Sabiha ATEŞ ALPAT
İSLAM, ÖNCE İSYANI EMREDER
İslam dini bir teslimiyet dini olsa da isyanla başlayan bir dindir.Önce isyan etmeden,önce baş kaldırmadan, önce itaatsizliği ilan etmeden kabulün bir mana ifade etmediğini bilmek gerekir.Bu bağlamda “La” ile her türlü İslamsızlığa isyanımızı ilan etmiş olmamız gerekiyor…
Mekke döneminin daha ilk yıllarında gelen ayetler önce isyanı emretmiştir.“Namaz kıldığı zaman engelleyeni gördün mü. Sakın sen ona boyun eğme. Secde et ve yaklaş”.(Alak suresi.10.19).Bu ayeti kerime daha ilk yılların ayetidir.Ve daha ilk etapta seni engelleyenler olacak, sen onlara boyun eğme emri verilmiş ve her dönemde vahyin muhatapları uyarılmıştır… Yine ilk yıllarda nazil olan ayetlerde itaatsizliğe çağrıldığımız bir kaç husus var ki; Bu özelliklere sahip kimselere itaat etmeme emri verilirken, iman etmiş bir kimsenin de bu özellikleri taşımayacağı,taşıyamayacağı beyan edilmiştir… Allah’a ve ahret gününe iman etmiş müminler vahyi doğru okuyarak ,Müminlerin özellikleriyle vasıflanmaları gerekmektedir.
Bizi isyana çağıran ayetler ve ayetlerde konusu geçen özellikler şöyledir.
1: “Sakın Hallaf’a ve mehin olan kimseye itaat etme”(Kalem suresi:10 .11.12.13.14)
Çağrı Peygamberimizin şahsında O’na iman etmiş tüm müminleredir. Kalem suresi de Mekke döneminin ilk yıllarında inmiş surelerdendir. Bu ve benzeri ayetler Müminleri eğiterek net bir saf belirlemeleri gerektiğini öğretiyor.Cahiliyyeden ayrışmayı ve safların/tavırların belirginleşmesi gerektiğini beyan ediyor.Kaypak kişilikler net duruşların sahibi olamazlar.Ayeti kerimede geçen “Hallaf” kelime olarak ,çok yemin eden,gereksiz yere yemin eden kimseyi ifade eden bir özelliktir.Bir kimse ancak kendisine güvenilmediğinin farkında olduğunda fazlaca yemin eder. Yalan konuşan insanın çok sık baş vurduğu destektir yemin.Yeminini kendisine kalkan yapar. Yeminin kendisine maske olarak kullanırlar…Oysa ki Mümin kendinden emindir. Yemin etmesi gerektiği yerde yemin etmekten çekinmez lakin, her şey için de yemin etmez…Ayette geçen Mehin ise rey ve düşüncesi,fikriyatı alçak olan kimse demektir. Basit işlerin,sıradan,sufli görüşlerin sahibidirler.Sufli görüşler insanı esfele safilin olan Allah katında en aşağı dereceye sürükler. Zira bu tip insanların değer ölçüsü heva ve hevesleridir…
2:Hammaz olana da itaat etme.
Hammaz çokça gıybet edenin vasfıdır... Gıybet basit ruhlu insanların yapa geldikleri konuşmaların adıdır.Sağlıklı ruh yapısına sahip olanlar gıybetten uzak dururlar. Zira gıybet ruhun hasta olduğunun işaretidir.Gıybet insan onurunu zedeleyen çirkin bir davranıştır.Bir konuşmanın gıybet olması için ölçü ise konuşulan,bahsi geçen kişinin,konuşulanları duyduğunda rahatsız olacak ve üzülecekse,hoşuna gitmeyecekse bu konuşma hangi konuda olursa olsun gıybet kapsamındadır.Allah (cc) yanımızda hazır bulunan meleklerin her konuştuğumuzu,her yaptığımızı kayda geçirdiğini,kayda geçenlerin mahşer günü önümüze konacağını ayetleriyle beyan etmiştir. Allah’ın huzurunda rezil olmamak,mahcup olmamak için konuşulanlara dikkat kesmek ve ,veya hayr konuşmayı ya da susmayı şiar edinmek durumundayız…
3:Gammaza da itaat etme!.
Laf taşıyan.Zemmeden,iğneli konuşan.Bu konuda Rabbimiz yine hümeze suresinde de “Hümezeye veyl olsun” diye buyurmuştur. Buradaki hümeze ise laf taşımayı,alay etmeyi,insanların onuruyla oynamayı meslek edinenlerdir.Unutulmamalıdır ki başkasının lafını sana taşıyan,senin lafını da başkasına taşır…
4:Meşa in bi nemim;nemim olana da itaat etme!
