Mükerrem BULUT

05 Ocak 2012

HİÇ VAKTİMİZ YOK!

Her birimizin son zamanlarda çok fazla kullandığı ve duyduğu  cümle hiç şüphesiz ki, ‘Hiç vaktim yok’ cümlesidir. Vakit artık azaldı mı yoksa biz mi vakitlerimizi boşa geçiriyoruz orası düşündürücü. Bir günde bir ülkeyi fetheden atalarımıza rağmen koca bir günü yararlı bir iş yapmadan tüketiveriyoruz.Tüketim çılgınlığı artık zamanımıza da sıçradı.Çılgınca ve hoyratça tüketiyoruz bize ayrılan sınırlı zamanı.’Günaydın’ ve ‘iyi akşamlar’ arasına sıkışıp kalmış zaman dilimi oldu gündüzlerimiz.

Başımızı yastığa koyduğumuzda o günü dolu dolu geçirmiş olmanın rahatlığı ve huzuruyla kapatamıyoruz gözlerimizi. Buna rağmen hep yorgun, buna rağmen hep bitkin. Ve üretmeden günlerini tüketmenin pişmanlığı olmaksızın bir ertesi güne adım atıyoruz maalesef.

Oysa Allah (c) “Deki: Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da Rasulü de Mü’minler de  göreceklerdir”  (Tevbe 105)

 buyurarak Mü’minlere örnek olacak çalışmalar yapmamızıı istemiştir.Yine başka bir ayette de;

“Şu halde boş kaldığın zaman,durmaksızın yorulmaya devam et” (İnşirah 7)

Buyuran bir Rabbe iman ediyorsak boş durmaksızın çalışmalıyız.

‘Bir günü, önceki güne denk olan bizden değildir’ ölçüsünü dilinden düşürmeyen ümmet olarak günlerimiz hatta yaşantımız o kadar rutin ki.Her biri karbon kağıdıyla yapılan resim gibi.Sıradan,üretmeden sadece tüketilen ama bilinçsizce tüketilen hızlı çekim bir ömür. Aslında her bir saniyesinden hesaba çekileceğimiz ama su gibi hızla akan zamana direnemeyen vaktimiz.Sürekli bir koşuşturmaca içerisindeyiz.Sürekli bir yerlere yetişme telaşında.Biz hep hayatı yakalamaya çalışıyoruz.Oysa hayat bizimle eşzamanlı ilerlemesi gereken bir yoldaş..Hayat elimizden kaçan bir uçan balon gibi düşünebiliriz ama bizden çok uzakta değil aksine elimizi uzattığımız zaman yakalayabileceğimiz uzaklıkta olmalı.

Zaman yüksekten atılan gülle gibi hızlı akıyor.Veya biz öyle olması için elimizden geleni yapıyoruz.Her şey o kadar hızlı kayıp gidiyor ki,saat,gün,hafta,ay,yıl. Koskoca bir günü bir saat gibi yaşıyoruz.Bir ayı bir hafta gibi.Bir haftayı bir gün gibi. Her şey anlamını yitirip bir sonrakinin yerine geçti sanki Bereketi yok saatlerimizin,günlerimizin velhasıl hayatımızın bereketi yok.

Kıyamet alameti derler bunun için ama sanırım biz çabuklaştırdık eylemlerimizle.Son  derece ilerlemiş teknoloji bizim işlerimizi kolaylaştırıp zamanımızı çoğaltması gerekirken tembel,iş üretemeyen insan yığınlarına dönüştürdü bizleri.Çağa ayak uydurup teknolojik nimetlerden faydalandık bolca,ama teknoloji geliştikçe hızımızı daha da arttırdı sanki.Koşuşturmacalarımız azalacağına daha da hız kazandı.     

Ama yine de vaktimiz yok!

 Bulaşıkları,çamaşırları makineler yıkıyor.Ama yinede vaktimiz yok!

 Çamaşır asmıyoruz kurutma makineleri var.Çay-kahve makineleri bir düğmeye basarak hallediyor bizim için.Anında çayımız kahvemiz elimizde.

Ama yine de vaktimiz yok!   

Eskiden  fazla uzak olmayan yerlere yürüyerek gidilirken onun yerini arabalar aldı. Oda yetmedi uçakla ülkenin bir diğer ucuna gidiyoruz bir çırpıda.                                                 

Ama yine de vaktimiz yok!

Bir ülkeyi mi merak ediyorsunuz internetten bakıyorsunuz hepsine .Nerde ne film var anında bakabiliyor,uçak ve otobüs saatlerini de önceden bakarak duraklarda beklemeden ulaşıyoruz gideceğimiz yere

Ama yine de vaktimiz yok!

Bilgi için eskiler  kütüphanelerin yolunu aşındırırken şimdi her şey bir tık la elimizin altında.Benim,okumama ve araştırmama vesile olan Dayım internetteki google hoca için ‘İlmi ayağa düşüren sistem’ diyordu.ayağa düşen bir şey kıymetli olmaz,çabalayarak öğrenilen bilgi kalıcıdır asla unutulmaz diye tamamlardı sözünü.O dönem pek anlam veremiyordum dayıma.Hatta bilgisayardan anlamıyor da bu yüzden böyle düşünüyor diye geçirirdim içimden.Fakat şimdi geriye dönüp baktığım da ve geçmişle şimdiyi kıyasladığımda ne kadar haklıymış diye düşünüyorum.Çünkü hızlılık unutturur. Hızlı alınan bilgi denize en yakın kumsala yazılan yazı gibidir en ufacık bir dalga da yok olmaya mahkumdur.

Okuyarak beyine nakşedilen bilgiyle donuk camda alel acele baktığımız bilginin kalıcılığı elbette bir olamaz.

Mektupların yerini telefonlar aldı.Ziyaretlerimiz ve birbirimizi görmelerimiz donuk msn camına mahkum oldu

Ama hala vaktimiz yok!

Bayramlarda emek sarf ederek kart atarken cep telefonları bunu da baltaladı.Hazır mesajı aynı anda onlarca arkadaşımıza gönderebiliyoruz.Ne hazindir ki,bu külfetten kurtardı bizi!

Ama hala vaktimiz yok!

Sütler hazır pakette,yoğurt mayalama makinede yapılıyor ama yineden vaktimiz yok!

Kıyafet artık hazır alınıyor,terzilikle uğraşılmıyor bile.

Ama yine de vaktimiz yok!

Hızlı çekim bir hayattan kurtulup yavaşlatalım zamanı.Yaşamaya  kıyamayıp geleceğe attığımız yaşantılarımız günü geldiğinde hiç yaşanmamışlar arasında yer almasın.Dünün keşkeleri,yarının belkileri arasına sıkışıp kalmış bugünü değil,içinde bulunduğumuz anı yeterince, tadına vara vara,sindire sindire,yanlışlarından ayıklayarak,iz bırakarak yaşayalım.

Dün için hamd ederek,yarın için dua ile istekte bulunarak,ama içinde bulunduğumuz anında farkında olarak yaşayalım.Kendimize,çevremizdekilere,bize ihtiyaç duyan herkese  vakit bularak,dolu dolu yaşayalım inşallah…

İlim İle Yoğrulup, Amel İle Doğrulmak Duasıyla..