Ahmet ÖRS
İŞARET FİŞEĞİ
Alevi açılımı yapıyor hükümet. İyi bir şeydir herhalde, tam bilemiyoruz ya nedir, ne değildir diye ama bir sıkıntı varsa üzerine gitmek lazım. Alevilerle ilgili daha önce yazdım. Taleplerinde haklılıkları epeyce var ama onlar da herkes için adalet taleplerini yükseltmeliler. Elbette başkaları da onlar için samimi bir şekilde adalet taleplerini yükseltmiyor ama artık birileri ilk adımı atmak zorunda. Kemalist ideolojiye toplumsal taban olup İslami çevrelere dönük yasakları dillendirmekten imtina edecek bir Alevi açılımı sürecinden yanayız. Zorunlu din dersi, cem evleri, diyanetten pay gibi istekleri cesurca dile getirilip uygulanmalı. Öyle görünüyor ki Alevi açılımı bu netameli meselelerin çözümüne doğru yol alacak.
***
Ermeni meselesi de daha öncesinde olmadığı kadarıyla geldi gündeme oturdu. Bahar havası yaşanacak yakında ilişkilerde. Geçmişle yüzleşmeye dönük başbakan önemli sözler söyledi (bağlamı problemliydi ama yani şu mayın ve İsrailli firma meselesi). Faşizan uygulamalardan bahsetti haklı olarak. Öyle görünüyor ki kimileri köpürse de Ermeni meselesinde tartışmalar belli bir noktaya kadar gidecek. Ciddi bir diretme var doğrusu, özellikle liberal aydınlardan. Hükümet de bu doğrultuda adımlar atmak istiyor. Yani görünen o ki bu büyük tabuda da sarsıntı kaçınılmaz.
***
Kürt sorunu (mesele denmez ne hikmetse, solcular mı yerleştirdi kavramı acaba? Ermeni meselesi denir oysa: Muhafazakâr terminolojisi. Korkulara göre terim!) da “tarihi fırsat yakalandı” söylemleriyle önemli bir aşamaya geçecek gibi görünüyor. Küresel konjöktürün de rüzgâriyle bu “sorun” bir şekilde bir çizgide disiplinize edilecek. Elbette büyük acılar çekildi. Çözüm diye sunulan şey de ne kadar halkların beklentilerini karşılayacak, o da başka problem ama işte bir şekilde Kürtçe tvdir, Kuzey Irak’tan petrol sevkiyatıdır, askerin bile bazen ılımlı yaklaşımlarıdır derken bir şeyler olacak. Sarsıcı bir gelişme de bu meselede yaşanacak, herkes epeyce şaşıracak.
***
Ergenekon çetesi çökertilemese de kuyruğu yakalandı diye ümit ediyoruz. Yani öyle bir şey ki darbeciler az ya da çok bu niyetlerinden dolayı yargılanıyorlar. Türkiye için fevkalâde bir durum. Her ne kadar beynelmilel destek bu dava için ehemmiyetli bir takviye olsa da karanlık ilişkilerin, kirli süreçlerin orta yere dökülmesi bakımından elimizi kuvvetlendirmiş oldu. Darbecilerin yargılanması görülmüş şey değilken, yeterli ya da yetersiz ama bir darbe yapılanmasının yargılanıyor oluşu yukarıdaki gelişmeler gibi önemlidir. Demek ki burada da “gelişme” olabiliyor ve olumlu adımlar atılabiliyormuş.
***
Bütün hayati konularda gelişme olur, Müslümanların “sorunlarında” (ya da meselelerinde!) gelişme olmaz! Olsun kardeşim, diğer bütün meselelerde gelişme olsun, çözüm olsun, onlar bizim için de sorun ama bizim taleplerimiz ne olacak? Müslümanlar önemli bir azınlık ya da Lozan’a göre çoğunluk (ne demekse!) değil mi? Başörtüleri yasak, İslam hukukunu hayatlarının hiçbir alanında kullanamazlar, ideolojik dayatmalar eğitimden başlayarak hayatlarının bütün alanlarını kuşatmış onları bunaltıyor ama yok! Bir bahar havası, sorunların çözümüne ilişkin hükümetlerden, aydınlardan işaret yok!
***
Hakiki işaret sahiplerine ilanen tebliğ olunur!