"irade" Arama Sonuçları
Hamas’tan uluslararası topluma, “ABD’nin iradesini aşın” çağrısı
ABD’nin çıkarlarına hizmet eden BMGK ve BM’de Filistin devletinin tanınmasına yönelik son girişimin de akim kalması üzerine, Hamas yaptığı açıklamada uluslararası toplumu ABD’nin iradesini aşarak Filistin halkının direnişini desteklemeye davet etti.
ABD’nin çıkarlarına hizmet eden BMGK ve BM’de Filistin devletinin tanınmasına yönelik son girişimin de akim kalması üzerine, Hamas yaptığı açıklamada uluslararası toplumu ABD’nin iradesini aşarak Filistin halkının direnişini desteklemeye davet etti.
Lâ diyemeyince...
Talut ve İsrailoğulları sefere çıktıkları bir zaman diliminde, bir ırmaktan geçmeleri gerekiyordu. Ancak Allah azze ve celle, Talut ve askerlerine ırmağı geçerken bir avuç dışında, fazla su içmemeleri konusunda emir buyurdu. Çok susayan ordu için bu imtihan büyük bir imtihandı. Allah azze ve celle ordunun içerisinden, en ufak bir imtihanda bile orduyu yarı yolda bırakacak, “La bilincinden” uzak, iradesi zayıf halkaları temizlemek istiyordu.
Talut ve İsrailoğulları sefere çıktıkları bir zaman diliminde, bir ırmaktan geçmeleri gerekiyordu. Ancak Allah azze ve celle, Talut ve askerlerine ırmağı geçerken bir avuç dışında, fazla su içmemeleri konusunda emir buyurdu. Çok susayan ordu için bu imtihan büyük bir imtihandı. Allah azze ve celle ordunun içerisinden, en ufak bir imtihanda bile orduyu yarı yolda bırakacak, “La bilincinden” uzak, iradesi zayıf halkaları temizlemek istiyordu.
Eylemlerimizin temeli ve pratikteki sonuçları üzerine
Temelsiz ve devşirme değer yargılarıyla şekillenen düşünce dünyamız ve edimlerimiz ve en önemlisi bunların tetkikinin yapılmayıp Hakk’a uygunluğunun gözetilmemesi ile insanlık kendine en büyük zulmü yapıyor, irâdesini ve dolayısıyla onur ve haysiyetini kendi elleriyle sömürgeci zâlim uluslara çiğnetiyor ve böylece kendine yabancılaşıyor.
Temelsiz ve devşirme değer yargılarıyla şekillenen düşünce dünyamız ve edimlerimiz ve en önemlisi bunların tetkikinin yapılmayıp Hakk’a uygunluğunun gözetilmemesi ile insanlık kendine en büyük zulmü yapıyor, irâdesini ve dolayısıyla onur ve haysiyetini kendi elleriyle sömürgeci zâlim uluslara çiğnetiyor ve böylece kendine yabancılaşıyor.
Balcı: ‘Bağımlılık’, insan iradesine çöküyor, köle haline getiriyor
İktibas Dergisi canlı yayınında Mustafa Bozacıoğlu'nun konuğu olan Muharrem Balcı “Bağımlılıklarla Mücadele Kapsamında Dersimiz İnsanlık” başlığı altında önemli vurgularda bulundu.
İktibas Dergisi canlı yayınında Mustafa Bozacıoğlu'nun konuğu olan Muharrem Balcı “Bağımlılıklarla Mücadele Kapsamında Dersimiz İnsanlık” başlığı altında önemli vurgularda bulundu.
"Amiraller muhtırası" ve "Tekbirlerle direniş" çağrıları üzerine
Bu itibarla, biz Müslümanların, salt darbelere değil, insanı bizatihi kendisinin rabbi ve ilahı kabul etme ideolojisi olan, meşruiyetin temelini Rabbimizin irade ve ahkamında değil, insan çoğunluğunun irade ve yönelimde gören demokrasiye karşı da tekbirlerle direnmemiz gerekir.
Bu itibarla, biz Müslümanların, salt darbelere değil, insanı bizatihi kendisinin rabbi ve ilahı kabul etme ideolojisi olan, meşruiyetin temelini Rabbimizin irade ve ahkamında değil, insan çoğunluğunun irade ve yönelimde gören demokrasiye karşı da tekbirlerle direnmemiz gerekir.
