Şinasi ULUDOĞAN

24 Ekim 2011

KAVRAMLAR ÜZERİNE BİR GİRİŞ YAZISI

Rahman Rahîm Allah'ın adıyla

Bizleri, anılmaya değer bir şey değil iken, yaratıp en güzel bir şekilde tasvir eden, göklerin yerin ve bu ikisi arasında bulunanların yegâne sahibi, onları yöneten onlar üzerinde tek hâkim olup onları eğitip terbiye eden, besleyen kollayan koruyan, gizlinin gizlisini ve aşikârı bilen ilmin tamamına sahip hayatın kaynağı, mutlak egemen ve güç sahibi olan ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

Tüm kâinatı insanların hizmetine sunan, insanı da sadece kendisine kulluk etsinler diye yaratıp onların yeryüzünde yaşayabilmeleri için her türlü nimeti bahşeden, bununla birlikte değeri maddi âlemle ölçülemeyecek kadar olan vahyi indirip, birde resullerle destekleyen Rabbimize şükürler olsun.

Selam ve Salât da, insanların içerisinden seçilerek kavimlerine indirilen vahyi duyurup kendileri de en güzel bir şekilde yaşayan ve örnek olan Müslümanların ilkleri ve Tevhid meşalesinin yılmaz öncüleri Resullere olsun.

Allah azze ve cellenin rahmeti, mağfireti, bereketi, lütfu ve inayeti Müslümanlara ve mahrumlara olsun.

Allah’ın laneti meleklerin ve lanet edebilenlerin lanetide, büyük şeytan Amerika İsrail ve yandaşlarının ve yeryüzündeki işbirlikçilerinin üzerine olsun.

Rabbimizin bizlere rahmetinin bir tecellisi olan Kur’an’ın ve onun ortaya koyduğu hakikatlerin gereğini öğrenmek ve onları yaşantımıza, gerek bireysel gerekse toplumsal anlamda uygulayabilmek için elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar cehd edip çalışmak durumundayız.

Özellikle Asr-ı Saadet döneminin bitmesinden hemen sonra meydana gelen, gerek siyasi, gerek içtimai, gerek ekonomik ve kültürel gelişmeler Müslümanların yaşantılarında çok ciddi değişimlere sebebiyet vermiştir. İslam’ın yayılmasıyla birlikte değişik kabile ve ulusların, İslamı seçmeleri bu değişimde çok önemli rol oynamıştır. Birçok kavim yüzeysel anlamda öğrendikleri şekilselleştirilmiş olan İslam’ın sadece ferdi boyutuyla ilgilenmiş toplumsal ve siyasal İslam’ın gereklerini göz ardı etmiştir.

Raşit halifeler olarak bilinen dört halife döneminin sonlarında başlayan olaylar ve bu olayların sebebiyet verdiği toplumsal sancılar değişik anlamda ve değişik tarzda islam anlayışlarını ortaya çıkarmış ve gücü elinde tutan ve islamın ana kaynağı Kur’an’ın ayetlerini ve bu ayetlerin içerisindeki temel kavramları yanlış tevil ve tefsir eden âlim kılıklı insanların, toplumun büyük kesiminde rağbet görmesi neticesinde Resulullah’ın 23 yılda inşa ettiği Tevhidi toplumun zayıflamasına ve onların etkisinin kırılmasına sebebiyet vermiştir.

Günümüz İslam dünyasının bölünmüşlüğünü ve sayıları milyarı aşan "Müslüman" kitlelerin içinde bulundukları siyasî, sosyal, ekonomik, politik, kültürel ve itikadi anlamdaki sorunları anlamak, en temelde İslam’ın bir bütün halinde düşünce tarihini ve bu düşünce tarihinin eksenini oluşturan Kur'anî kavramların, Müslümanların ellerinde ne şekle girdiğini ve nasıl anlaşılır olduğunu kavramakla mümkün olacaktır.
 
Ancak bu cümleyle, tamamen geçmişe dönük, tabiri caizse "tarihle saklambaç oynayan" günümüzü ve geleceğimizi ilgilendiren köklü meselelere kapalıbir hareket metodu anlaşılmamalıdır.
 
Çünkü mesele; söz konusu sorunların daha iyi anlaşılmasında değil, onlara Kur'anî ilkeler çevresinde çözümler sunulmasındadır. Sorunlar günceldir. Önümüzdedir. Bu şekliyle de nedenleri her ne kadar geçmişte de olsa çözümleri bugün ve gelecekte durmaktadır.
 
Bu noktada görmemiz gereken ilk temel gerçek "Bir millet, kendi durumlarını değiştirmedikçe, Allah onların durumlarınıdeğiştirmez.” ayetinden hareketle; içinde bulunduğumuz durumun, Allah tarafından belirlenmiş bir kötü talih neticesi değil, bizatihi kendi yapıp ettiklerimizin sonucu olduğudur.
 
Denilebilir ki bu halin aslı; öncelikle bizim kendi içimizde yaşadığımız ve yaşattığımız dönüşümün, kavram boyutundaki anlam sapmalarışeklinde Kur'anî hayat tarzına yansımışolmasındadır.
 
Ve yine denilebilir ki, bu sapmaların nesilden nesile sanki kutsanmışbirer doğru gibi aktarılmasının bir hikâyesidir.
 
Kur'an kültüründen uzaklaşmanın yol açtığı boşluk, büyük ölçüde birey ve toplum psikolojisinde pratik birer beklentinin karşılanmasışekline bürünen, Kur'an dışıd üşünce sistemlerince doldurulmuş ve olay günümüze değin bu şekliyle taşınmıştır.

İzzetimizin, onurumuzun tek kaynağı olan Kur’an-ı Kerimin üzerimizdeki sonsuz rahmetini görebilmek için, bu temel kavramların gerek vahyin indiği dönemde algılanış biçimiyle gerekse günümüze kadar gelen çarpıtılmış anlamlarıyla tanıyıp görmek ve aslını ikame etmek. Rabbimize sunacağımız kulluğun da ne derece sağlıklı olup olmayacağını tayin edecek temel unsurlardır.

Bu vesileyle Rahmani bir düşünce ekseninde buluşmamızın gerekçesi olan, vahyi okuma, anlama ve onu hayatımızın her alanına yansıtma çabamızın boşa gitmemesi, şuurlu ve bilinçli bir eyleme dönüşüp toplumsallaşması yukarda bahsi geçen temel kavramların orijinal haliyle güncelleştirerek tazeliğinin her zaman korunmasını bağlıdır.

Çaba bizden, yardım Allah azze ve celledendir. Rabbimizin bizi bu yolda sabit kılmasını ve amellerimizin zayi olmamasını niyaz ve temenni ederiz.

HAMD RABBİMİZ OLAN ALLAH’ADIR.