"Kanaat" Arama Sonuçları
"Filistinlilerin toprak sattığı" iddiası tarihi gerçeklerle örtüşmüyor
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Filistinliler topraklarını sattı" iddiasına ilişkin, "Filistinliler topraklarını satmadığı gibi Yahudiler topraklarına işgalci olarak girmeye başladığında fetvalar çıkartılmış ve 'Yahudi'ye arazi satmanın haram olduğu' konusunda yaygın bir kanaat oluşturulmuştur. 'Filistinliler topraklarını sattı' iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır. Ne tarihi gerçekler ne vicdan ne de rakamlar bu iddiayı kabul etmemektedir." dedi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Filistinliler topraklarını sattı" iddiasına ilişkin, "Filistinliler topraklarını satmadığı gibi Yahudiler topraklarına işgalci olarak girmeye başladığında fetvalar çıkartılmış ve 'Yahudi'ye arazi satmanın haram olduğu' konusunda yaygın bir kanaat oluşturulmuştur. 'Filistinliler topraklarını sattı' iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır. Ne tarihi gerçekler ne vicdan ne de rakamlar bu iddiayı kabul etmemektedir." dedi.
Örnek bir dava ve ilim adamı: Ahmed Kalkan
Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.
Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.
Seyyid Kutub'un batıya ve batıcılığa yaklaşımı
Batıyı kuşatan düşünce ve inanç sisteminin tahrif edilmiş olsa bile Hristiyanlıktan almadığını, Roma merkezli bir akidenin oluşturduğunu savunur. Kutub’a göre (ki bizde aynı kanaatteyiz) İslam, geleneksel ve modern bütün cahiliye düşüncelerini kökten reddeder. Oysa Batı dünyası modern cahiliyeyi tüm imkanları ile kuşanmış durumdadır ve Kutub hayata yön veren tüm prensiplerin oluşturduğu kaynağı Mekke cahiliyesi ile bir tutar.
Batıyı kuşatan düşünce ve inanç sisteminin tahrif edilmiş olsa bile Hristiyanlıktan almadığını, Roma merkezli bir akidenin oluşturduğunu savunur. Kutub’a göre (ki bizde aynı kanaatteyiz) İslam, geleneksel ve modern bütün cahiliye düşüncelerini kökten reddeder. Oysa Batı dünyası modern cahiliyeyi tüm imkanları ile kuşanmış durumdadır ve Kutub hayata yön veren tüm prensiplerin oluşturduğu kaynağı Mekke cahiliyesi ile bir tutar.
Ramazan Keskin Hoca Hakk’a uğurlandı
Tedavi görmekte olduğu Turgut Özal Tıp Merkezi'nde vefat eden Malatya’nın kanaat önderlerinden Ramazan Keskin hoca son yolculuğuna uğurlandı.
Tedavi görmekte olduğu Turgut Özal Tıp Merkezi'nde vefat eden Malatya’nın kanaat önderlerinden Ramazan Keskin hoca son yolculuğuna uğurlandı.
Hilal'in gözetlenmesi / Ramazan'ın başlangıcıyla ilgili yaklaşımımız
Ramazan'ın başlangıcının ayın hareketlerine, dolayısıyla Hilal'in gözetlenmesine bağlanmış olması, Ramazan'ın bir dinamizmle karşılanmasını da beraberinde getiren Rabbani hikmetin bir işaretidir diyebiliriz. Bununla birlikte, Hilal'in gözetilmesi hükmünün "yerelleştirilmesi", İslam'ın evrenselliği ve Müslümanların birliği şiar ve gayesine aykırı düşmektedir, kanaatindeyim.
Ramazan'ın başlangıcının ayın hareketlerine, dolayısıyla Hilal'in gözetlenmesine bağlanmış olması, Ramazan'ın bir dinamizmle karşılanmasını da beraberinde getiren Rabbani hikmetin bir işaretidir diyebiliriz. Bununla birlikte, Hilal'in gözetilmesi hükmünün "yerelleştirilmesi", İslam'ın evrenselliği ve Müslümanların birliği şiar ve gayesine aykırı düşmektedir, kanaatindeyim.
Ahmed Kalkan: Emri bil maruf ve nehyi anil münker can simidine sarılmalıyız
Geçtiğimiz hafta Rabbine uğurladığımız Ahmed Kalkan hoca ile, "Dâvet" kitabı çerçevesinde 2018 yılında İktibas dergisi için bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Söyleşiyi, faydalı olacağı kanaatiyle okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:
Geçtiğimiz hafta Rabbine uğurladığımız Ahmed Kalkan hoca ile, "Dâvet" kitabı çerçevesinde 2018 yılında İktibas dergisi için bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Söyleşiyi, faydalı olacağı kanaatiyle okurlarımızın dikkatine sunuyoruz:
Terfîh...
