Sabiha ATEŞ ALPAT

02 Ekim 2011

BOĞAZLANAN KARDEŞLİK

Hamd olsun, Allah (c) öyle bir din ile bizleri müşerref kıldı ki, bu dinin değerlerini kitaplardan okumak bile insanı mest ediyor. Ya o okunanlar yaşansa, kim bilir o zaman dünya cennete döner…Kim bilir diyorum zira o muhteşem değerleri  sadece okuyoruz! Maalesef sadece okuduğumuz değerlerin arasında “Kardeşlik” de var!..

Bir birinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız, iman etmedikçe de cennete gidemezsiniz buyurmuştu”, önderimiz, Hz. Peygamber (s). Beşer ideolojilerin, İslam’i değerleri yok etmek adına boğazladığı bir gerçek.Bunun aksi beklenemezde, zira herkes inancı uğruna yapması gerekeni yapacaktır. Ya peki insan kendi değerlerini, kendinin boğazlamasını hangi mantık,hangi akıl,hangi ictihat,hangi tedbir,hangi iman ile  yapar ki!?. Evinizin başınıza yıkılması,yürek tavanınızın  yıkılmasından daha ehven değil mi?.

Bıçaklanan, boğazlanan güvenleri hangi şey iade edebilir?!

Yıkılan umutların  enkazında kalan kardeşliği  hangi vinç kurtarabilir?!

Ya peki  hangi koç boğazlanan KARDEŞLİĞİN bedeli olabilir?

Tüketim hastalığının farklı bir çeşidine müptela olarak ha bire tükettiğimiz  kardeşliklerimizi hangi fabrika tekrar üretebilir ki?!..

Özür dilemek için, dehlizlere attığımız kardeşliklerimizin,  Mısır'a sultan olmasını beklemekten, Yakub’un (s) gözleri gibi  kör oldu duyarlıklarımız! Affetme, kusur örtme, hataları çözme  çabası  hicret etti yüreklerden!

Aranızdaki anlaşmazlıkların çözüm adresi Kur’an  ve sünnettir buyuruyor Allah (c), sadece okumak mıdır iman edenlere düşen görev. Uygulaması hangi bahara ötelenmektedir…

Aradaki sorunları çözmek yerine,kardeşliklerdir çözülen.. Çözümden kaçınmanın adı nedir bilinmez ama Allah (c) şöyle buyuruyordu Kur’ani mübinde:

"Hayır, hayır! Rabbine and olsun ki, aralarında tartışıp çekiştikleri şeylerde seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymaksızın tam bir bağlanışla bağlanmadıkça imân etmiş olmazlar." (Nisa 65)

Arkadan hançerlendi güven duygusu. Kurşun yedi sırtından kardeşlik olgusu!..
Kıyamadığımız nefisler yüzünden,  kardeşliklere kıyıldı!..

Tevhid  birleştirici unsurdu.  Kanun koymada hüküm Allah’ındı. Bu kural sadece siyaseti bağlar sanıldı, ahlaki hükümlerde yetki nefis sandığında hevalara atıldı!

Ayaklar ya da diller sürçmeye dursun, çelmeler hazır, cengaver gibi   geçerek  nefis ordusunun başına, boğazlanan kardeşliğin, can çekişmesi izleniyor zafer kazanmış komutan edasıyla!..

Şu dünyada şirk hakim, bir çeşit katlanılabilinir. Sokaklarda her türlü melanet açıktan işlenir durumda, bir çeşit katlanılabilinir. Çocuklarımız her geçen gün vahiyli hayatın uzaklarına savruluyor, bir çeşit katlanılabilinir… Biz yalnızca bize katlanamaz olduk! Yalnızca katlanılamayan kardeş hatalarıdır. Bedevilerin sürdürdüğü kan davası gibi sürüp gidiyor kardeş kavgaları!..

Ayrılık, ayrımcılık halayında bar başını çekenler VUSLAT’A nasıl erecekler!... Nebevi hareket metoduna ilaç  diyerek, ayrılık, ayrımcılık şerbetini kase kase  içenler şifayı nasıl bulacaklar?!.. Yürek tavanlarını çökertip, kardeşlik olgusunu tefrika enkazında bırakanların, neye hizmet ettiklerini bir daha düşünmeleri gerekmiyor mu?!..

Kur’an’a hizmet ettiklerini iddia edenlerin, Kur’an’ın sunduğu kavramları yaşanılır kılmak için  örneklik  teşkil etmeleri gerekmiyor mu?! Yaşanmayan bir mesajın etkisini kimde ve niçin bekleyeceğiz?!...
        
Bizler bu zamanın Mü’min’leri, hepimiz Kardeşlik adına, vahdet adına, birlik adına, cemaat olma adına çok şey yazıyor, çok şey söylüyoruz da acizane diyorum ki; yeter bu kadar söz, gelin bir de hallerimiz konuşsun!..