Musab İÇEN
İTTİFAK VE İHTİLAF AHLAKI
Hamd, Allah'adır. Salât ve selâm, Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e olsun..
İttifak sözlük manası olarak ; birlikte hareket etme , bağlaşma, birleşme , birlik manalarına gelmektedir..
İhtilaf ise ; ayrılık , anlaşmazlık , aykırılık , uyumsuzluk manalarına gelmektedir ..
Kelimelerin kökenleri üzerinden zahiri manalarından çok batıni manaları üzerinden bir yerlere getirmek istiyorum yazacaklarımı ..
Bugün Müslümanların en çok ihtiyacı olan kıstaslardan biri şahsıma göre en önemlisi ‘’ittifak noktalarımız’’ı fark edip bunlar üzerinden islami çalışmalarımızı yahut kardeşliğimizi devam ettirme çabasına girmemiz gerektiğine inanıyorum. İttifak noktalarımızı biz değil , Kur’an’ın belirlemesi gerekiyor. Kur’an’dan çok konuştuğumuz için suni gündemler arasında kaybolup gidiyoruz. Nabza dokunan, insana dokunan noktalarımızı yeniden ortaya çıkarma vaktidir.
İnsana dokunmayan bir hareket batıldır, geçicidir , hilelidir. İnsandan kastım da Müslüman kardeşlerimizdir. Bir dün ya kurtaracak isek eğer bu dün ya din kardeşimiz yoksa o dünyanın ne önemi var ?Bir yerlere koşuyorsak , oralarda din kardeşimiz yoksa oraların ne önemi var ?Birlik olmadığımız için dirlik , diri de olamıyoruz. Diri olmadan nasıl diriltebiliriz ? Bakın etrafınıza tüm kan ağlayan bölgeler Müslümanların yaşadıkları yerler ne yazık ki... Bu bize reva mı demeyeceğim ! Çünkü tüm başımıza gelenler kendi ellerimizle yaptıklarımızdır..
Günlük konuşmalarımız bile sürekli ihtilaflı meseleler üzerinden gitmekte. Konuşmalarımız yaşantımıza , hareketlerimize de yansıyor bir süre sonra . İşte bugün gelinen nokta bunun göstergesi. Bir birimizi ötekileştirmekten başka bir şey yapmıyoruz. Elbette ki kalplerimiz ısınmaz bir birine , elbette ki Allah'ın yardımı gelmez..
Allah açıkça buyur muyor mu ; Dinlerini parça parça edip kendileri de guruplara ayrılanlar varya işte sen onlardan sorumlu değilsin onların işi Allah’a aittir. Sonra Allah onlara ne yaptıklarını haber verecektir. (En’am 6/159)
Kalplerimizi parçaladık ! yetmedi bulunduğumuz ortamları parçaladık ! yetmedi gözümüzü kardeşimizin elindekine de diktik ! ne var ne yok demeden kırdık , döktük .. Üzülmeye hakkımız yok hatta vaktimiz yok.. Vakit birlik olma vaktidir. Hiçbir şey için geç kalınmış değil. Bir kişiden ne çıkar ? değil. Bir kişi ne yapabilir ? değil..
İhtilafta rahmet yoktur , ittifakta rahmet vardır..
Çünkü fikirlerin farklı olduğu yerlerde insanlar ittifak etmeyebilir. Fakat ittifak ettikleri anda fikirler bilgiye , bilgiler eyleme dönüşür.
Tevhid ve Vahdetin önemi de burda ortaya çıkıyor bir nevi.
Allah şirk koşmak ; Allah’ın varlığına ihtilafta bulunmaktır. Diğer adıyla şirk koşmaktır.
Tevhid ; Allah’ta birlik olmak . Vahdet ; toplumda birlik olmaktır.
Tevhid ; Allah’la ittifak olmaktır . Vahdet ; toplumla ittifak olmaktır.
Yani bir anlamda Tevhid, insanın fıtratını bozacak her tür şeytani faaliyeti engelleyen rabbani bir kalkandır.
Tevhid, bozulmamış olan fıtrata sahip olan bütün bir insanlığı kollayan bir kaledir.
Allah’ı birlemeyi esas alan Tevhid, aynı zamanda bu inancı taşıyan bütün müminlerin birliğini de temsil eden bayraktır.
Zaten Tevhid bayrağı ontolojik ve Tevhid menşeli fikri ihtilafların (mezhepler) varlığını değil taassuplarını reddeder.
Tevhid’in davası yeryüzünde bütün tağuti akımları reddeden, Tevhid’i kendisine yaşamsal metod olarak seçen ve Tevhid sözcüğünü yani Lailaheillallah’ı gayesinin ufkuna koyan bir ümmet oluşturmaktır.
Yani Tevhid tarihsel bir davadır; şeytanın, fıtratı tahribe uğratan ve bunun neticesinde bütün bir insanlığı ifsada sürükleyen vesvesesine karşın bütün insanlığı tek çatı altında toplayarak Allah’a kul olma davasıdır.
