Ahmet ÖRS
ERGENEKON, İLKAV VE ÖZGÜR-DER DAVALARI: ILIMLI SÜRECİN İKİ UCU
İlkav'dan sonra resmi ideolojinin kutsallarına tavır aldığı için Özgür-Der'e de kapatma davası açılması BOP çerçevesinde somutlaşan ılımlı İslam anlayışının ne kadar ısrarla benimsenip uygulandığını bir kez daha göstermiştir.
Ergenekon süreci olumlu bir adım olarak memleketteki baskıcı, darbeci, jitemci yapılanmalardan hesap sorulması bağlamında umutlarımızı nispeten artırmışken aklımızın bir kenarında bir kıymık gibi duran muhafazakâr ılımlı demokrat anlayışın hangi çerçevede kuşatılıp pazarlıklar yaptırılarak kendisine hareket serbestîsi tanındığı sorusuna cevap ilkav sürecinden sonra Özgür-Der davasıyla açık bir şekilde ortaya çıkmış oldu.
Hakikat orta yerde öylece duruyor: Ergenekon'a, sürpriz darbeci anlayışlara şimdilik geçit yok. Çünkü demokrasinin akamete uğraması demek batılıların pazar paylarının kaybolması, küresel şirketlerinin belirsiz geleceklere mahkûm edilmesi anlamına geliyor. O halde halkın da tepkisini, öfkesini çekmeyecek darbesiz ama ılımlı bir süreç model olarak benimsenecek: Darbe yerine demokrasi. Halkın kendi kendini yönettiği varsaydırılarak mutlu olmaları sağlanacak ve asla İslami değerler talep olarak dillendirilmeyecek.
O halde demokrasi ve batılı yaşam tarzı doğrultusunda darbeye alınan tavrın benzeri elbette İslami kimlik ve taleplere karşı da alınmalıydı. Akp süreci bunu bir şekilde kabul etmek durumundadır. Ergenekon sürecindeki göreli cesaretin kaynağı, ABD ile stratejik ortaklığın hikmeti ya da siyasal desteğin karşılığı ne olabilir sanıyoruz? Hatta bir tercih aşamasında şundan eminiz ki İslami taleplere karşı demokrasi söylemi de çok rahat rafa kaldırılıp 28 Şubatta olduğu gibi darbeciler tercih edilecektir.
RP, FP, başörtüsü davalarında AB'nin tavırlarında görüldü ki İslami talepler nereden gelirse gelsin, dozajı ne olursa olsun yerel ve küresel egemenlerce hoş karşılanmayacaktır. Bu minval üzere iktidarda tutunanların özgürlük söylemlerini, Kürt açılımlarını yalan rüzgârı olarak tesmiye ettirecek bir tavırla İlkav'dan sonra Özgür-Der'i de kapatmak istemeleri şâyânı dikkattir. Utancın ve ılımlılığın ortaya konulan somut, net fotoğrafıdır.
Bazı ahlak yoksunu çevrelerin sözde darbeye karşı çıkarken dillerine pelesenk ettikleri "ne şeriat, ne darbe" lafının bir benzerini yaşıyoruz aslında: "Ne Ergenekon, ne İslami kimlik!" Mesele budur, ötesini anlatacak varsa beri gelsin!
Ilımlılığın, muhafazakâr siyasetin İslami talepleri anlayacak, resmi ideolojinin karşısına bırakalım İslami kimlikle en basit insani taleplerle bile çıkabilecek cesareti yoktur. Aksine bu anlayışın her geçen gün o kutsalları muhafazakâr formatta yeniden ürettiğini görüyoruz.
Ilımlı sürecin iki ucu varsa bizim tek ucumuz, tek anlayışımız, tek kimliğimiz var. Tevhidi kimliğimizi ılımlı anlayışların yozlaştırmasına, darbecilerin bizi sindirmesine izin vermeyeceğiz.
Ne Ergenekon, ne darbe, ne de ılımlı İslami süreç! Kendi İslami kimlik ve taleplerimizle var olma mücadelesine devam edeceğiz!