''Çincilik yapmak insanlığa aykırı''
Ailesi Çin’in toplama kampında olan Türk vatandaşı Uygur akademisyen dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
10-01-2021
Belli bir süredir hükümetten Doğu Türkistan’a destek verilmediğini dile getiren Prof. Abdürreşit Celil Karluk, “Orada bir medeniyet siliniyor. Yalnızca yiten canlar değil. Binlerce yıllık türbeler, camiler yerle bir ediliyor. Masum insanlar işkence ile öldürülürken kadınlara tecavüz ediliyor. Çocuklar köle işçi olarak çalıştırılıyor veya kayboluyor. Böyle bir durumda Çincilik yapmak, bu zalim ile iş tutmak insanlığa aykırıdır, Türkiye’nin varoluş felsefesine aykırıdır” dedi.
Çin mezalimi altındaki Doğu Türkistan’da yüz binlerce Müslüman toplama kampında bulunuyor. Çin’in toplama kampına aldığı isimler arasında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Abdürreşit Celil Karluk’un ailesi de yer alıyor. Türk vatandaşı olan Abdürreşit Celil Karluk, ailesinden uzun bir süredir haber alamazken, yapmış olduğu girişimlerden de sonuç alınabilmiş değil. Gerek Türkiye hükümeti gerekse Çin’in Türkiye Büyükelçiliği’ne başvurularda bulunan ve dilekçe veren Karluk, ailesinden haber almak istiyor. Edinilen bilgilere göre Abdürreşit Celil Karluk’un bir kardeşi işkence sonucunda felç edildi. Karluk diğer kardeşlerinin de toplama kampında olduğunu söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Karluk’un 80 yaşındaki annesinin ise akıbetinin belirsiz olduğu ifade ediliyor.
“ÇİN’DEKİ BÜYÜKELÇİLİK CİDDİ BİR GİRİŞİMDE BULUNMADI”
Ailesi ve kendisinin yaşadığı mağduriyet hakkında Millî Gazete’ye konuşan Prof. Abdürreşit Celil Karluk, “Türkiye hükümeti ve Dışişleri Bakanlığı ile temas kurdunuz mu? Yaşadığınız soruna çözüm bulma adına herhangi bir çalışma var mı?” sorusunu, “Yetkililerle temas kurdum, fakat sonuç alamadım” diye cevap verdi. Karluk, konuya ilişkin olarak, “Evet. CİMER’e de yazdım, Dışişlerine dilekçe de verdim. TBMM İnsan Hakları Komisyonu ile görüştüm. Anladığım kadarıyla Türkiye’nin Çin’deki Büyükelçisi kendi vatandaşlarının hak hukukunu koruma, mütekabiliyete göre ilişki geliştirme yönünde çok yetersiz. Resmi kanal kapatıldı” diye konuştu.
ABDURRAHİM HEYİT OLAYINI HATIRLATTI
Doğu Türkistan’daki aile bireylerinden uzunca bir süredir haber alamayan Karluk, “Çin’e geri adım attırabilme noktasında neler yapılmalı?” sorumuza da bunun başarılabilmesi için bir devlet aklına ihtiyaç olduğunu kaydetti. Çin’in Türkiye’den yapılan resmi açıklamaları ciddiye aldığını ve açıklamalara cevap verdiğini belirten Prof. Karluk, Abdurrahim Heyit olayını hatırlattı. Karluk, bu bağlamda, “Aslında Çin Türkiye’yi çok ciddiye alıyor ve yapılan her resmi açıklamaya tepki veriyor. Bunun en basit örneğini Abdurrahim Heyit olayında gördük. Türkiye Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı bunun ardından Çin de hemen Heyit’in ölmediğine dair bir 26 saniyelik görüntü yayınladı. Tabi bizim Dışişleri devamını getiremedi. O görüntü yapay zekâ ile mi yapıldı, görüntü hakikaten o güne mi ait gibi soruların cevabını bilmiyoruz. Şunu diyebilirdik Çin’e; ‘Madem Abdülkerim Heyit hayatta. Türkiye’nin Çin’deki misyonlarından Abdülkerim Heyit’e ziyarette bulunulsun veya Heyit isterse Türkiye’ye gelsin’. Fakat dediğim gibi devamı getirilemedi” şeklinde konuştu.
HÜKÜMET NEZDİNDE HERHANGİ BİR DESTEK YOK
“Doğu Türkistan’da konusunda verilen desteği yeterli buluyor musunuz?” sorusunu sorduğumuz Karluk yürekleri acıtan bir cevap verdi. Hükümet nezdinde Uygurlara son üç yılda herhangi bir destek olmadığını dile getiren Karluk, vatandaşlar tarafından sosyal medyada büyük bir desteğin söz konusu olduğunu, fakat hükümetin buna kulak asmadığını söyledi. Karluk, “İktidar partisi tabanının Uygurlara yapılanlardan çok rahatsız olduğunu da görüyoruz. Ama ne yazık ki Türkiye’deki yönetimdeki parti başkanları bir şey demeyince pek bir şey değişmiyor. Muhalefet partileri sürekli gündemde tutmaya çalışıyor, ama bir işe yaramıyor” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE KAŞGAR’I ÇOK GÖZARDI ETTİ
Doğu Türkistan’daki mazlumlara verilen destek noktasında Türkiye halkının elinden geleni yaptığını söyleyen Karluk, hükümete de çağrıda bulundu. Türkiye’nin bir misyonu olduğunu ifade eden Karluk buna uygun davranılmasını talep etti. Karluk, Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesindeki etkisizliğinin özellikle Türk dünyasında hayal kırıklığına sebep olduğunu belirtti. Siyasilerin vatandaşların sesine kulak vermesi gerektiğini de aktaran Prof. Abdürreşit Celil Karluk, “Türkiye Kaşgar’ı çok göz ardı etti. Kaşgar bu devletin köküdür. Anadolu’ya Kaşgar’dan geldik. Orada bir medeniyet siliniyor. Yalnızca yiten canlar değil. Binlerce yıllık türbeler, camiler yer ile bir ediliyor. Masum insanlar işkence ile öldürülürken kadınlara tecavüz ediliyor. Çocuklar köle işçi olarak çalıştırılıyor veya kayboluyor. Böyle bir durumda Çincilik yapmak, bu zalim ile iş tutmak insanlığa aykırıdır, Türkiye’nin varoluş felsefesine aykırıdır. Şunu da belirtmeliyim; elbette Çin ile iyi ilişkiler kurulsun ama mütekabiliyet üzerine olsun. Oradaki Türklerin, Müslümanların haklarını göz ardı etmeyerek…” diye konuştu.
“BÖYLE BİR ACI VE ISTIRABA DAYANIYORUZ”
Prof. Abdürreşit Celil Karluk ile uzunca bir süredir haber alamadıkları ailelerinden güzel bir haber almak gayesiyle Çin’in İstanbul’daki başkonsolosluğu önünde nöbet tutan Uygur Türklerinin bekleyişini de konuştuk. Söz konusu eylemi “dünyanın en barışçıl ve en medeni hak arayışı” olarak nitelendiren Karluk, “Oradakileri yakından takip ediyorum. Ben de destek vermek için gittim. Oradaki çocuklar dünyanın en barışçıl, en medeni hak arayışında bulunuyor. Ben de onlardan biriyim. Ben de kamp mağduruyum. Ailemi arıyorum ve tam 46 aydır biricik anamın sesine hasretim. Bu ne demek biliyor musunuz? 1380 gün, 33,120 saat ve 1,987,200 dakika demektir. Böyle bir acı ve ıstıraba biz dayanıyoruz” dedi.
