Mükerrem BULUT

29 Aralık 2011

KALEM Mİ, KELAM MI?

Hani bir söz vardır: "z ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı, bal ile yağeder bir söz .” 

Sözler ağızdan çıkan alalade,sıradan kelimelerin bir araya geldiği cümleler değildir,aksine insan hayatında çok fazla etkilidir. Söz var insanı yola getirir, söz var insanı yoldan çıkarır. Söz var iş bitirir, söz var başyitirir.

Tüm bunlardan anlayacağımız gibi sözler savaş kesmiş, sözler baş kestirmiştir. Sözler saklanan gerçekleri ortaya çıkarmış, sözler bir devletin bitimine neden olmuştur.                                                  

Sözler hükümdarı indirir tahttan, sözler padişahı eder taçtan. Söz yani ‘kelam’ tarih boyunca insan hayatını etkileyen bir olgu olmuştur. Söylenen her söz, bir binanın tuğlalarıgibi üst üste eklenmiştir. Bu yüzden asla ağzımızdan kaçmamalı kelimeler. Onlar bizim esirlerimizdir, ancak biz izin verdiğimiz zaman çıkmalılar dışarı.

Bazen de söz unutulmuş yazı kalmıştır delil olarak. İnsan yazdıklarından da pişman olabilir. Çoğu zaman bu pişmanlık konuşmadan duyulan pişmanlıktan daha da ağırdır. ”Ağzımdan kaçtı” denilebilir de “kalemimden kaçtı” denilemez.. Kalem mi kelam mı daha etkili bilinmez ama Allah (c) da anlaşmalarımızı, borç alışverişlerimizi ve birtakım işlerimizi yazarak sağlamlaştırmamızı istemiştir bizden.

Biz de kimi zaman acizane bazıtoplantılarda,dost  sohbetlerinde, konuştuk. Bazen de yazdık farklısitelerde veya dergilerde.Sözlerimizdeki ve yazılarımızda ki bazıifadeler  kimi zaman yanlışanlaşıldı.Kimi zaman da  biz yanlışanlattık kendimizi. Bazıları bu söylemlerimizden hiçte memnun olmayıp şiddetle karşı çıkarken, bazılarıda “tamda benim düşündüklerimi yazmışsınız”d iyerek memnuniyetlerini dile getirdi.Yazdıklarımız ele verdi aslında bizi.Bazen de sarf etmediğimiz sözlerden sorumlu tuttu birileri.İnsanın sarf etmediği bir takım sözlerden sorumlu tutulmasıne acı.Sözün kaydıyoktur.Her iddianın inandırıcılığıvardır maalesef.

Bizde bazen haddimizi aşan kelimeler sarf etmedik değil.Kimi zaman tartışmaya yol açan çıkışlar yaptık.Birilerini çokça kızdırdık belki de bazen bir silah oldu yazdıklarımız, sanki birilerini hedef alarak öfke kusan,bazen tokat oldu yanlışlarında inat edenlere. Bazen de şefkatli bir dokunuşoldu kardeşlerimizin omzuna.Yüreklerini titreten bir hatırlatma oldu. Kimi zaman da sesiz kaldık.İçimize akıtıp gözyaşlarımızıdilimizin ucuna kadar gelen sözlerimizi yuttuk boğazımızıyırtarcasına. Ama ne yapıyorsak  doğru bildiğimizin arkasında ısrarla durmamızdan dolayıyaptık.Müslüman için doğru bildiğini  dile getirmenin gerekliliğine inancımız  ve Hakikati her şeyin üstünde olduğuna iman ettiğimiz için yaptık.  Boşve kuru tartışmadan kaçtık. Karşımızdakini alt etmek değil, gerçeği anlatmaktıçabamız.

Kimileri kardeşlik tazeledi bu söylemlerimizden,kimileride defterden sildi bir kalemde.Bazen yazdıklarımız uçurumlar oluşturdu arkadaşlarla aramızda.Bazen de kendi üzerlerine alındılar yazılanlarıve savunmaya geçtiler kendilerini. Bazısöylemlerimiz ve yazılarımız da en uzaktaki kardeşlerimizle köprüler oluşturdu. Kimi zaman ayıran bölen kalın duvarlar olurken yazılarımız ,kimi zamanda birleştiren köprü. En uzak yerdeki bir kardeşimiz yorum yaptıyazımıza.Gerçek hayatta hiçkarşılaşmadığımız o kadar dostumuz oldu ki. Belki aynısofrayıpaylaşamadık ama aynıyüreği ve duyguyu paylaşmak öyle büyük haz verdi ki tadıdamağımızda kaldı.

Kardeşlik,aynı sofrayı paylaşmak mıydı yoksa aynı yürek sancısını hissetmek miydi?

Dost aynı ızdırap tan titreyen yürek miydi yoksa aynımekanıpaylaşmak mıydı?

Kilometrelerce uzaktaki bir dost burada klavye başında yüreğinden geçenleri yazan kardeşinin  burnunun direğini sızlatan yorum yapabiliyorsa bu tarifsiz bir duygu trafiğidir.Burada kastedilen övülme isteği değil tam aksine kollarıyla kucaklaşamadığıkardeşleriyle yüreğiyle kucaklaşma arzusudur.

Bir Arap deyişi benim çok hoşuma gider:

“El-ilmu fi’s-suduri la-fi’s-suturi

‘İlim/bilim dediğimiz şey satırlarda değil, insanın kafasındadır.’

İnsan her söylemde ve her satırda derin bilgi derin ilim aramamalıyani.

Nihayetinde beşer yanılabilir.Sözler ağzımızdan bir anda anlatmak istediğimizin dışında çıkabilir veya  söylemlerimizde yanlışanlaşılma olabilir. Sözler boşlukta uçup giderken yazıkanıttır.Ağızlarımızdan çıkan sözleri inkar edenlere inat yazdığımız herhangi bir yazımızdan sorumlu oluruz.Burada kelam mıkalem mi dersek kelam, evirip çevrilebilir ama kalem asla geri,çekilmez evirip çevrilmez.Söz uçar yazıkalır.

Hiç şüphesiz ki yazmakta  konuşmakta  ciddi sorumluluk gerektirir. Bu bakımdan sözlerimiz ve yazılarımız her birimizin imzasıgibidir.Belki derin bilgi yığınlarıdeğildir.Belki tüm siyasi olaylarısize anlatan mit araştırmalarınıaratmayan yazılar da değildir.Ama her bir cümlesi yüreğimizden damlamakta,sevgimizle harmanlanarak yazılmaktadır.Değil mi ki her bir yazıkilometrelerce uzakta olan siz değerli dostlara ulaşıyor  o bizim için en büyük mutluluktur.Rabbim aramızdaki köprüyüdaha da sağlamlaştırsın.Ve muhabbetimizi söz ve yazıolmasa da daim kılsın inşallah…

İlim İle yoğrulup amel ile doğrulmak duasıyla...