Ahmet ÖRS

09 Ekim 2008

SAHTE CENNETİN SONU

Kapitalizm cenneti dünyada kurmaya çalışır. Tabi kurduğu cennet tamamen kendi şekillendirdiği bir cennettir. Eğer hayat bu dünyadan ibaretse cennet de burada olmalıdır. Bütün mutluluklar bir şekilde burada gerçekleşmelidir. Bütün tatmin oluşlar burada meydana gelmelidir.

 

İnsanın sınırlı güç ve imkânları buna elbette ki elvermeyecektir ancak kapitalistler bu gerçeği görmezden gelmekte ısrarcıdırlar. İnsan zayıf yaratılmıştır, acelecidir. Bütün zayıf özelliklerinin farkındadır ama bunu kabul etmekte zorlanır.

           

Küresel ölçekte etkisini gösteren ekonomik kriz kapitalizmin yeryüzü cenneti idealinin ne kadar zayıf dayanaklar üzerine kurulduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Mutlu olmak için üretim/tüketim kıskacına sıkıştırılan çaresiz insanlara bir kez daha yazık oldu. Sürekli üretim ve büyüme iddiaları, üretilenlerin tüketilmesi için de devamlı surette kamçılanan arzu ve ihtiraslar insanlığı bir büyük uçurumun kenarına getirip bıraktı.

 

Kapitalizmin büyük mabedleri olan bankalar, sigorta şirketleri birer birer batıyor. Ne hazin bir duruşları var! Öyle acınası bir duruma düştüler ki paralarla oynamaktan gözleri dönmüş bankaların bir dilenci zavallılığına düşmüş olmaları hakikate sırtını dönmüş, gözünü hırslar bürümüş insanlar için en büyük ibret tablosudur.

 

Belki de asırdan fazla geçmişi olan sigorta şirketleridir üzerinde durulmayı en çok hak eden… Allah’ın sınırsız kudreti karşısında tanrıcılık oynayan, insanların geleceklerini garanti altına alma iddiasındaki sözde büyük sigorta şirketleri kendi varlıklarını garanti altına alamadan devrilip gittiler.

 

Yalan dolan, hile ve düzenbazlıkla mustazaf sınıfları boyunduruk altına alarak sömürgeci çağlardan bugüne sınırsız bir büyüme amacıyla yanıp tutuşan, şeytanın kırbacıyla sürekli ileri atılıp sağa sola saldıran batılı paradigmanın aşağılık güçleri tarihi bir mağlubiyet aldılar. İdeallerinin kâğıttan kaleler olduklarını fark etmiş olmaları onlar için kesin bir yıkım olacaktır.

 

Hakikat karşısında hiçbir güç baki değildir, hiçbir sahte mutluluk ideali gerçekleşemez. Hiçbir söylem lâf ü güzâftan ileri gidemez. İslam’ın diriltici çağrısını ete kemiğe büründürerek insanlara bir umut ışığı olarak götürmek bizim ve dünyanın kurtuluşu için tek seçenektir. Sahte cennetler yerine insanları Rahmanın vaat ettiği cennete çağırmak, bunun için de somut adımlar atmak, somut alanlar oluşturmak zorundayız.

 

Kapitalist kuşatmaya karşı “Başka bir dünya mümkün!” diyen ancak mümkün olan dünyayı vahiyden kopuk oldukları için sahih bir şekilde işaret edemeyen egemen paradigma itirazcısı insanlara vahyin inşa ettiği dünyayı göstermek zorundayız.

 

Evet başka bir dünya vahyin esenliği ile inşa edilmiş bir dünya olacaktır. Sahte cennet ideallerinin inşa ettiği dünyalar yıkılmaya mahkûmdur.