Musab İÇEN

18 Temmuz 2014

NİÇİN HİCRET? NASIL HİCRET? NEREYE HİCRET?

Sözlükte terk etmek,ayrılmak,ilgisini kesmek anlamına gelen ‘Hecr’ masdarından isim olan ‘Hicret’,kişinin herhangi bir şeyden bedenen,lisanen veya kalben ayrılıp uzaklaşması demektir.Terim olarak Hicret,Allah’a inanmayanların çoğunlukta olduğu yerden ,Allah’ın dinini rahat şekil de yaşamak için,Allah’ın değerlerini daha iyi yaşayıp,yaşatmak için,Allah’ın yasak ettiklerinden yüz çevirmek ve onları terk etmek için yola çıkmaktır.
 
Mukaddes göç,yaratıldığı günden bu yana hiç durmak bilmeyen tabii bir olaydır.Her gece gündüze ,gündüz geceye,Yaz mevsimi Kış’a ,Kış Yaz’a hicret eder.İnsan Anne karnından çocukluğa,çocukluktan delikanlılık ve olgunluğa,derken yaşlılık ve ölüme  doğru hicret eder.
Hicret, elinde çırası olanın çağlara ışık saçan,her devre adını  yazdıran,açtığı kutsal yolda arkasından gelenleri aydınlatan,Allah’a gönül verenleri içinde ki sevdayla nurlandıran ve onları iman ,ümit ile ölümsüzlüğe hazırlayan,Allah’ın verdiği vahiyle ,kapkara düşüncelerden,çamurlaşmış vicdanlardan,körelmiş sistemlerden ,tağuti bakışlardan;aydınlık düşüncelere, İslam medeniyetinim hakim olduğu toplumlara hazırlamaya and içtirmektir.Herkes bir yolcudur bu Dünya yolun da.Sürekli göç halindedir ,göç edip durur.İnançları,düşünceleri, savundukları da’va’ları uğrunda bitip tükenmeyen bir göç.Hırs peşinden,mal mülk,koltuk,makam ve daha bir çok şey uğrun da göç.
 
Da’va ne kadar yüksek,düşünce ne kadar kaliteli,mesaj ne kadar orijinal ve ne kadar yararlı olursa ;Hicret’in kalitesi de o kadar artmış olur.
 
Tüm saydıklarımızın merkezine, Allah’ı koyduğumuz taktirde herşey bir an da değerli olur. Herşeyin bir anlamı,anlamın da anlamı olduğunun farkına varmış oluruz.İşte o zaman,niçin hicret ettiğimizi,nasıl hicret edeceğimizi,nereye doğru hicret edeceğimizin manası ortaya çıkmış olur.Çünkü saydıklarımız değil anlamlı olan,saydıklarımıza anlam katan yalnızca Allah’tır.Yaptığımız her ne iş olursa olsun için de(Allah rızası) Allah varsa ;anlamlı olmuş olur.Bakın etrafınıza ,Allah’ın yarattığı her ne varsa anlamlıdır.’Kadir’ sıfatının tecellisini her şeyin içerisin de görebiliriz.Yarattığı ne varsa hicretini Allah adına yaptığı için anlamlı oluyor.’O’nlar Allah’ı zikrederler de siz duymazsınız’ der Rabb’imiz.Demek ki ,görevini yapmakta bir zikirmiş,demek ki,Allah için gitmekte zikirmiş.
 
O halde iradesiz olan varlıklar görevini yapmak adına hicret ediyorlarsa ,bizi bu ilahi dönüşümden alıkoyan nedir ? ‘Nefsini ilah edineni görmedin mi ? ‘ Nefis aklın önüne geçiyorsa eğer;hiçbir şekil de sağlıklı bir karar alamaz insan.Çünkü insan bedenin ana merkezi akıldır.Aklıele  geçiren  güç eğer kötü bir güç ise,eylem de kötü eylemlere dönüşür. O yüzden Rabb’ imiz ayetlerinde eylemlerimizden önce düşüncelerimizde ki yamukluklarımızı düzeltmemizi ister,işte bu yüzden düşünceleri tasavvur etmek önde gelen birşeydir.
 
