Ahmet ÖRS

15 Temmuz 2008

BELGESELDEN MANİFESTOYA FOTOĞRAFIMIZ: HAMZA TÜRKMEN’İN KİTAPLARI

Türkiye’deki İslami uyanışın önemli isimlerinden Hamza Türkmen’in yeni çıkan iki kitabı Kur’an düşüncesini temel alan anlayış ve hareketlerin gelmiş olduğu seviyeyi gösteren ve aynı zamanda bu sürecin belgesel bir anlatımı olma özelliğine sahip.

 

“Türkiye’de İslamcılık ve Özeleştiri”  kitabı daha ziyade İslamcılık’ın bir serencâmı olarak okunabilir. Tarihsel arka plânından bugüne tevhidi çizginin yaşadığı aşamalar ve kırılmalarla birlikte bu çizgide öne çıkan, emek veren isim ve çevreler bu kitapta belki de başka hiçbir yerde görülemeyecek bir zenginlik ve yetkinlikle anlatılmış. Hamza Türkmen, sürecin içinde aktif, emek veren bir isim olarak bu kitabı kaleme aldığı için soğuk bir akademik sosyoloji çalışması olumsuzluğunu okuyucu olarak hissetmiyoruz. Elbette yazar gibi okuyucu olarak bizlerin de sürecin -farklı aşamalarından itibaren de olsa- içinde olmamız okumayı zenginleştiren, onu içsel bir boyuta taşıyan bir etkiye sahip.

 

Türkiye’de tevhidi değerlerle buluşma mücadelesinde yer alan ve bugünkü kuşakların isimlerini bilme şanslarına sahip olamayacakları öncüler bu kitap vesilesiyle kayıt altına alınmıştır. Gerçi yazıların bir kısmı Haksöz’de makale olarak yayımlanmışlardı ancak kitap bütünlüğünde yeniden düzenlenmeleri pek tabiidir ki kalıcı olma ve bir bütün olarak değerlendirilebilme bakımından son derece önemlidir.

 

Geleneksel köklerinden sıyrılarak Kur’an’la buluşan İslami isim ve çevreler bu topraklar üzerinde tarihte bir ilk olma özelliğini göstermişler ve bu aşamaları geçerken kitapta da belirtildiği gibi önemli sıkıntılara, yerel ve küresel baskılara; dindarlardan ayrı, ulusçu paradigmadan ayrı olmak üzere saldırı ve karalama kampanyalarına maruz kalmışlardır. 

 

Hamza Türkmen’in özeleştiri bağlamında söyledikleri umut aşılayıcı bir mahiyette okunma niyeti taşımaktadır. İslami uyanışın yeni ve kendini ancak tanımlayabilen bir aşamaya ulaştığı vurgusu kitapta okuyucuya sıkça hatırlatılmaktadır. Ulaşılan tevhidi/Kur’ânî bilinç ve birikim artık Müslümanlar için sağlıklı bir kalkış noktası olarak alınabilir ve yazarın ısrarla üzerinde durduğu Seyyid Kutub’un “Kur’an Nesli”  ideali için dört başı mamur projeler üretilebilir.

 

Kitabın kuşaklar boyunca önemini koruyacak yanı yukarıda da değindiğimiz gibi belgesel özellikte olmasıdır. İslami uyanışın öncülerinden ve Hamza Türkmen’in de kitabını adadığı isimlerden olan şehid Sedat Yenigün etraflı bir şekilde kitapta anlatılmış ve bu önemli öncü ismin unutulması engellenmiştir. Ayrıca Haksöz’de uzun sayılar boyunca yayınlanan dergilerle ilgili yazılar burada özetlenmiş ve İslami uyanış sürecinin etkili dergileri, aşamalarımızın işaret taşları olarak kitapta hak ettikleri saygıyla anılmışlar ve gelecek kuşaklara aktarılmışlar.

