Musab İÇEN

04 Temmuz 2014

EY YOLCU!

Ey yolcu dur!

Biraz dinlen!. Kendine ve etrafına şöyle bir bak!.

Vakti kuşanma , vakitle kuşanma vaktidir.

Gündemini Allah’ın belirlediği bir aydayız.

Evet .Ramazan , Allah’ı gündemimizde tutma ayıdır. Gündemine Allah’ı koyamayanlar , başka gündemlerin gümüne giderler. Ama Allah , israf etmez , ihmal etmez , istisna etmez ; Allah , imtihan eder , ikmal eder , icma eder .

Var olanın kıymetini bilmeyenler , yokluğun kıyametini yaşarlar. İşte Ramazan, bize varlığın ve yokluğun hakikatini anlatır. Var olanın sadece elle tutulur , yokluğun da sadece gözle görülmeyen olduğunu hatırlatır .

Ramazan, dirlik , birlik , ilklik olmanın yoluna ram olmaktır. Nasıl ki her şeyin başlangıç noktası var ise , hayatın dönüm noktasının adıdır ramazan. Aslımıza dönmenin , hakikate dönmenin , kıblemize dönmenin adıdır.

Allah’ın emrettiklerini , hayatımıza geçirmenin adıdır ramazan. Bir bilinç yenilenmesi , zihin berraklığı , fıtrata dönüşün adıdır ramazan. Yanmanın, temizlenmenin , yenilenmenin , yeniden doğmanın adıdır ramazan.

Birlikte yürüyebilmenin, huzura durabilmenin , aile olabilmenin adıdır ramazan.

Sahur , bilinci , bedeni ve benliği uyandırıp uyarmanın adıdır. Ne yaptığının , ne yapacağının farkına varmaktır sahur. Vaktinde yapılması gerekenleri yapmanın adıdır sahur. Sahur , gece uyanıklığının adıdır. Yani sürekli dinç , diri olmaktır.

Sahur aydınlıktır. Aydın olmaktır , aydınlatmaktır. Nasıl ki güneş doğduğu vakit yemeden ve içmeden kesiliyor isek , dünyanın zevk ve eğlencesinden de kesilmenin adıdır sahur. Oruç ise bunların göğe yükselmesinin , bunlarla birlikte takvamızın ve kulluğumuzun yükselmesinin adıdır.

İftar , Allah’ın vadettiği kıyameti hatırlamanın adıdır. O gün geldiği vakit , sözün de duranlar yahut durmayanlar nasıl hesap verecek iseler , iftar da bize hesabı , kıyameti hatırlatmalıdır. Kıyametimiz kopmadan , kıyam etmenin adıdır iftar.

Oruç , insanın bedenini Allah’ın istediği yöne yönlendirmesidir. Yönünü bulmak ve bilmektir. Yönünü bilmeyenler , yol gösteremezler , yol olamazlar , yolcu olamazlar.

Derdimiz kendimizle.. Kendini bilmeyen neyi bilir? Kendisiyle kavgalı olan kiminle barışıktır? Kendini kaybeden neyi kazanır?

İnsan acılarıyla insandır ..

İşte ramazan bir yönüyle bunun imtihanıdır. Bolluk ve bereket içinde acılarını unutan, insanların acıyan yanlarını unutanlara bir ihtar, bir kendine dönüştür. Bir hatırlatma, bir fıtrata çağrıdır. Aç kalabilme ihtimalini hissetme ve insanın gerçeğini, aç kalabilen, acı çekebilen  gerçeğini idrak etmenin adıdır  ramazan.

Fıtratın unutulan yanlarına yapılmış bir ihtardır, bir hatırlamadır, bir anımsamadır. 

Oruç , Allah’ın bize gönderdiği hakikatleri örtmek pahasına yememektir. Hakikate sürekli aç kalmanın adıdır oruç. Manevi yönümüzün ayakta durabilmesi için , ona sımsıkı sarılmanın adıdır oruç.