Medine, Medine Sözleşmesi, medeniyet kavramları dolayımında mülahazalar
Dünkü şartlar tekrar tahakkuk eder, Yesrib’i Medine’ye dönüştüren irade kâbil-i kıyas sayı azlığına rağmen taraflarca mutlak bir itaat ve teveccühle nihaî hâkim karar kabul edilirse, şüphesiz bugün de Medine vesikası hukuku üzerinden toplumsal mutabakat vücûbiyet arz eder. Ancak bugün roller tamamen farklı iken, İslâmî bir ıstılahın paravan olarak kullanılması ve mağlubu galip sanma duygusal motivasyonuyla İslâm, küfrün hâkimiyetini meşrûlaştırma vasıtası kılınma riskiyle yüz yüzedir. İslâm namına tescil ve tahkimin söz konusu olmadığı bir vasatta, İslâm’ın, varlık-bilgi (ontolojik-episteme) bağı vahiyle kopuk ideoloji ve sistemler tarafından suni teneffüs için popülizme malzeme kılınması kaçınılmazdır.
Dünkü şartlar tekrar tahakkuk eder, Yesrib’i Medine’ye dönüştüren irade kâbil-i kıyas sayı azlığına rağmen taraflarca mutlak bir itaat ve teveccühle nihaî hâkim karar kabul edilirse, şüphesiz bugün de Medine vesikası hukuku üzerinden toplumsal mutabakat vücûbiyet arz eder. Ancak bugün roller tamamen farklı iken, İslâmî bir ıstılahın paravan olarak kullanılması ve mağlubu galip sanma duygusal motivasyonuyla İslâm, küfrün hâkimiyetini meşrûlaştırma vasıtası kılınma riskiyle yüz yüzedir. İslâm namına tescil ve tahkimin söz konusu olmadığı bir vasatta, İslâm’ın, varlık-bilgi (ontolojik-episteme) bağı vahiyle kopuk ideoloji ve sistemler tarafından suni teneffüs için popülizme malzeme kılınması kaçınılmazdır.
Neden Mekke'deki gibi bir cemaat oluşturamadık?
Dinimizin emretmiş olduğu hükümlerin gerçekleşmesi için kolektif irade ve aklı üretmemiz ve güç birliği yapmamız gerekmektedir. Buna rağmen, tevhidî uyanış süreci olan 40 yıllık önemli bir birikimimiz olduğu halde, neden tevhidde vahdet oluşturup insanlığa vahyin şahidliğini yapacak kolektif bir iradeyi, ülke çapında kuşatıcı örnek bir İslam cemaatini, ümmeti yeniden inşa edecek Kur’an neslini oluşturamadık?
Dinimizin emretmiş olduğu hükümlerin gerçekleşmesi için kolektif irade ve aklı üretmemiz ve güç birliği yapmamız gerekmektedir. Buna rağmen, tevhidî uyanış süreci olan 40 yıllık önemli bir birikimimiz olduğu halde, neden tevhidde vahdet oluşturup insanlığa vahyin şahidliğini yapacak kolektif bir iradeyi, ülke çapında kuşatıcı örnek bir İslam cemaatini, ümmeti yeniden inşa edecek Kur’an neslini oluşturamadık?
Neden sadece Dersim katliamı (VİDEO-HABER)
Türkiye’nin yakın tarihi, Kemalist iradenin istek ve buyruklarına uygun olarak oluş(turul)muş bir tarihtir. Bu nedenle bu tarih, olayları, gerçek ve bilimsel olgulara uygun olmaktan öte, Kemalist iradenin belirlediği bir çerçevede ele almıştır.
Türkiye’nin yakın tarihi, Kemalist iradenin istek ve buyruklarına uygun olarak oluş(turul)muş bir tarihtir. Bu nedenle bu tarih, olayları, gerçek ve bilimsel olgulara uygun olmaktan öte, Kemalist iradenin belirlediği bir çerçevede ele almıştır.
Hamd etmek fark etmektir
Bütün bir güç, kuvvet ve kudretin sahibi, sayısız âlemlerin, sürüp gitmekte olan sonsuz olayların, hakikatine varamadığımız nice bilginin, nice hikmetin yaratıcısı olan Rabbimize hamd etmek, akıl ve irade sahibi olmanın, insan olmanın bir gereğidir.
