
Ufuk AKTAŞLI
SİYONİST SALDIRI VE MUHAFAZAKAR SİYASET
Hani AKP Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirmişti. Hani Ortadoğu’da dengeleri artık Türkiye kuruyordu. Hani AKP’nin barış atakları Ortadoğu’yu kan gölü olmaktan çıkaracaktı. Hani kimse Ortadoğu’da Türkiye’ye rağmen hareket edemezdi. Gecikmiş bir proje olan BOP bütün İslam dünyasına demokrasiyi ve huzuru getirecekti? Ne oldu İsrail-Suriye barış görüşmelerine, İsrail’in Golan Tepeleri’nden çekilme planlarına? Hükümet Ankara’da Ehud Olmert’le barış görüşmeleri yaptığını zannederken, İsrail devasa bir saldırının, iğrenç bir katliamın planlarını yapıyormuş. Meğer adamlar barış görüşmesi diye Türkiye’yi enayi yerine koyuyormuş.
AKP’ye açılan kapatma davası sonrasında AKP’nin milliyetçi ve militarist bir anlayışa bürünmesi nasıl AKP’nin iç politika vizyonunu bitirip onu tipik bir merkez partisi haline getirdiyse, Siyonist rejimin Gazze operasyonuyla birlikte AKP’nin bütün dış politika vizyonu da çökmüştür. Artık AKP’nin bir dış politika stratejisi kalmamıştır.
Ahmet Davutoğlu’nun BOP bitti açıklamasından hemen sonra gerçekleşen bu alçak saldırı zaten malumun ilanıymış. Türkiye’nin İslam dünyasındaki yegâne laik ve demokratik ülke olduğu, muhafazakâr demokrasinin İslam Dünyası için bir model olduğu safsataları artık bitmiştir. Muhafazakâr bir siyasetle bir yerlere varılamayacağı, muhafazakâr siyasetin ne Türkiye’de ne de dünyada Müslümanların hiçbir derdine çare olamayacağı artık anlaşılmalıdır.
Bir de Türkiye’de cumhuriyet ideolojisinin oluşturmaya çalıştığı Arap düşmanlığı propagandasına kapılıp onlar bizi I. Dünya Savaşı’nda arkadan vurdu, topraklarını parayla Yahudilere sattılar, şimdi de cezasını çekiyorlar deyip şanlı Filistin direnişini sıradanlaştırmaya çalışanlar var. HAMAS olmasaydı bu olaylar da yaşanmazdı, diyerek bütün suçu HAMAS’a yıkmaya çalışan muhafazakâr yazarlar var. Kendi “kanaat önderleri” Amerika’daki çiftlik evinde, sıcak koltuğunda oturup, emperyalistlerle ılımlı İslam projeleri hazırlarken, Allah’a kulluklarını onun yolunda şehit olarak ödeyen Müslümanları küçümseyip, kendi konumlarını meşrulaştırmaya çalışanlar var. Bunlar eğer HAMAS olmasaydı bugün Kudüs’ün de, Mescid-i Aksa’nın da olmayacağını bilmiyorlar mı? Hayır, bal gibi de biliyorlar. Ama biz de Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın onlar için ne anlama geldiğini biliyoruz.
Ey Türkiye’nin Siyonist gazeteci ve yazarları! Kudüs sizin için yoğun iş temposu esnasında üç beş günlüğüne gidip gezebileceğiniz, kafanızı dinleyebileceğiniz turistik bir şehir olabilir. Mescid-i Aksa da hazır Kudüs’e gitmişken iki rekât namaz kılıp, manevi huzuru (!) yakalayabileceğiniz bir cami olabilir. Ama siz de şunu bilin ki: Kudüs ve Mescid-i Aksa bizim için şirke karşı tevhidin, küfre karşı İslam’ın, zulme karşı adaletin sembolü ve kalesidir. İslam ümmeti belki sizi pek ilgilendirmez ama bizim için Kudüs’ün özgürlüğü, ümmetin özgürlüğüdür.