Anadolu Gençlik, tesettürün yozlaştırılması sorununu ele aldı
Anadolu Gençlik dergisi, tesettürün yozlaştırılması sorununu farklı bir perspektiften ele alıyor. Dergi, başörtüsünü “demokratik bir hak olarak savunan İslamcılara” ve “tesettür giyim mağazalarına” da göndermelerde bulunuyor.
07-11-2007
Anadolu Gençlik Dergisi, Milli Gazete'den Mine Alpay Gün'ün “Başörtülü yarı çıplaklar” yazısı ile tekrar gündeme oturan tesettürün yozlaştırılması sorununu farklı bir perspektiften ele alıyor. Eleştiri oklarını sadece tartışma konusu olan kıyafetleri giyenlere yöneltmeyen Anadolu Gençlik, başörtüsünü “demokratik bir hak olarak savunan İslamcılara” ve “tesettür giyim mağazalarına” da göndermelerde bulunuyor. İşte Hamdi Yılmaz'ın hazırladığı dosya:
Tesettürü savun(a)mamak
Hamdi Yılmaz / Anadolu Gençlik
Nereden nereye geldik. Değiştiremediğimiz zaman bizi dönüştürmeye devam ediyor. Bin yıl sürecek o meşhur sürecin başlarında ne bedeller ödemiştik halbuki. Okullarımızdan, işlerimizden olmuştuk belki ama dik durabilmiş, Müslüman onurunu ezdirmemiştik.
Edeb ve haya timsali, görüldükleri zaman insanlara Allahı (c.c) hatırlatan kardeşlerimiz vardı. Zamanla azaldılar. Mumla aranır, parmakla gösterilir hale geldiler eh ne yalan söyleyelim artık "marjinalleştiler." İslamın "ılımlısı", "örtünün janjanlısı" moda oldu.
İlk olarak adına tunik dendiğini daha sonraları öğrendiğim bir ilginçlikle çıktılar karşımıza edeb timsali kardeşlerimizden sonra gelenler. Henüz bu yeni görünüşlerine alışamamıştık ki renklere bulandılar. Pembe, mor, fıstık yeşili gibi "asil" renklere, çok gereği varmış gibi çiçeklere böceklere bulandılar. Allahın emri başörtüsünü (sanırım demokratik bir hak olarak) savunan bir hanımefendiye de kaynak oldular. Başörtülülerin artık öyle simsiyah elbiseler giymediklerini allı pullu elbiseleri olduğunu anlattırdılar.
Daha bu yeni görünümlere alışamamışken tunik denilen şeyin "fazladan örtü" olduğuna hükmetmiş olmalı ki birileri onu da kaldırıp atıp markalı eteklerin "janjanlı" dünyasına katıldılar.
Birilerine "bol" gelen eteklerde fazla kalmadı üzerlerinde. Kumaş ve kot pantolonlara "inkılap" ettiler. Alanında tek olan bir firmada destek verdi bu inkılaba.
Ve Konyadaki başı kapalı, beli açık göbek atan o kızdan sonra film koptu, her şey dibe vurdu. Ve bir haber spotu sanırım her şeyi daha da güzel bir şekilde özetliyordu: "Bayanların çoğu başörtülü, erkekleri sakallı yaklaşık 50 bin kişi Feshaneyi doldurdu. Hayır, bir başörtüsü mitingi için değil, Sami Yusuf konseri için. Ancak görüntü Tarkan konserini aratmadı."
İşin özü, güzelliğin namahremden saklanması, arka plana itildi. Çiçekler-böcekler, allı pulla rengarenk elbiseler aldı başını yürüdü. "Güzel" olmak konusunda bir "aşık atma" başladı. Güzel olabilmek uğruna tesettürlerini feda edenler Mehmet Şevket Eyginin tabiri ve uymaya çalıştıkları şeyin kavramları ile tam bir "rüküşlük" abideleri olarak ortaya çıktı.
Bu bozulmaya yukarıdaki örneklerde olduğu gibi bu yozlaşmaya birçok Müslüman münevver karşı çıkıyor. Müslüman hüsn-ü zannını zorlayan bazı yorumlarda ise yaşanan sürecin bize yansıması ile birlikte gelen bir yozlaşma kabul edilmekle birlikte yeni kapananların geçiş süreci olabileceği yorumları yapılıyor.
