Coşkun UZUN
ÇOCUKLARIMIZ VE MEÂL BULUŞMASI
Yetişkinler olarak acaba içimizden kaç kişi çocukluğunda Allah(cc)’ın kitabı Kur’an’ın anlam ve meâliyle tanışmıştır?
Ya da çocuklarımızın, kardeşlerimizin, torunlarımızın anlayabilecekleri bir dil ve seviyeye sahip, günlük dilde yazılmış, eğitime özel bir Kur’an meâliyle tanıştırılmaları mümkün değil midir?
Evlatlarımızı erken yaşlarda Allah(cc)’ın vahyi ile buluştursak fena mı olur? Bu bir ihtiyaç değil midir? Hikâye, masal kitaplarıyla beraber hattâ onlardan daha önce dinimizin muhteşem ve mübarek kaynağı Kur’an ile yavrularımızı tanıştırsak iyi bir iş yapmış olmaz mıyız?
Gözümüzün nuru olan, Rabbimizin emanet ettiği nesillerin kendi elimizde kaybolup gitmemesi, aslına ve özüne sırt dönmemesi, yaratılışına yabancılaşmaması için birilerinin bu konuya özenle eğilmesi şart. Bu birileri de sen, ben, bizler oluyoruz. Başkası değil.
Bize göre İslâmî ilim sahipleriyle beraber pedagoglar, psikologlar, eğitim uzmanları, çocuk edebiyatı yazarları, rehber öğretmenler, aydınlar, münevverler, çok geçmeden el ele verip bir komisyon oluşturmalı ve bu konuyu müslüman duyarlılığıyla değerlendirmelidirler. Ve kısa zamanda minikler ve çocuklar için oluşturulmuş çok farklı, özgün bir eser vermeliler elimize.
Belki bu çalışma bilinen içerikte bir meâl olmayacaktır. Çocuklar ve yaşlılar, kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı meâl olamayacağı da göz önünde bulundurulursa; Kur’an’ın öne çıkarılması gereken ayetlerinden, çocukların kolayca anlayıp idrak edebilecekleri açıklama ve örnekler içeren, daha çok onların pratik hayatla bağlantısını kavratmaya yönelik, bağımsız veya birleşik bölümler halinde, fakat sonuçta Kur’anî bilinç ve müsmüman bir irade oluşturmaya yönelik, özgün bir eser olacaktır.
Kuşaklar boyu süregelen zulüm ve karanlığın, cahiyye ve isyanların önüne geçmek, dünyevileşmeye paçamızı kaptırmamak, kaba gürültüye pabuç bırakmamak, sapmaların önünü kesebilmek için bu işbirliğine hepimizin çok ihtiyacı var.
Minik yavrularımızın hayat kitabı Kur’an’la buluşturulup terbiye edilmesi varken, onları İslâmî, dinî, fıtrî ilkeleri gözetmeyen çizgi film karakterleri, animasyonlar ve onların saçma sapan, çılgınca maceralarıyla tanıştırılmamalı. Fıtratları bunlarla bozulmamalı.
Çocuklarımızın kalbi ve zihni olmadık çizgi film, animasyon ve masal kahramanlarıyla, onların akıllara zarar maceralarıyla kirletilerek iğdiş edilmemeli. Ne oldukları belirsiz, her biri diğerinden berbat ve kötü birer hayal ürünü olan bu ucube şeylerle adım atmamalılar dünyaya. Hayata besmele ile başlamalılar ve besmelesiz olmamalılar.
Olağanüstü halleri, insana benzemez yönleri, akıllara durgunluk veren yetenekleri(!) ve büyülü/sihirli güçleri olduğu vehmedilen ve çocukların bilinçaltlarına yönelen bu ucubelerle baş başa bırakamayız yavrularımızı. Bu çocuklar bizim. Bu nesil hepimizin. Onlar Allah(cc)’ın bizlere verdiği birer emanet.
Örnek bir toplum oluşturmakla görevlendirilen müslüman anne ve babalar olarak, yarınların teminatı ve güvencesi olan geleceğin pırlanta ve cevherlerini kendi ellerimizle köreltemeyiz.
