Ahmet ÖRS
GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ: SİVAS’I AYDINLATMA VAKTİ
Sivas’ta on beş sene önce yaşanan olaylar bir damar olarak ülke siyasetindeki yerini derinleştiriyor. İlk yıllarda belki daha zayıf olan taraflaşma, olaylar üzerinden siyaset yapma niyetleri sebebiyle bugün daha bir derinleşmiş durumda.
Travma tartışmalarını hatırlatır cinsten bir mesele Sivas olayları. Ergenekon bağlantılarıyla ilişkilendirilmeden de önce meseleleri takip edenler bunun Sivas halkıyla ilgili bir durum olmadığını rahatlıkla kavramışlardır. Travma, olayları farklı uçlarda yaşayanlar için farklı şekillerde şekillendi. Siyasetin görünür ve görünmeyen gidişatını kavrayamayanlar ne yaşanan travmaları ne de meselenin hakiki yönünü görebildiler.
Sivas olayları o kadar çok boyutlu ki bir yazıda bunlara ancak işaret edilebilir. Ergenekon uzantıları belki göremeyenler için bir pencere açabilir ancak Sivas ve benzeri olaylarda “derin” karakter ve bağlantıları göremeden yıllarca ahkâm kesenlerin zavallılıklarını dinlemek zorunda kaldı insanlar.
Bir kısım Alevi çevreler olaylar üzerinden siyaset yaptıklarını sandılar/hâlâ sanıyorlar ama derin siyasetlere malzeme olmaktan kurtulamadıklarını göremiyorlar. Alevilerin haklarını, siyasetlerini takip ettiklerini zannettikleri Kemalist/solcu kesimlerin yanında saf tutma talihsizliklerine devam ediyorlar.
Sivas’ta ölen insanları gözü dönmüş Müslümanların katlettiği iddia ediliyor. Yıllarca bir arada yaşayan insanların birbirlerini katletme arzuları olsa neden bu arzu daha önceki zamanlarda değişik vesilelerle harekete geçmedi? Neden organizatörler İslam’a saldıran adamlarla şenlik yapıp Müslümanların değerlerine hakaret ettirdiler?
Derin güçlerin ülkeyi zapt u rapt altına almak için buna benzer nice olaylar tezgâhladığı bittecrübe aşikâr iken sorgusuz sualsiz insanları yargılamak, tuttuklarını ömür boyu hapislere atmak nasıl bir adalet anlayışıdır? Elbette kimse bu şekildeki bir olayı kabul edemez ancak suçu bir yerlere atmakta acele edenler meselenin hakiki boyutunun görünmesini her zaman engellediler ve bu durumdan siyasi ve sosyal çıkarlar devşirmek istediler.
Malum çevrelerce memlekette herkes “aptal” görülür ya da öyle olması arzulanır ya, bu doğrultuda yazılan senaryoların kabul edilmesi istenir, başka bir açıdan değerlendirme yapılamayacağı bilinçaltlarına yerleştirilmek istenir. Bu çevreler yıllarca “katliam” jargonu üzerinden düşüncelerini dayattı. Birçok Müslüman yıllardır hapislerde. Karanlık ama niyeti belirli güçler kendi hedefleri için yandaş olarak gördükleri insanları katletmekten imtina etmediler. Bütün bu gerçeklere rağmen hâlâ Alevi kimliğiyle siyaset yapanlar ezber kalıpların dışına çıkabilecek bir söylem geliştirecek bir özeleştiri yapamadılar.
Faili meçhul niyeti açık nice cinayet hep aynı doğrultuda ilerlerken propagandalara malzeme olarak kullanılan Alevi halkından beklediğimiz şudur: Eğer kendinizi bir şekilde İslam’a nispet ediyorsanız vahyin çağrısıyla buluşup İslam’ın aydınlığını karartmak isteyenlerle hesaplaşın. Ateist, İslam düşmanı siyasetlere kendiniz üzerinden propaganda ve İslam düşmanlığı yapma fırsatı vermeyin. İdeolojik duruşları iyi tahlil etmelisiniz yoksa Allah korusun acılarınızın sürmesi ihtimali her zaman varlığını sürdürecektir.
Ergenekon soruşturma sürecinde yaşananlar bu çerçevede bir fırsat olarak algılanmalıdır, insanları acılara boğarak siyaset üreten malum güçlerle artık hesaplaşılmalıdır. Başbağlar’a gösterilen ilgisizlik sözde hümanist anlayışlarla Sivas’a yoğunlaşan ilginin samimiyetini gölgelemektedir. Darbeci çetelerin ve gizli bağlantıları meydana çıkarabilecek ipuçlarının orta yere serilmeye başlanmış olması hesaplaşma için bir fırsat olmalıdır.
Şu bir gerçek ki karanlık güçleri tamamen gün yüzüne çıkartmak mümkün değildir ama mümkün olabilecek adımlar vardır: Niyetleri önyargılardan arındırmak ve hakikati aralamak için yola çıkmak.
Tarih ilerledi, imkânlar değişti, bilgilenme ve bilinç arttı. Güneşin balçıkla en az sıvanacağı günlerdeyiz. Samimi olanlar bir adım öne çıksın.