"Tarihte" Arama Sonuçları
"NATO’nun rolü ABD’nin küresel hegemonyasına meşruiyet sağlamak"
Bu yıl 73’üncü yılını kutlayan Kuzey Atlantik İttifakı (NATO), İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da yol açtığı yıkımın ardından ortaya çıkmıştı. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tehdidine karşı kurulan NATO, kimi uzmanlara göre tarihteki en başarılı savunma örgütüdür.
Bu yıl 73’üncü yılını kutlayan Kuzey Atlantik İttifakı (NATO), İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da yol açtığı yıkımın ardından ortaya çıkmıştı. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tehdidine karşı kurulan NATO, kimi uzmanlara göre tarihteki en başarılı savunma örgütüdür.
Kürşad Atalar: Tarihte savrulan, dönüşen bir Peygamber olmamıştır
AKP dönemiyle birlikte çeşitli "İslami çevrelerin", cahiliye düzeni ve düzenin aktörleri karşısındaki duruş ve tutum konusunda sapma ve savrulmalar yaşadığına tanıklık ettik. Söz konusu savrulma sürecini, İktibas Dergisi'nin dosya konusu bağlamında Kürşad Atalar’la konuştuk. Yaşanan dönüşümün köksüzlükle açıklanabileceğini belirten Atalar, “Köksüzlük ise, esasen ‘bilmemekle’ ilgili bir şeydir. Biliyorsunuz ‘keşke bilselerdi’ ayetine ben biraz da bu açıdan bakıyorum. Kullar, Peygamberler gibi ‘bilebilseydi’, savrulmazlar, dönüşmezlerdi. Tarihte savrulan, dönüşen bir Peygamber olmamıştır” diyor. Söyleşimizi ilgiyle ve beğeniyle okuyup istifade edeceğinizi düşünüyoruz.
AKP dönemiyle birlikte çeşitli "İslami çevrelerin", cahiliye düzeni ve düzenin aktörleri karşısındaki duruş ve tutum konusunda sapma ve savrulmalar yaşadığına tanıklık ettik. Söz konusu savrulma sürecini, İktibas Dergisi'nin dosya konusu bağlamında Kürşad Atalar’la konuştuk. Yaşanan dönüşümün köksüzlükle açıklanabileceğini belirten Atalar, “Köksüzlük ise, esasen ‘bilmemekle’ ilgili bir şeydir. Biliyorsunuz ‘keşke bilselerdi’ ayetine ben biraz da bu açıdan bakıyorum. Kullar, Peygamberler gibi ‘bilebilseydi’, savrulmazlar, dönüşmezlerdi. Tarihte savrulan, dönüşen bir Peygamber olmamıştır” diyor. Söyleşimizi ilgiyle ve beğeniyle okuyup istifade edeceğinizi düşünüyoruz.
Putperestlik ve Ona Karşı Tevhidi Mücadele, En Güncel Meseledir (VİDEO)
"Dünden Bugüne Putperestlik ve Nebevi Mücadele" konferansı, Kur'an Nesli Dâvet Merkezi'nde gerçekleştirildi. Konferansın konuşmacısı Şükrü Hüseyinoğlu, putperestlik ve ona karşı tevhidi mücadelenin tarihte kalmış bir hususiyet olmayıp, bugün için de en güncel mesele olduğunu ifade etti. Konferansın video kaydını dikkatlerinize sunuyoruz:
"Dünden Bugüne Putperestlik ve Nebevi Mücadele" konferansı, Kur'an Nesli Dâvet Merkezi'nde gerçekleştirildi. Konferansın konuşmacısı Şükrü Hüseyinoğlu, putperestlik ve ona karşı tevhidi mücadelenin tarihte kalmış bir hususiyet olmayıp, bugün için de en güncel mesele olduğunu ifade etti. Konferansın video kaydını dikkatlerinize sunuyoruz:
“Büyüklük taslayan kimselerin kahrolduğu ve boyun eğdiği yer”
Yüce Allah Mekke’yi dünyanın en kutsal şehri kılmıştır. Mekke şehrinin yer aldığı bölge her şeyden önce “mukaddes, saygınlığı korunan ve içinde kan dökmekten sakınılan yer” anlamına gelen Harem adıyla anılmaktadır. Suriye ile Yemen arasında uzanan kervan yolunun ortasında bulunan Mekke, kuzeyde Filistin, Suriye ve Irak; güneyde Yemen ve Habeşistan gibi bölgeler arasında yer alması sebebiyle tarihte büyük bir önem kazanmış ve küçümsenemeyecek bir ticarî şöhrete sahip olmuştur. Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin ve zemzem suyunun burada bulunması, Hz. Peygamber’in burada doğup büyümüş olması, ilk vahyin buradaki Hira/Nur dağında gelmeye başlaması ve Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’le birlikte hicret ederken sığınmış oldukları Sevr mağarasının Mekke civarında bulunması bu şehrin önemini ve kutsiyetini arttırıcı unsurlardır.
