23 yıldır ABD zindanlarında esir âlim Ömer Abdurrahman vefat etti
1993 yılından bu yana ABD zindanlarında yatan “kör imam” olarak da bilinen büyük alim Ömer Abdurrahman zindanda vefat etti. Usame bin Ladin birçok videosunda ABD’yi tehdit etmiş, Mısırlı Ezher hocası Ömer Abdurrahman’ın serbest bırakılmasını istemişti. Şeyh Ömer Abdurrahman’ın vefat ettiğini kızı Esma sosyal medyadan duyurdu:
18-02-2017
Beyaz Minare Kitap tarafından hazırlanan Ömer Abdurrahman’ın hayatı:
Zindanların susturamadığı alim; Ömer Abdurrahman
Asrımızın önde gelen âlimlerinden Ömer Abdurrahman, 1938 yılında Mısır Dekahliye vilayetinde doğdu. Henüz 10 aylıkken geçirdiği bir hastalık yüzünden gözleri kör oldu. Beş yaşında iken görmeyenlere mahsus medreselerden biri olan Nur Körler Medresesine kaydoldu ve burada Briel metoduyla okuma yazma öğrendi.
11 yaşında Kuranı ezberleyen Ömer Abdurrahman, daha sonra Dimyatta dini bir enstitüye girerek 4 yıl okudu ve bunun sonunda 4 yıllık el-Ezher İlkokulu diplomasını aldı. Daha sonra el Munsuradaki el-Ezher lisesinden 1960 yılında mezun oldu.
Ömer Abdurrahman El-Ezher Lisesinden sonra Kahirede el-Ezher Üniversitesi Usulud-Dîn fakültesine devam etti. Başarılı bir eğitim hayatı geçiren üstad, bu fakülteden de 1965 yılında en iyi mezuniyet derecesi olan “Şeref Takdiri” ile mezun oldu.
Üniversiteden mezun olmasının ardından Feyyumda bir camide imam ve hatip olarak göreve başladı. Bu arada üniversitede master çalışmasını yürüttü ve “Haram aylar” konulu tezini verdi. O yıl vilayetin merkezinde vaaz ve irşad göreviyle görevlendirildi. Yeni görevi gezici vaizlik idi. Mescidden mescide dolaşıp vaaz ediyordu. Ömer Abdurrahman mescidlerdeki irşad ve davet çalışmalarıyla etrafına kitleleri toplamaya başlamıştı.
1968 yılında fakülteye asistan olarak atandı. Bununla beraber Feyyumda camilerde hutbelerine devam ediyor, bu hutbelerde devletin çeşitli tutarsızlıklarına işaret ediyordu. Bir süre sonra Mısırın milli istihbarat teşkilatı hemen hemen her hutbesinden sonra Ömer Abdurrahmanı çağırarak ifadesini almaya başladı.
Seyyid Kutubu idam ettirmiş olan Mısır diktatörü Abdunnasırın iktidarda olduğu yıllardı. Ömer Abdurrahman hutbelerinde firavundan bahsediyor, cemaati de Abdunnasırı kastettiğini anlıyordu. Devlete eleştirileri arttıkça polise çağırılması da o derece sıklaştı. Nihayetinde 1969un sonunda Ezhere çağırılarak asistanlıktan uzaklaştırıldı ve açığa alındı. Daha sonra da Ezher üniversitesinin idari bir bölümünde pasif bir göreve verildi.
Mısırda siyasî baskılar gittikçe artıyordu. Bu süreçte Ömer Abdurrahman köylerde gizlenerek hutbeler vermeye devam etti. 13 Ekim 1970te Ömer Abdurrahman bir kez daha tutuklandı. Dönemin Mısır devlet başkanı Abdunnasır 1970 yılı Eylül ayında ölmüştü. Ömer Abdurrahman, verdiği hutbelerde Abdunnasırın cenaze namazının kılınmasının caiz olmadığını söylüyordu. İnsanların onun namazını kılmalarını engelleyince 8 ay boyunca El Kala hapishanesine atıldı. 10 Haziran 1971de hapisten serbest bırakıldı.
Bütün bu zorlulara ve siyasî baskılara rağmen Şeyh Ömer Abdurrahman ilmi çalışmalarını sürdürdü. Fakültedeki hocası Usulud Din Dekanı Şeyh Muhammed Ebu Şehbenin yardımıyla akademik hayatına devam etti ve Tefsir alanında Doktorasını verdi. Doktora Tezinin konusu “Tevbe Suresinin Tasvir Ettiği Şekliyle Kuranın, Düşmanlarına Karşı Takındığı Tavır” idi. Mısır istihbaratı tüm çabalarına rağmen bunu engelleyemedi ve ertesi gün tüm gazetelerde “Şeyh Ömer Abdurrahman doktora derecesi elde etti” haberi girilince ülkede gündem oldu.
