
"TSE" Arama Sonuçları

İran’ın İsrail’e müteveccihen bir avuç barut patlatmasını müteakiben ekranlarına ‘İsrail’in sonu’ diye yazan bazı yayın organlarının tutumları bizi acı acı gülümsetse de, müminler olarak İsrail’in sonunun bir gün geleceğine olan inancımız tamdır.

Geçen hafta Cuma günü Addis Ababa'da Cuma namazı sonrasında kentin en büyük camisinin yakınında, kentsel proje kapsamında camilerin yıkılmasına tepki gösteren Müslümanlara silahla karşılık veren Etiyopya güvenlik güçleri 5 kişiyi katletti, onlarca kişi de yaralandı.

Samimiyetle söylüyorum ki eğer bize ‘‘İslami kuruluşlar’’ diye lanse edilen yapıların yöneticileri kendilerini kutsallıktan azade kılıp aradan çekilebilmeyi göze alıp da bu halden kurtulmaya azcık da olsa gayret etseler, bu topraklarda yaşayan Müslüman kardeşler çok daha rahat bir istişare ile “Tevhidde vahdet, vahdette uhuvvet, uhuvvette devleti oluşturabilirler.”

Popüler kültür, ahlaka, güzelliğe, hayra endeksli değil. Popülizme ve dolaysıyla her türlü ahlaksızlığa, alçaklığa endeksli bir kültür. "Şeker Portakalı" ve benzeri rezil sözde kitapların "bestseller" olmasının temelinde de bu acı gerçek yatıyor. Mahmut Uçak kardeşimiz, söz konusu rezil metni değerlendirdi...

AKP'li Esenyurt Belediyesi, resmi internet hesabından "Suriyeli esnafa ait işyerlerinde TSE standartlarına göre %75 oranında Türkçe olmayan tabelalar verilen sürenin ardından Zabıta ekiplerimiz tarafından tek tek söküldü" açıklamasıyla birlikte bu faşist uygulamasına dair fotoğrafları da paylaştı.

Şimdi bizim Tih Çölümüzün ne olduğunu bulmalı ve oradan çıkmak için ne yapmamız gerektiğini düşünmeliyiz. Hem bireysel hem cemaatsel hem de ümmet olarak bu çöllerden kurtulmalıyız. Çölden kurtulmanın işaretleri Resullerin yolunu takip etmek ve hâdi olan/yol gösterici olan vahyin işaretlerine tabi olmakla mümkündür.

Bir derviş gibi alçakgönüllü, bir mücahid gibi heyecanlı ve Kur’a’nla aydınlığa ulaşacağımıza iman etmiş bir tebliğci idi. Bazen seni istikamete çağırdığını zannettiğin her ne varsa önyargı olur, engel olur; hamasetle put olur. Bunu bilemez, sezemezsin, çünkü bildiğin yalnız dine ait olduğunu sandığındır. Ercüment Özkan gibi insanlar sizi uyandırır, sarsar ve her nereye aitsen bir bilinç üzre olmaya davet eder.

Fotoğrafçı Ulaş Tosun, İstanbul’da tarihi yarımadaya sığınan ve kentsel dönüşüm nedeniyle boşaltılan evlerde kalan Suriyeli savaş mağdurlarını fotoğrafladı. İşte bu fotoğraflardan biri. İşte Suriyeli mülteci ve İstanbul'da sığındığı "ev".

Demektir ki, canını ve malını Allah'ın istediği yolda harcamayan veya O'nun razı olmadığı şekilde harcayan kimse dil ve ikrar suretiyle iman sahibi olduğunu iddia etse dahi gerçekte bunları (kendisine verilen şeyleri) ya Allah'a satmadığını ya da böyle bir pazarlık yaptıktan sonra kendisini hala bu nimetlerin efendisi ve sahibi olarak gördüğünü göstermektedir.

