Geçtiğimiz hafta Suudi Amerika'da yapılan "Ezanı En Güzel Okuma Yarışması"nda Türkiye'den iki "imam-hatip" birinci ve ikinci olmuşlardı.

 

Türkiye'nin, daha öncesinde Mavi Marmara katledilen 10 Türkiyeli Müslümanın katili siyonist askerleri yargılamaktan vazgeçip "ak"laması örneğinde olduğu gibi, birkaç hafta önce Cemal Kaşıkçı'nın katilleriyle ilgili davayı da kapatıp Suud'a devretmesi karşılığında, bu birincilik ve ikincilik jesti anlaşılmaz bir husus değil.

 

Bununla birlikte, niçin ezanı en iyi okuma yarışmaları yapılır ve birincisi olunur da, ezanı en iyi yaşama ve onun şiarlarını ülkede ve yeryüzünde egemen kılma birincisi olunmaya çalışılmaz, bu hususun üzerinde de durmamız gerekir.

 

Maalesef mevcut laik düzen ve onun tebaası olmayı kabullenmiş halk açısından ezana biçilen konum, ezan minarelerden günde beş defa okunsun, fakat onun şiarları bizim hayatımızı belirlemesin, ülkedeki egemen nizam haline gelmesin şeklindedir.

 

Kısacası, Rabbimizin yeryüzüne egemen olsun diye bildirdiği İslami değerler, halihazırda hakim değil, mahkum durumdadır, toplumlar nezdinde ancak kültürel/folklorik bir düzeyde kabul görmektedirler.

 

(Şükrü Hüseyinoğlu / İslam ve Hayat)