Buna karşın istihbarat, 1973 yılına kadar okutman olarak dahi atanmasına engel oldu. 1973 yılında fakülte tarafından çağrıldı ve Asyutta kızlar fakültesine hoca olarak atandı. 1977de Suudi Arabistandaki kızlar fakültesine gönderildi. 3 yıl Suudda kalan Ömer Abdurrahman, 1980 yılında ise Mısıra geri döndü ve camilerde vaaz vermeye devam etti.
Ömer Abdurrahmanın yaşadığı dönem Mısırın modern firavunlar dönemi diye adlandırılır. Batı destekli bu diktatörler Mısırdaki İslami uyanışı durdurmak için birçok defa Müslümanları topluca hapse atıp işkenceden geçirmiş, binlerce Müslüman bu şekilde katledilmişti. Mısır diktatörü Enver Sedatı öldürmeye karar veren Mısır ordusu subayı Halid İslambuli ve arkadaşları, Enver Sedatın tağut olduğu ve “katli vaciptir” fetvasını Ömer Abdurrahmandan aldı. Yüzbaşı Halid İslambuli 1981 yılında askeri bir tören sırasında Enver Sedatı öldürdü. Akabinde Halid İslambuli ile beraberinde olanlar tutuklandılar. Fetvayı veren Ömer Abdurrahman da “Cihad Örgütü”nün emiri olma iddiasıyla 1981 yılının Kasım ayında tutuklandı. Önce Askeri Mahkemede, sonra da Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandı.
3 yıl kadar hapiste kalan Ömer Abdurrahman, birçok defa işkenceden geçirildi. Savcılıkta Ömer Abdurrahmana yapılmış yaklaşık 12 tür işkence kaydedildi. Hatta mahkemeye çıkarılacağı gün dahi sopayla dövülmüş ve ayakları kırbaçlanmıştı. Talebeleriyle ilgili ifade vermesi için, eşini zindana getirmekle ve gözlerinin önünde ona tecavüz etmekle kendisini tehdit ettiler. Fakat o bu tehditlerin hiçbirisine aldırmıyor ve mazlum kardeşlerinin zindanda kendisi sebebiyle eza ve cefa çekmesini istemiyordu. Uzun zindan gecelerinde, Kuranla teheccüdde bulunuyor ve Davudi sesiyle okuduğu Kuranla Müslümanların gönüllerine serinlik veriyor, onların azimlerini ve imanlarını pekiştiriyordu.
Mahkeme sonucunda Halid İslambuli idam edilerek şehid olurken, Ömer Abdurrahmanın verdiği fetvanın ilmi olduğunu ispatlaması ile savcılık suçlamasını geri almak zorunda kaldı.
Ömer Abdurrahmanın Askeri mahkemede yaptığı savunma, bugüne kadar İslam âlimlerinin zalimlerin mahkemelerinde İslamın izzetini korumak için yaptığı savunmaların en güçlü ve en etkili olanlarından biridir. Hukuki dayanakları yönüyle askeri hâkimleri bile hayretler içerisinde bırakan Ömer Abdurrahman, mahkeme sürecinin tamamında tevhid akidesinin savunmasını yapmıştır ve taviz vermemiştir. Nihayet bunun sonucunda askeri hâkimler Ömer Abdurrahmanın Kurandan Sünnetten ve âlimlerin fetvalarından sunduğu örneklere karşı kalemlerini onun aleyhine kullanamamışlar ve onun beraatına hüküm vermişlerdir.
Bütün dünya onun hakkında idam kararının çıkmasını beklerken, Askerî Mahkemenin kararı bütün bu beklentileri boşuna çıkarıyordu. Zira Ömer Abdurrahman, doğrudan Mısır diktatörü Enver Sedatın adını vererek katledilmesini değil, onun yaptığını yapanların dinen katledilmesinin vacib olduğunu söylemesinden ötürü beraat ettirilmişti.
2 Kasım 1984 günü hapisten çıkan Ömer Abdurrahman, bu tarihten itibaren 1 yıl süreyle Fayyum şehrinde ev hapsinde tutuldu. Ömer Abdurrahman 1985 yılında tekrar tutuklanıp bırakıldı. Enver Sedat suikastından sonra beraat etse de üzerindeki baskı artmaya devam ediyordu.