 

Seyyid Kutub, kitapta evrensel tevhidi uyanış sürecinin en etkili ismi olarak üzerinde durulmuş ve Yoldaki İşaretler kitabının devrimci Müslümanlar için önemi bir kez daha vurgulanarak kitaptaki tezlerin yeterince anlaşılamadığından bahisle kitapla ilgili hareket aşamalarına ilişkin Kur’an Nesli tasarımı çerçevesinde ufuk açıcı değerlendirmeler yapılmıştır.

 

Ben, diğer kitap olan “Türkiye’de İslamcılığın Kökleri”nin Kur’anî çizgide yer alanlar için bir manifesto niteliğine haiz olduğunu düşünüyorum. “Biz neye inanıyoruz, neler istiyoruz?” sorularına verilecek derli toplu, kuşatıcı cevaplar ya işaret/değini, ya da etraflı açıklamalarıyla bu kitapta yer alıyor.

 

Türkiye’de İslamcılığın kökleri elbette Hz. Peygamber’le birlikte başlayan mücadeleden ve Müslümanların tarihinden bağımsız düşünülemez. Bu gerçekten hareketle Hamza Türkmen, İslam tarihi boyunca ümmetin yaşadığı olumlu-olumsuz tecrübelerin zamanın imbiğinden süzülerek bugünkü toplamı oluşturduğunu, özellikle gelenek yoksunu suçlamalarına bir cevap niteliğindeki tevhidi hareketlerin tarihsel örnekliklerinin süregelen bir damara işaret bağlamında tecrübelerini okuyucuyla paylaşıyor. Modern dönemlerdeki ıslah ve ihya çabalarından çok daha evvel Danişmendliler, Muvahhidler gibi siyasal oluşumlarla Kadızâdeliler, Abdülvehhâb gibi hareketlerin niyet olarak tevhidi değerlere yüzünü dönmeye çalışan çabalarına değinilmesi de yeni kuşaklar için önemli hatırlatmalar mahiyetindedir.

 

Ümmet şuur ve zindeliğini yitiren Müslüman toplulukların bugün geleneksel yozlaştırmanın yanında bir de tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadarıyla küresel kuşatmalara maruz kaldığı, bugün “batılı değerler” olarak adlandırılan bu kuşatmanın tahribatının da hem fiziksel hem de düşünsel olarak Müslüman toplulukları derinden sarstığı tahlillerini yapan kitap, diğer kitapta olduğu gibi Seyyid Kutub’un Kur’an Nesli aşamalarını alternatif bir proje olarak öneriyor.

 

Kitabın bence en kayda değer tarafı modern ve geleneksel cahiliyeye karşı Kur’an’dan kalkarak oluşturulmuş bir İslami Kimlik çerçevesi sunmasıdır. Bu İslami kimlik, kapitalist üretim-tüketim ilişkilerinden modern kılıklı geleneksel tahrifatlara kapı aralayan akademik/düşünsel çalışmaların niyet örtülerini kaldıran bir mahiyettedir; yerel toplumsal şartların içerisinde türlü savrulma ve evrilmeler yaşayan bir dönem İslam düşüncesi mensuplarının muhafazakâr siyasetlere eklemlenmesinden entelektüel kuşatmalara karşı duruşumuzu resmeden bir tarzda Müslümanlar için bir reçete değerinde çözümlemeler yapmaktadır.

 

Gelenek ve ulusal politikalar eşliğinde modern ve postmodern çözücü siyasal/entelektüel kuşatmalara karşı tevhidi değerleri benimseyen öncülere Kur’an’dan hareketle yürünecek bir yol önerisini derli toplu ve herhangi bir şüpheye mahal bırakmadan sunmaya çalışan bu kitabın uzun süre Müslümanlar tarafından çalışma halkalarında tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

 

Hamza Türkmen’in her iki kitabı üzerinde önemli değerlendirme, eleştiri yazıları yayımlanacaktır, mutlaka yayımlanmalıdır. Özellikle ıslah çabalarının ve vahyin şahitliğini yapanların üzerinde tefekkür etmelerinin zaruri olduğu bu iki eser bu çabalarla zenginleştirilmeli ve anlayışlarımıza katkı yapacak bir yaygınlığa kavuşturulmalıdır.