Çocuklar birer çiçektir. Her çocuk ayrı bir çiçektir. Fakat o çocuklar hangi toprakta, nasıl bir dünyaya, neye benzeyen bir ortamda gözlerini açacaklarsa o ortamı hazırlamak ta biz ebeveynlerin görevidir. Biz ebeveynler olarak bu sorumluluklarımızın ertelenemez ve terk edilemez olduğunu fark edip ona göre önlem almak zorundayız. Eğer biz yetişkinler halâ bu sorumluluklarımızın farkında bile değilsek, o zaman sanılandan daha çok işimiz var demektir.
Kendi gözümüzden bile sakındığımız evlatlarımızın yarınlarda Allahsız, Kitapsız, Peygambersiz, inançsız ve vicdansız bir kimlikle karşımıza çıkmalarını hiç birimiz istemeyiz sanırım.
Fakat emek olmadan yemek olmuyor. Saldım çayıra mevlâm kayıra zihniyetiyle bu işler hallolmuyor. Çocuğumuz varsa iki kat sorumluyuz demektir. Sorumluluk ise insanın köklerine, fıtratına, mayasına, inanç değerlerine ihanet etmemeyi gerekli kılıyor.
“Her doğan çocuk muhakkak İslam fıtratı üzerine doğar. Anasıyla babası onu Yahudi veya Hıristiyan veya Mecusi yaparlar.” hadisini farklı varyantlarıyla da olsa birçoğumuz duymuşuzdur ve biliriz.
Bu memlekette bir dönem bazı anne ve babalar evlatları öğretmen okulunu kazandığında veya öğretmen olduklarında, evladım namazsız, niyazsız olacak, alnı secdeye gelmeyecek diye oturup ağlıyorlardı. Bu bir yazgı olmamalı ve bu tablo değişmeli, bu denklem birileri tarafından bozulmalı artık. Bu birileri neden sen, ben veya bizler değiliz?
Yarınlar için hayırlı bir iş yapmayı düşünüyorsak harekete geçmeli, çocuklarımızı Allah(cc)’ın kitabıyla tanıştırmalıyız. Her çocuk bir çiçektir demiştik. Onları sararıp solmasınlar ve beşeri etkenlerle zehirlenmesinler diye, Kur’an sofrasında beslemeli, vahiy çeşmesinden sulamalıyız. Onun için de her çocuğun Kur’an’ın iklimine ve kucağına doğmasını sağlamalıyız.
Gönlünü ve gözünü Rabbinin ilâhî rahmetiyle açmasını bekliyorsak her çocuğun eline birer tane Kur’an meâli vermeliyiz. Bütün çocukları Kur’an’la ve meâlle tanıştırılmalıyız. Çocuklar ve gençler artık Kur’an meâli okumalılar.
Tanıştırmalıyız ki, dünyasını Kur’an’a göre anlamlandırıp şekillendirsin. Tanıştırmalıyız ki, ölçüsü, terazisi, miyarı ve mihenk taşı şeytanî değil rahmanî, beşerî değil ilâhî olsun. Tanıştırmalıyız ki, başkaları evlatlarımıza format atmaya, ideolojik/siyasi formalar giydirmeye kalkarsa bu plân geri tepsin. Tanıştırmalıyız ki, onlar ilkin Allah(cc)’ın boyasıyla boyansınlar ve başka boya ile karalamaya kalktıklarında tutmasın. Tanıştırmalıyız ki, büyüdüklerinde baskı, dayatma, zulüm, işkenceyle karşılaşırlar ve ölümle tehdit edilirlerse eğer korkmasın, yılmasın, geri durmasın, ürküp kaçmasınlar. Tanıştırmalıyız ki, bütün zamanlarda Müslümanların kaderlerinin peygamberlerin kaderleriyle ortak olup, bütün yolların Mekke’lerde kesiştiğini, bütün yolların her insanın kendi Mekke’sine çıktığını baştan öğrenebilsinler.
Her yavrumuzun Rabbimizin terbiyesine arz edilmesinin en önemli ve verimli yolu Kur’an ve mealiyle tanıştırılarak, İslâmî bir eğitim ve öğretim almalarından geçiyor. Çocuklarımızın İlâhî iradenin anlam deryasına ve dinin kucağına bırakılmaları gerektiği artık daha gür bir sesle dillendirilmeli ve sesimizi hep birlikte duyurmaya çalışmalıyız.
