"itaati" Arama Sonuçları
Hacc suresi 77-78. ayetler bağlamında, Müslim olmanın temel şartları
Hac Suresi 77, 78. Ayetlerde ve Asr Suresinde Allah’a samimi bir teslimiyetle, tevhidî bir imanla bağlanmanın hemen ardından itaatin, inandığı Kitabın hükümlerini hayata hâkim kılıp yaşamanın gereği vurgulanıyor.
Hac Suresi 77, 78. Ayetlerde ve Asr Suresinde Allah’a samimi bir teslimiyetle, tevhidî bir imanla bağlanmanın hemen ardından itaatin, inandığı Kitabın hükümlerini hayata hâkim kılıp yaşamanın gereği vurgulanıyor.
Erkeğin ailenin reisi olması, kadının erkeğe itaati meselesi midir?
Sosyolojide de aile toplumun en önemli kurumudur. Böyle bir kurum başsız ya da çift başlı olabilir mi? Olursa o artık kale gibi kalabilir mi? Batının bugün en büyük probleminin sınırsız özgürlük belası sebebiyle ailenin parçalanmışlığı olduğunu görmeyen ve bilmeyen var mıdır?
Sosyolojide de aile toplumun en önemli kurumudur. Böyle bir kurum başsız ya da çift başlı olabilir mi? Olursa o artık kale gibi kalabilir mi? Batının bugün en büyük probleminin sınırsız özgürlük belası sebebiyle ailenin parçalanmışlığı olduğunu görmeyen ve bilmeyen var mıdır?
Ulu'l Emr, Allah'ın hükmüyle hükmedendir
Bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için şu iki temel vasfa sahip olması gerekir: Kişi ise Müslüman olması (iman ve amel bütünlüğünde Allah'a teslimiyet üzere bulunması), tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve bu özel veya tüzel kişiliğin Allah’ın hükmüyle hükmetmesi. Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşımadığı, taşıyamayacağı açıktır. Çünkü itaatin temel şartı olan Allah’a ve Rasulüne itaat burada söz konusu değildir. İbadeti ve siyasetiyle bir bütün olan ed-Din’in bu bütünlüğünü parçalayıp, onu “kişisel referansa” indirgeyen bir zihniyet, itaat mercii değil, ancak davetin muhatapları konumundadır, böyle görülmelidir.
Bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için şu iki temel vasfa sahip olması gerekir: Kişi ise Müslüman olması (iman ve amel bütünlüğünde Allah'a teslimiyet üzere bulunması), tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve bu özel veya tüzel kişiliğin Allah’ın hükmüyle hükmetmesi. Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşımadığı, taşıyamayacağı açıktır. Çünkü itaatin temel şartı olan Allah’a ve Rasulüne itaat burada söz konusu değildir. İbadeti ve siyasetiyle bir bütün olan ed-Din’in bu bütünlüğünü parçalayıp, onu “kişisel referansa” indirgeyen bir zihniyet, itaat mercii değil, ancak davetin muhatapları konumundadır, böyle görülmelidir.
Makaleler
Hava Durumu