Yüce Allah Mekke’yi dünyanın en kutsal şehri kılmıştır. Mekke şehrinin yer aldığı bölge her şeyden önce “mukaddes, saygınlığı korunan ve içinde kan dökmekten sakınılan yer” anlamına gelen Harem adıyla anılmaktadır. Suriye ile Yemen arasında uzanan kervan yolunun ortasında bulunan Mekke, kuzeyde Filistin, Suriye ve Irak; güneyde Yemen ve Habeşistan gibi bölgeler arasında yer alması sebebiyle tarihte büyük bir önem kazanmış ve küçümsenemeyecek bir ticarî şöhrete sahip olmuştur. Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin ve zemzem suyunun burada bulunması, Hz. Peygamber’in burada doğup büyümüş olması, ilk vahyin buradaki Hira/Nur dağında gelmeye başlaması ve Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’le birlikte hicret ederken sığınmış oldukları Sevr mağarasının Mekke civarında bulunması bu şehrin önemini ve kutsiyetini arttırıcı unsurlardır.
M.Ö. 1000'lerin Mısır'ı ile günümüz Türkiye'si arasındaki benzerlikleri bulun!
Muhsin Altun, "Salgın: Mihrak nerede?" makalesinde salgın bağlamında tarihten ilginç kesitler aktarıyor...
Muhsin Altun, "Salgın: Mihrak nerede?" makalesinde salgın bağlamında tarihten ilginç kesitler aktarıyor...
Kitap kritiği: Emperyalizmin en ölümcül silahı demokrasi
Demokrasi ‘halk yönetimi’ diye bilinir. Ama bu, tarihte icad edilmiş en büyük yalandır. Hiçbir halk kendi kendini yönetmez. Kendi yönetimini vekaleten birisine devretmenin adı Demokrasi değildir. Ayrıca, halkın verdiği kararları kim belirliyor? Kim etkiliyor?
Demokrasi ‘halk yönetimi’ diye bilinir. Ama bu, tarihte icad edilmiş en büyük yalandır. Hiçbir halk kendi kendini yönetmez. Kendi yönetimini vekaleten birisine devretmenin adı Demokrasi değildir. Ayrıca, halkın verdiği kararları kim belirliyor? Kim etkiliyor?
Tarihten günümüze kadın
Kadın; insanlığın varoluşundan beri hangi toplumda ve o toplumun hangi kategorisinde bulunursa bulunsun yıpratılmış, hak ettiği değer verilmemiş, hakları elinden alınmış; ezilmiş, sömürülmüş ve zulme maruz bırakılmıştır.
Kadın; insanlığın varoluşundan beri hangi toplumda ve o toplumun hangi kategorisinde bulunursa bulunsun yıpratılmış, hak ettiği değer verilmemiş, hakları elinden alınmış; ezilmiş, sömürülmüş ve zulme maruz bırakılmıştır.
Tarihten günümüze Kudüs konulu panel Ankara’da düzenlendi (HABER-VİDEO)
Araştırma ve Kültür Vakfı, İLKAV, Kardelen Derneği, Medeniyet Vakfı ve Vahdet Vakfı’nın oluşturduğu “Müslümanlarla Dayanışma Platformu’nun” ortaklaşa düzenlediği “Tarihten Günümüze Kudüs” Paneli Araştırma ve Kültür Vakfı konferans salonunda yapıldı.
Araştırma ve Kültür Vakfı, İLKAV, Kardelen Derneği, Medeniyet Vakfı ve Vahdet Vakfı’nın oluşturduğu “Müslümanlarla Dayanışma Platformu’nun” ortaklaşa düzenlediği “Tarihten Günümüze Kudüs” Paneli Araştırma ve Kültür Vakfı konferans salonunda yapıldı.
