Ahmet ÖRS
NEYDEN KORKUYORSUNUZ?
NEYDEN KORKUYORSUNUZ?
Çocuklarınız kendilerini kaybetmişler. Ahlaksızlık batağına sonuna kadar gömülmüşler. Niçin yaşadıklarının farkında değiller. Umutsuzlukları yüzlerinden belli. Kapitalizmin bir nesnesi, tüketimin bir hedefi olmaktan kurtulamamışlar. Cinsel sapkınlıklardan, süfli arzuların tatmininden başka bir çıkış yolu bilemiyorlar. Okullarında uyuşturucuya, sigaraya, anlamsız müziklere teslim olmuşlar. Kız erkek ilişkilerinden başka hayatlarını adadıkları bir inançları kalmamış; futboldan başka bir uğraşları olmamış. Hayatlarında tutunacak bir dalları yok. Ailelerine karşı bir sorumlulukları yok. Kurtuluş çağrısından haberleri yok. Aileleri ve toplumlarıyla beraber büyük bir yok oluşa doğru gidiyorlar. Hakikatin çağrısından niye korkuyorsunuz? Çocuklarınızın kurtuluşu çağrısından niye korkuyorsunuz? Vahyin diriltici, kimlik kazandırıcı çağrısından niye korkuyorsunuz?
Ekonominiz dibe vurmuş. Hayatınızın temeline oturttuğunuz kapitalist hedeflerinizden bile ne kadar geri düşmüşsünüz. İlahi özü kaybedince mutluluğu üretmek ve tüketmekte bulmuşsunuz. Kapitalist kaygılarınız hiçbir ahlaki değer bırakmamış. Bedenler satılığa, pazarlara çıkarılmış. Çılgın bir tüketim anlayışı ve pompalanması altında iyice tükenmişsiniz. İnsanlığınızı hatırlatacak bir şeyiniz neredeyse kalmamış elinizde. Kendiniz ve ülkeniz için düşündükleriniz, tasarladıklarınız hep boşa çıktı işte. Borçlar altında bir ekonominiz, sömürünün pençesinde bir ülkeniz var. Alacaklarınızla verecekleriniz arasında büyük bir uçurum var. Emperyalistlerin pazarı olmaktan başka bir şey yapamamışsınız. Ahiret gerçeğine bîgâne kalışınız dünyaya sıkı sıkıya sarılmanız sonucunu doğurmuş ancak onda da muvaffak olamamışsınız ve öyle görünüyor ki asla da olamayacaksınız. Peki o halde hakikatin çağrısından niçin korkuyorsunuz? Adaleti ve kardeşliği emreden yüce mesaja niçin teslim olarak her iki dünyada da mutluluğa talip olmuyorsunuz? Kanaati telkin eden, yaşadığınız hayatı mutlak kılmayarak gözlerinizi kör olmaktan koruyan inançtan niçin ürküyorsunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Allah’ın kitabına çağıran, güzel ahlak sahibi insanları düşman bellemek size ne kazandıracak? Tarihin ortaya koyduğu en mükemmel insan örnekliklerini benimseyen kuşaklardan niçin bu kadar nefret ediyorsunuz? Kitap ve mesaj yanı başınızda durduğu halde elinize alıp da sayfalarını karıştırmıyorsunuz. Hidayet pınarını görmezden geliyorsunuz. Ahlakın, adaletin, mahremiyetin, kardeşliğin uzağına düşüyorsunuz. Kendi kendinizi engelliyorsunuz. İfşa edilen mahremiyetler size ne kazandıracak? Umutsuz çığlıklar, maddi manevi bunalımlar size ne kazandıracak? Kalbinizin üzerindeki kirleri daha ne kadar artıracaksınız?
Bir açmazdasınız, kabul edin. İnsanları inandıkları için tehdit etmeyi bırakın. Ayak diremeyin. Hakikatin çağrısına kulak verin. Kaybettiklerinizi gözünüzün önüne getirin. Kulaklarınızı etrafınıza tıkayın, elinizi vicdanınıza koyun. Kitabın sayfalarını çekinmeden aralayın. Tekebbür etmeyin, Kitab’a doğru bir adım atını. Tehdidin dilini üretmeyin, teklifin çağrısına evet deyin. Ölüm size gelmeden evvel düşünüp öğüt alma şansını değerlendirin.
Kutlu inancın adaleti, iffeti ve kardeşliği dillendiren söz ve davranışlarından korkmayın, uzattıkları ellerine el verin, kaybetmeyin!