Bunun için de; Kur’an’ıyla ve Peygamberiyle dost olan, Ahiret bilincine vakıf, Allah(cc)’ın insanlığa gönderdiği ilâhî, Kur’anî hitap ve mektuba muhatap olan,“Kur’an Nesli” ni oluşturmak ve vicdanlı, ahlâklı bir topluma ulaşabilmek için “Her çocuk Kur’an’ın anlamıyla ve bir meâlle” buluşmalı diyoruz.
Hemen her evde bir Kur’an var. Birçok evdeyse meâlleri de var. Ama küçük çocuklar için yazılmış, onları muhatap alan eğitime özel, farklı bir Kur’an çalışması henüz yok.
Onların küçük dünyalarını doldurup, kucaklayan, Rahman olan Allah(cc)’ın sevgisini, merhamet ve şefkatini çocuklarımıza aşılayan, kendisini değerli hissettirecek, çocuklara özel, özgün bir meâl çalışması henüz yok. O iklimi teneffüs ettirecek, iliklerine kadar kuşatacak, ruhlarını okşayacak, yüzlerinde gülücükler açtıracak bir çalışma maalesef ki yok. Bu sanıldığı gibi çok zor olmamalı. Elbette dinen caiz görülüyor ve bir sakıncası yoksa bu mümkündür diye düşünüyoruz.
Bizim arzu ettiğimiz çalışma belki de;bütün bir meâl olmaktan çok; önceliği olan konulara ve ele alınması gereken kimi temel kavramlara, emir ve yasaklara, uyulması gereken ilke ve doğrulara, ahiret bilincine, şahsiyet inşasına, akletme yeteneğine, inanç esaslarına, birer Peygamber biyografisi olabilecek siyer ve sîret örneklerine ve ahlâkî kurallara dair bilinenden çok daha farklı, müstakil ve çocuklara özel İslâmî bir temel eser olacaktır. Belki de Kur’an perspektifinde ve meâl ekseninde farklı bir form olacaktır.
Belki de sadece çocukların eğitiminde kullanılmak gibi özel bir amaca hizmet edecek, o yöndeki beklentilere cevap verebilecek bir kitap ta olabilir bizim dillendirdiğimiz bu çalışma. Belki de üzerinde şu yönde hatırlatma ve uyarılar içeren ikaz edici yazılar bile olabilecektir.
“Dikkat elinizdeki bu eser bilinen şekliyle bir meâl değildir. Sadece çocukların dinî eğitiminde kullanılmak üzere hazırlanmıştır. Onların Kur’an ve meâliyle tanıştırılmasına yönelik özel bir çalışmadır. Başka bir amaçla kullanılması yanlıştır.”
Biz ehliyetli ve sorumlu kişilere, ilgili kurumlara, vicdan ve duyarlılık sahibi ebeveynlere önemli bir hatırlatma yapıyoruz. Her kimin bu konuda elinden bir şey geliyorsa zaman kaybetmeden ortaya koyup paylaşsın ve yarının büyükleri olacak çocuklarımız, gençlerimiz için hayırlı bir adım atsın istiyoruz.
Her biri birer Kur’an kahramanı olan İslâm peygamberlerini çocuklarımız kendi okudukları Kur’an/meâl yardımıyla ve birinci elden tanımalılar. Büyüklerin okudukları meâlleri küçüklerin anlamalarını beklememeliyiz. Onları Kur’an’la veya Kur’an’dan anlamalı, Onlarla dost olmalı, onları örnek alabilmeliler.
Belki bizler anne babalarımızdan imkân noktasında birkaç adım önde olabiliriz. Fakat çocuklarımız, gelecek nesil bizden çok daha önde ve ileride olmalı, öncü olmalılar. Vahiyle sulanmalı, Kur’an’dan beslenmeliler.
Çocuklarımız hayal ürünü çizgi film/animasyon ve masal kahramanlarını, karakterlerini değil, bu dinin bir mirası ve öncü/örnek karakterleri olan peygamberleri fazlasıyla hak ediyorlar. Bunu onlara çok görmeyelim lütfen.
Kur’an ve meâl okumayan, ilahî öğretinin kucağında bir kimlik ve şahsiyet eğitimi almayan çocukların yarınlarda kimlerin izinden gidip neler yapacakları ve hangi yanlış yola girip kimlerin kanına girecekleri bilinmez. Geç kalmış olsak da bundan sonrası için güç olmasın artık. Dün yoktu bunlar ama yarınlarda mutlaka olmalı. Çocuklarımız Rabbinin kendisine ne dediğini, neler istediğini açıkça bilmeli, duymalı ve anlamalılar.
