"Hz. Peygamber, bir hafta anıp unutacağımız biri değil"
-Kutlu doğum İslami bir tabir değildir. İslami tabir olması için Kur’ân'da zikredilmiş olması gerekir. Bizde müslümanların kültürel olarak sonradan Kur’ân dışı olarak icat ettikleri pek çok tabir gibi “Kutlu Doğum” tabiri de İslami imiş gibi telakki edilmektedir. Bizim Peygamberimiz, bir hafta veya bir ayda anıp unutacağımız peygamber değil, hayatımızın her ânında örnek almamız gereken bir peygamberdir.
21-04-2014
Prof Dr. İstanbul Ün. İlahiyat Fak. Öğretim üyesi Ömer Aydın ile Kutlu Doğum üzerine...
Hocam yine bir Nisan ayındayız. Malumunuz Türkiye'de Nisan ayı artık ‘kutlu doğum’la özdeş hale geldi. Ne dersiniz, söze bu ‘kutlu doğum’dan başlayalım mı? 'Kutlu doğum' İslamî bir tabir midir?
-Kutlu doğum İslami bir tabir değildir. İslami tabir olması için Kur’ân'da zikredilmiş olması gerekir. Bizde müslümanların kültürel olarak sonradan Kur’ân dışı olarak icat ettikleri pek çok tabir gibi “Kutlu Doğum” tabiri de İslami imiş gibi telakki edilmektedir. Bizim Peygamberimiz, bir hafta veya bir ayda anıp unutacağımız peygamber değil, hayatımızın her ânında örnek almamız gereken bir peygamberdir.
Kutlu Doğum etkinliklerinde Peygamber'e (sav) giydirilen, çok farklı bir kostüm var sanki. Peygambere ve peygamberliğe dair ilimlerle ilgilenen bir hoca olarak, bu farklı kostümün, 610-632 yılları arasında yaşamış, vahyi ilahî tarafından tanıtımı yapılan, sınırları çizilen Rasul-Nebî Muhammed (sav)e uygun düştüğünü söyleyebilir misiniz?
-Kutlu Doğum etkinliklerinde anlatılan Peygamber, Kur’ân’da anlatılan Peygamber’den (sav) tamamen farklı. Tamamen kelimesinin altını çizerek söylüyorum. Bugün Muhammed (a.s) hakkında anlatılan bilgiler, Kur’an’ın verdiği bilgilere ters düşmektedir. Kur’an, beşer-resul Muhammed’i anlatırken, bugünkü anlatımlarda beşer üstü bir resul anlatımı söz konusudur. Bu yüzden insanlar gerçek Peygamber’i (sav) tanımaktan mahrum bırakılmaktadır, bu kutlu doğum haftaları sayesinde… Kutlu Doğum etkinliklerinde anlatılanları incelediğinizde, ümmetin henüz nebî-resûl kavramlarını bile doğru bir şekilde anlamadığını görüyoruz. Bu etkinliklerde anlatılan Peygamber ile, Kur’an’ın tanıttığı Muhammed Peygamber birbirlerinden farklı!
Âlemlerin kendisi hürmetine yaratıldığı, Âdem henüz yaratılmamışken Nebî olan bir Peygamber tasavvuru, “Allah'ın oğlu İsa” inanışına benzemiyor mu?
-Netice itibarıyla benzerlik arzediyor. Bu ve benzeri anlayışlar, nübüvvet kurumunu doğru anlamamaktan kaynaklanıyor. Bu gibi sözler, Peygamber’i (sav) övmek üzere uydurulmuş haddi aşan sözlerdir. Şayet Allah, “âlemleri Muhammed (a.s) hürmetine yaratmışsa” veya “Muhammed (a.s), Âdem henüz yaratılmamışken nebî ise” bunların Allâh tarafından Kur’an’da ifade edilmiş olması gerekmez mi?
‘Kutlu doğum’ terimi, Peygamber'in doğru anlaşılmasını engellemek adına özel olarak üretilmiş olabilir mi?