Tarihten Günümüze Işık Tutan Bir Batınî Gelenek: Haşhaşilik
Fedaîlerin İmamlarına/liderlerine sorgusuz sualsiz teslimiyetleri gerekiyordu. Seyduna her şeyi bilen, her konuda en doğru kararı veren, yanılmaz bir imamdı. O, bilgileri doğrudan Allah’tan almaktaydı. Bu uğurda Hasan Sabbah’ın, geleneksel şii (ve sünnî) kültürdeki mehdî/Mesih/kurtarıcı figürünü sonuna kadar kullandığı anlaşılmaktadır. Geleceğe dönük bir kurtarıcı/Mesih bekleme telakkisi, bunun tamamen uydurma boş bir söylenti olduğunu bilen insanlar için oldukça abes, insanın havsalası almayan bir inanış ise de, bir kez olabilirliğini kabul edenler açısından, haşhaştan beter bir uyuşturucu olduğunda kuşku yoktur. Dolayısıyla haşhaştan önce mehdi/Mesih/müceddid ve bunların karşı kutbunda yer alan deccal gibi kavramların asılsız ve uydurma olduğunu anlatmak, haşhaşîliğin önünü almak için önerilebilecek en somut adımlardan biridir.
Fedaîlerin İmamlarına/liderlerine sorgusuz sualsiz teslimiyetleri gerekiyordu. Seyduna her şeyi bilen, her konuda en doğru kararı veren, yanılmaz bir imamdı. O, bilgileri doğrudan Allah’tan almaktaydı. Bu uğurda Hasan Sabbah’ın, geleneksel şii (ve sünnî) kültürdeki mehdî/Mesih/kurtarıcı figürünü sonuna kadar kullandığı anlaşılmaktadır. Geleceğe dönük bir kurtarıcı/Mesih bekleme telakkisi, bunun tamamen uydurma boş bir söylenti olduğunu bilen insanlar için oldukça abes, insanın havsalası almayan bir inanış ise de, bir kez olabilirliğini kabul edenler açısından, haşhaştan beter bir uyuşturucu olduğunda kuşku yoktur. Dolayısıyla haşhaştan önce mehdi/Mesih/müceddid ve bunların karşı kutbunda yer alan deccal gibi kavramların asılsız ve uydurma olduğunu anlatmak, haşhaşîliğin önünü almak için önerilebilecek en somut adımlardan biridir.
M. Kemal'in de "pelikanları" varmış!
"Pelikan Bildirisi" ile başlayan ve Davutoğlu'nun Kongre ve aday olmama kararıyla bir saray darbesine sahne olan gelişmeler yankısını sürdürürken, Yıldıray Oğur yakın tarihten ilginç bir örnek vererek tartışmayı sürdürdü. Oğur'un aktardığı hadiseden de anlaşılıyor ki M. Kemal'in de "pelikanları" vardı ve o da tasfiye etmek istediklerine "pelikanlarını" musallat ediyordu. Yıldıray Oğur'un yazısını birlikte okuyalım:
"Pelikan Bildirisi" ile başlayan ve Davutoğlu'nun Kongre ve aday olmama kararıyla bir saray darbesine sahne olan gelişmeler yankısını sürdürürken, Yıldıray Oğur yakın tarihten ilginç bir örnek vererek tartışmayı sürdürdü. Oğur'un aktardığı hadiseden de anlaşılıyor ki M. Kemal'in de "pelikanları" vardı ve o da tasfiye etmek istediklerine "pelikanlarını" musallat ediyordu. Yıldıray Oğur'un yazısını birlikte okuyalım:
Fransa'dan Kuaşi kardeşlere cellat muamelesi
Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’ya saldırı düzenleyerek 12 kişiyi öldüren Kuaşi kardeşler, toprağa verildi. Tarihte cellat mezarlıklarında olduğu gibi mezar taşlarına isim yazılmadı.
Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’ya saldırı düzenleyerek 12 kişiyi öldüren Kuaşi kardeşler, toprağa verildi. Tarihte cellat mezarlıklarında olduğu gibi mezar taşlarına isim yazılmadı.
Siyonist rejimin kök salmasında Arap rejimlerinin rolü
Direniş güçlerine karşı tavır ve tutumda işgal yönetimiyle Batılı ülkeler ortak bir noktada buluşuyor. Bütün bunlar bize Filistin topraklarının işgal edildiği ilk yılları hatırlattı. Filistin davasının başladığı tarihten bugüne kadar bu davanın yanında yer alan halkların aksine rejimlerin bu davaya karşı yaptıkları düşmanlıkları, işgal rejimine yaptıkları yardımları, bu rejimin Filistin topraklarında kök salmasında üstlendiği rolü bir kez daha gündeme getirdi.
