Fatih PALA
EYLÜL’DE DOĞANLARA!..
Eylül, sosyal hayatın doğum günlerini saklar yüreğinde bir bir. Yeniden, yenilenerek döner insanlar hayata. Bu yeni halleri eskiyi aratır mı bilinmez! Kimileri periyodik buluşmalarını ertelerler eylül’e. Kimisi, yaz dönemi diyerek ara verdikleri malum muhabbetlerine, eylül’ün selamıyla başlarlar. Kimileri eylül’le mekteplerine dönerler. Hatta kimi yazarlar yeni eserlerini eylül’de yayımlatırlar.
Eylül’e dair çok şeyler söylenip, çok şeyler yazılmıştır. Ama yazılanlar ve söylenenler hiç bu meyanda oldu mu, bilemiyorum. Eylül, bu topraklarda, yeni mecraların başlangıç noktası olma niteliğini taşır. Ayrıca eylül, keskin nişancıların ve hayat karartıcıların, nice on yıllar sonra, tam on ikiden vurarak, insanların hayatlarını tersine döndürme özelliğini korur adında her sene-i devresinde. Öyle yoğun bir muhtevası vardır ki eylülün, bazen, onu ifade etmek için kelimeler kifayetsiz kalır. Kim bilir, belki de, şu an o kelime kısırlığının tam ortasındayımdır!
Bardağın dolu tarafını görmek, ümit var olmak ve geçmişten bugüne, bugünden geleceğe kaygı taşıyanlardan olmaklığın verdiği sorumluluk vasfıyla, Eylüldeki bizden bahis açmak isterim. Yaz günlerinin rehavetinin nihayet bulduğu vakitlere ilk adımlar, eylülle atılır. Yeni bir sezona, yeni bir döneme girmenin ilginç ve tarifi zor hissiyatı, tüm bedeni kaplar. Yeni hesapların yapıldığı, yeni planların kurgulandığı demdir eylül.
‘Osmanlı bakiyesi’ olarak tanımlanan şu garip memlekette, İslam’ın aziz izini süren muhteşem yürekli gayretkeş Müslümanlar, zamanlarını, zerresine kadar hayırla doldurma derdindedirler. Herkesin ve her sistemin bir hesabının olduğu gibi, idrak sahibi ve dava ehli Müslümanların da Vahiy kaynaklı, Vahiy merkezli hesapları ve projeleri vardır. Proje dedikse, gizli-kapaklı, memleket zararına ve insanlığı tehdit edici melanetler söz konusu değil tabi ki. Önderleri Muhammed aleyhisselam’ı, biricik örnek ve rehber olarak addeden aziz Müslümanlar, onun getirdiği yolun menbaı Kuran-ı Azimüşşan’dan mülhem, kendilerine tavizsiz rotalar çizerler. Ulvi bir anlam dünyası geliştirirler. Basiret ehli ve firaset yüklü bu insanlar, her ne kadar kimi çevreleri ve kimi ‘yerleri’ endişelendirseler de, dünyanın umudu olma şerefini taşımaktadırlar alınlarında/yüreklerinde/bedenlerinde.
Meseleyi getirip yine eylülle ilişkilendiriyoruz ve diyoruz ki; eylülde olmak yeniden başlamaktır hayata. Muhtevası olabildiğince geniş olan bir zaman dilimini, kelimelerin azizliğince dillendirmek kolay değil.
Eylülde doğanlar yada eylülle doğanlar, daha hareketli ve pek ziyade hayat dolu oluyor. Herkesin eylülü farklılık içerir. Özgün bir eylül düşüncesi kurmak gerek. Başlangıç noktası olan eylül, kaliteli ve içtenlikli adımlarla aralanır. ‘Hakkın ve Hakikatin Şahitliği’ görevini üstlenenler için, esasen, zaman mefhumu yoktur. Ama kapital dünyada, sekülerizmin kol gezdiği hayatlarda, uygun zamanlar oluşturma gereği hasıl oluyor.
Bizi, bir eylüle daha kavuşturana, sonsuz hamdler ve senalar olsun. Vaktin kıymetini bilenler, muvaffakiyet yelkenini Allah için ‘fora’ edebilenlerdir.
Selam, erdemli kulların, cehd sahibi müminlerin üzerine!..
(Not: Bu yazı, 26.08.2008 tarihinde yazılmıştır.)