Sabiha ATEŞ ALPAT

10 Ocak 2012

HİCRET

Sözlükte kişi ve ya kişilerin bulundukları yerden göç yolu ile ayrılmaları anlamına gelse de, hicret Allah için safını belirlemenin, bâtılın her türlüsünden hakkın safına hakça geçişin adıdır…

Hicret, Allah’a koşmanın, küfre, bâtıla, yanlışa, çirkine, kötüye tavır alışın, boyun eğmemenin destansı ifade şeklidir... Hicrettir insanı yüksek ideallere kavuşturan. Sevdaysa insanı yollara düşüren, hicret yolculuğudur vuslat anını bayrama çeviren…

Hicret sadece beden ile yapılan bir ibâdet değildir…

Mü’minlerin hayatını düzenlemesi için gönderilen Kur’an’da hicretin ilk gündeme geldiği sûre Müzzemmil sûresidir...

“Onların dediklerine sabret. Ve onlardan güzellikle hicret et (ayrıl)” (Müzzemmil: 10)

Ayrıl emriyle şimdilik kast edilen Mekke’nin terk edilmesi değildir. Safların netleşmesi için bâtıla karşı alınacak rabbani tavırlar... İyiliklerin yaygınlaşması için kötülüklere alınacak rabbani tavırlar… Güzelliklerin meydana çıkması için çirkinliklere alınacak rabbani tavırlar...

Doğruların bilinmesi için yanlışlara alınacak rabbani tavırların ifade ettiği hicret... 

Bâtıl olan her şeyden hicret etmek, yanlıştan, çirkinden, kötülüklerden yapılan hicret…

İslam’a ait olmayan her türlü bakış açısından, düşünce tarzından, kültür  ve edebiyat algısından. Bâtılın siyaset ve yönetim algısından.  Bâtılın  ibadet ve ahlak algısından hicret et!..

Hicret bir yolculuktur. Hiçbir yolculuk azıksız olmaz. Hicret yolculuğunun azığı sabırdır… Sabır yükünü yüklenenler kurtuluşa erecek olanlardır...

İslam gelmiş ve bir göç emri başlamıştı. Başta şirk olmak üzere hayatın tüm alanlarında vahye ters olan, Allah’ın razı olmadığı her şeyden göç emri! Tavır almak, saf belirleyerek tercihini Allah’tan yana yapmak!.. Boyanmak İslam’ın rengine ve tek renk almak!..

Bırakmak rızaya giden yolda her ne varsa, kurtulmak tüm sufli bağlardan ve yola koyulmak, adına hicret diyerek!..

Bu  net tavır ve berrak saflara tahammülü olmayanlar olacak ve bulanıklaştırmak için “Yobaz”, “Gerici”, “Çağdışı” gibi yığın yığın laflar edecekler… Tüm bu sataşmaların, dik duruşunu etkilemediğini görünce bu defa kararlar/kanunlar alacaklar. Tüm çabaları Muhacirin yani hicreti yaşayanın azmini kırmak...  Ve kanunlar, kurallar, yaptırımlar ve işkenceler, her yolu deneyecekler. Onlar tüm yolları denerken muhacir de denenecek. Kulluğuyla, samimiyetiyle, yani imanıyla denenecek. Onlar yolları deneyecek sen de deneneceksin… Tüm yollar  tükendiğinde yine vaz geçmek yok. Bu defa mekansal hicret gündeme gelecek ve sen "Söz konusu Rabbim Allah olunca, vatan dahil gerisi teferruattır" diyerek düşeceksin yollara!..

Hicret  olmuş bitmiş tarihsel bir vaka değildir. Her zaman, her an yaşanabilen bir ibadettir. Zira hicret iman etmenin, Allah’a ve Resul’üne bağlılığın, Allah için vaz geçmenin ve sadece Allah’ın rızasını seçmenin pratiğidir.

