Şahin YETİK

01 Nisan 2018

ZÜMER SURESİ 53. AYETTEKİ

Zümer Suresi 53. ayette geçen "De ki:" Ey kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin ...." bölümünde Allah Rasulune(s) hitaben emir kipindeki "De ki" ifadesinden sonra "...Ey kullarım..." ifadesi üzerine bu ayetin devamında gelen cümlelerin “peygambere ait olabileceği” düşüncesine kapılabilecekler için düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak üzere besmele çekiyorum.

Öncelikle “Kur’an’da geçen “de ki:..” ifadesinden önce “dedi ki:..” ifadesi ile ilgili bir iki hatırlatma yapmak istiyorum.

Allah Rasulü ile alakalı olarak bulabildiğim kadarı ile, Bakara suresinde Mü’minler topluluğu ile beraber 285. ayeti kerimede "Duyduk ve uyduk. Günahlarımızı bağışlamanı dileriz, ey Rabbimiz, dönüşümüz sanadır, dediler." ifadesi, Furkan suresinde 30. ayette bir mahşer manzarası anlatılırken Rasule binaen "Peygamber dedi ki: “Ey Rabbim, kavmim bu Kur'an'ı bir kenara itip bıraktılar" ve son olarak da Enbiya suresinde 4. ayeti kerimede metinde kelime olarak Peygamber geçmemekle birlikte “Dedi ki: "Rabbim gökte ve yerde konuşulan her sözü bilir, (O'ndan gizli kalan hiçbir şey yoktur). O, işitendir, bilendir." ifadeleri Allah Rasulü’yle alakalı olarak Kur’an-ı Kerimde “dedi” ifadesi ile ilişkilendirilebilecek üç ayet olarak karşımızaçıkmaktadır.

Bunlardan birinde, Rasul, Mü’minlerle beraber (münferit olarak değil), diğerinde (Furkan suresi 4) ise o gün diye başlayan ayetlerle beraber okunduğunda ahiret günündeki bir manzarada “Rasul dedi” buyrulmaktadır. (Geleceğe taalluk ettiği için, olacağı kesin olduğu ve üzerinde hiçbir şüphenin olmayacağına vurgu yapmak vecihi ile mazi yani geçmiş formda kullanım Kur’an’ın bir üslubudur.) Yani vuku bulmasında hiçbir şüphenin olmayacağı bir vakıa için gaybdan haber verilmiştir.

Bu iki ayette münferit olan tek kullanım ahirete yöneliktir. Geriye sadece Enbiya Suresi 4. ayette geçen “Dedi ki: Rabbim gökte ve yerde konuşulan her sözü bilir, (O'ndan gizli kalan hiçbir şey yoktur). O işitendir, bilendir." ayeti Allah Rasulü ile ilgili münferit olarak “dedi” diye, Kur’an’da geçen tek ayet olmaktadır ve bu ayette ise müşriklerin ithamlarına yönelik Allah Rasulü’nün ortaya koyduğu tavrı Yüce Allah gündem etmiştir.[1]

Zümer Suresinin ilgili 53. ayeti kerimesinin nüzul sebebine göz attığımızda; genel hatları ile cahiliye dönemlerinde işlemiş oldukları hataları münasebetiyle çok üzgün durumda olup pişmanlıklar yaşayan ve Allah Rasulü’nün bütün rahatlatma çabalarına rağmen, kendileri ile alakalı Rabbani bir mesaj yani vahiy bekleyen bazı kimseler ile ilgili olduğu kaynaklarda geçmektedir.[2]

Peki “kullarım” ifadesi ne olacaktır? Yukarıda verilen bilgiler ışığında biraz da zor işlerde basit düşünmek prensibince şöyle desek nasıl olur? Allah Rasulü (selam olsun ona) insanları inzar etmek üzere gönderilmiş olan bir elçiydi.[3] Peki elçi ne idi ve işlevsel olarak nasıl tanımlanırdı?

Sözgelimi bir elçiyi birilerine gönderen bir merci elçisine hitaben “onlara de ki:…” dedikten sonra, gelen cümleler elçinin mi olur yoksa elçiyi gönderenin mi? Elbette ki elçiyi gönderenin olur. Zira elçi kendisini gönderenin buyruklarını ekleme veya çıkarma yapmaksızın iletmekle sorumlu bir görevlidir. Peki Yüce Allah, kullarına yönelik olarak elçilikle sorumlu tuttuğu toplumuna yönelik olarak elçisinden, "Ey kullarım" diye bir hitapta bulunmasını istemiş olabilir mi? Elbetteki Rahman’ın uluhiyet ve rububiyette asla şerik kabul etmeyeceği son derece açık ve net olduğundan, bu durum söz konusu olamaz.

Bu konuda Âl-i İmran suresi 64. ve 79. ayetler de açıktır:

“De ki: Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda ortak (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim. Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız.” (Âl-i İmran suresi 64)

“Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun, demesi mümkün değildir. Bilakis, okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz, der.” (Âl-i İmran suresi 79)

“De ki:..” ifadesi ile ilgili benzer diğer ayetlere bir göz atalım.

Bakara suresinin 97. ayetinde geçen, "De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir." Bu ayette geçen "...senin kalbine..." ifadesinden de yine aynı şekilde "De ki..." ifadesinden sonra gelen cümlelerin bizatihi Allah'ın sözleri olduğu yani Allah’ın, resulüne ne söyletmek istiyorsa onları vahyettiği açıktır. Yine aynı surenin 139. ayetinde “De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olduğu halde, O'nun hakkında bizimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Biz O'na gönülden bağlananlarız.” vb. ayetlerde Allah, elçisine muhataplarına karşın neler söylemesi gerektiğini vahyetmiştir.

İsra suresinin 95. ayetinde geçen, "De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.” Elbette ki bu ayeti kerimenin sonunda yer alan "gökten bir melek peygamber indirirdik" sözü peygamberin kendisine atıfla söyletilmiş olamaz.

Nur Suresi 54. ayette geçen,"De ki: "Allah'a itaat edin, Rasul'e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık onun (Peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir." ayetinde geçen "Eğer ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir" bölümünün de Allah Rasulü’nün kendisine ait cümleler olarak söyletilmiş olması mümkün değildir.

Zümer Suresi 53. ayetin içeriğindeki “kullarım” ifadesinin Allah Rasulü’ne atfedilmesinin doğuracağı mantık hatalarını bu çözümlemelerden sonra hiç gündem etmeye gerek duymuyorum, zira ayetin bütünü; Rabbimizden ümidini kesenlere yönelik olarak bizatihi günahları bağışlayan Rabbimizin ümid vaad eden, müjdelere gark eden sözleridir.

Rabbimizden Kitabını hakkıyla anlayabilmemiz için, Kitabını fehmimize ve fehmimizi de Kitabına açması dualarımla sözlerimi bağlıyorum. Selam ve dua ile…

 


[1]Enbiya suresi 1-5

 

[2]Müslim,İman, 193. Vâhidî, Esbâbu'n-Nüzûl, 236-237

 

[3]Âli İmran 144