeliştiler

 

Rejime angaje, sisteme destek, çarka ortak olan ağabeyler

İrademizi, delikanlılığı, özgün duruşlarımızı toptan çaldılar bizden

Muvahhidlik birçoğumuz için geçmişte kaldı

Kırmızı çizgiler gözümüzün önünde karardı

Yeşil çizgilerse utancından sarardı

Önce ‘asitane’yi sonra ‘enkara’yı fethettiler

Mehmetçik ve Mustafa’ları işten çıkardılar

Sakıncalılar listesini değiştirdiler önce

Sonra da el/etek öperek işe başladılar

Vahiy ve inşanın kimyasını bozdular

Kur’an’ın ilk emrini tahrif ettiler

 

Hey gidi akıl danelerimiz hey…!

Biz onlardan bu milletin aklına abdest aldırmalarını beklerken

Onlar kalkıp dünyalık iktidarlara talip oldular

İktidarla bir olup abdestlerini bozdular

Abdestlerini iktidar kılacakken

İktidarın abdestine hükmettiler

Abesle iştigal ettiler

Böyle bir zaman geldi yavrum

 

Artık havalar binbeşyüz

‘Reis’in hoşuna giden şarkı’lar söylüyorlar

Söyleyecek sözümüz var diyor

Tumturaklı konuşuyor

Masaya oturup yumruğunu vuruyor

Nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontuyor

Her vesileyle bey’at tazeliyorlar

 

Veyl olsun…!

Nebi’in minberine çıkıyor, sistemin minderine çağırıyor ve hiç utanmıyorlar

Nas varken fetva veriyor, içtihada yelteniyorlar

Önce sisteme yamanıyor, arkasından müteahhit oluyorlar

Mücahidlerimiz işte böyle birer birer dökülüyorlar

Nasılda evcilleşti şu koca koca üstadlar

 

Bunlardan ders yığınlar

Faize kredi diyor ve afiyetle yiyorlar

Dün haram olan bu gün nasıl caizdir deyip sorana

Biz öğrendik doğrusu budur, inanın diyor vebale giriyorlar

Dünyanın her yerinde türkçe şarkılar söylüyor, dans edip göbek atıyorlar

Türklüğü/türkçeyi önceliyor, fıtratı bozuyor, yanlışta ısrar ediyorlar

Bizimse zorumuza gidiyor, yüreğimiz kanıyor

 

Heyhat!

Siyaset’in Meydan’ında sistem eleştirisi yapan da

Demokratik demokratik mırıldanan da

Ağlaya sızlaya sahabeyi ve şanlı ecdadı anlatan da

Kur’an/tefsir dersleri yapan da hep aynı ağızlar

Artık sohbetlerin ve Kur’an derslerinin şirazeden çıktığının belgesidir bunlar

 

Yetmez ama evet dediler

Ortak akıl platformları düzenlediler

Ankara’ya elçi ata(n)dılar ve gururlandılar

Bunlar artık Milli iradeciydiler

 

Umreden döndürdüler

Mezardaki ölüleri kaldırdılar

Hayat memat meselesi dediler

Allah rızası için oy istediler

Ne halt işlediler kendileri de bilemediler

‘Mustafa’yı, ‘O diyarın Sakinleri’ni, ‘Yaşatma ideallerini’ kendi elleriyle öldürdüler

 

İbadetin siyaset, siyasetin ibadet olduğunu söylemekten geri durmadılar

Politika yapmıyoruz deyip siyaseti ibadetten ayırdılar

Allah’a karşı esas duruşlarını bozdular

 

Al birini vur ötekine

Hepsi birbirinden merdane

Kimisi fakir, kimisi acizane

 

‘Bir garip ölmüş diyeler, üç gün sonra duyalar, soğuk suyla yuyalar’ misali

Süleyman’ın öldüğünü öncekiler bilememişlerdi

Biz dün öğrendik, bunların makas değiştirdiklerini

 

Dönek Kufe’liler için şair Farezdak’ın İmam Hüseyin’e söyledikleri

Artık burnumuzun dibinde yaşanır oldu

 

Aynı Fuzuli’nin hesabı

Kardeşlerimize selam verdik rüşvet değil diyerek almadılar

Tevhid, Velayet, Şehadet, Hüküm önceliktir dedik

Küfür, Şirk ve Zulümle mücadele etmeliyiz diye hatırlattık

Tağut dedik, Tuğyan ediyorlar dedik, damgayı yedik

Siz hala orda mısınız, ne kadar da marjinalsiniz dediler

Biz değiştik siz de değişin dediler

Sonra tutup bize el kaideci dediler

Selefi diyenler de oldu

Hızını alamayıp tekfirci ilan ettiler

Daha neler demediler ki

Fakat bunların çoğu zan ettiler

Aşın bunları, İslamî devlet yok, Adalet devleti var dediler

Kim adaletle hükmederse o bize/size yeter dediler

Dediler, dediler, zavallılar

 

Fessübhanallah

Hem Kur’an’ı tefsir ve tevil ediyor, hem beşerî/cahilî zulüm sistemlerine yaslanıyorlar

Sonra da imanın iktidarından bahsediyorlar

İmanlarını iktidar yapamayınca iktidara iman ediyorlar

 

Henüz imamlar ve sultanlar ayrılmamış karışık

Allah’ın kulları ve kapı kulları birbiriyle barışık

Zalimle mazlum, müşrikle mü’min yanaşık

 

Öyle bir gün mü geldi

Ak sanılan kara günler mi geldi

 

Sabredin müstazaflar ve mü’minler gevşemeyin

Soran olursa Hoca’lar ve onların razı olduğu talebeleri iktidar oldu deyin

Bekri Mustafa’yı sorarlarsa hayırla yâd edin

İsterseniz Fuzûlî’nin şikayetname’sine de nazar edin

 

‘BEKRİ MUSTAFA’lar MECLİSTE Kur’an Halkası kurdu

Bu dünya bunun için mi kuruldu

Zalime meyleden yandı kül oldu

 

‘Ve rabbeke fekebbir’ emrince ‘Allahû Ekber’ diyenler

Cahiliyeden berî olup tağutlara ve tağutlaşanlara sırt dönenler

Vahyi önder, Peygamberi rehber edinenler kurtuldu