Suudi Arabistan’da eğlence sektörü bizzat devlet eliyle organize ediliyor ve bu işin başında da Turkî Âl-i Şeyh adında biri bulunuyor. Resmî olarak “Eğlence Heyeti” (Hey’etu’t-Terfîh) isimli bir kurumun başkanlığını yapan Âl-i Şeyh, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MbS) en yakın adamlarından ve “bakan düzeyinde baş danışman” statüsünde. “Terfîh” kelimesi genel anlamda eğlence sektörünün bütün kollarını kapsayan nötr bir anlama sahipken, Âl-i Şeyh’in yönetiminde ülkenin gelenekleriyle savaşan ve Suudi gençleri kestirme yollardan “modernleştiren” bir içeriğe bürünmüş. “Terfîhe karşı değiliz, ama İslâm ahlâkını da korumalıyız” diyen çok sayıda Suudi âlim ve kanaat önderi, şu anda hapiste. Onlardan biri de, Kâbe’nin sevilen imamlarından Şeyh Sâlih Âl-i Tâlib.
Suudi Arabistan’da eğlence sektörü bizzat devlet eliyle organize ediliyor ve bu işin başında da Turkî Âl-i Şeyh adında biri bulunuyor. Resmî olarak “Eğlence Heyeti” (Hey’etu’t-Terfîh) isimli bir kurumun başkanlığını yapan Âl-i Şeyh, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın (MbS) en yakın adamlarından ve “bakan düzeyinde baş danışman” statüsünde. “Terfîh” kelimesi genel anlamda eğlence sektörünün bütün kollarını kapsayan nötr bir anlama sahipken, Âl-i Şeyh’in yönetiminde ülkenin gelenekleriyle savaşan ve Suudi gençleri kestirme yollardan “modernleştiren” bir içeriğe bürünmüş. “Terfîhe karşı değiliz, ama İslâm ahlâkını da korumalıyız” diyen çok sayıda Suudi âlim ve kanaat önderi, şu anda hapiste. Onlardan biri de, Kâbe’nin sevilen imamlarından Şeyh Sâlih Âl-i Tâlib.
Kanaat, Tamah, Kripto Para (VİDEO)
28 Nisan 2021 tarihli "Ramazan Sevinci" sohbetinde Şükrü Hüseyinoğlu "Kanaat, Tamah, Kripto Para" konusu üzerinde durmuştu. Porgramın kaydını yayınlıyoruz:
28 Nisan 2021 tarihli "Ramazan Sevinci" sohbetinde Şükrü Hüseyinoğlu "Kanaat, Tamah, Kripto Para" konusu üzerinde durmuştu. Porgramın kaydını yayınlıyoruz:
Şentop me'şum sözleşmeyi savundu: "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı zorunlu kılan bir durum yok"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili açıklamalarda bulundu. Şentop, "Sözleşmeden çıkmayı zorunlu kılan bir durum olduğu kanaatinde değilim" dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili açıklamalarda bulundu. Şentop, "Sözleşmeden çıkmayı zorunlu kılan bir durum olduğu kanaatinde değilim" dedi.
Tek büyük
Dikkat ederseniz Ehad’in bir ikincisi yoktur. Bu da ikincisiz olarak Allah’a (cc) kulluk etmek demektir. Zaten “Ehad” kelimesinin öncelikle ilk ayette gelmesi, kanaatimce şirkin en öncelikli bir sorun olduğunu bizlere hatırlatır.
Dikkat ederseniz Ehad’in bir ikincisi yoktur. Bu da ikincisiz olarak Allah’a (cc) kulluk etmek demektir. Zaten “Ehad” kelimesinin öncelikle ilk ayette gelmesi, kanaatimce şirkin en öncelikli bir sorun olduğunu bizlere hatırlatır.
Kanaat sahibi ol ki izzetli olasın
İbnü’l-Cevzî, evladına vasiyyet yazıp bırakan âlimlerimizdendir. Bu nasihatlerini Leftetü’l-kibed ila nasîhati’l-veled isimli hacmi küçük ama değeri çok büyük olan bir telif ile dile getirmiş.
İbnü’l-Cevzî, evladına vasiyyet yazıp bırakan âlimlerimizdendir. Bu nasihatlerini Leftetü’l-kibed ila nasîhati’l-veled isimli hacmi küçük ama değeri çok büyük olan bir telif ile dile getirmiş.
Halil Berktay, Sabah yazarı Melih Altınok'un Venezuela izlenimlerini değerlendirdi
Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.
Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.