1980lerin ortasında Sovyet Rusyanın işgaline karşı direnişin devam ettiği Afganistana giderek Usame bin Ladin ve Abdullah Azzam ile iletişime geçti. Ömer Abdurrahman, Abdullah Azzam ve Usame Bin Ladin ile birlikte Mektebul Hadamatın ( Hizmet Bürosu) kurucularından oldu. Mektebul Hadamat, aralarında Amerika Birleşik Devletleri, Mısır, Suudi Arabistan ve Pakistan da bulunan yaklaşık 50 ülkedeki temsilcilikleriyle Afganistanda savaşmak üzere gönüllüleri toplayarak Afganistana gönderme işlevi görmüştür. Ömer Abdurrahman daha sonra iki oğlunu 1988de Afganistana cihad etmesi için yanına çağırdı. (1)
Mısıra dönen Ömer Abdurrahman, 1989 yılında bir defa daha kısa süreliğine hapsedildi ve serbest bırakıldı. Buna rağmen Mısır İstihbaratı ve Emniyeti Ömer Abdurrahmanın peşini bırakmıyor, hayatı kendisine zindan ediyordu. O ise, Allaha davet yolunda zalimlerin baskılarından yılmadan ilmi derslerine ve hutbelerine devam ediyordu. Daha sonraları Mısır İçişleri Bakanlığının izniyle dolaşımına izin verildi.
Ömer Abdurrahman 1990 yılında Suudi Arabistana gitmek üzere Mısırdan ayrıldı. Fakat bu ülkenin kendisini kabul etmemesi üzerine Sudana, ardından da aldığı vizeyle ABDye geçti. Amerikaya yerleşen Ömer Abdurrahman, Brooklynde el-Faruk Mescidinde dersler vermeye başladı. Daha sonra Amerikayı doğusundan batısına dolaşarak birçok eyalette insanları tevhid akidesine davet eden konferanslar düzenledi. İslami davet çalışmaları için yurt dışına da çıkarak Libya, Moritanya, Sudan, Pakistan, Filipinler, İsviçre, Almanya, İngiltere, İsveç, Danimarka ve Kanada gibi ülkelere de seyahat edip vaazlar verdi.
Ömer Abdurrahmanın İslami davet çalışmaları ABD için büyük bir tehdit olmaya başlayınca ABD istihbaratı onu hapse attırmak için harekete geçti. 1993 yılında ABDnin New York şehrindeki Ticaret Merkezinin ve diğer çeşitli bombalama eylemlerinin sorumlusu olmak suçlamasıyla 1995 yılında hapsedildi.
ABD makamlarının Ömer Abdurrahmana yönelttiği suçlamalar şu şekilde idi: ABDde rejimin yıkılması için kışkırtıcılıkta bulunmak, Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarekin öldürülmesini planlamak, ABDde askeri tesislerin patlatılması, ABD aleyhine savaşa teşvik etmek.
Ömer Abdurrahman bütün bu suçlamalardan uzak olmasına rağmen kurulan tiyatro ayarında bir mahkeme ile ve ömür boyu hapse mahkûm edildi. Oysaki mahkeme baştan sona Amerikan istihbaratı tarafından yönlendirildi. İlk iddianamede Ömer Abdurrahmanın adı bile geçmiyordu. Daha sonra dosyaya konan düzmece isimler üzerinden Ömer Abdurrahmanın bombalamayı yapan kişilerle bağlantısı kurulmaya çalışıldı. 1993 yılında New Yorkta yapılan bombalamalara katıldığı iddia edilen kişilerden bazıları Ömer Abdurrahmanın vaaz verdiği New Jerseydeki vaazlarını dinlemeye birkaç defa gelmişti. Vaazına gelen kişilerin yaptığı eylemden dolayı Ömer Abdurrahman onların lideri kabul edilip müebbet hapis cezasına haksızca çarptırıldı. Bu kişilerden İmad Salimin daha sonra Mısır ve ABD istihbaratının elemanı olduğu ortaya çıktı. Ömer Abdurrahmana komployu kuran istihbarat elemanı İmad Salim kısa süre sonra serbest bırakıldı.
Amerika Ömer Abdurrahman gibi bir ilim ehlinin davet ve irşad gücünü anladığından Ömer Abdurrahmanı zindanlarda çürütmek için her yolu denedi. İnsan hakları aktivisti ve avukat Ellen Stewart, Ömer Abdurrahmanla ilgilenmiş lakin ona yardım etmesi ve mesajlarını ailesine ve öğrencilerine aktarması nedeniyle o da hapse atılmıştır. Böylece Ömer Abdurrahmanı savunacak kimsenin kalmamasını sağladılar.