Hicret’in tersi Tercih demektir. Her tercihte bir vazgeçimdir. Peki neyi tercih etmek gerekir,bunca yanlış almış başını gidiyorken ? Ne tarafa yönelmek gerekir,bunca yol varken ? Niçin tercih etmek gerekir,insanların çoğu halinden memnun iken ? Hepsinin cevabı insanların kendi için de bulundukları,sosyo-kültürel,sosyo-ekonomi gibi değerlere bağlıdır fakat;insanların yaşayışları mı bunu belirleyecek yoksa Allah’ın istediği mi olacak,işte Hicret kavramının mahiyeti bu tercihe karar vermek başlar,hatta gerçek bir Müslüman bu iki tercih arasın da kalma gereği bile duymadan,Allah’ın istediği yer neresi ise gözü kapalı kabul edip yollara düşer.Nitekim İbrahim(a.s) bunun örneklerinden sadece birisidir ve bunun gibi bir çok peygamber,resul,alim sırf Allah için,Allah istediği için yollara düşmüşlerdir.
 
Hicret’in tersi Tercih etmek demektir dedik.Allah’ın doğruları için,insanın ,toplumun,kültürün,gelenek,göreneklerin,din adına olan bid’atların doğru diye kabul ettiklerinden vazgeçip,önce doğruları anlatmak için en güzel şekilde mücadele etmek,ardından o doğruları anlatmak için,yaşamak için en doğru yeri belirleyip o tarafa doğru yönelmek demektir.
 
İnsanın hicretinin merkezinde sadece Allah rızası olmalıdır, işte o zaman hicreti sadece Allah’a doğru olmuş olacaktır. Hicret bir yerden bir yere gitmek değildir, tamamen gitmektir, tertemiz bir başlangıç yapmak için gitmektir, doğru, gerçek ne ise en iyi şekilde öğrenip, hayata uygulamak için gitmektir, bunlar  yapıldığı taktirde gerçek hicretin hakkını vermiş oluruz.
 
Hicret ,insanın Allah’ın karşısın da ki esas duruşu olduğu gibi,içinde bulunduğu toplumun her türlü kirli sistemlerine karşı ise kıyam etmesidir. Çünkü rahatsız olduğu halde,yanlışları açık olarak gördüğü  halde,elinden geleni yapmayıp o şekilde de beklediği takdirde;önce kişiliğini kaybedecektir,ardından duruşunu kaybedecektir.Hicret etmek,Müslümanın,duruşunu,kimliğini ispat etmesini sağlar,ne kadar ciddi olduğunu anlatır,fikirlerini sonuna kadar savunduğunu,vazgeçmediğini,her ne olursa olsun mücadele edeceğini herkese duruşuyla bir kez daha göstermiş olur.Zaten korkmadan ,çekinmeden,utanmadan duruşu sergileyen bir Müslüman,çevresinde kabuklarına çekilen pasif Müslümanlara da cesaret verecektir.Tek başına çıktığı yolda,bir de bakacaktır ki ordu olmuşlar.
 
Hicret insanın iç hesaplaşması yolunda ilerlemesidir,içinden yapılmayan değişimin,dışa hiçbir yararı olmaz.Herşeyen önce kendi aslına hicretigerektirecektir,içinden yapılmayan bir hicretin,gideceği yer neresi olursa olsun bir faydası da olmayacaktır.
 
Çilesini çekmediğimiz bir inanç,gerçek mana da bir inanç olmaz,sadece pasif ,sıradan yaşanmış olur,bunun da önce kendine sonra da etrafındakilere bir yarar sağlamaz.Oysa İslam dini,her şekil de hem kendine hem çevrendekilere faydalı olabilmektir,bunun için çabalamaktır.İşte Hicret’in diğer bir adı da insanlara faydalı olabilmek adına,faydalı olan ne varsa Allah adına,insanlara ulaştırmak için yola çıkmaktır.Böyle kutsal bir eylemdir ki;bu yolda attığımız her adım imanımızı,değerlerimizi,sahib olduklarımızı,sahib olacaklarımızın mahiyetini kat kat arttırmış olur.
 
Hicret ;her türlü şirretten,illetten,çirkeften, çamurdan kurtulmaktır ve bunlardan kurtulup Allah’la özgürleşmektir,çünkü Allah’a esir olmak,en büyük özgürlüktür.Şeytanın ,şeytanlaşmış insanların tuzaklarından ,Allah’ın güzelliklerine kavuşmak için yola çıkmaktır.
 
Hicret bir sıradan bir göç ve geçici bir yolculuk değildir.Giderken,yeri gelince arkanda herşeyi bırakıp gitmektir.Nitekim Mekke dönemin de,İslamın nefesiyle dirilmek için kendisine gelenlerin biatlarını kabul eden peygamber,O’nlardan Hicret etmelerini de istiyordu.Bu dönem de Hicret,İmanın şartı olmasa bile,İslam da’va’sının vazgeçilmezlerinden biri olmuştur her dönem de.Ve onlarca muhacir,evlerini,kızlarını,kadınlarını,mal-mülklerini geride bırakıp gözyaşlarıyla Hicret etmişlerdir ,peygamber de dahil.
 
Hicret; hayatın her alanını kuşatan bir tebliğ faaliyetidir. Hicret; İslam’ın toplumsal hayattan uluslararası ilişkilere, hukuktan iktisada, eğitimden çevreye,medeniyetsizlikten medeniyete doğru adım atmaktır. 
 
Hicret; inandıkları gibi yaşama kararlılığı gösterenlerin açtığı evrensel bir çığırdır. İslam’ı yeni bir iklimde, yeni bir solukla yaşamak ve yaşatmak için uğruna her şeyin feda edildiği bir aşktır.
 
Hicret kötü şartlardan kaçış değil; bilakis şirkten tevhide, kavgadan sulha, zulümden adalete, her türlü kölelikten Allah’a kulluğa yürüyüş, zamanda yükseliştir.
 
Hicret; Allah’a ve Rasûl’üne gönülden bağlılığın, imanda samimiyetin pratiğe yansımasıdır.
 
Hicret; tarihin bir kez gördüğü gerçek dostluk, dayanışma ve paylaşma kültürünün çekirdeğidir.
 
Hicret; her türlü imkânsızlıklara rağmen kardeşini kendine tercih etme diğerkâmlığıdır.
 
Her kim,yolunu bulupta Allah yolun da Hicret ederse yeryüzünde pek çok gidecek, sığınacak yer ve genişlik bulacaktır.(Nisa-104)
 
Yaşadığınız yer neresi olursa olsun,ne kadar rahatlık içerisin de olursanız olun,eğer Hicret sizin için gerekliyse;herşeyi bırakıp gidebilmelisiniz.Oradan ayrılınca mutlaka sıkıntı,dert,keder ,kıtlık olacaktır ama önemli olan bunların hiç birinden korkmamaktır.
 
Hicret; hakkın batıla galip gelmesi ve İslâmı tümüyle yaşamanın azmidir. Hicret; tevhit inancının kalplerde kökleşmesinin, gerektiğinde mallardan ve canlardan feragat etmenin sembolüdür.
 
Hicret; ensar ve muhacirinin sergiledikleri dostluk ve kardeşliğin, birlik ve bütünlüğün en güzel timsalidir.
 
Hicret; ilk müslümanların inançları uğruna gösterdikleri fedakârlığın doruk noktasıdır.
 
Hicret;Hicret’tir..
 
O halde hep birlikte aslımıza rücu etmeye..
 
Fıtratımıza Hicret etmeye..
 
Vesselam…