Kovucukla gezen,boş boğazlık yapan,kendisini ilgilendirmeyen konulara burnunu sokan,söz gezdiren…
Buhari kaynaklı bir hadisi şerifte “Koğuculuk yapan cennete giremez” diye buyrulmuştur.Dostlarımızla,eşimizle,arkadaşlarımızla,komşumuzla konuşurken naklimiz vahiy olmalıdır. İyilik olmalı,hayr olmalıdır.Kendi yanlışlarını,kendi günahlarını dahi başkalarına nakletmekten kaçınılması gerekir..Naklettiklerimiz,ayet,hadis, hayr,iyilik adına olan nakiller olmalıdır.Aksi nakillerden mesulüz…5:Hayra engel olana da itaat etme!
Ayette “esim” olarak vurgulanmış olan kelime günahı çok olan.Günahtan çekinmeyen bu nedenle kendisi yaşamadığı gibi başkalarına da engel olan kimse kast edilmektedir. Bu,devlet bazında İslami yaşantıyı engelleyen sistemler olabildiği gibi hayra engel her bir bireyi de kapsayan bir emirdir…Bizi Allah (cc) yolundan engelleyenlere isyan çağrısıdır bu. İtaatsizliği emretmektedir.
6:Utulline itaat etme!
Utullin ;nezaketsiz,edep yoksunu kaba saba insanı ifade eden bir kelimedir.İslam’ın emrettiğini sergilemeyenler,aile ve toplumsal olarak fesada sebep olanlar utullindirler.Tüm ilişkilerimizde nezaketi,edebi,hayayı emreden dinimiz çevremizi de böyle Salih sadık kimselerle oluşturmamızı istemektedir bizden.
Bir Mü’min herkesle uzlaşamaz, herkesle anlaşamaz, her ortama uyum sağlayamaz. Her tv kanalıyla, her gazeteyle, her dizi ile, her müzik ile, her kıyafet ve her ortamla uyum içinde olmaz, olamaz. Her söylenene boyun eğmek bir mü'min için imkansızdır. Kelimei şehadet ile bu dinin kapısından içeri girilmektedir.K elime şehadet ise bir isyan, bir itaatsizlik,b ir başkaldırı, bir kıyam ile başlıyor. “LA İLAHE” ile itaatsizliğini ilan eden, Allah’tan başkasına itaat etmeyeceğine, Allah’ın itaat etme dediklerine isyan edeceğine dair bir kabulün ifadesidir.
“İlla Allah” derken de yalnızca isyan etmediği, itaat ettiği Allah olduğunu beyan etmiş olur. Her iddia ispat ister. İman ise insanın yaptığı en büyük iddiadır. İspatı ise Salih amelleridir. Hayatıdır, yaşantısıdır…
İlgili ayetlerden yola çıkarak Allah’ın sevmediği karakterde olanların özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür;
1:Onlar hakkı yalan sayar ahlaksızlığı,edepsizliği yayarlar. Naklettikleri vahiy değildir.
2:Onlar çok yemin ederler.Dalkavukturlar.Çıkarları nerdeyse oraya yağcılık yapmaktan çekinmezler.
3:Onlar iki yüzlüdürler.İnsanın yüzüne farklı arkasında farklıdırlar.
5:Onlar maddecidirler. Hayra engel olurlar.İyiliğe mani olurlar.
6:Hakları çiğnemekten perva etmeyen hak hukuk tanımayan kimselerdir onlar.
7:Günah işlemekten çekinmezler.Günah ortamlardan rahatsızlık duymazlar onlar.
8:Onlar mal,evlat,kariyer gibi dünyalıklarıyla şımarırlar.Saygısız ve kaba sabadırlar
9: Ayetler okunduğunda “Bunlar eskidendi.Şimdi olmaz ki,şimdi yaşanılamaz,şimdi zaman değişti artık” mantığı ile “Bunlar eskilerin masallarıdır” derler…
Tüm bu özelliklerin kişide var olması o kimsenin Kur’an diliyle yerilmesi,sevilmemesi demektir ki daha çok küfrün önderleri, müşrikler bu sıfatların sahibidirler.Ancak nefis muhasebesiyle bu sıfatların kendimizde var olup olmadığını tespit edip, sonrada tespit ettiklerimiz var ise Kur’an ile terbiye etmemiz gerekmektedir.Müminler ancak müminlerin özelliklerine haiz olmak durumundadırlar. Bu sayılan özelliklerin bir ve ya birkaç özelliğini üzerinde bulunduranlar.bu ahlaki zafiyetleri terk ederek Allah’ın sevdiği vasıflarla vasıflanmak zorundadırlar.Zira Kurtuluş ancak iman ve Salih amellerle mümkündür.Her nefis kendisinin şahididir…