Bütün bir güç, kuvvet ve kudretin sahibi, sayısız âlemlerin, sürüp gitmekte olan sonsuz olayların, hakikatine varamadığımız nice bilginin, nice hikmetin yaratıcısı olan Rabbimize hamd etmek, akıl ve irade sahibi olmanın, insan olmanın bir gereğidir.
Mehmet Pamak’tan tevhidi uyanış çevrelerine ittifak çağrısı
Mehmet Pamak, İLKAV’ın 30. Yıl programındaki konuşmasında, tevhidî uyanış süreci öbeklerini “yeni 28 Şubat” zulmüne ve müslümanları kuşatan yozlaşmaya, sekülerleşmeye direnebilmek için ittifak etmeye ve bu kötü gidişe dur diyecek güçlü bir irade oluşturmaya çağırdı.
Mehmet Pamak, İLKAV’ın 30. Yıl programındaki konuşmasında, tevhidî uyanış süreci öbeklerini “yeni 28 Şubat” zulmüne ve müslümanları kuşatan yozlaşmaya, sekülerleşmeye direnebilmek için ittifak etmeye ve bu kötü gidişe dur diyecek güçlü bir irade oluşturmaya çağırdı.
Kur'an ile şiddet tedavisi
Kur’an ile her türlü şiddet önlenir. Öncelikle buna, şiddetten kurtulmak isteyenlerin inanmaları gerekir. İnanmak da yeterli değildir. İmanın etkili olması için yeteri ölçüde bilgi birikimi olmalıdır. İlim sahibi olmayanın dindarlığı eksik kalır. Çünkü “cahilin sofusu şeytanın maskarası olur. ” Şiddetten kurtulmak isteyenlerin imanlı, ilim ehli, ihlas ve sadakat sahibi olmaları gerekmektedir. Bunlarla beraber iyi niyet, güçlü irade ve kişilik gerekir.
Kur’an ile her türlü şiddet önlenir. Öncelikle buna, şiddetten kurtulmak isteyenlerin inanmaları gerekir. İnanmak da yeterli değildir. İmanın etkili olması için yeteri ölçüde bilgi birikimi olmalıdır. İlim sahibi olmayanın dindarlığı eksik kalır. Çünkü “cahilin sofusu şeytanın maskarası olur. ” Şiddetten kurtulmak isteyenlerin imanlı, ilim ehli, ihlas ve sadakat sahibi olmaları gerekmektedir. Bunlarla beraber iyi niyet, güçlü irade ve kişilik gerekir.
İnsanın sorumluluğu
Kur’an’ın ifadesiyle birisi takva diğeri ise fısk ve fücur olan iki ana yolu belirleyen unsurlar vardır. Toplumların ana çatılarını oluşturan din ve yaşam biçimi, insanın içindeki farklı seslerin bir uzantısı ve yansımasıdır. Allah da insana aklını ve iradesini, takvasını ve fıskını vererek önünde doğruya ve yanlışa gidebileceği yolları gösteriyor. “Nefse ve onu biçimlendirene, Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki, Elbette nefsini temizleyip arındıran kurtulmuştur. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir”. (Şems: 7-9)
Kur’an’ın ifadesiyle birisi takva diğeri ise fısk ve fücur olan iki ana yolu belirleyen unsurlar vardır. Toplumların ana çatılarını oluşturan din ve yaşam biçimi, insanın içindeki farklı seslerin bir uzantısı ve yansımasıdır. Allah da insana aklını ve iradesini, takvasını ve fıskını vererek önünde doğruya ve yanlışa gidebileceği yolları gösteriyor. “Nefse ve onu biçimlendirene, Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki, Elbette nefsini temizleyip arındıran kurtulmuştur. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir”. (Şems: 7-9)
Rasulullah (a.s.) yerli ve milli miydi?