“ÇİN, BU MASUMANE SORUYA BİLE CEVAP VERMİYOR”
Uzunca bir süredir haber alamayan Abdürreşit Karluk, Çin’in İstanbul’daki başkonsolosluğu önünde gerçekleştirilen eylemdeki mazlumların ‘Ailemizden neden haber alamıyoruz?’ sorusunu sorduğunu söyledi. Karluk, Çin’in söz konusu soruya cevap vermediğini kaydederek, “İnsanlar ailelerinden haber alamıyor. Annesinin, çocuğunun izini sürüyor. ‘Ailemizden neden haber alamıyoruz?’ diyorlar. Çin ise bu masumane soruya bile cevap vermiyor. 3. haftasına girdiler, onları görmezden geliyor. Türkiye’de artık bunu duymayan ve bilmeyen neredeyse kalmadı. Çin’in İstanbul Başkonsolosluğu önünde eylem yapanlara Türkiye’deki siyasilerin, insanlık onurunu yitirmemiş herkesin destek olması lazım. Ki çok sayıda insan da destek veriyor. Ben oradayken bazı siyasiler, kanaat önderleri ve gazeteciler geldi ve destek verdiler. Tabii bunun bir yankısı olması lazım. İlk başta on kişiydiler, fakat zamanla yüz kişiyi aştılar. Ayrıca sizin gibi bağımsız medya organları elinden geleni yapsa da devlet medyasının ve yandaş medyaların yeterli desteği göstermediğini ifade etmeliyim. Bu ne gazetecilik etiğine yakışır ne de insanlık onuruna yakışır.” ifadelerini kullandı.
REKTÖRLÜĞE GELEN ESRARENGİZ ZARF
* Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Prof. Abdürreşit Celil Karluk, ailesinden bir haber alabilme ümidiyle geçtiğimiz sene Çin’in Ankara’daki büyükelçiliğine başvuruda bulundu. Karluk, konuya ilişkin olarak resmen Çin’e dilekçe verse de ne yazık ki herhangi bir cevap alamadı. Hatta Karluk’un anlattığına göre ilginç bir olay da yaşandı. Bu bağlamda geçtiğimiz aylarda Karluk’un eğitim verdiği üniversitenin rektörlüğüne bir zarfın içerisinde bir yazı geldi. Bilgi notu olarak nitelendirilebilecek yazıda Karluk’un ailesine dair bilgiler yer aldı. Karluk, söz konusu zarfın Çin’in Ankara Büyükelçiliği’nden geldiği noktasında şüphelendiklerini belirtirken konuya ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı: “29 Kasım 2019 tarihinde ailem ile ilgili tanıklık videosu yayınladım. Medyada çok ses getirince Çin’in Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Cheng Weihua, Türkiyeli gazetecileri toplayıp resmi bir basın açıklaması yaparak hakkımda temelsiz iddialarda bulundu. Bu elçilik yetkilisi kendi ülkesindeki yasalar ve uygulamalardan da bihaber ve cahildi. Twitter üzerinden iddialarını çürüttüm. 17 Aralık 2019 tarihinde üniversitemin rektörlüğüne bir zarf bırakmışlar. Rektörümüze de yazı yazmışlar. Zarfta yer alan bir diğer küçük zarf içinde A4 kâğıda yazılmış, yakınlarım hakkında dile getirdiğim gerçekleri tasdik eder nitelikte bilgiler bulunmakta idi. Kamptaki kardeşlerimi “terör” suçundan ceza verdiklerini yazmışlardı. Fakat bu zarfta ve bilgi notunda Çin Büyükelçiliği’ne dair bir kaşe, imza hiçbir imza yoktu. Ayrıca söz konusu kâğıtta yer alan metindeki dil de çok kaba ve asla diplomatik bir dil değildi. Rektörlüğümüze böyle bir yazı ulaşmasının ardından rektörümüz durumu teyit etme ve kendisine gelen yazıya cevaben resmi bir yazıyı Çin Büyükelçiliği’ne gönderdi. Bu yazıda ailemin durumuna ilişkin çeşitli sorular da yer alıyordu. Bu olayın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Çin Büyükelçiliği resmi yazımıza herhangi bir cevap vermedi.”
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu