Şahin YETİK
HAK İLE BATIL MÜCADELESİNDE TARAF OLMAK
Bismillahirrahmanirrahîm.
Elhamdulillahi rabbil alemin. Vesselatu vesselamu ala resulina muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ve etbaihi aleyhim ecmain.
İçerisinde yaşadığımız şu dünyanın faniliğinin farkınada olan müslümanlar olarak müslümanlığımızı bir hesaba çekmenin zamanının çoktan geçtiğinin farkında mıyız acaba? Bugün islam'ın ağır kanamalı yarası olan Filistin, Irak, Çeçenistan, Afganistan, Libya, Mısır, Suriye vs. gibi mazlum coğrafyalarda hala soykırım hedefli totalitarist, faşist ve sadist İslam düşmanlığı bütün çirkinliği ile sahnede kendisinden başka bir ideolojinin rol almasına müsaade etmezken, elbette ki bizlerin asıl amacı, eğlence, mal mülk sevdası, bu dünyada refah bir hayat için başkalarını unutmak olamaz.
Bugün kendisine müslümanım diyen hiçbir vicdan sahibi insan şuan yaşadığımız topraklarda; asrısaadet döneminde ki bilinçli ve organizeli bir dar-ul islam düşüncesinden bahsedemez. Dolayısı ile mevdudi'ye de atfen bir yerin askeriyesinde, sivil idaresinde, hükümetinde ve hükümete ait binalarında, parlementoda, çarşıda, pazarda, okullarında, üniversitelerinde, mahkemelerinde, polisinde, sosyal aktivitelerinde, sokaklarında vs.yerlerde hükmünün uygulanmadığı, emirlerinin yerine getirilmediği, haşa akla ve mantığa uymayacak,saçma bir ilaha neden inanalım ve ibadet edelim? Öyle ise bir insanın inandığı ilahın insanın yaşamıyla içli dışlı olan bütün her yerde hükmünün uygulanması gerekir.
Mademki bir insanın hayatının olmazsa olmaz alanlarında Allah'ın hükmü uygulanmıyor; o halde o yer için dar-ul İslam'dan bahsedilemez. Aklı selim olan biz insanlar için öyle ise burası dar-ul islam değil dar-ut tağuttur. Ve dar-ut tağut olan bir beldede de İslam'ın insanının İslam'ı hakim kılma mücadelesi vardır. Ve biz islamın insanları için İslam'ı hakim kılma mücadelesi daimidir. Eğer bir yerde mücadele varsa burada iki taraf var demektir. Bu taraflardan biri hak ise diğeri batıldır. Bu taraflardan birine sırtını dönmek diğerine yüzünü dönmek anlamına gelir. Hak ile batılın savaşında tribün diye bir yer yoktur.Mademki bizler hak tarafında olduğumuzu iddia ediyoruz o zaman parçalanmış hakikat hakikat değildir gerçeğini tüm benliğimizle kabul edip, bu mücadelenin ne ferdi olarak ne de fırkalara ayrılarak ya da birbirlerinden ayrılmış / ayrışmış bağımsız gruplar kurarak yürüyemeyeceğinin farkına varmalıyız.
Bilinçli ve organizeli bir islam cemaatinin ihyası için her müslümanın bütün benliği ile çabalaması farz-ı ayndır. Bu doğrultuda şu ayeti kerimelerin iyi incelenmesi gerektiği kanaatindeyim; (Nisa:58-59-83/Ali imran:159/Şura: 36-37-38)
Sonuç olarak eğer kendimizi müslüman addediyorsak, iman etmişsek, o halde bizler sınanacağız demektir.(Ankebut:2) Dolayısı ile bu sınavın çetinliğini ancak birlik ve beraberlik hissiyatı içinde aşabiliriz. Bugün Suriye'de, Filistin'de, Burma'da, Irak'ta, Çeçenistanda ve vs. yerlerde olan mücadelenin biz oralara gidemesekte aynı şekilde, belki daha da çetin hali ile buralara gelebileceğini unutmamamız gerekiyor. Ve bu doğrultuda hazırlık yapıp bilinçli ve organizeli bir İslam toplumunun temellerini vakit geçirmeden atmamız gerekmektedir.