İşte bu davayı Allah şu şekilde açıklamıştır:
“Gerçekten, sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse kulluğu da sadece bana ediniz.” (Enbiya 21/92)
Tüm iyi özelliklerini kaybetmiş, acıma duygusunu yitirmiş, manevi değerleri tamamen göz ardı eden insanların ortaya koydukları zulüm ve kötülüklere engel olmak için vicdan sahibi inançlı insanların ittifak ederek, yeryüzünde kötülüğün yerine iyiliğin ve güzelliğin hakim olması için yoğun bir çaba içine girmeleri gerekmektedir.
Allah bir ayette bu ittifakın olmaması durumunda yeryüzünde fesadın ortaya çıkacağını bildirmiştir. Nitekim ayette bildirilen bu durum, bugün kısmen yaşanmaktadır. Kuran’da şöyle buyrulmaktadır:
“İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73)
Bu nedenle Allah bazı ayetlerinde müminlere birbirleriyle çekişmemelerini, yoksa güçlerinin gideceğini ve zayıf düşeceklerini hatırlatmıştır. Bu ayetlerden biri şöyledir:
“Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi, 46)
Elektirik , su , vergi v.s konular hakkında fetvalar veren , saatlerce konuşabilen, ciltler dolusu kitaplar yazan saygı değer hocalarımız kardeşlik konusuna gelince , vahdet konusuna gelince maalaesef çoğu bu konuda adım atmak istemiyor.
Birlik olmak için gönderildiğimiz şu dünyaya parçalanıp gidiyoruz.
Birliği , bir olanı anlatıp , yaşayıp , yaşatmak için geldiğimiz dünyaya kendi doğrularımızı etrafımızdakilere dayatarak ilerlemeye çalışıyoruz.
Herkesin doğruları olduğu bir dünya da yaşıyoruz. Ama bunun yanında da herkese göre herkes yanlış.. Bu ne yaman çelişkidir !..
Suni gündemler üzerinde toplaşan kuru kalabalıklar ile dolu etrafımız.
Hiç kimseyi bir adım dahi ileriye götürmeyecek , küçük fikirlerini büyük harflerle , sözün kalitesini değil , seslerini yükselterek , kendilerince kendilerini, düşüncelerini , benimsediklerini , cemaatlerini , mezheplerini kurtarmaya , haklı çıkarmak ile meşgul maalesef gündemlerimiz.
Gündemlerimiz de dem’leniyoruz farkına varmadan..
O da yetmezmiş gibi , izleyenler affedersiniz birer bahisçi misali ‘’ hangisi daha iyi ‘’ diye seçer olduk !.. Vay halimize !...
Yol almaya çalıştıkça dibe batıyoruz..
Bunca coşkuya , duygusal hezeyanlara yenik düşmeye son vermenin vaktidir.
Allah , Kur’an da ki kıssalardan duygusal yahut psikolojik olarak etkilenmemizi değil ; onlardan dersler , ibretler çıkarmamızı ister.
Şuan ki halimiz ibretlik değil de nedir ? ..
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)
Bugün bu ayet bize ne çok şey hatırlatıyor değil mi ? Adeta gözlerimizin içine baka baka Allah’ın ipini kenara bırakıp yeni çin malı ipler ürettiniz. Gerçeğin yerini tutar sandınız.
Yalanlarımızı o kadar gerçekçi yaşıyoruz ki ; asıl gerçekler avuçlarımızın arasından kayıp gidiyor..
Başkaları , inandıkları yalanları öyle gerçek yaşıyor ki ; biz kendi gerçeklerimizden şüphe eder duruma düşüyoruz..
Kur’an zıtlıklardan bahsederken onlar üzerinden düşünmemizi tefekkür etmemizi ister.
Tekfir etmekten tefekküre mahal vermiyoruz.
Farklılıklarımızı sağlıklı okumamız gerekiyor. Bir kopuş olarak değil , bağlanış olarak sahip çıktığımız zaman ihtilafı ittifaka çevirmemiz mümkün olacaktır. Düşüncelerimizi ifade etmekten çok zan üzerine hareket edip düşüncelerimizi muhataplarımıza söyletiyoruz muhatabımız söylemese dahi..
İhtilaf muhakeme, muhasebe yeteneğimizi arttırır , ittifak eylem, pratik yönümüzü arttırır. İkisinin birleşiminden muazzam bir şeyin ortaya çıkacağı aşikardır.
Fikirler farklı olsa da eylemlerde birlikte olmaya çalışmaktır ittifak. Tahammül etmek , uyumlu olmaya çalışmaktır ittifak.
Menzile kadar sırtında taşımaktır , fedakar olmaktır ittifak.
O yüzden Kur’an ihtilaf edebileceğimizi söylüyor ama tefrikaya düşmemizi istemiyor. Bizi bizden daha çok düşünen bir Allah görüyoruz hayatın her alanında..
Dostlarıyla uğraşanlar, düşmana ayıracak ne vakit ne de güç bulabilirler.
İnanıyorum ki biz değil Kur’an konuştukça birlik, dirlik gelecektir.. Kur’an’ın yakasından tutup konuşturmakla değil , Kur’an’a sıkı sıkıya tutunaraktan geçer..
İHTİLAFA DEĞİL TEFRİKAYA HAYIR !..
Vesselam …