-Şahsen Kutlu Doğum etkinliklerinin iyi niyetle üretildiğini düşünüyorum. Fakat bu iyi niyetin iyi neticeler verdiğini söyleyemem. Zira Kutlu Doğum etkinliklerinde yapılan konuşmalar vb. Kur’an’ın tanıttığı Muhammed (a.s) Peygamber’i gerçek olarak yansıtmaktan çok uzak. Bu etkinliklerde yapılan, Peygamber medhiyesi yapmaktan öteye geçmiyor. Hâlbuki müslümanların görevi bu değildir. Tâbi olduklarını iddia ettikleri Peygamber’in misyonunu sürdürmektir. Bildiğiniz gibi bizde “Mevlid Kandili” diye uydurma bir kutlama var! Bu, yüzyıllardır devam etmekte. Bugünkü “Kutlu Doğum etkinlikleri”, Batıdaki İsa’nın doğum kutlamalarından etkilenerek, “Mevlid Kandili” kutlamasının batılı bir formatla yeniden düzenlenmiş bir versiyonu.
‘Kutlu doğum’ çerçevesinde yapılan etkinliklerin Türkiye’ye biçilen ‘ılımlı İslam’ misyonuyla bir ilgisi var mı sizce?
-Söylediğim gibi, bu kutlamalar iyi niyetle yapılabilir. Öteden beri uygulanan “Mevlid Kandili”, asrımızda icad edilen “Kutlu Doğum etkinlikleri” içerik olarak, insanlara doğru ve gerçek Peygamber’i tanıtmaktan uzaktırlar. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’indeki içerik ve zihniyet aynen devam ediyor. Bu tür faaliyetlerin doğrudan ılımlı İslam’a hizmet gibi bir gayesi olmasa bile, netice olarak Allâh'ın seçtiği, görevini, yetkisini ve sınırını tayin ettiği bir Peygamber algısının zıddına, neredeyse Allâh’a ortak olan bir Peygamber algısı ortaya koyuyor. Bu da, netice olarak İslam algısının bozulmasına yol açıyor. Zira doğru bir İslam algısı, doğru Peygamber algısına bağlıdır.
Peygamberi doğru anlamanın yolu, yöntemi ve imkânları nelerdir?
-Bunun tek bir yolu var: Peygamber’i (a.s) Kur’an’dan tanımak. Çünkü Kur’an, Muhammed’in (sav) 23 yıllık İslami hayatıdır. Onun hayatının bir müslüman olarak bizi ilgilendiren her yönü Kur’an’da mevcuttur. Ayrıca müslümanlar, Peygamber’i (a.s) doğru tanımak için Kur’an dışındaki kaynakların verdiği bilgilerden kurtulmalıdır. Özellikle Peygamber’i (a.s) beşer üstü gösteren, yarı-ilah konumuna yükselten, o’na kâhinlere has nitelikler yükleyen, bazen tam bunun zıddına o'na normal bir beşer için bile anlatılmayacak hikayeler uyduran insani kaynakların verdiği yanlış bilgilerden kurtulmalıdırlar. Bu dinin Peygamber övmek için değil, Peygamber’i doğru tanıyarak ve bu sayede vahdaniyeti gerçekleştirerek Allah’a kul olmamız için gönderildiğini bilmeliyiz.
(Venhar Haber)
- "Boykot bir kampanyanın parçası olmalı ve hedefleri açıkça belirtilmeli"
- “Hak İle Dalâlet Arasında Ara Form Yoktur”
- Ercümend Özkan'la, Ehl-i Sünnet üzerine söyleşi
- Akif Emre: Müslümanlar hiç Kur'an okumuyorlar mı?
- Ramazan Yazçiçek ile Ahlâk üzerine
- Hristiyan misyoner nasıl Müslüman oldu?
- Kürşad Atalar: Tarihte savrulan, dönüşen bir Peygamber olmamıştır
- İtalyan genç Andera Lazaro ile, hidâyet serüveni üzerine söyleşi
Makaleler
Hava Durumu