Coşkun UZUN
‘BEKRİ MUSTAFA’LARLA MECLİSTE KUR’AN HALKASI
Dikkat! Bu bir şiir değildir
Ne gam artık Meclis bahçesinde Kur’an sofraları kurulmuş
Bu dünya bunun için mi kurulmuş
Dünya bir pazar yeri
Herkes elindekini pazarlıyor
Dünya ehli; dünyalığa, altına, paraya ve iktidara rağbet ediyor
Erdem ve izzet ehli olan iman sahipleri ise; Ahiret azığına talip oluyor
Gel gör ki;
Umudu tek dünyalı siyasetçilere rehin verdiler dostum
Karaborsacılara sattılar kadim mücadelemizi
Şehadeti sıcak çatışma bölgelerine hasrettiler
Ters çevirdiler kulluk ve ibadeti
Ahde vefasızlığı ve dönekliği öğrettiler hepimize
Derneklere, vakıflara, guruplara, hiziplere böldüler bizi
Ya da en azından STK’laştırarak bozdular kimyamızı
Toptan sattılar bizi zalim iktidarlara
Mirasımızı kim dağıtıyor
Bu oyunu kim yazdı
Kim tezgâhlayıp sahneliyor bu rezilliği
İrademizi kim yönetiyor bilen yok
Toplum mühendisleri hangi bataklıktan besleniyor
Emir nereden geliyor
Bilen yok yavrum
Yapan ellere zıt işler yapıyorlar
Elimizdeki tüm silahları ve onca gayreti iktidara teslim ediyorlar
Bazen şaşırıp kendi aralarında beddua ediyor
Kur’an’ın lisanı serbest hükmü yasak diyorlar
Hep birlikte, hoyratça vahyin kavramlarını iğdiş ediyorlar yavrum…!
Heyhat…!
Demokratik döneklik çağıdır yaşanılan bu günler
Muvahhidlere marjinal diyor
Mücadeleyi eleştirip zemmeden şarkılar söylüyorlar
Er meydanında pehlivansız bırakma diye dualar etmiştik oysa
Şikâyetimizi Rabbedir, sitemi dostlara bıraktık
Oturup kardeşlerimizin işbirlikçiliğine ve aldanmışlığına ağladık
Biz onların ‘Kur’an’a adanmış ömür’lerine şahitlik edecektik
Kendilerini ‘Hizmet’e vakfedişlerine eşlik edecektik
Heyhat...!
Hepsi bu kadarla kalmadı
Gözlerimizin içine bakarak
Vahyi sulandıranlar
Tarihi alabilesiye yüceltenler
Engelleri aşan, tabuları yıkanlar
Sünneti ve giderek Peygamberi hayattan dışlayanlar
Kaynak diye sadece Kur’an’a sarılanlar da bizim kardeşlerimizdi
Beş kuruş etmeyen üç günlük dünyalıklar için kendi özleriyle çeliştiler
Rejime angaje, sisteme destek, çarka ortak olan ağabeyler
İrademizi, delikanlılığı, özgün duruşlarımızı toptan çaldılar bizden
Muvahhidlik birçoğumuz için geçmişte kaldı
Kırmızı çizgiler gözümüzün önünde karardı
Yeşil çizgilerse utancından sarardı
Önce ‘asitane’yi sonra ‘enkara’yı fethettiler
Mehmetçik ve Mustafa’ları işten çıkardılar
Sakıncalılar listesini değiştirdiler önce
Sonra da el/etek öperek işe başladılar
Vahiy ve inşanın kimyasını bozdular
Kur’an’ın ilk emrini tahrif ettiler
Hey gidi akıl danelerimiz hey…!
Biz onlardan bu milletin aklına abdest aldırmalarını beklerken
Onlar kalkıp dünyalık iktidarlara talip oldular
İktidarla bir olup abdestlerini bozdular
Abdestlerini iktidar kılacakken
İktidarın abdestine hükmettiler
Abesle iştigal ettiler
Böyle bir zaman geldi yavrum
Artık havalar binbeşyüz
‘Reis’in hoşuna giden şarkı’lar söylüyorlar
Söyleyecek sözümüz var diyor
Tumturaklı konuşuyor
Masaya oturup yumruğunu vuruyor
Nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontuyor
Her vesileyle bey’at tazeliyorlar
Veyl olsun…!
Nebi’in minberine çıkıyor, sistemin minderine çağırıyor ve hiç utanmıyorlar
Nas varken fetva veriyor, içtihada yelteniyorlar
Önce sisteme yamanıyor, arkasından müteahhit oluyorlar
Mücahidlerimiz işte böyle birer birer dökülüyorlar
Nasılda evcilleşti şu koca koca üstadlar
Bunlardan ders yığınlar
Faize kredi diyor ve afiyetle yiyorlar
Dün haram olan bu gün nasıl caizdir deyip sorana
Biz öğrendik doğrusu budur, inanın diyor vebale giriyorlar
Dünyanın her yerinde türkçe şarkılar söylüyor, dans edip göbek atıyorlar
Türklüğü/türkçeyi önceliyor, fıtratı bozuyor, yanlışta ısrar ediyorlar
Bizimse zorumuza gidiyor, yüreğimiz kanıyor
Heyhat!
Siyaset’in Meydan’ında sistem eleştirisi yapan da
Demokratik demokratik mırıldanan da
Ağlaya sızlaya sahabeyi ve şanlı ecdadı anlatan da
Kur’an/tefsir dersleri yapan da hep aynı ağızlar
Artık sohbetlerin ve Kur’an derslerinin şirazeden çıktığının belgesidir bunlar
Yetmez ama evet dediler
Ortak akıl platformları düzenlediler
Ankara’ya elçi ata(n)dılar ve gururlandılar
Bunlar artık Milli iradeciydiler
Umreden döndürdüler
Mezardaki ölüleri kaldırdılar
Hayat memat meselesi dediler
Allah rızası için oy istediler
Ne halt işlediler kendileri de bilemediler
‘Mustafa’yı, ‘O diyarın Sakinleri’ni, ‘Yaşatma ideallerini’ kendi elleriyle öldürdüler
İbadetin siyaset, siyasetin ibadet olduğunu söylemekten geri durmadılar
Politika yapmıyoruz deyip siyaseti ibadetten ayırdılar
Allah’a karşı esas duruşlarını bozdular
Al birini vur ötekine
Hepsi birbirinden merdane
Kimisi fakir, kimisi acizane
‘Bir garip ölmüş diyeler, üç gün sonra duyalar, soğuk suyla yuyalar’ misali
Süleyman’ın öldüğünü öncekiler bilememişlerdi
Biz dün öğrendik, bunların makas değiştirdiklerini
Dönek Kufe’liler için şair Farezdak’ın İmam Hüseyin’e söyledikleri
Artık burnumuzun dibinde yaşanır oldu
Aynı Fuzuli’nin hesabı
Kardeşlerimize selam verdik rüşvet değil diyerek almadılar
Tevhid, Velayet, Şehadet, Hüküm önceliktir dedik
Küfür, Şirk ve Zulümle mücadele etmeliyiz diye hatırlattık
Tağut dedik, Tuğyan ediyorlar dedik, damgayı yedik
Siz hala orda mısınız, ne kadar da marjinalsiniz dediler
Biz değiştik siz de değişin dediler
Sonra tutup bize el kaideci dediler
Selefi diyenler de oldu
Hızını alamayıp tekfirci ilan ettiler
Daha neler demediler ki
Fakat bunların çoğu zan ettiler
Aşın bunları, İslamî devlet yok, Adalet devleti var dediler
Kim adaletle hükmederse o bize/size yeter dediler
Dediler, dediler, zavallılar
Fessübhanallah
Hem Kur’an’ı tefsir ve tevil ediyor, hem beşerî/cahilî zulüm sistemlerine yaslanıyorlar
Sonra da imanın iktidarından bahsediyorlar
İmanlarını iktidar yapamayınca iktidara iman ediyorlar
Henüz imamlar ve sultanlar ayrılmamış karışık
Allah’ın kulları ve kapı kulları birbiriyle barışık
Zalimle mazlum, müşrikle mü’min yanaşık
Öyle bir gün mü geldi
Ak sanılan kara günler mi geldi
Sabredin müstazaflar ve mü’minler gevşemeyin
Soran olursa Hoca’lar ve onların razı olduğu talebeleri iktidar oldu deyin
Bekri Mustafa’yı sorarlarsa hayırla yâd edin
İsterseniz Fuzûlî’nin şikayetname’sine de nazar edin
‘BEKRİ MUSTAFA’lar MECLİSTE Kur’an Halkası kurdu
Bu dünya bunun için mi kuruldu
Zalime meyleden yandı kül oldu
‘Ve rabbeke fekebbir’ emrince ‘Allahû Ekber’ diyenler
Cahiliyeden berî olup tağutlara ve tağutlaşanlara sırt dönenler
Vahyi önder, Peygamberi rehber edinenler kurtuldu