Allah’a koşmanın adıdır hicret!.. Davayı sahiplenmenin, kimlik tercihinin en güzel ifade şeklidir hicret!.. Kalp ile, dile ile ve beden ile yapılan hicret sadece mekan değişikliğinden ibaret değildir... Allah’ın sevmediği ortamları terk etmek, Allah’ın razı olmadığı sözlerden kaçınmak, Allah’ın istemediği ortamlardan uzaklaşmak da hicret kapsamındadır… Ve Allah’tan yana tavır almanın hiçbir yolu kalmadığı zaman da yurttan, evden, mekandan Allah için ayrılmanın adıdır...

Hicret denilince Muhaciri, Muhacir denilince Ensarı ve Ensar denilince kardeşliği hatırlıyoruz!..

Ve düşünmeden edemiyoruz;

Bâtılı bırakıp gelen Muhacirlere...

Yanlışı bırakıp gelen Muhacirlere...

Çirkinden vaz geçip gelen Muhacirlere...

Vel hasıl Allah için Hicret edenlere Ensar olmak vazifesinde durduğumuz nokta  neresidir? 

Ya Kardeşliklerimiz? Kimin rolündeyiz? Yusuf’un kardeşlerinin rolü müdür sergilenen, yoksa Yusuf’un rolü mü?!

Hayat akıp gidiyor, hayat zaten bir göçten ibaret. Ölüm elçisi gelmeden evvel hicretimizin neye, kime, nasıl olduğunu bir daha gözden geçirmeliyiz… Kapital, seküler, modern dünya algısından Allah’ın öngördüğü algılara hicretin zamanı gelmedi mi?..

“Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Ankebut 26)…

 Hayatı yanlış kitaplardan okumaktan vaz geçip, hayatı Kur’an’dan okumak için Kur’an’a hicret etmenin vakti ne zamandır?!

“Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu bâtıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?
Onda, 'Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir' (diye mi yazılı?)” (
Kalem: 36-38)

Her türlü kompleks  duygulardan kurtulup izzeti Allah’ın emrettiklerinde bilerek, ölçüsüz ölçülerden hicretin vakti hangi aradır?!

“Her türlü kötülükten/pislikten (riczden) ayrıl (hicret et)” (Müddessir: 5)

”Ricz”, Rabbimizin haram kıldığı, her türlü maddi ve manevi yönelimi ifade ediyor...

Hicret İlk emir edilen ibadetlerdendir.  “Güzellikle onlardan ayrıl” emriyle  safların net çizgilerini çizmiş. ”Her türlü    kötülük/pislikten (Riczden) ayrıl (hicret et)” itikatta şirk, hurafe, put, atalar dini/izi ne varsa... Amelde; riya, bidat, çirkin ne varsa... Ahlakta her türlü çirkin özelliklerden ne varsa ayrıl emri verilmiş ve tam manasıyla tevhidin hakikati gün gibi yaşanarak aydınlatmıştı Mekke’yi…

Bu aydınlığa tahammülü olmayan karanlık güçler vaz geçilmesi için her türlü baskıyı denemişlerdi. Artık hiç yol kalmamıştı. Ya saflar karıştırılacak ve netlikler silikleşecekti ya da yine “Hicret” ibadeti bu defa mekansal olarak gündeme gelecekti. Öyle de oldu. Habeşistan’la başlayıp, Yesrib ile devam eden göç, hicretin mekansal boyutunu öğretiyordu bizlere. Nereden? Nasıl? Ve ne için?.. 

Ya hicret ya hezimet!. Yok başka alternatif...

Haa! Bir de kendisinden hicret edilmesi yasak olan, kınanan bir konu vardı. O da Kur’an’dan hicret konusuydu! Kur’an’a hicret edilmesi gerekiyor ve adeta yaşayan Kur’an olunması isteniyordu insandan. Ama o Kur’an’a hicret edecekken Kur’an’dan hicret edebilmişti.

İşte bunu haber veriyordu Rabb’imiz. Hesap günü, kendisine hicret edilmesi gerekirken kendisinden hicret edilmiş olan Kur’an  konusunda Hz. Peygamberin dillendireceği şikayeti bu günden haber veriyordu Rabbimiz:

“Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kur'an'ı terk edilmiş (mehcur) olarak bıraktı” (Furkan: 30)

Şimdi Topyekun yeniden Kur’an’a hicretin tam vaktidir… Hayat yürüyüşünüzün Hicret bilinci ile olması duasıyla…