Elbette "Mümin kadınlara söyle: (Yabancı erkeklere bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, (el, yüz gibi) görünen kısmı hariç, ziynetlerini (Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri) göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar (saç, kulak ve gerdanlarını) örtsünler!" (Nur, 31) hitabına harfiyyen uyan kardeşlerimiz bu yazımızın konusu değildir ama hükümleri bu kadar açık olan, yüzyıllardır aynı ciddiyetle uygulanan tesettür farzının bu derece sulandırılmış bir hal alması karşısında sanırım herkesin sabrının sınırları zorlandı. Tesettürden sadece başlarında bulunan örtü ile nasiplenmeye çalışanlar yada nasiplenilebilir sananlar "başörtülerini yakalarına kadar (saç, kulak ve gerdanlarını) örtsünler!" hitabını da es geçtiler ve "sıkmabaş" tabirinin çıkmasına fırsat verdiler. Tamam en başından beri savunulan başörtüsünün, tesettürün kendisi idi ama yıllardır başörtüsü mücadelesi verenler artık "bunlar için mi?" demeye başladı.
Fakat bu açmazda bazı Müslüman münevverler ve kanaat önderlerimizin senelerdir sergiledikleri tavırlarda göz ardı edilebilecek cinsten değil. Başörtüsünü Allahın emri olduğunu adeta sümen altı ederek bir demokratik hak vurgusu ile savunanlar ve "hepi topu bir bez parçası taksalar ne olur" mealindeki açıklamaları ile yasakçılara "aslında fazla bir şey istemiyoruz" mesajı vermek isteyen Müslüman münevverler ve kanaat önderlerin de bu vebale ortak olmadıklarını düşünemeyiz. Yine tesettüre riayet edilmeyen elbiseleri ile tesettür giyim mağazalarını bu sorumluluktan muaf tutamayız.
Giderek dünyevileşiyoruz. Her alanda olduğu gibi tesettür karşısında Müslümanların hassasiyetlerinin her geçen gün azalıyor.Yüz binlerin katıldığı dev mitingler ile haklarını arayan Müslümanlar şimdilerde sadece küçük sokak gösterileri düzenleyebiliyor. Başörtüsünü savunamayan neyi savunur?
Her şeye rağmen tesettüre riayet etmeyen başörtülülerin davranışları hoş görülemez. Allahın (c.c) emri bellidir ve Cenab-ı Hakk herkese akıl nimetini bahşetmiştir...
-
Nurettin 27-12-2007 06:26
Bundan on sene evveline kadar bile TESETTÜR anlayışını benimseyen ve yaşayan ablalarımız kardeşlerimiz vardı. Etrafıma bakıyorum. Neredeler onlar? Onlar gibi kardeşlere rastlayamaz oldum. Başlarındaki örtüden başka giyimlerinde herşeyiyle tesettüre uymayanlardan farkları zerre kadar kalmamış. Başlarında ki örtüde pek örtüye benzemiyor ya! Herşeye rağmen tesettürü bozmayan kardeşlerimi tenzih ediyor, onlardan Allah razı olsun diyorum. Bu konuya dikkat çektiğiniz için teşekkür ederim.
-
nurdagül 08-11-2007 01:06
ben kapanalı 14 sene oldu şimdiki zaman okadar kötü ki sizlerinde yazılarınızda yazdığınız gibi şimdi herkes tesettürü süs olarak kullanıyor buda ben bir tesettürlü bayan olmama rağmen çok üzülüyorum
- Medyanın gücü mü, gücün medyası mı?
- Radyo Denge'de Şeyh Said kıyamı konuşuldu (VİDEO)
- Siz cep telefonunuzu bırakınca ne yapıyorsunuz?
- Sosyal medya şirketleri, İslam karşıtlığı şikayetlerine duyarsız
- Kur'an Nesli Tv'de "Ramazan Sohbetleri" başlıyor
- ABD’nin özgür(!) medyasında Filistin haberleri yasak
- ''Ebeveynler dijital okuryazarlık seviyesine sahip olmalı''
- Değişim Tv'de "Adil Şahitlik Görevimiz ve Sorumluluklarımız" başlıklı program
Makaleler
Hava Durumu