Ey "Müslüman"lar gelin "Müslim" olalım
"Müslüman" kelimesi "Müslim"in Farsçadaki karşılığı olup Türkçeleşmiş bir kelimedir. Kur'anî ölçülere uygun biçimde içi doldurulmak kaydıyla "Müslim" kavramının Türkçe karşılığı gibi kullanılmasında bir mahzur olmayacağı kanaatindeyim. Ancak maalesef pratikteki "Müslüman" kavramının içeriği Kur'an'daki Müslim kavramıyla asla uyumlu değildir. Ülke halklarının Kur'an eksenli olmaktan ziyade bir kültürel aidiyet ifade eden Müslümanlaşma sürecinde kitleler, iyi niyetle kendilerini "Müslüman" olarak nitelemelerine rağmen, Kur'an'da zikredilen ölçülerde Müslim olmanın ne olduğundan bile habersiz bir hâli yaşamaktadırlar. Böyle olunca, Kitabî olmayan ve geleneksel ya da modern bid'at ve hurafelere dayalı "Müslümanlık" Kur'an'daki "Müslimlikle" örtüşememiştir. Özellikle son on yılda, söz konusu yozlaşma, zihinsel karmaşa, istikamet ve kimlik krizi tevhidî uyanış süreci bakıyesi kesimleri bile kuşatmış bulunmaktadır.
"Müslüman" kelimesi "Müslim"in Farsçadaki karşılığı olup Türkçeleşmiş bir kelimedir. Kur'anî ölçülere uygun biçimde içi doldurulmak kaydıyla "Müslim" kavramının Türkçe karşılığı gibi kullanılmasında bir mahzur olmayacağı kanaatindeyim. Ancak maalesef pratikteki "Müslüman" kavramının içeriği Kur'an'daki Müslim kavramıyla asla uyumlu değildir. Ülke halklarının Kur'an eksenli olmaktan ziyade bir kültürel aidiyet ifade eden Müslümanlaşma sürecinde kitleler, iyi niyetle kendilerini "Müslüman" olarak nitelemelerine rağmen, Kur'an'da zikredilen ölçülerde Müslim olmanın ne olduğundan bile habersiz bir hâli yaşamaktadırlar. Böyle olunca, Kitabî olmayan ve geleneksel ya da modern bid'at ve hurafelere dayalı "Müslümanlık" Kur'an'daki "Müslimlikle" örtüşememiştir. Özellikle son on yılda, söz konusu yozlaşma, zihinsel karmaşa, istikamet ve kimlik krizi tevhidî uyanış süreci bakıyesi kesimleri bile kuşatmış bulunmaktadır.
Kalkan: Emri bil maruf ve nehyi anil münker can simidine sarılmalıyız
Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.
Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.
Dilipak'a açık mektup
Öncelikle, mevcut gayri İslami sistemi yönetmeye talip olan muhafazakâr çevrelerce yıllardır dillere pelesenk edilen Hz. Yusuf konusunda doğru bilgiye sahip olmadığınız anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yanlış bilgi beraberinde yanlış kanaati getirmekte ve Rabbimizin bu güzide elçisinin katiyetle beri olduğu batıl bir konumu ona yakıştırabilmekte ve onun üzerinden bugünkü batıl yönelimleri meşrulaştırmaya çalışmaktasınız.
Öncelikle, mevcut gayri İslami sistemi yönetmeye talip olan muhafazakâr çevrelerce yıllardır dillere pelesenk edilen Hz. Yusuf konusunda doğru bilgiye sahip olmadığınız anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yanlış bilgi beraberinde yanlış kanaati getirmekte ve Rabbimizin bu güzide elçisinin katiyetle beri olduğu batıl bir konumu ona yakıştırabilmekte ve onun üzerinden bugünkü batıl yönelimleri meşrulaştırmaya çalışmaktasınız.
Uygur Türklerinin kanaat önderlerinden Yapçan, işgalci Çin'e teslim ediliyor
15 yıldır Türkiye’de yaşayan Uygur Türklerinin kanaat önderlerinden Abdulkadir Yapçan, katil Çin’e iade ediliyor.
15 yıldır Türkiye’de yaşayan Uygur Türklerinin kanaat önderlerinden Abdulkadir Yapçan, katil Çin’e iade ediliyor.
"Mescid-i Aksa'yı yalnız bırakmayacağız"
Eyüp Buluşmaları Platformu'nca, "Ümmetin alimlerini, kanaat önderlerini, devlet yetkililerini ve yöneticilerini, uluslararası kurum ve kuruluşları Kudüs'ün özgürlüğü için hep birlikte harekete geçmeye, konuyu Türkiye ve dünya gündemine taşımaya, sonuç alıcı adımlar atmaya davet ediyoruz" açıklamasında bulunuldu.
Eyüp Buluşmaları Platformu'nca, "Ümmetin alimlerini, kanaat önderlerini, devlet yetkililerini ve yöneticilerini, uluslararası kurum ve kuruluşları Kudüs'ün özgürlüğü için hep birlikte harekete geçmeye, konuyu Türkiye ve dünya gündemine taşımaya, sonuç alıcı adımlar atmaya davet ediyoruz" açıklamasında bulunuldu.
Doğu'daki STK'lardan sağduyu çağrısı
Doğu ve Güneydoğu'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleri, terör olaylarının arttığı bu günlerde herkesi sağduyulu olmaya çağırdı
Doğu ve Güneydoğu'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleri, terör olaylarının arttığı bu günlerde herkesi sağduyulu olmaya çağırdı
Makaleler
Hava Durumu