
"amelleri" Arama Sonuçları

Allah’ın kendilerine güç kuvvet verip en güzel biçimde yarattığı halde esfeli safilinde olmayı tercih edenlerin vay haline… Ve selam olsun salih amelleriyle bu dünya ve ahirette alınlarının akıyla duran mücahitlere…

5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan "Atatürk'ün Hatırasına Alenen Hakaret" suçundan dolayı yargılanan Şükrü Hüseyinoğlu savunmasında, insanların dünyada izzet ve ahiretlerinde saadeti kazanabilmeleri için şirk amellerinden, her türlü putçuluktan sakınmaları konusunda bir uyarı ve nasihatte bulunduğunu ifade etti.

Hutbe: İsra 13-14. Ayetler Bağlamında; Her Birimiz Amelleriyle Kendi Kitabını Yazan Yazarlarız - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim Merkezi - 11 Safer 1441 / 11 Ekim 2019

İman ettikten sonra, imanın gereği olan amelleri tamamen ya da kısmen ama sürekli yapmayanlar, süreklilik arz edecek biçimde bazı günahları ısrarla işleyenler, zamanla imanlarını kaybedip şirke bulaşırlar.

Sadece iman ettim diyenlerin kurtuluşa ereceğine dair bir tek ayet yoktur. İman ve salih amelin hep ard arda zikredilmesi, salih amel olmaksızın sadece iman ettik demekle kurtuluşun mümkün olmaması sebebiyledir. İman olmadan yapılan amel salih amel olmaz. Bu kişilerin yaptıkları zahiren hayırlı ve olumlu ameller bile boşa gider. Bu tür ameller, yalanlayanlara ancak dünyada ve insanlar nezdinde bir olumlu görüntü ve itibar sağlasa da, Allah nezdinde hiçbir karşılığı olmaz. Kur’an’da inkârcıların, yalanlayanların amellerinin boşa çıktığı haber verilmektedir.

Şirk küfürdür, müşrik aynı zamanda kâfirdir. Şirk kavramı, insanların uydurdukları dinleri tanımlama açısından son derece önemli kavramlardan biridir.

Venhar Kur'an Evi cumartesi etkinliklerinde Mehmet Kantar "Müminler ve Salih Amelleri" konusunu işledi. Programın videosunu yayınlıyoruz...

İlmi ve Kütürel Arştırmalar Vakfı-İLKAV’ın Alternatif Eğitim konferansları, Şükrü Hüseyinoğlu’nun ‘Kur´an Açısından Nazar, Büyü ve Cinlerle İrtibat İnançlarının Değerlendirmesi’ başlıklı sunumu ile devam etti.

Politik Telegram”a uğrarsa kişi, ya da kendini kendi elleriyle böyle bir akıma kaptırırsa; hal ve gidişatının, duygu ve düşüncelerinin, eylem ve söylemlerinin, inanç ve amellerinin, istikamet ve ilerleyişinin esaslarını başındaki başörtüsü emrinin yazılı olduğu Kur’an’dan ve o Kur’an’ın yaşayan örneği Rasulullah’tan almazsa, bunun sonu böyle olur işte.

Mustafa Bozacıoğlu, yaratılışımızın bir imtihan olduğunu, kendisinden kaçıp durulan ölümün vaki oluşuna kadar bu imtihanın süreceğini, ‘mal mülk’ ve ‘boş zaman’ dolayımında bir serencamın sürdüğünü ve bunlardan hesaba çekileceğimizi, her boyutu ile ‘okumak’ mükellefiyetimizin neticede, ellerimizle, amellerimizle yazıp buradan doldurduğumuz, sıratı buradan geçmek mücadelesinin akabinde ‘Oku’ hitabıyla hesap görücü olarak yetecek bir kitabı/defteri karşımızda bulacağımızı belirtti.

Hayatımızda tüm amellerimizi Rabbimizin razı olacağı temel ilkeler üzerine kurmalıyız. Her zaman ve her daim Rabbimizi zikretmeliyiz. Yani; okurken, yazarken, yaşarken Allah ne der deyip hesabın yalnızca O’na verileceği bilincinde olmalıyız. Kendimizle, ailemizle, akrabalarımızla ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizde hep Allah’ın rızasını gözetmeliyiz.

Kur’an’ın anlam dünyasında iman/mü'min, küfür/kafir, şirk/müşrik, nifak/münafık, fısk/fasık gibi kavramlar yalnızca inançla ilgili soyut nitelemeler olarak karşımıza çıkmaz. Bu nitelemelerin her biri, insanların inançlarının yanı sıra pratikte yapıp ettiklerini, fiil ve amellerini tanımlayan ve bu tanımlamaya göre insanların tarafını belirten kavramlardır.

Takva, sadece psikolojik anlamda bir korku(havf) olmayıp; Allah’a karşı derin bir şekilde saygı duymak, her türlü tutum ve davranışlarda Allah’ın rızasını herşeyin üstünde tutmak, irademizi O’nun iradesine dolayısıyla O’nun hükümlerine bağlı tutmak, O’nun razı olacağı salih amelleri/davranışları yapmaktır.

İzzet ve onur ancak Müslümanca yaşama mücadelesinde kimliklerinden, ibadetlerinden ve değerlerinden utanmayan Müslümanlarındır. Kimliğini açıkça savunmak yerine gizlenenler, amellerini saklayıp ibadetlerini gözlerden uzaklaştıranlar, varlık sebeplerini inkarın derin açmazları içinde yaşadıkları savrulmalardan geriye anlamlı ve değerli ne kalacağını iyi hesap etmelidir. Ve asıl değerin, Müslüman kalmakta, Müslümanca yaşamakta ve bu güvenle dinini, ibadetini ve taleplerini yüksek sesle savunmakta olduğunu görmelidir.
Makaleler
Hava Durumu