
"Emel" Arama Sonuçları

Bugün Filistin’de siyonist işgal rejiminin varlığı söz konusu ise, işgal 1948’den bugüne varlığını daha da genişletiyor ve İslam coğrafyasının merkezi bir bölgesi olan Filistin’de sürekli olarak hunharca katliamlar gerçekleştirebiliyor, 500 güne yaklaşan bir süredir de Gazze’de açık bir soykırım gerçekleştirebiliyorsa, tüm bunların temelinde, İngiliz emperyalizmi tarafından İslam coğrafyası için bir asır önce biçilmiş olan ulus, ulusal sınırlar ve ulus-devlet formatı yatmaktadır.

‘Doğru düşünme’nin temelinin ‘ilm’e dayanmak zorunda olduğunu belirten Kürşad Atalar, bir düşüncenin bir metoda ulaşmasının ise düşüncenin ilmi yönden yetkinlik derecesine ulaştığını gösterdiğini, bu metodun illa doğruluk anlamı taşımadığını ama yetkinlik derecesinden söz edilebileceğini vurguladı.

Cuma sohbeti: Dâvetin Temel İlkeleri I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Dünyadaki tüm dillerin ve renklerin ilahi birer ayet olması hasebiyle müslümanlar olarak kendimizi milliyetçiliklerin dar alanlarına hapsetmemeliyiz.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

Ercümend Özkan: “Analarının karnından bir şey bilmez halde çıkarılan insanların, çıkışlarını takib eden bir süre sonra ‘külli şeyin kâdir’ bir varlık haline dönüşmesi mümkün olmazken, insanın temel yanılgısı böyle olabildiğini sanmasıdır…”

Müslümanlar artık sistemin tüm ayartmalarına rağmen müstakil bir duruş sergilemeli ve bütün olarak Allah’ın dini ve emirleri dışında hiçbir uzlaşmaya yanaşmamalıdır. Aksi takdirde işlenen suçların meşruiyet sağlayıcısı ve ortağı olacaktır.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

Filistin’de işgale karşı mücadele 76 yıldan beri kesintisiz bir şekilde süren bir mücadeledir. Ancak bazı zamanlarda olayların yoğunluk düzeyi artmıştır. Yoğunluk düzeyinin düştüğü dönemlerde ise siyonist işgalciliğin gerçek kimliğini gizleyerek, “normalleştirme” faaliyetleri yürütülmüştür.

“Holokost” kavramsallaştırması 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin işlemiş olduğu korkunç insanlık suçlarını tanımlamayı ve mahkûm etmeyi hedefleyen insani/ahlaki temelli bir kavramsallaştırmanın ötesinde, yapılan zulümler ve çekilen acıların insanlık düşmanı bir ideoloji (siyonizm) ve onun taraftarlarınca, politik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda azami derecede kullanılan bir araç/enstrüman işlevi görmüştür, görmeye devam etmektedir.

İnsan nisyanla malüldür derler. Öğrendiğimiz şeyleri hayat düsturu haline getirmezsek çabuk unutabiliyoruz. Yaşam biçimimizi, düşünme ve eyleme biçimimizi yeniden gözden geçirme fırsatı sunan bu kıyamı daima aklımızda tutarak varlık bilincimizi bileylemeliyiz. İşte bu yüzden Gazze bize iyi bir öğretmendir. Bu öğretinin kıymetini bilelim.

Haftanın sohbeti: Gazze Cihadında Son Durum ve Muhtemel Neticeler I Muharrem Güneş I Kur'an Nesli İlim Merkezi

İşgal ordusu dün akşam (17 Ekim Salı) Gazze kentindeki El-Ehli El-Arabi (El-Ma’medani) Hastanesi’ni bombalayarak korkunç bir katliama daha imza attı. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı sözcüsü Dr. Eşref El-Kudra, ilk belirlemelere göre 500 kişinin şehit olduğunu ve 600 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İslam ile beşeri ideolojilerin arasındaki temel farklılık Allah’a teslimiyette belirginleşir. İslam’ın tüm kural ve kaidelerinin belirleyici mercii Allah’tır. Beşeri ideolojilerin belirleyicileri ise ekonomik ve siyasal gücü elinde tutan zalim azınlığın heva ve hevesleridir. İslam insanları kula, heva ve heveslerine kulluktan Allah’a kul olmaya davet ederken beşeri ideolojiler Allah’a kulluğu men etme gayretindedir.

Modernizmin, insanı, insan aklını ve bu çerçevede “bilimi” mutlaklaştırmasına/putlaştırmasına mukabil, postmodernizm hiçbir mutlaklık ve sâbite tanımama, bırakmama yaklaşımıyla hareket etmiş, hakikat fikrini yok etme ve sâbitesizliği temel dünya görüşü haline getirme çabası içine girmiştir.

Tahir’ul Mevlevi’nin, Nehir yayınlarından 1991 yılında çıkan ‘Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklal Mahkemesi Hatıraları’ adlı kitap (456 s.), hem resmi tarihin dışında yakın tarihle ilgili bazı olayların ilk ağızdan aktarılmış olması, hem de hatırat tarzı itibari ile kayda değer bir nitelik taşıyor.

İşgalci Rus savaş uçaklarının İdlib’in Cisr eş-Şugur ilçe merkezindeki sebze haline düzenlediği saldırıda ilk belirlemelere göre 9 sivil katledildi, 30 sivil yaralandı. İşgalci Rusya'nın dün İdlib'in Bisbet köyüne yönelik saldırısında da 2 sivil katledilmişti.

Şimdi sen ey Müslüman! Kurban Bayramı için bıçağını bileme derdine düşecek yerde, bilincini bilemeyi öncelemelisin. Bıçağı bilemek, kurbanlık alıp boğazlamak vs bunlar işin madde ve biçim boyutları. Kurbanın neye tekabül ediyor, hayatında Allah için feda edeceğin hangi vazgeçilmezini sembolize ediyor? İşin bu anlam ve bilinç kısımlarına odaklan ve bilincini bilemeye bak.

Güzel geçimli olabilmek iyi ahlâklı olmayı gerektirir. Güzel geçim güzel ahlâktır. Peygamberimiz, “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın” buyurarak, insanlarla güzel geçim için hayatı zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı olmamız gerektiğini vurgulamaktadır. Eşler arasındaki güzel geçimin, mutluluğun formülü 5 S’de gizlidir: Sevgi, saygı, sadakat, sabır ve sorumluluk. Bu hususlara dikat edildiğinde mutlu, huzurlu bir aile ortamı oluşur.

İslam’ın bizlere öğrettiği temel değerlerden biri emanet bilincidir. İnsanların geçmişten günümüze fert ve topluluklar planında en büyük sapmalarından biri, Allah’ın bahşettiği nimetlere emanet bilinci çerçevesinde yaklaşmak ve ictimai, siyasi, iktisadi iş, ilişki ve işleyişlerini bu bilinç çerçevesinde yürütmek yerine, mülkiyet iddiasına kalkışmaları, emaneti mülk edinmeye çalışmaları olmuştur.
Makaleler
Hava Durumu