Şinasi ULUDOĞAN
ORUÇ BİZİ SANAL ALEMDE DE TUTMALI
Sonsuz mülkün sahibi Rahman ve Rahim olan Allah’a hamdü senalar olsun. O’nun biz kulları hidayet bulsun ve dünyada ve ahirette rızasına ersin ve büyük bir saadet yurdu olan cennetlere ulaşsınlar diye kendilerine vahiy indirilen ve bizlere usvetül hasene olan tüm Resullere Nebilere, şehitlere, âlimlere selam olsun.
Yüce Rabbimiz bu oruç ayında Rahmetinin zirvesine ulaşarak, insanlığa kopmayacak sağlam bir ip uzatmış bunun adına da Kuranı Kerim demiştir.
Malum olduğu üzere “Kerim”, Yüce Allah'ın esmaül hünsasındandır ve sonsuz ve sayısız nimet ve lütfunun bolluğunu ifade eder. İşte vahiyde bunun zirvesi olarak Rabbimizin kullarına bir bağışıdır.
Bağışlanan bu kitapta kullarına gerekli olan her şeyi açıklanmış ve bunların insanın hayatında nasıl fiiliyata döküleceğide Peygamber gönderilerek bizlere gösterilmiştir.
Oruçta yılın bir ayında imsaktan iftara kadar insanın yemekten içmekten, cinsel ilişkiden, yalan söylemekten hak hukuk çiğnemekten, dedikodu yapmaktan, onu bunu çekiştirmekten, kavga gürültü çıkarmaktan, birilerine iftira hakaret etmekten, fitne çıkarmaktan yetimin yoksulun düşkünün mağdurun hakkını yemekten, zulme adaletsizliğe karşı sessiz kalmaktan tabiî ki en başta da cana kıymaktan alıkoyan koyması gereken bir ibadet olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsan hayatında etkisi olan bu ayın aslında diğer on bir ayda da aynı şekilde davranabilmemiz için bizleri eğiten terbiye eden ve disipline eden çok önemli bir yönü vardır. Dolayısıyla tıpkı günlük beş vakit namaz gibi Rabbimize kulluğun zirvelerinden biri olarak görülmeli ve bu şuur ve idrakle bu ay yaşanılmalı ve ömrün her anına sirayet ettirilmeye çalışılmalıdır.
Zira “Ramazan ayı; öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hak ile batılı ayıran Kur'an, o ayda indirilmiştir…. 2/185
İnsanın fıtratına uygun olarak indirilmiş, bir anlamda onun fıtratındaki yani yaratılış amacındaki gerçekleri ortaya koyan ona bu gerçeği hatırlatan vahyin hakla batılı birbirinden ayırma doğru yolu gösterme ve doğru yolda doğru bir şekilde ilerlemenin temel şartı olarak bu vahye sıkı sıkıya bağlılıkla mümkün olabileceği çok net olarak ortaya konmuştur.
Günümüzde iletişim çağının bir hayli yükseldiği ve nerede nasıl duracağının belli olmadığı bir dönemi yaşadığımız düşünülürse vahyin tüm insanlığa en doğru en hızlı ve en verimli bir şekilde ulaştırılması tüm Müslümanların hatta tüm insanların ortak görevidir.
Olumlu kullanıldığı takdirde çağımızın en önemli bir aracı olan iletişimin "sosyal medya" olarak nitelenen alanlarından facebook ve twitterın vahyin aydınlık mesajını tüm insanlığa doğru bir şekilde aktarmada ilk sırayı almasını umabiliriz.
Lakin bu minvalde asıl anlatmak istediğim şey iletişimin bu kadar zirve yaptığı ve bu yoğunlukta kullanıldığı günümüzde orucun özellikle de "sosyal medyada" ve bunu kullanmakta orucun bizlere yüklemiş olduğu asıl misyonu unutmadan davranabilmenin son derece önemli olduğudur.
Tabiri caizse at izinin it izine karıştığı yalan yanlış ve yanlı haberlerin ortalıkta cirit attığı kimin kime nasıl inanacağının belli olmadığı bir ortamı yaşıyoruz. Rabbimizin şu ayeti vahyi esas alan ve alması gereken insanlarımız tarafında hakkıyla idrak edilmediğini müşahede ediyoruz.
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, cahillikle bir topluluğa kötülük etmemek için iyice araştırın, sonra yaptığınıza pişman olursunuz." (46/6)
Etrafımızda yaşanan etnik, dini, mezhebi sosyal ve siyasal savaşlar, içimizde muktedirlerin ve muhalefetin ve bunlara taraf olanların sağduyudan adaletten hakkaniyetten uzak tutum davranış ve icraetleri soysal medyada karşılıklı olarak yapılan ağır ithamlar eleştiriler hakaretler ve iftiralar içine düştüğümüz girdabın son derece korkutucu olduğunu göstermektedir.
Objektif ve adil bir davranış sergilediğinizde ister iktidar ve yandaşlarından ve yahut muhalefetten ve yandaşlarından ağır itham hakaret hatta iftiralarla karşı karşıya kalınabilmektedir.
Buda gösteriyor ki soysal medya merhametten uzak yukarda alıntıladığım ayetin ruhuna tamamen ter bir ortam oalrak kullanılmakta ve İslam ümmetinin parçalanmasına ve fitne denizinde boğulmasına yol açmaktadır.
Onun için bu ayda Allah rızası için oruç tutanların facelerini de tutmaları hem kendileri hem de ait olduğu ümmet açısından son derece önem arzetmektedir.
İyi niyetli olarak birçok şey yazılıp çizilebilir. Haksızlığa karşı mücadele ediyorum diyerek haksızlığı yapanlara karşı bu alanı kullanarak karşı duruyorum denilebilinir bunların hepsine eyvallah lakin düşmanımın düşmanı benim dostumdur ya da düşmanım hakkında ileri geri ortaya atılan her haber, her iddia, doğrudur diyerek karşı tarafa yapılan zulme iştirak edilmiş olunur ki bu adaletsizliğe zulme karşı çıkıyorum derken insanın kendisini zalim kılar ve Allah kartında büyük bir vebal doğurur.
Aklıselim davranmak bol keseden sallamamak adil olmak ve vahyin bütününün ruhuna uygun davranmak için bunu yapmak zorundayız. Bu sanal âlem hem çok güzel dostluklara hem de abartılı düşmanlıklara, çekememezliklere, hasede kine ve iftiraya kapı aralayan bir ortamdır. Nice dostlukların düşmanlıklara dönüşebildiğini, nice kardeş gibi olanların birbirine darılıp küstüğüne şahit olduk. Dolayısıyla sosyal medya diye tarif edilen ve en çok kullanıcısı olan facenin ve diğerlerinin bu seçkin ayda orucun ruhuna uygun olarak kullanılması ve hatta bu ay için kullanılmaması hayırlara vesile olur diye düşünüyorum. Bu sanal ortamı kullanmıyoruz diye zulme sessiz kalacağız iktidarın ve muhalefetin ve dünyamızda yaşanan olumsuzluklara duyarsız kalacağımız anlamı çıkarılmamalıdır. Böyle düşünen birileri var ise öncelikle esas mücadelenin adil olmaya çalışmak olduğunu bize ulaşan her habere de ihtiyatla yaklaşmak ve onu getirenlerin cemaziyel evvellerine ve bu günlerine bakarak o haberleri değerlendirmenin en sağlıklı yol olduğunu bilmeleri gerekir. Hz. Resulullah’ın vahiyden aldığı terbiyede bizlere bunu göstermektedir.
SELAM VE DUA İLE