Kur’an nasları ve siyer bilgisinden öğreniyoruz ki, bu anlamda Mekke’de de bir “yerlilik ve millilik” anlayışı ve dayatması söz konusuydu. Darun Nedve merkezli müşrik Mekke oligarşisi, Mekke’deki yerleşik değer yargıları ve işleyişi “yerli ve milli” değerler olarak sonuna kadar savunmairadesi ortaya koyuyor ve şirke, sömürüye, tuğyana dayalı bu değer yargılarını esastan reddederek kendilerini yalnızca Âlemlerin Rabbi’nin ilahlığı ve rabliğine, yani göklerin olduğu gibi yerlerin de hükümranı olduğu hakikatine dâvet eden, dini (dünya görüşü ve hayat tarzı) ancak O’na has kılmaya çağıran Rasulullah (a.s.)’a karşı amansız bir mücadeleye girişiyorlardı.
Kur’an nasları ve siyer bilgisinden öğreniyoruz ki, bu anlamda Mekke’de de bir “yerlilik ve millilik” anlayışı ve dayatması söz konusuydu. Darun Nedve merkezli müşrik Mekke oligarşisi, Mekke’deki yerleşik değer yargıları ve işleyişi “yerli ve milli” değerler olarak sonuna kadar savunmairadesi ortaya koyuyor ve şirke, sömürüye, tuğyana dayalı bu değer yargılarını esastan reddederek kendilerini yalnızca Âlemlerin Rabbi’nin ilahlığı ve rabliğine, yani göklerin olduğu gibi yerlerin de hükümranı olduğu hakikatine dâvet eden, dini (dünya görüşü ve hayat tarzı) ancak O’na has kılmaya çağıran Rasulullah (a.s.)’a karşı amansız bir mücadeleye girişiyorlardı.
Seçim sonuçları üzerine
Tayyip Erdoğan, yaptığı balkon konuşmasında “bu seçimin galibi demokrasidir, milli iradedir” dese de, AKP’liler seçim zaferi kutlasa da, bu seçimin esas galibi Devlettir, MHP’dir. MHP artık iktidar partisidir, iktidara rengini verecek olan, istediğini yapacak ve yaptıracak olan parti, bundan sonra AKP değil, MHP olacaktır.
Tayyip Erdoğan, yaptığı balkon konuşmasında “bu seçimin galibi demokrasidir, milli iradedir” dese de, AKP’liler seçim zaferi kutlasa da, bu seçimin esas galibi Devlettir, MHP’dir. MHP artık iktidar partisidir, iktidara rengini verecek olan, istediğini yapacak ve yaptıracak olan parti, bundan sonra AKP değil, MHP olacaktır.
Siyonist işgal rejimi, Mescid-i Aksa Muhafızlarının iradelerini kırmaya çalışıyor"
Siyonist işgalcilerin Mescid-i Aksa'ya baskınları sırasında gözaltına alınan Filistinli İlyan, "İsrail, bu tür baskılarla Mescid-i Aksa'yı korumakla yükümlü muhafızların iradelerini kırmaya çalışıyor" dedi.
Siyonist işgalcilerin Mescid-i Aksa'ya baskınları sırasında gözaltına alınan Filistinli İlyan, "İsrail, bu tür baskılarla Mescid-i Aksa'yı korumakla yükümlü muhafızların iradelerini kırmaya çalışıyor" dedi.
"Kurucu iradeyi ortaya koyan Resullerin özgün yoluna dönmeliyiz"
Özgür Yazarlar Birliği’nin bir dizi olarak gerçekleştirdiği “Kurucu İslami Siyasi İrade Tartışmaları” Mazlumder yöneticilerinden yazar Mehmet Alkış ile Heda-Der’de çalışmalarını yürüten Musa Kazım Yılmaz’ın konuşmacı oldukları yeni bir programla devam etti.
Özgür Yazarlar Birliği’nin bir dizi olarak gerçekleştirdiği “Kurucu İslami Siyasi İrade Tartışmaları” Mazlumder yöneticilerinden yazar Mehmet Alkış ile Heda-Der’de çalışmalarını yürüten Musa Kazım Yılmaz’ın konuşmacı oldukları yeni bir programla devam etti.
Cami Avlusundaki Laik Rejim
Kemalist kurucu irade tarafından başından itibaren laik ulusalcı temelde kurgulanan ve adım adım bu zeminde kurumsallaştırılan cumhuriyet rejiminin mahiyetini anlamak için, üzerinde “T.C.” mührü taşıyan kurumlara bakmak yeterli olsa gerektir. “T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı”, “T.C. Ziraat Bankası”, “T.C. Milli Piyango İdaresi”... Bunların yanı sıra sertifikalandırılmış ve vergilendirilmiş olarak valilikler nezaretinde faaliyet gösteren resmi fuhuşhaneler… Tabi “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” seküler akidesinin bu durumda ne ifade ettiğini de hatırlamak lazım!