Tüm hayatı ilimle, İslami davetle ve zindanla geçen Mısır Cemaati İslamiyyenin manevi lideri, “kör imam” lakaplı Şeyh Ömer Abdurrahman, 2016 itibariyle 78 yaşında olmasına rağmen haksız yere Amerikan zindanlarında mahkûmdur. Gözlerinin görmemesinin yanı sıra şeker hastası, pankreas kanseri, tansiyon, romatizma ve sürekli baş ağrısı gibi hastalıklarla boğuşmaktadır. Hareket kabiliyetini yitirmesinden dolayı tekerlekli sandalyeye mahkûm halde yaşıyor.
2016 itibariyle 78 yaşındaki Şeyh Ömer Abdurrahman cezaevindeki kötü koşulları ve kendisine yapılan haksızlığı protesto amacıyla zaman zaman açlık grevleri de yapmıştı. Kör olmasına, ilerlemiş yaşına, hareket kabiliyetini yitirmesinden dolayı tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına rağmen hapsedildiği Springfield Merkezi (Missori)de tek başına hücrede tutuluyor ve yanına refakatçi de verilmiyor. Sağlık durumu gittikçe kötüleşmesine rağmen tedavisi engelleniyor ve yakınlarıyla görüşmesine çoğu zaman izin verilmiyor. Ailesi ile yaptığı görüşmelerden birinde, Ömer Abdurrahmanın “Eğer Kuran olmasaydı delirirdim” dediği öğrenildi. 1995ten bu yana 21 yıldır Amerikan zindanlarında yatan Şeyhi Allah esaretten kurtarsın.
Şeyh Ömer Abdurrahman, Ümmü Muhammed ve Ümmü Ammar ile evli olup 9 erkek, 4 kız çocuğuna sahiptir. 2001 yılında Şeyh Ömer Abdurrahmanın oğlu Ahmed Esed Abdurrahman, Afganistanda ABD bombardımanında El Kaide liderlerinden Muhammed Atıf ile beraber şehid oldu. Usame bin Ladinin en yakınında olanlardan birisi olarak bilinen Ahmed Abdurrahman, 14 yaşından beri Afganistanda cihad cephelerinde bulunuyordu. Şeyh Ömer Abdurrahmanın diğer oğlu Saif de Sovyet Rusyaya karşı Afganistanı savunmak için cihada gelen Arap mücahidlerdendir. Bir diğer oğlu Muhammed Ömer Abdurrahman ise el Kaidenin üst düzey yöneticilerinden Halid Şeyh Muhammed ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle 2003 yılında Pakistanda tutuklandı. Mısıra iade edilen Muhammed Ömer Abdurrahman 2010 yılında hapisten çıktı.
Ömer Abdurrahman Mısırın modern firavunlar döneminde (Cemal Abdunnasır, Enver Sedat, Hüsnü Mübarek) hakkı haykırmış, tüm ömrünü tevhidi anlatmak ve cihada teşvik etmekle geçirmiş büyük bir âlimdir. Taviz vermeyen bu duruşundan dolayı ömrünün büyük bir bölümünü zindanlarda geçirmiş, hala da Amerikan zindanlarında bedel ödemektedir. Trump döneminde dünya ile son bağlantısı olan radyosuna da el kondu.
Ömer Abdurrahman asrımızın büyük âlimlerinden ve önderlerindendir. Akademisyen olarak rahat bir yaşam sürebilecekken ömrünün her safhasında hakkı haykırmış, mücadeleden kaçmamış ve bedelini ödemekten çekinmemiştir. Şeyhin ömrü zindanlarda geçse de yetiştirdiği talebeleri Mısır sınırlarını aşıp davasını dünyaya taşımıştır. Şu an tek başına Amerikan zindanlarında yatan Ömer Abdurrahman çağımızda tek başına bir ihlas medresesi; tek başına bir cihad, direniş ve izzet meşalesidir.
Ömer Abdurrahman ABD zindanlarında 18 Şubat 2017 tarihinde vefat etti. Allah ondan razı olsun ve firdevsine koysun.
Dipnot:
1) http://www.sheikh-omar.com/index.php?option=com_content&view=article&id=214:2011-07-04-18-42-37&catid=7:2010-06-13-19-08-41&Itemid=7
Ömer Abdurrahman’ın Mısır’daki mahkeme savunmasından oluşan “Cihad Müdafaası” isimli eseri:
-
Çetin Yıldırım 20-02-2017 16:50
Allah razı olsun. Rahmeti ile sarsın Rabbim...
Makaleler
Hava Durumu