"Ümmet bilinci kulluğun gereğidir"
Ulucak: Al-i İmran 104 ve Nisa 69. ayetleri hatırlarsak ümmetin, kendisini İslam’a nisbet eden insanlar içinde emr-i bil maruf, nehy-i anil münker sorumluluğunu üstlenen topluluğa karşılık geldiğini görürüz. Bugün ne yazık ki ümmet lafzen vardır, fiilen yoktur. Ümmet gökten zembille gelmeyecek, ümmeti Müslümanlar teşkil edecektir. Vahyin ölçüleriyle buluşmak bunun ön şartıdır. Aksi halde bir ümmetin teşkilinden söz edilemeyecektir.”
01-01-2013
İslam ve Hayat
Kur'an Nesli Kültür Merkezi "Alternatif Eğitim Dersleri"nde bu hafta Ahmed Turgut Ulucak’ın sunumuyla “Ümmet Bilinci” konuşuldu.
Program Mehmet Gündüz’ün Enbiya Sûresi 92-103. âyetler ve meallerini okumasıyla başladı. Ardından kürsüye dâvet edilen Ahmed Turgut Ulucak, öncelikle bilinç kavramı üzerinde durdu. Bilincin, insanın bir meseleyi zihni ve kalbi çerçevede anlamlı kılması anlamına geldiğini ifade eden Ulucak, bu çerçevede ümmet konusuna yaklaşmanın önemine değindi.
“Ümmet ne demektir, Kur’an’da nasıl bir çerçevede anlatılmaktadır?” sorularını gündeme getiren Ulucak, tüm Müslümanların teorik olarak kendilerini içerisinde addettikleri ümmet mefhumunun henüz ete kemiğe büründürülememiş olmasının ciddi bir mesele olduğunu kaydetti.
Ulucak şöyle devam etti:
“Kur’an’da ümmet terimi cemaat, topluluk, yol, din, nesil gibi anlamları bulunuyor. Arapçada ‘ümm’ anne anlamına geldiğinden ‘ümmet’ temelde bir annenin evlatları demektir. Dünya görüşü Allah’ın hükümleri ve Rasulünün örnekliğine dayanan mü’minlerin teşkil ettiği öncü bir topluluktur ümmet. Al-i İmran 104 ve Nisa 69. ayetleri hatırlarsak ümmetin, kendisini İslam’a nisbet eden insanlar içinde emr-i bil maruf, nehy-i anil münker sorumluluğunu üstlenen topluluğa karşılık geldiğini görürüz. Bugün ne yazık ki ümmet lafzen vardır, fiilen yoktur. Ümmet gökten zembille gelmeyecek, ümmeti Müslümanlar teşkil edecektir. Vahyin ölçüleriyle buluşmak bunun ön şartıdır. Aksi halde bir ümmetin teşkilinden söz edilemeyecektir.”
Cemaat ve ümmet kavramlarının temelde farklı mefhumlar olmadığını vurgulayan Ulucak, Rabbimizin mü’minlerin cem olmasını istediğini hatırlatarak fırkalaşma sorununa değindi ve ihtilaf – muhalefet alanı olmaması gereken, ancak Kur’an’a dayandırılması icab eden akidede bile fırkalaşma sorunu yaşandığını, sadece Ehl-i Sünnet içinde bile Eşari, Maturidi ve Selefi gibi farklı akide algılarının bulunduğunu ifade etti. Bakara 213. Ayete dikkat çeken Ulucak, tefrikanın fıtri değil arizi olduğunu, fıtri olanın vahdet ve cemaat olmak olduğunu dile getirdi. Ümmetin çöküşü konusunda sorunun doğru tesbit edilmesi gereğine de değinen konuşmacı, genelde yapıldığı gibi faturanın dış düşmanlara çıkarılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını vurguladı.
Ulucak, İslam’ın alternatif değil asıl olduğunu da hatırlatarak, bir Müslümanın kendisini reddettiği dünya görüşlerinin muhalifi kimliğiyle, yani “anti kapitalist”, “anti sosyalist” gibi nitelemelerle değil, sadece ve sadece İslam’la isimlendirmesi gerektiğini kaydetti. Laiklik sorunun yalnızca son asırların sorunu olmadığını da ifade eden konuşmacı, tarihteki sultanlık-şeyhülislamlık ayrımının da temelde laik bir yapı olduğunu, bu ayrımla dinin devletinden, devletin dini anlayışına geçildiğini kaydetti.
Ulucak konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bireysel şahitliklerimizi ümmetsel şahitliğe dönüştürmemiz gerekiyor. Çünkü ümmet olmak ve bu bilinçle hareket etmek kulluğun bir gereğidir ve omuzlarımıza Rabbimizin yüklediği bir sorumluluktur. Rabbimizden, ümmet olma bilincini sürekli canlı tutmamız konusunda bizlere yardım etmesini niyaz ediyoruz.”
Kur’an Nesli Kültür Merkezi “Alternatif Eğitim Dersleri” inşaallah 5 Ocak Cumartesi Saat: 20.00’da Hamza Er’in sunacağı "Siret Açısından Sistem İçi İlişkiler" konusuyla devam edecek.
-
Kemal Songür 02-01-2013 11:59
(İslam’ın alternatif değil asıl olduğunu da hatırlatarak, bir Müslümanın kendisini reddettiği dünya görüşlerinin muhalifi kimliğiyle, yani “anti kapitalist”, “anti sosyalist” gibi nitelemelerle değil, sadece ve sadece İslam’la isimlendirmesi gerektiği)ni ifade eden Ahmet kardeşim vazgeçilemez bir söylemi dile getirmiş. Allah'ın vaaz ettiği dinin/yolun alternatifi olamayacağına göre, yaratılanların aciz beyinlerinden ürettikleri de alternatif kategorisinde değerlendirilemez, dolayısıyla ilahi öğreti yaratılmış mahlukların ürettiğinin ne muhalifi ne de alternatifidir, kelimenin tam anlamıyla yegane asıldır ve diğerleri de bütünüyle boş ve batıldır. Zihnine sağlık Ahmet kardeşim.
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu