İslam BAŞARAN

12 Mart 2015

KUR'AN'IN İLKESEL DURUŞUNA SAHİB OLMAK

İslam'a en büyük zararı hiç kuşkusuz, İslam'da ayrılığa düşenler, fırkalaşanlar, gruplaşanlar vermiştir. Kur'an ve sünnet çizgisine sadık kalanalr istisna olmak kaydıyla, her fırkanın, grubun bir dini, ilahı, putu, kitabı olmuş ve bunlarla övününmeyi ibadet saymışlardır. Gaflet, dalalet  üzere belirlenmiş istikametler, Kur'an'ın bütüncül mesajını, ilkesel duruşunu örterek, din içerisinde, dinlerini parçalayarak, her parçadan bir din oluşmuştur. Böylece hak üzere görünüyor olsa da cahiliyeye giden bir yön almışlardır.

İslam'da ayrılığa, gruplaşmaya yer yoktur. Aksine birleşmek, topyekun hablullah'a sarılmak, dini  ayakta tutmak vardır, bu da Müslümanların üzerine farz kılınmıştır. Kur'an'ın vermiş olduğu bütüncül mesaja baktığımızda Tevhidin hayata yansıtılması gerektiğini görürüz. Tevhidin hayata yansıtılmadığı bir yerde tevhid örtülmüş olur. Vahdete giden yol, tevhidin ortaya çıkarılmasıyla olur. Günümüzde vahdet oluşmuyorsa, tevhidin yeterince ortaya çıkarılmamasından kaynaklanmaktadır. Bahsedilen konulardan ziyade daha çok gurupçuluk, ön plana çıkarılmaktadır. Alemlere hükmeden Rabbimizin indirdiği Kur'an'da bahsedilen konular üzerinde ayetlerle şöyle hükmünü bildirmiştir;

Fakat insanlar bu (İslam) inanç birliğini yıkarak çeşitli gruplara ayrıldılar. Her grup kendi inanç sistemi (Kitabı) ile övündü. Mu'minun/53

Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. Enam/159

Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. Al-i İmran/105

İşte bu, (Kur'an) benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O'nun (Allah'ın) yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti. Enam/153

Dosdoğru yolu gösteren Allah'a hamd olsun. Okuduğumuz ayetleri genelde tarikatlara atfederek yorumlanır, aslı ise Kur'an'da bu tutuma sahip her gurup için atfedilmiştir. Ülke sınırlarını kaldırarak düşünürsek, yeryüzünde din adı altında çatılaşan her insana hitap etmektedir.

Müslümanlar olarak duruşumuz ilkesel olmalı. Yalnızca Allah'a davet edenler olmalıyız ve bu davetin önüne Vakıflar, dernekler, hocalar geçmemeli, geçirilmemelidir. İslamın ilkelerini esasa almalı onlar üzerinde tefekkür etmeli, gereğini yerine getirme gayreti sergilemeliyiz. Aksi halde tefrikaların ve grupculuğun önüne geçilemeyecektir. Rabbimiz, Resulullah (s) hakkında Kitabında bizlere şöyle buyurmaktadır:

Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde (sizlere) güzel bir örnek vardır. Ahzap/21


Rabbimiz Resulullah (s)'i mükellef tuttuğu ve bizlerede örnekliği Kur'an'da şöyle bildirilmekte: Sana vahyolunana uy... Yunus/109 De ki: 'Dini Allah'a halis kılarak O'na kulluk etmekle emrolundum. Zümer/11 De ki: “İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz... Yusuf/108 Ey iman edenler, Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin. Enfal/20

Resusullah (s) risaleti Kur'an üzere kurulu olduğunu Kur'an okuyucuları olarak bilmekteyiz. O ilk neslin ilkesel duruşunu örneğe aldığımızda, bizlerinde onlar gibi Kur'an'ın ilkesel duruşuna sahip olmamız gerektiği görmekteyiz. Yalnızca böylelikle tüm peygamberlerin gönderilme gayeleri üzere olabiliriz.

Müslümanlar olarak tabelalar altında kendi koyduğumuz ilkelerde değil Kur'an'ın ön plana çıkardığı ve resüllerinde tabi olduğu ilkelerde birleşmeye öncelik göstermeliyiz. Tabelalar altında yüz kişi, bin kişi, onbin kişi olmak yetmez. Birlik beraberlik olmadıkça, bir fırka, öbek, gurup olmaktan çıkamayız. Böylesi dar kadrolarla mutlak belirleyici hakkına kimse sahip değildir. Bir toplumun dönüşümündeki en büyük etken bir gaye üzerinde ilkesel duruşu sergilemekten geçer. Bu gaye ise insanı, toplumu birleşmeye götürür.

... O, sizi seçmiş, atanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kuran'da, peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Artık, namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır! Hac/77,78

Selam olsun İslamın ilkesel duruşuna sahip olanlara ve bu uğurda gayret gösterenlere..