Direniş güçlerine karşı tavır ve tutumda işgal yönetimiyle Batılı ülkeler ortak bir noktada buluşuyor. Bütün bunlar bize Filistin topraklarının işgal edildiği ilk yılları hatırlattı. Filistin davasının başladığı tarihten bugüne kadar bu davanın yanında yer alan halkların aksine rejimlerin bu davaya karşı yaptıkları düşmanlıkları, işgal rejimine yaptıkları yardımları, bu rejimin Filistin topraklarında kök salmasında üstlendiği rolü bir kez daha gündeme getirdi.
28 Şubat: Delilleri en sabit darbe
İiddianameye bakıldığında 28 Şubat darbe davasını diğer 3 davadan ayıran özellikler hem yakın tarihte gerçekleşmesi hem de ıslak imzalı, Genelkurmay onaylı delillerle sabit olması. Çünkü dosyaya gönderilmiş onlarca belge var. (Ama bunun yanında Milli Güvenlik Kurulu, hâlâ 28 Şubat tutanaklarını ‘devlet sırrı’ kalkanının arkasına saklanarak göndermemekte direniyor) Ankara savcıları, 1.309 sayfalık iddianamenin daha ilk sayfalarından itibaren ardı ardına ‘ıslak imzalı’ belgeleri delil olarak koyuyor.
İiddianameye bakıldığında 28 Şubat darbe davasını diğer 3 davadan ayıran özellikler hem yakın tarihte gerçekleşmesi hem de ıslak imzalı, Genelkurmay onaylı delillerle sabit olması. Çünkü dosyaya gönderilmiş onlarca belge var. (Ama bunun yanında Milli Güvenlik Kurulu, hâlâ 28 Şubat tutanaklarını ‘devlet sırrı’ kalkanının arkasına saklanarak göndermemekte direniyor) Ankara savcıları, 1.309 sayfalık iddianamenin daha ilk sayfalarından itibaren ardı ardına ‘ıslak imzalı’ belgeleri delil olarak koyuyor.
Darbenin gölgesinde “barış” oyunu
Mısır’daki darbenin neden olduğu dumanlı havadan işgalci siyonist böylesine gaddarca bir yasayı ve daha nice çirkin oyunları uygulamaya geçirmede yararlanırken, onun çıkarlarını himaye etmeyi resmî politika haline getiren ABD’nin Dış İşleri Bakanı John Kerry de bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin amacı, normalde 2009’un başında başkanlık süresi bittiği için uygulamadaki anayasaya göre o tarihten beri Meclis Başkanına teslim etmiş olması gereken başkanlık koltuğunda adeta darbeci general gibi oturmaya devam eden Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas’ı tüm ön şartlarından vazgeçerek yeniden masa başı görüşmelerine oturmaya ikna etmekti.
Mısır’daki darbenin neden olduğu dumanlı havadan işgalci siyonist böylesine gaddarca bir yasayı ve daha nice çirkin oyunları uygulamaya geçirmede yararlanırken, onun çıkarlarını himaye etmeyi resmî politika haline getiren ABD’nin Dış İşleri Bakanı John Kerry de bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin amacı, normalde 2009’un başında başkanlık süresi bittiği için uygulamadaki anayasaya göre o tarihten beri Meclis Başkanına teslim etmiş olması gereken başkanlık koltuğunda adeta darbeci general gibi oturmaya devam eden Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas’ı tüm ön şartlarından vazgeçerek yeniden masa başı görüşmelerine oturmaya ikna etmekti.
Hay-Der'de "Malcolm'u anlama" porgramı yapıldı
Hay-Der’de belli zaman aralıklarıyla yakın tarihte yaşamış, yolumuza işaret olmuş öncü şahsiyetler, Yeryüzü yıldızlar isimli anma programlarıyla anılmakta ve onların mücadeleleri yeni nesillere aktarılmaktadır.
Hay-Der’de belli zaman aralıklarıyla yakın tarihte yaşamış, yolumuza işaret olmuş öncü şahsiyetler, Yeryüzü yıldızlar isimli anma programlarıyla anılmakta ve onların mücadeleleri yeni nesillere aktarılmaktadır.
