Ahmet ÖRS

30 Temmuz 2008

KENDİNİZİ DİRİLTİN, HURAFELERİ YIKIN

Her geçen yıl hurafeler daha bir yaygınlaşıyor. Her geçen gün din daha çok afyonlaştırılıyor. Modern anlayışlara inananlarla gelenekçi kör inanışlar hurafeci din anlayışında buluşuyor.

 

Kandil geceleri günahlarını sildirme niyetindeki milyonlar camilere akın ediyor. Cep telefonu şirketleri kandil mesajları vesilesiyle rekor ciro yapıyorlar. Mevlidler, ilahiler, teganniler derken insanlar kendilerinden geçiyor. Bin yıllık günahları sırtından atmanın rehavetiyle cemaat hafifliyor, ortalık duruluyor, hayat bir sonraki gün kaldığı yerden devam ediyor: Faiz ticaretin temelinde yer almayı sürdürüyor, Irak’ta ve Filistin’de Müslümanlar katlediliyor, işgal ve yağma İslam dünyasının kaderi olmaya devam ediyor, Türkiye’de İslami kimliğe dönük baskılar, yasaklar katmerleşiyor ama kandillerin, hurafeci din mensuplarının kılı kıpırdamıyor. Nasıl olsa bir dahaki kandilde oluşacak günah yekûnu da silinecektir!

 

Artık bir an evvel bu gidişe dur demeli. Artık bu kadar abuk sabuk anlayışlar din diye insanlara sunulmamalı. Artık umreler, sosyeteden muhafazakâr zenginlere kadar, dini bir turizm olarak algılanarak hem tatil hem günahları silme mantığıyla yapılmamalı. Artık kandillerde iyi niyetlerle camilerde toplanan kalabalıklara vaiz efendiler yalanlarla örülü bir din götürmemeli. Yalan, sahtecilik vaizlerın en çok ele aldıkları konuyken Allah’ın dini hakkında uydurulan yalanlar aynı kişiler tarafından insanlara din adına anlatılmamalı.

 

Artık yapılmaması gerekenler için cesaretle öne çıkacak sorumlu, cesur insanlar olmalı. Bunu özellikle bu din anlayışının taşıyıcılarını muhatap kabul ederek söylüyorum. Elbette her Müslüman bu konularda aynı sorumluluklara sahiptir ancak ritüellerin taşıyıcısı olan insanlar için mesele çok dava vahimdir, çok daha önemlidir. İnanarak ya da inanmayarak bu hurafeleri cemaatlerine aktaran kişiler kendilerini kökten sorgulasınlar. Allah’ın rızasını kazanacakları büyük bir arınma/arındırma eylemine imza atsınlar.

 

Ey imamlar, müezzinler, vaizler, müftüler, gönüllü cami-cemaat hizmetkârları, yerel önderler, üzerinizdeki vebali ödeyin! Artık Allah’ın dini hakkındaki yalanlara meydan okuyun! Size değer veren insanlara hakikati götürün! Bunu yapabilmek için önce kendinizi hakikate cesur bir şekilde açın. Korkmayın. Ahirette kimse kimseyi tehdit edemeyecek, kimse kimseye yardımcı olmayacak! Asırların tortusunu toplumun üzerinden atın. Sahte tanrılara sahte din anlayışı üzerinden boyun eğdirilmeye çalışılan halkınıza hakikati söylemekten çekinmeyin. Allah’ın Kitabı yanınızda durduğu halde kapağını açıp anlama uğraşısı vermeme yanlışına dikkat kesilin. İşgallerle yağmalanan İslam dünyasını, yasaklarla boğulan memleketimizin durumunu görün, hissedin ve insanlar ve kendiniz için özgürlük meşalesini yakın! Sahte inançlara teslim edilerek uyuşturulmak istenen insanları siz uyandırmak için sarsın! Bırakın sizi kınasınlar, hakkınızda dedikodu yapsınlar, ne önemi var! Resullere, bütün tevhid önderlerine de aynısını yapmadılar mı?

 

Hayata müdahale eden bir din ancak Kur’an merkezli olarak algılanabilir. Kur’an’la irtibatı kuvvetlendirin. Dinin belli günlere has, rehabilite işlevi gören, sözde gönüllerle sınırlı bir inanç olmadığını, bütün yıla, her dakikaya yayılan bir sorumluluğu kulluk görevi olarak belirttiğini, bir iki gecede kurtulma fikrini telkin eden sapıklıkların İslam’da yerinin olmadığını haykırmaya başlayın. Belki çok özgür değilsiniz ama şartları, sınırları zorlayın. Ergenekon çetesinden küresel gelişmelere kadar can alıcı meseleleri Allah’ın dini çerçevesinde değerlendirin. Asırlardır din adına sergilenen pespayelikleri halka anlatın. Kınayıcıların kınamasına aldırış etmeyin. Yarın ahiret gününde Rabbimize vereceğimiz hesabı düşünün.

 

Sahte, hurafeci, hazcı, tegannici, menkıbeci, gönülleyici din anlayışlarının uyuşturduğu insanları uyarmanın vakti geçiyor. Zararın neresinden dönersek kârdır. Yeni bir diriliş için hızlı bir şekilde kendi bilinçlerimizi diriltelim ve o motivasyonla ölmüş bilinçlere can aşılayalım.