Sabiha ATEŞ ALPAT
KİTABINA UYDURULAN TESETTÜR
Allah’a iman eden müminlerin kitaba uymaları imandan sonra ikinci farzdır.Rabbimiz, Kitab'ı kendisine uyulsun diye gönderdiğini ayeti kerimelerle açıkça beyan etmiştir.
İlahi emirlerin uygulanmasında Peygamber (s) uygulaması olmazsa olmaz şartlardandır.Ardından sahabe kavli ve daha sonra da alimlerin açılımlarına(içtihad) bakmak zorunluluğu vardır. İman ettim diyenler mükelleftirler…Sorumluluklarını yerine getirmede gevşek davrananlarla takva sahibi olanlar bir tutulmayacaktır.
“Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanları yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar gibi (bir) mi tutacağız? Ya da muttakileri facirler gibi (bir) mi tutacağız? (Sad:28)
Şeytanın, “Nasılsa Allah affeder” ves vesesine karşı ferasetli mü'minler uyanık olmalıdır.
“Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.”(Lokman:33)… Buyrulmuş ve iman eden müminler uyarılmışlardır.
Nefsin arzu ve isteklerinin de ilah pozisyonuna gelebileceğini unutmamak gerekir.Nefsimi yenemiyorum gibi ucuz bir mazeretin arkasına farz hükümlerde sığınmak doğru değildir.Zira kişi başkalarını ilahlaştırdığı gibi nefsini de ilahlaştırır. Bunun en açık delili Furkan Suresi 43. ayette belirtilmiş ve şöyle buyrulmuştur:
“Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?” (Furkan: 43)
Önemli olan diğer bir husus ise İlahi emirleri anladığımız gibi değil emredildiği şekilde ifa etmek zorunluluğudur.Emirlerin manevra alanları, yani neyi nasıl ne kadar uygulanması gerektiği Allah ve Rasulü tarafından belirlenmiş,insanoğlu hiçbir alanda başı boş bırakılmamıştır
“Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır." (Haşr:7)
Bu girizgahtan sonra bu yazımızda Çağın Mü’minelerine bir hatırlatma,bir çağrı,bir sitem olsun diye kitaba değil kitabına uydurulan Tesettürden bahsetmek istiyoruz.
Bir hatırlatma olsun için; Tesettürün şekli olmasa da bir ölçüsü var unutmayalım.
Bir çağrı olsun için; Bugün tercih edilen bir çok kıyafet şekli dış tesettür ölçüsünde değil! Gelin, Allah’ın ayetlerini murat ettiğimiz şekilde değil murat edildiği ölçüde ifa edelim…
Bir sitem olsun için; Ey bu çağın Mü’mineleri neden örtümüz, tesettürümüz bizim ellerimizle can çekişir oldu!
“Ahiretten (cayıp) vaz geçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır. ( Tevbe: 38)
Farza değil tarza tabi olmak niçin?!
Ey b u çağın Mü’mineleri!
İman ettiğiniz Yüce Allah, Kitab-ı Keriminde tesettürü farz kılmıştır. İbadetlerin ölçüsünü bildiren fıkıh ilmidir. Hiçbir fıkıh alimi kadının dişiliğini öne çıkaran kıyafetler için “caizdir” dememiştir.
Tesettüre giren hükümleri şöyle sıralayabiliriz.
1: Mü'mine bir kadın süslerini,ziynetlerini,güzelliklerini kendisine nikah düşen erkeklere gösteremez.
“Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (Ahzap:33)
Haydi soralım kendimize ,giydiğimiz kıyafetin kendisi süs ise : Başımızda saçlarımız hörgüç gibi topuz yapılmışsa.Hafif makyaj ile ayakkabıların rüküşlüğü yürüyüşümüze endam katıyorsa sormak gerekir Hangi tesettür?!.
2: Mü'mine bir kadının dış kıyafeti topuklara kadar uzun, vücut hatlarını belli etmeyecek kadar bol.İçini göstermeyecek kadar geniş olmalıdır.Par düse üzerine eşarp takılıyorsa eşarp büyük ve göğüsleri kapatacak düzeyde olmalıdır.