Atalar: Zulümle uzlaşanlar, herkes uzlaşsın istiyor
"Bu yapılanları ben, Kur'an'ın ifadesiyle "ayetleri eğip-bükme çabası" olarak değerlendiriyorum. Sivil toplumcular, 'hilafet', 'devlet' kavramlarına karşı çıkarak, tarihteki yanlışlıkların arkasına sığınırak, İslam'ın iktidar talebi olmadığını söylerken nasıl Kur'an'ın bu konudaki ayetlerini eğip-bükme tavrını göstermişlerse, bugün, 'eli baltalı' Hz. İbrahim'i, 'hoşgörü dini'nin peygamberi olarak göstermeye çalışanlar da aynı şeyi yapıyorlar."
"Bu yapılanları ben, Kur'an'ın ifadesiyle "ayetleri eğip-bükme çabası" olarak değerlendiriyorum. Sivil toplumcular, 'hilafet', 'devlet' kavramlarına karşı çıkarak, tarihteki yanlışlıkların arkasına sığınırak, İslam'ın iktidar talebi olmadığını söylerken nasıl Kur'an'ın bu konudaki ayetlerini eğip-bükme tavrını göstermişlerse, bugün, 'eli baltalı' Hz. İbrahim'i, 'hoşgörü dini'nin peygamberi olarak göstermeye çalışanlar da aynı şeyi yapıyorlar."
Kamboçya'da Polpot rejiminin unutulan kurbanları: Müslümanlar
Kamboçya'da bundan 30 yıl önce Allah'a yakarmak, doğrudan ölüme gönderilmekle eş anlamlıydı. Müslüman Chamlar bu unutulan korku dolu günlerin tarihte yerini almasını istiyor.
Kamboçya'da bundan 30 yıl önce Allah'a yakarmak, doğrudan ölüme gönderilmekle eş anlamlıydı. Müslüman Chamlar bu unutulan korku dolu günlerin tarihte yerini almasını istiyor.
28 Şubat'a nasıl bakmalıyız?
Tarihte çokça örneği bulunan İslam düşmanlarının çağdaş örneklerinin zorbalık ve zulümlerini gündeme getirirken, Müslümanlar olarak taşıdığımız sorumlulukları ve eğer bir sorunla karşı karşıya bulunuyorsak, bir sürecin olumsuz etkilerinden söz ediyorsak, bu sorun ve olumsuz etkilerde bizlerin ne gibi bir paya sahip olduğumuzu belirlememiz ve çözüme buradan yol almamız gereğini ihmal etmememiz gereği üzerinde durmakta fayda görüyorum. Bu çerçevede, Maide Suresi 105. ayetten yola çıkarak, 28 Şubat sürecinin Müslümanlar üzerinde oluşturduğu varsayılan olumsuz etkilerin, 28 Şubat süreci denilen bu “dış müdahale”den mi, yoksa bünyesel zaaflardan mı kaynaklandığını tartışmak niyetindeyim.
Tarihte çokça örneği bulunan İslam düşmanlarının çağdaş örneklerinin zorbalık ve zulümlerini gündeme getirirken, Müslümanlar olarak taşıdığımız sorumlulukları ve eğer bir sorunla karşı karşıya bulunuyorsak, bir sürecin olumsuz etkilerinden söz ediyorsak, bu sorun ve olumsuz etkilerde bizlerin ne gibi bir paya sahip olduğumuzu belirlememiz ve çözüme buradan yol almamız gereğini ihmal etmememiz gereği üzerinde durmakta fayda görüyorum. Bu çerçevede, Maide Suresi 105. ayetten yola çıkarak, 28 Şubat sürecinin Müslümanlar üzerinde oluşturduğu varsayılan olumsuz etkilerin, 28 Şubat süreci denilen bu “dış müdahale”den mi, yoksa bünyesel zaaflardan mı kaynaklandığını tartışmak niyetindeyim.
Osman Can: 10. Yıl Marşı faşizanlıktır
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can, 10. Yıl Marşı ile halka faşizanlığın dayatıldığını savunarak, “'Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız; Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız. İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz' sözleri tam bir ırk ayrımı değil de nedir?” dedi.
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Doç. Dr. Osman Can, 10. Yıl Marşı ile halka faşizanlığın dayatıldığını savunarak, “'Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız; Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız. İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz' sözleri tam bir ırk ayrımı değil de nedir?” dedi.
Makaleler
Hava Durumu