Ramazan, eşyanın sıradanlığını elimizden çekip almanın adıdır. Varlığı sadece ihtiyaç olarak değil aynı zaman da ihtiyat olarak da bakmanın adıdır ramazan.

Ramazan Kur’an’ın doğum ayıdır, Kur’an’la doğmanın adıdır. Önce Kur’an’ı öldürüp, sonra doğum ayını kutlamak yahut sadece hatim merasimleri düzenlemek değil ramazan ayı. Her Ramazan’ı, vahiyle yapılan yıllık bir sözleşme olarak kabul etmeli. Nasıl ki ramazan ayı Allah’ın bize verdiği bir sözleşme ise , biz de bu ayı , Allah’a verilmiş bir söz olarak kabul etmeliyiz.

 Kur’an,  tasavvurlarımızı, akıllarımızı ve şahsiyetlerimizi inşa eden bir özne olmalı ki biz de sonrasın da hayatı, hayatın yıkılan, tahrip edilen, tahrif edilen alanlarını inşa eden birer özne olalım.

Ramazan, başkalarının belirlediği yataklarda çer çöp gibi akmak değil , oraları yeniden inşa etmenin adıdır.Ramazan , şartların çocuğu değil anası olmaktır ! Çünkü şartları ramazanın doğurmasına müsaade ettiğimiz vakit felaha kavuşma imkanımız doğacaktır…

Ey Ramazan! İnanç coğrafyandan böylesine oluk oluk kan gittiğine hiç şahit oldun mu? Mü’minlerinin bu denli ezildiğini, itildiğini, kakıldığını, horlandığını hiç hatırlıyor musun?

Bak mü’minlerine! Gönülleri harap, haneleri harap, beldeleri harap, hepsinden beteri akılları ve bilinçleri harap olmuş. Seni karşılamaya ne yüzleri var, ne de mecalleri.

Artık senin mü’minlerin çağın öznesi değiller! Onlar belirlemiyor zaman ırmağının yatağını. Onlar akan yataklarda birer çöp olmuş, sağa sola savruluyorlar. Kimileri ise, sana ve senin temsil ettiğin değerlere ihanet etmeyi daha “akıllıca” buluyorlar.

Bir zamanlar küffarın açlarını doyuranlar, şimdilerde küffarın ekmeğine muhtaç… Bir zamanlar başkalarının yaralarını saranlar, şimdilerde kendi yaralarını saracak dermandan mahrum… Bir zamanlar imanı yudum yudum farklı iklimlere taşıyanlar, şimdilerde yüreklerinin işgalini önlemekten aciz…

Kendimize yeniden gelmenin vaktidir !

Ruhun açlığını ve kalbin açıklığını doyurmanın ve doldurmanın vaktidir. Durmanın kaybetmek , yok olmak olduğu şu zaman da daha da ileriye adım atmanın vaktidir.

İslam defterimize sadece amellerimizle değil , tüm benliğimizle iz bırakmanın vaktidir.

Yetmez mi ezilip , sömürüldüğümüz , kırılıp , döküldüğümüz  ?

Ramazan , direnişin ve dirilişin adıdır. Ayağa kalkmanın , dizleri üzerinde yahut emeklemeyibırakmanın adıdır. Emek vermek gerek ama emeklemek değil. Oruç günleri, Allah gündemli günlerdir. Kendini Allah’tan gayrısına kapatmış olmanın adıdır. Allah’tan başkasına geçit yok, demenin adıdır....
Ramazan orucu Âlemlerin Rabbine râm olmaktır. Tüm benliği ile kulun Kur’an’a raptolmasıdır...
Oruç tutmak aslında kendini tutmaktır. Yani durulması gereken yerde durmaktır. İçgüdülerin güdümünden kurtulup Allah’ın habline/ipine ve Habibine tutunmaktır...

Tuttuğumuz ipe  ve tutunduğumuz Habibine sadık kalmak du’a’sı ila inşallah…