
"devleti" Arama Sonuçları

ABD’nin çıkarlarına hizmet eden BMGK ve BM’de Filistin devletinin tanınmasına yönelik son girişimin de akim kalması üzerine, Hamas yaptığı açıklamada uluslararası toplumu ABD’nin iradesini aşarak Filistin halkının direnişini desteklemeye davet etti.

Dünyada kendilerini temsil edecek bir devleti olmayan en büyük kitle Müslümanlardır I Şükrü Hüseyinoğlu

Hamas Siyasi Büro Üyesi ve Gazze eski İçişleri Bakanı Dr. Fethi Hammad, Filistin halkının hedeflerine dair yaptığı açıklamada, “Filistin halkı, başkenti Kudüs olan Hilafet Devleti'nin kurulması için hazırlanıyor” ifadelerini kullandı ve Abbas yönetiminin ihaneti hususunda Müslümanları uyardı.

Cuma hutbesi: Dünden Bugüne Devletin Putlaştırılması Sorunu I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Sözün özü şu ki, eğitim kurumlarıyla, basın-yayın, iletişim ve eğlence dünyasıyla, insan anlayışı, hayat felsefesi ve dünya görüşüyle bir bütün halinde bizzat toplum ve devlet eliyle bütün çocuklarımız düzenli bir istismara tabi tutulmaktadır. Kara mizaha bakar mısınız, bütün neslimizi bizzat devletin imkanlarıyla, kurumsal olarak planlı-projeli istismara tabi tutanlar da çocukların istismarından yakınmaktadırlar.

Siyonist İsrail rejiminin Filistin’de sürdürdüğü zulüm stratejisi, Hindistan rejimi için adeta rol model oluyor. Hindutva ideolojisinin kurucusu olan Vinayak Damodar Savarkar’ın Siyonizm’e övgüler dizdiği ve Yahudi devletinin kurulmasını desteklediği yazılı belgeler hâlâ göz önünde dururken, Savarkar’ın izini takip eden Hindu ırkçılar da İsrail’i, Hindistan’ın can dostu olarak görmeye devam ediyor.

Zaten Yahudiler uzunca bir zamandır Batı’da bir sorun olarak görülüyordu ve onların Filistin’e taşınmasının zemini rahatlıkla kurulabilirdi. Siyonizmin en önemli temsilci olarak kabul edilen Theodor Herzl’in 1896’da basılan kitabının adının “Yahudi Devleti” olması şaşırtıcı değildir. Fakat konunun burada bırakılmaması gerekirdi. Zira İsrail, İngiltere’nin yirminci yüzyıla taşınmış yeni bir kolonyalist girişimiydi.

Samimiyetle söylüyorum ki eğer bize ‘‘İslami kuruluşlar’’ diye lanse edilen yapıların yöneticileri kendilerini kutsallıktan azade kılıp aradan çekilebilmeyi göze alıp da bu halden kurtulmaya azcık da olsa gayret etseler, bu topraklarda yaşayan Müslüman kardeşler çok daha rahat bir istişare ile “Tevhidde vahdet, vahdette uhuvvet, uhuvvette devleti oluşturabilirler.”

Tarihî tercübe, "İsrail’de" hâkim trend haline gelen bu durumun, devletin ömrünü de kısaltacağını gösteriyor. “Nasıl”ını ve “niçin”ini görebilmek için, biraz tarih bilgisi yeterli. Nitekim aklı başında "İsrailli" tarihçiler ve sosyal bilimciler, göz önünde duran bu hakikati kendi toplumlarına duyurmaya çalışıyor. Ancak onların çabaları da gürültülü hezeyanların ve faşizm nöbetlerinin içinde kaybolup gidiyor.

Birkaç yıl önce özel bir şirkete devredilen “ulusal kumar” M. Piyango’nun “yılbaşı çekilişleri” ile ilgili basında yer alan “Büyük ikramiye yine devletin” şeklinde bir haber kalıbı vardır, hatırlanacağı üzere. “Büyük ikramiyeyi” kim kazanırsa kazansın, piyango kumarının asıl kazananının devlet olduğunu ifade eden bu haber kalıbı, aslında sistem içi politik süreçler için de geçerli bir durumdur.

“Türkiye’de Sinema Sansürünün Tarihi” ismiyle yayınlanan kitap, 1932 ile 1988 yılları arasındaki Film Denetleme Kurullarının aldığı sansür kararlarını içeriyor. Kitaptaki bilgiler, İslam'a karşı düşmanca tavrın sadece senarist ve yönetmenlerden kaynaklanmadığı, devletin dine dair tüm sahneleri bir bir sansürlediği ve yapımcıları uyardığı ortaya çıktı.

Bilindiği üzere Erdoğan, tevhide aykırı bir inançla sık tekrar ettiği bir sözünde; “ekonominin, sermayenin dini imanı olmaz” diyor. Her halde bu inancı sebebiyle olsa gerek, ekonomik ilişkilerde bu kadar rahat davranılmış, en sert söylemlerle İsrail’in “terör devleti” olarak suçlandığı süreçlerde bile ekonomik ilişkiler, neo-liberal politikalar gereği piyasa ilahının arzularına uygun ölçüler içinde zirve yaparak sürdürülmüştür.

Ulusal ekonomik çıkarlar uğruna terör devletinin başkanı Herzog’u Türkiye’ye davet edip mutlu aile fotoğrafı çektiren Erdoğan, sert çıkışlarının “halkın gazını alma” amaçlı bir söylemden ibaret olduğunu bir daha ispat etmiş olmaktadır. Yani Erdoğan sert söylemlerle “Türkiye halkının gazını almak” hedefini güderken, Herzog’u davet edip ağırlamak suretiyle ise İsrail’e somut ve büyük kazanç sağlayan “Filistin Halkının Gazını Çalmak” eylemini onaylama konumuna savrulmaktadır.

Mısır’da yaklaşık 2.5 yıl boyunca cezaevinde tutulan aktivist Rami Şaas serbest kaldıktan sonra açıklamalarda bulundu. “Mısır’ın büyük bir hapishane hücresi olduğunu” söyleyen Şaas, “ülke kelimenin tam anlamıyla bir terör devleti haline geliyor.” ifadelerini kullandı.

Mirasımız Derneği’nin “2021 Kudüs Raporu” işgal devletinin Kudüs’teki saldırganlığını ve yıkımını gözler önüne seriyor. Bu yıl Kudüs’te 349 Müslüman katledildi. 3 bin kişi Mescid-i Aksa’yı fanatik Yahudilerden korumaya çalışırken tutuklandı. İsrail güçleri 500 eve baskın düzenledi. Müslümanların işlettiği iş yerlerine 4,5 milyon dolar ceza kesildi. Ambargo ile Kudüs’teki yoksulluk oranı yüzde 85’e çıktı.

Siyonist devletin işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs’te 10 bin haneli yeni yasa dışı Yahudi yerleşim inşasını onaylamasına Filistin Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi, uluslararası toplumdan ve ABD’den yardım istedi.

Siyonist Başbakan Naftali Bennett, bağımsız Filistin devletine karşı olduğunu ve Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile de görüşmeyeceğini söyledi.

“Devlet dinsiz olamaz, olmamalı!” diyenler, Allah’ın rızasına tâlip olup Rasûlullah’ın devleti gibi devlet isteyenlerdir. “Devletin dini olmaz!” diyenler kimin yanında yer aldıklarını iyi düşünmeliler.
Makaleler
Hava Durumu