Kemalist kurucu irade tarafından başından itibaren laik ulusalcı temelde kurgulanan ve adım adım bu zeminde kurumsallaştırılan cumhuriyet rejiminin mahiyetini anlamak için, üzerinde “T.C.” mührü taşıyan kurumlara bakmak yeterli olsa gerektir. “T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı”, “T.C. Ziraat Bankası”, “T.C. Milli Piyango İdaresi”... Bunların yanı sıra sertifikalandırılmış ve vergilendirilmiş olarak valilikler nezaretinde faaliyet gösteren resmi fuhuşhaneler… Tabi “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” seküler akidesinin bu durumda ne ifade ettiğini de hatırlamak lazım!
Sinirlioğlu'na göre "Bölgede eninde sonunda seküler demokratik bir düzen kurulacak"
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Cumhuriyet Aydını/Yarım Porsiyon Aydınlık ve Millî İrade
Kitlesel siyasî iradenin genel tavrı ile hiçbir ilişkisi bulunmayan, tabanda karşılığı marjinal boyutlarda seyreden Resmî İdeoloji’nin yönetim kadrosu; devlet kademelerinde belirli makamları işgal edebilmek bir yana, resmî ve meşrû olarak yazınsal, düşünsel ve toplumu yönlendirici diğer katmanlardaki varlık koşulunu dahi ” Resmî İdeoloji’nin Genel Prensiplerine Sadakat ” olarak benimsediğinden, temsilî muhalefetin kukla unsurları hariç tüm eğitimli sınıf, tahsil ve kabiliyetlerinin derecesi ne olursa olsun kendilerini ve sadakatlerini(!) tasdik edebilmek ve iktidar pastasından gerek makam gerekse ödenek bağlamında paylarını alabilmek adına resmî ideoloji güzellemeleri yapmaya mecbur kalmıştır.
Kitlesel siyasî iradenin genel tavrı ile hiçbir ilişkisi bulunmayan, tabanda karşılığı marjinal boyutlarda seyreden Resmî İdeoloji’nin yönetim kadrosu; devlet kademelerinde belirli makamları işgal edebilmek bir yana, resmî ve meşrû olarak yazınsal, düşünsel ve toplumu yönlendirici diğer katmanlardaki varlık koşulunu dahi ” Resmî İdeoloji’nin Genel Prensiplerine Sadakat ” olarak benimsediğinden, temsilî muhalefetin kukla unsurları hariç tüm eğitimli sınıf, tahsil ve kabiliyetlerinin derecesi ne olursa olsun kendilerini ve sadakatlerini(!) tasdik edebilmek ve iktidar pastasından gerek makam gerekse ödenek bağlamında paylarını alabilmek adına resmî ideoloji güzellemeleri yapmaya mecbur kalmıştır.
Darbe girişimini protesto ediyoruz
Bugün gerçekleştirilen darbe girişimini de diğerleri gibi, emperyalistlerin uşaklığını yapan cuntaların ve paralel işbirlikçilerin halka ve iradesine yönelik düşmanca bir saldırısı olarak değerlendiriyor, mutlaka yaygın ve kitlesel biçimde bir tepkiyle tarihin çöp sepetine atılması gerektiğini ifade ediyoruz. Hak, hukuk ve Halk düşmanlarının bu ahlaksızca ve alçakça darbe teşebbüsünü şiddetle kınıyor, nefretle protesto ediyoruz.
Bugün gerçekleştirilen darbe girişimini de diğerleri gibi, emperyalistlerin uşaklığını yapan cuntaların ve paralel işbirlikçilerin halka ve iradesine yönelik düşmanca bir saldırısı olarak değerlendiriyor, mutlaka yaygın ve kitlesel biçimde bir tepkiyle tarihin çöp sepetine atılması gerektiğini ifade ediyoruz. Hak, hukuk ve Halk düşmanlarının bu ahlaksızca ve alçakça darbe teşebbüsünü şiddetle kınıyor, nefretle protesto ediyoruz.
Makaleler
Hava Durumu