Fakat her çocuğun öncelikle kendine ait bir Kur’an’ı olmalı. Bir de ona hitap eden, eğitim içerikli, çocuğun dilinden ve dünyasından anlayan, meâli andıran, Kur’an ve meâl’den pasajlar içeren, çocuğu Kur’an’ın anlamıyla buluşturacak, onda Kur’anî bilinç ve Müslümanca bir irade oluşturacak özel bir kitabı. İnanın ki bu mümkündür ve sanıldığı kadar da zor bir iş değildir. Biraz gayret lütfen.
Çocuklara Kur’an’ı sevdirecek, vahiyle aralarında köprü olacak, duygusal bir bağla onları birbirlerine yaklaştıracak bir çalışma istiyoruz. Baş tacı edilecek, başının üstünde değer verilecek bir çalışma. Yani bir şeyi Allah(cc) istiyorsa tamamdır, istemiyorsa benim için bu konu kapanmıştır mantığına, çocuklar sözünü ettiğimiz bu eserle ulaşabilirler.
Ve bu eseri ellerine aldıklarında adeta aynaya bakmış gibi olmalılar.Onda kendilerinden bir şeyler bulmalı, ona sahip çıkmalılar. Bu eseri okuduklarında; iyi/kötü, doğru/yanlış, helâl/haram, sevap/günah, hak/batıl, adalet/zulüm, tevhid/şirk, dünya/ahiret, Allah(cc), Peygamber, Din gibi konularda temel bir İslâmî yargıya, Müslümanca bir iradeye ve Kur’anî bilince adım atmalılar. Yaşadıkları hayatın getirdiklerini ve etraflarında olup bitenleri bu çerçevede okuyabilmeliler. Bu bilgiler doğrultusunda kişilikleri inşa olmalı ve kimlikleri yeşermeli. Bu eserin Kur’an’dan alarak çocuklara vereceği temel İslâmî değerler üzerinden zihinsel oluşumları ve aklî melekeleri yücelmeli ve yükselmeli.
Allah(cc)’tan başka yaratan, yaşatan ve yöneten olmadığını, Allah(cc)’ın yoktan var eden ve her şeye güç yetiren olduğunu, kendisine inananların güvenlerini boşa çıkarmayacağını ve müslümanları sevdiğini, koruduğunu öğrenmeliler oradan. Allah(cc) var problem yok diyebilmeliler meselâ.
Daha sonra büyüdüklerinde şucu, bucu vs. olmamalı, sadece Müslüman olmalılar. Müslümanlıkları ile onurlanmalılar. Kompleksli, silik, sinik, ezik şahsiyetler değil, açık ve net tavırlı olmalılar. Mert olmalılar. Bu temel öyle atılmalı ve sözünü ettiğimiz bu eser çocukları öyle kucaklayıp kuşatmalı ki, büyüdüklerinde hem gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyecek yalınlıkta ve hem de Allah(cc)’ın hatırını hiçbir hatıra feda etmeyecek cesaret ve yiğitlikte tavizsiz bir duruşa sahip olabilsinler.
Çocuklar için dûa veya peygamber kıssaları tarzında değil, fakat büsbütün hikâye, roman, masal gibi de olmamalı belki. Belirli bir ciddiyeti ve seçkin bir üslubu olmalı ve körpe dimağları olgunlaştırmalı. En azından ve ilk olarak Kur’an’la aralarında bir eşik veya ilk basamak işlevi görecek bir çalışma/eser olmalı. Birebir meâl olmasa da Kur’an ve meal’in latif/zarif ruhunu hissettirmeli, Tevhidî, Kur’anî bilince ve Müslüman şahsiyete adım attırmalı çocuklara. Kur’an’a yaklaştırmalı ve ısındırmalı. Onların Kur’an’ı ahlâk olarak yaşayan ve hayatın içinde paylaşan özneler olmalarını kolaylaştırmalı. İleride çocukları Kur’an dostu, arkadaşı ve sonuçta muhafızı yapacak bir işlev görmeli.
Değilse zaten herkes kendisi ve el yordamıyla mutlaka bir şeyler yapıyor.
Haydi çocuklarımızı Kur’an’ın iklimi ve onun bereketli anlamıyla buluşturmak için hep birlikte ve gür bir şekilde Bismillah diyelim.