
"diyorlar." Arama Sonuçları

Hal bu iken, İslami camiada bazı akl-ı evveller, bu salgın ve tedbirler konusunda baştan beri komplocu ve alaycı bir yaklaşımla insanları yanlış yönlendirdiler ve yönlendirmeye devam ediyorlar. Oysa herhangi bir Müslümanın, salgın ve tedbirler konusunda alaycılığa yönelmek gibi bir cahilane tutum yerine, bu tür tutumlar takınan başkalarına müdahale eden bir konumda olması gerekir.

Toplama kamplarında ve cezaevlerinde haksız yere tutulan aileleri için Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde günlerdir nöbet tutan Doğu Türkistanlı Müslümanlar, kampların kapatılmasını, ailelerinin serbest bırakılmasını talep ediyorlar.

Mescid-i Aksa’ya girerken, kapıda, ancak İsrail askerlerinin kontrolünde giriş yapabiliyorsun. Mescid-i Aksa, resmen esir alınmış, işgal edilmiş vaziyette. En küçük olayda bile müdahale ediyorlar. İçeri girince insan hüzünleniyor.

Ahmet Varol: ‘ABD için önemli olan Beşir yönetiminin devrilmesiydi, ancak darbenin arkasında birtakım dış güçlerin parmağının olduğunu ileri sürenler çok acele ediyorlar.’

Biz bir kabileyiz. Dünyaya bakışımız bellidir. Bize “dışarıda kalanlar” diyorlar. Desinler, ne gam! Zaman zaman kim içeride kim dışarıda diye sorduğumuz olur. Sahi içeridekiler nelerden mahrumdur, dışarıdakiler ne kazanmıştır, sürekli sorulması ve hatırlanması gereken sorular.

Haremeyn’in Allah(cc) ve ümmet nezdindeki statüsü, ayrıcalık ve değeri, hak ettiği yere konulup oturtulmadığı için o mübarek mekanlara bağlı olarak gelişen olaylar, ilişkiler ve suudikastlar da gereği gibi yorumlanamıyor.Hal böyle olunca da o haramîler ümmetin mirası üzerinde hoyratça tepinmeye devam ediyorlar.

Türk dizilerinin etkisini anlamak için Katar’da 100 gençle görüşen Yard. Doç. Miriam Berg, “Türk dizilerinde, Arap dünyası için tabu konular var. Arap izleyicinin Batı tarzı yaşam konusundaki merakını tatmin ediyorlar. Gümüş yayınlandıktan sonra boşanmaların arttığını hepimiz gördük. Kadınlar eşlerinin Kıvanç Tatlıtuğ karakteri gibi olmasını istiyor” dedi.

"Şu an için, IŞİD’le mücadele stratejisi her şeyden önce askeri. Bana göre bu bir hata. IŞİD’in sorunu, temelde siyasi. IŞİD, her şeyden önce, çözülemeyen siyasi sorunların sonucu. Aslında, özellikle Irak ve Suriye’deki Sünni Araplar, bu iki ülkenin yönetiminde kendilerine bir yer bulamıyorlar. Artık, bu iki ülkenin yönetimlerinde temsil edilmediklerini hissediyorlar. Bana kalırsa, öncelik siyasi sorunu çözmekte. Siyasi sorun çözüldüğünde; Irak ve Suriye’deki bütün topluluklar yönetimde yer edinip, temsil edildiğini hissettiğinde, IŞİD yok olacaktır."

Nitekim Musul'dan bu harekete katılmış bazı kabileler bu olayın bir IŞİD hareketi olarak nitelenmesine karşı çıkıyor, harekete 'aşiretler komitesi' diyorlar. Nitekim, Sünni aşiretler ve Saddam döneminin subayları mesela Saddam'ın yardımcılarından İzzet İbrahim el Dürri işin içinde.

Türkiye'nin dört bir yanına dağılan savaş mağduru Suriyeliler, Türkçe öğrenmek için kurslara gidiyorlar.

Sufi gelenekten gelen eski Müftü Ali Cum’a ve Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip kutsal olmayan zeminde Mısır ordusuna kutsallık atfediyorlar. Mısır’da her markası çıkan Sisi’nin yakında neredeyse muskaları da piyasaya verilecek. Ali Cum’a ve Ahmet Tayyip ileride kazara işsiz kalırlarsa geçim yolunu Sisi muskaları yazarak bulurlar! Herhalde 28 Şubat’tan da böyle manzaralar hatırlayabilirsiniz. Eski Mısır müftüsü Ali Cum’a Mısır ordusunu ‘Mehmetçik’ veya ‘Peygamber ocağı’ olarak tanımlayarak darbeyi ve darbecileri meşrulaştırmıştır.

Şükrü Hüseyinoğlu: Peygamberlerin Kur’an’da bir duası vardır. “Rabbim, beni salihlerle birlikte kıl” diyorlar. Bugün örgütlenmiş günahlar ve münker karşısında, onların oluşturduğu ifsada karşı gencin mutlaka salihlerle birlikte olmaya özen göstermesi gerekir. İslami çalışmalara, İslami derslere mutlaka katılması gerekir. Tek başına kalmaması gerekir. Müslümanlardan uzaklaştıkça, ayrıştıkça günahlara da yaklaşır. Çünkü günahlar çok güçlü… Kurumsallaşmış bir münker söz konusu bugün. Buna karşı koymak için salihlerle ve sadıklarla beraber olmak gerekir.

Bir Suriye askerinin cep telefonuyla çektiği görüntüler sosyal medyada paylaşıldı. Görüntülerde katledilen Suriyeli direnişçilerin bedenlerine tekme atan Esed’in askerleri, cesetlerin üzerinde zıplıyor ve naaşlara eziyet ediyorlar. “Canımız Kanımız Beşşar’a Feda Olsun!”, “Allah, Suriye, Beşşar Bize Yeter!” sloganları atan askerler parçalanmış bedenler üzerinde adeta eğleniyorlar. Katlettikleri direnişçilerin mallarını çalan Esed’in askerlerinin, bazı cesetlerin iç çamaşırlarını çıkardıkları da görülüyor. Cesetlere kötü muamele Suriye Baas rejiminin halkın dirisi kadar ölüsüne de saygısız olduğunu belgeliyor. İşte o görüntüler:

Ümmet bilincimiz, yıllarca dilimize doladığımız kelimelerin sınavını veriyor. Dimağlarımız her zamankinden daha fazla işgal altında. Romantik rüyalar eşliğinde, tek taraflı bir muharebenin muhatapları oluyoruz. ‘Gardaş’ız derken, düşman buluyoruz kendimizi. Sinir uçlarımızla oynayanlar, büyük bir iştah ile ğayb olan duyarlılıklarımızı seyrediyorlar. Kitle iletişim araçları, dezenformasyon saçarak bizleri ‘ümmet’ten ‘kitle’ye dönüştürüyor. Bu zihnî hercümerç içerisinde, mezhepsel reflekslerimiz kendine alan açmaya başladı.

Kudüs’ün İslami kimliğini yok etmek ve yerine Yahudi kimliğini koymak isteyen siyonistler, işlerini hızlandırdı. Birkaç gündür Kudüs sokaklarında afişler asıp bildiriler dağıtan Yahudi gruplar, “Yahudi tapınağı yapıyoruz, Mescidi Aksa’yı yıkıyoruz, herkes tapınağa yakın yerlerde ikamet etmelidir” diyorlar. Kudüs sokaklarında birçok yere stand açan Yahudiler bağış topluyor, propaganda yapıyorlar.

Yahudi örgütlerin 2 gündür Mescidi Aksa'ya girmek istemesi üzerine Kudüs'te şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Siyonistler yüzlerce gruplar eşliğinde ve polisi korumasında Mescidi Aksa içerisine giriyor ve Müslümanları tahrik ediyorlar. Dün de binlerce polis eşliğinde Mescid’e giren 300 kişilik Yahudi grubu, Mescidi Aksa’nın içinde bulunan zeytin ağaçlarının dallarını dahi koparıp yanlarında götürdüler.

Kapitalist tüketim kültürünün mabedleri olarak işlşev gören Migros, Carrefoursa ve Kipa gibi büyük alışveriş merkezileri, İslam'ın kurban ibadetini istismar ediyorlar.

“Türkiye’de, halkı hemen hemen tamamen Müslüman olan bir ülkede, başörtülü Müslüman kızların kamu kurumlarından mahrum bırakıldığını öğrendiğimde inanamamıştım. Olacak şey değil, herkes Müslüman, hatta Allah’ın emri olan başörtüsünü yasaklayanlar bile ‘Müslümanım..’ diyorlar.”
Makaleler
Hava Durumu