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir”. (Ahzap:59)…
Şayet sıkma bir başörtüsüyle başa şekil verilmiş ise!.Altta pantolon üzerinde yarım tunikler ve ya vücuda oturan dar pardisölerimiz varsa sormak gerekir hangi tesettür?!.
Aynı şekilde çarşaf giyilmiş ve fakat yürüyüş,konuşma uslubu,bakışmalar insanları fitneye düşürüyor ve fitne sebebi olunuyorsa hangi tesettür?!.
3: Mü'mine bir kadın Karşı cins ile konuşmak Durumunda kaldığında vakarını koruyarak sesini kıvırtmadan konuşmak zorundadır…
“Siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. (Ahzap:32)..
Konuşmak durumunda kaldığımız vakit sesler nağmeleşiyor,inceliyor ve dikkat çekici bir pozisyona giriyorsa sormak gerekmez mi Hangi tesettür!?.
Tesettür emri bizim elimizde uygulama anlamında tüyleri yolunmuş kuşa dönerken,Hadis ve fıkıh kitaplarında
- Geniş, bol ve topuklara kadar uzun olmalı
- Kalın olmalı, ten rengini belli etmemeli
- Yabancı misyonların özel kıyafeti olmamalı(rahibe kıyafeti örneğin)
- Süslü olup, kendisi ziynet hükmünde olmamalı
- Erkek kıyafeti olmamalı diye tarif ediliyor… Tüm bunlar kadınların dişiliklerini, istismara,yabancı erkeklere kapatması, kişiliği ile var olmalıdır mesajını taşımaktadır..Hatırlatmak Mü’minlere fayda veriri hadisinden hareketle bir kez daha hatırlatalım!...
Yani hicap kur’an ve sünnetin ortaya koyduğu ölçülerde bir giyiniştir. Tesettürlü ama şık olmak,hangi düşünce yapısının ürünüdür.Canımızı acıtan bir mesele Tesettür!..
Yanlış anlaşılmaya tesettürün varlığı değil,tesettürün ruhundan çıkarılışı bunun uygulayıcılarının da inanmış olanların olmasıdır canımızı acıtan!.Ayetlere bütüncül yaklaştığımız da bir kimlik portresi, tavır ve davranış ölçüsü okunduğu halde bunlara dikkat kesmenin “Allah’tan hakkıyla ittika” etmekle mümkün olduğunu anlıyoruz. O halde bunları dikkate almayanlar Allah’tan korkmuyorlar değil midir bunun tersten okunan mesajı?!.Bir vakar,bir duruş,bir kimlik anlatan bu ayetlere rağmen,şimdi bakıyoruz,başında bir parça bez parçası o da aksesuar niteliğinde..Yüzü boyalı, bir çoğunda pardisö yok,bir çoğunda da var olan pardisölerin kendisi süs.. Ayakkabısından,çantasına tüm kıyafeti, yetmezmiş gibi tavırlar endamlar,konuşmaları da tüm süksesine eşlik ediyor. Ölçüye uymadığı halde tesettürlü! (MÜ?) olarak kendini avutan, ve Allah’ın örtü emrini ifa ettiğini sanan hanımlar!. Biraz modern olmanın sarhoşluğu ile ne yardan ve ne de serden geçmemenin kurnazlığı ile nefislerini kandıranların sayısında ciddi artışlar gözükmektedir…Nefislerden alınan fetvalarla oluşturulan giyim tarzı ancak nefisleri razı eder!...Allah’ın rızasına talip olanların,Allah’ın rızasını her şeyden üstün tutmaları gerekmektedir.
Ey Mü'mineler!.
Sahabe hanımları sınavlarını verdiler ve gittiler. Şimdi asrın sahabesi olan bizlerde sıra. Tesettür gibi toplumun ıslahında ciddi etkisi olan farz olan bir ibadeti Allah emrettiği için ve de Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirmeliyiz!.
Bu konuda ciddi bir görevde evin reisleri olan baba ve eşlere düşmektedir. Her çoban güttüğünden sorumludur. Bu nedenle ellerinin altında bulunanların fıkıh ölçülerinden çıkmalarına müsaade etmemelidirler.