Modern insan, bilimsel bilginin ölçülerine uymayan, bir tür kalp para muamelesi gören insanlık birikimleriyle, kadim geleneklerle/hurafelerle savaşarak hakimiyetini pekiştirmişti. Aklın dışında, deneysel tecrübenin dışında ne gerçeklik vardı, ne de hakikat. Bu nedenle yaşadığı gerçeklikle yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, yıktığı kutsalların yerine inşa ettiği profan kutsallığın kristal kulesinin paramparça olmasından korkuyor. Aklını, insan tekini putlaştırarak kendini de aşan, ihata edemediği, inkar etse de baş edemediği, içinden atamadığı hakikatle yüzleşmekten korkuyor.

Özgür Yazarlar Birliği'nin düzenlediği panelde konuşan Şükrü Hüseyinoğlu: "Batıl uzlaşı teklif etse dahi bunu reddeden ofansif bir anlayışı ortaya koymuş olan İslam’a inananların, batılla böyle bir uzlaşı arayışına girmesi kabul edilemez. Bunun için öncelikle tevhidi merkeze alan sosyal ve siyasal mücadeleyi farklı ideolojik formlara sığdırma arayışlarına da girmeden yeni bir mücadele anlayışı geliştirmemiz gerekmektedir.”

O zaman gönderilen heyet sadece belgesel çekmek üzere gitmiş olacaktır. Hiç olmazsa Baas vahşetinin belgeselini çekip de dünya kamuoyunu bu konuda aydınlatmak ve mazlum Suriye halkına karşı katil Baas rejiminin yanında duranların ne kadar çirkin bir iş yaptıklarını belgeleyen zulüm uygulamalarını ifşa etseler! Ama öyle bir niyetlerinin de olmadığı anlaşılıyor. BM gözlemci heyeti de Arap Birliği'nin daha önce gönderdiği heyetin yaptığının bir benzerini yapmasın.

Şarap fabrikasının açılması için belge veren ve standartları İslam süzgecinden geçirilmemiş TSE`nin Helal Gıda sertifikasını vermesini kabul edilemez diyen GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, "Bu helalin safiyetine zarar verir" dedi

Kafirûn suresi, otuz kelimeyi bile bulmayan hacmiyle, uzlaşmayı kökünden kazımıştır. Din ayrılığı kıyamete kadar geçerlilik kazanmıştır böylece. Kâfirlerin dini kâfirlere, müminlerin Din’i ise mü’minleredir. Ama kâfirler bilmelidirler ki İslam'ın, kâfirlerin diniyle hiçbir ortak bağı yoktur. Onlarla aynı ‘gemi’de yaşıyor olsalar da, aynı mahallede, aynı sokakta ikamet etseler de, aynı araçlarda taşınsalar da, aynı dükkânlardan alış-veriş yapsalar da, kâfirlerle mü’minlerin dinleri ayrıdır.

Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 Nisan 2011 günü Tekirdağ Jandarma Komutanlığı’nda görevli 3 asker ile bir haber elemanını,”Sahte/Çakma PKK Operasyonu düzenleyerek adli makamları yanıltmaya çalışmak” suçlamasıyla gözaltına aldı. Jandarma görevlileri, sahte örgütsel dökümanlar düzenleyip, suçsuz insanların evine bırakarak polise suçsuz kişilere operasyon yaptırmakla suçlanıyor.

Libya'da ayaklanmaların başladığı ilk günlerde ülkeye giden ve orada olayları bizzat yerinde müşahede eden Türkiyeli doktor Mevlit Yurtseven, müşahedesini ve tanıklıklarını Timeturk.com için kaleme aldı....

Tarihçi Cezmi Yurtsever, tarihe Menemen ya da Kubilay olayı olarak geçen olayların derin devletin "din adamları"nı tasfiye projesi olduğunu ileri sürdü.

İslam Konferansı Teşkilatı bünyesindeki 52 ülkeden uzmanlar, Helal Gıda Standardı’nı belirlemek için çalışmalar yapıyor. Türkiye’den TSE ve TÜRKAK’ın katıldığı komitenin hazırladığı taslak üzerindeki tartışmalar Ekim’de İstanbul’da yapılacak toplantı ile son şeklini alacak.

TSE 'Helal Gıda Standardı' çalışmasında sona doğru yaklaştı. TSE Başkanı, "helal gıda standardı" çalışmalarında son aşamaya gelindiğini açıkladı.

Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Makaleler
Hava Durumu