"kanun" Arama Sonuçları
Âtıf Hoca'yı asan rejim, halka şapkayı nasıl giydirdi
Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.
5816 duruşmasından notlar
5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan "Atatürk'ün Hatırasına Alenen Hakaret" suçundan dolayı yargılanan Şükrü Hüseyinoğlu savunmasında, insanların dünyada izzet ve ahiretlerinde saadeti kazanabilmeleri için şirk amellerinden, her türlü putçuluktan sakınmaları konusunda bir uyarı ve nasihatte bulunduğunu ifade etti.
5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan "Atatürk'ün Hatırasına Alenen Hakaret" suçundan dolayı yargılanan Şükrü Hüseyinoğlu savunmasında, insanların dünyada izzet ve ahiretlerinde saadeti kazanabilmeleri için şirk amellerinden, her türlü putçuluktan sakınmaları konusunda bir uyarı ve nasihatte bulunduğunu ifade etti.
Kur’an-ı Kerimi yakma girişimi üzerine
Kur’an-ı Kerim'i yakmak büyük bir cinayettir. Ancak hükümlerini uygulamamak, icra sahasından uzaklaştırmak, alternatif kanunlar ihdas etmek, rafa kaldırmak, camiye mahkum kılmak, vicdana hapsetmek ya da mahkeme salonlarından tart etmek daha büyük bir cinayettir.
Kur’an-ı Kerim'i yakmak büyük bir cinayettir. Ancak hükümlerini uygulamamak, icra sahasından uzaklaştırmak, alternatif kanunlar ihdas etmek, rafa kaldırmak, camiye mahkum kılmak, vicdana hapsetmek ya da mahkeme salonlarından tart etmek daha büyük bir cinayettir.
Zehirli ağacı kesip, onun meyvesini satmaya devam etmek
Danıştay "İstanbul Sözleşmesi"nin iptalini onayladı. Peki pratikte değişen bir şey var mı? Yok. Zira bu me'şum sözleşmenin yasal uzantısı 6284 sayılı kanun halen yürürlükte.
Danıştay "İstanbul Sözleşmesi"nin iptalini onayladı. Peki pratikte değişen bir şey var mı? Yok. Zira bu me'şum sözleşmenin yasal uzantısı 6284 sayılı kanun halen yürürlükte.
Bir namaz kıldırma memuruna iki makaleyle cevap
Halil Konakçı adlı namaz kıldırma memuru, Hz. Yusuf'un "kralın kanunlarıyla" hükmettiği gibi bir iddiada bulunarak, bugün cahiliye düzenlerinin cahiliye yasalarıyla hükmeden din(i)idar politikacıları İslami açıdan temize çıkarmaya kalkıştı.
Halil Konakçı adlı namaz kıldırma memuru, Hz. Yusuf'un "kralın kanunlarıyla" hükmettiği gibi bir iddiada bulunarak, bugün cahiliye düzenlerinin cahiliye yasalarıyla hükmeden din(i)idar politikacıları İslami açıdan temize çıkarmaya kalkıştı.
"Atatürk"ü Koruma Kanunu nasıl çıktı?
Sözü Başbakan Adnan Menderes alır. Menderes müzakere edilen kanunu son derece sahiplenerek savunur. Din ile Atatürk’ün muhteremliğini aynı görür: "Din muhterem görülüyorsa, Atatürk de öyle olmalıdır. Müzakere edilen kanunla fikir hürriyeti ortadan kalkmamakta, hakaret ve terzil önlenmeye çalışılmaktadır."
Sözü Başbakan Adnan Menderes alır. Menderes müzakere edilen kanunu son derece sahiplenerek savunur. Din ile Atatürk’ün muhteremliğini aynı görür: "Din muhterem görülüyorsa, Atatürk de öyle olmalıdır. Müzakere edilen kanunla fikir hürriyeti ortadan kalkmamakta, hakaret ve terzil önlenmeye çalışılmaktadır."
5 yılda 2 milyon erkek evden uzaklaştırıldı
"Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için" çıkarılan, fakat aileleri darmadağın eden 6284 sayılı kanun sebebiyle 5 yılda 2 milyon erkek evden uzaklaştırma cezası aldı.
"Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için" çıkarılan, fakat aileleri darmadağın eden 6284 sayılı kanun sebebiyle 5 yılda 2 milyon erkek evden uzaklaştırma cezası aldı.
6284 nolu kanun, aile kurumunu çökertiyor
Bir de istatistiklere bakalım. Bu kanunu ve sözleşmeyi savunan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun verilerine göre 2012 yılında 200 civarında olan kadın cinayeti sayısı 2021 yılında ikiye katlanarak 400 bandını aşmıştır. İçişleri Bakanlığının TBMM’de açıkladığı verilere göre 2012’de kadın cinayeti sayısı 128 iken 2021 yılında bu sayı 380’e çıkmıştır.
Bir de istatistiklere bakalım. Bu kanunu ve sözleşmeyi savunan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun verilerine göre 2012 yılında 200 civarında olan kadın cinayeti sayısı 2021 yılında ikiye katlanarak 400 bandını aşmıştır. İçişleri Bakanlığının TBMM’de açıkladığı verilere göre 2012’de kadın cinayeti sayısı 128 iken 2021 yılında bu sayı 380’e çıkmıştır.
Putlara dokunmadıkça putperestler ortaya çıkmaz
Putlar iki çeşittir. Dıştaki putlar; taş, tunç, tahtadır, kâğıtlara yazılan kanunlardır. İçteki putlar; hevâ ve heves, haz ve hızdır. İçteki putu kırmadan dıştaki putu kıramazsınız. Kır içindeki putunu, putperestler seni öldürmesin. Vesveseler kalbinde, imanı söndürmesin!
Putlar iki çeşittir. Dıştaki putlar; taş, tunç, tahtadır, kâğıtlara yazılan kanunlardır. İçteki putlar; hevâ ve heves, haz ve hızdır. İçteki putu kırmadan dıştaki putu kıramazsınız. Kır içindeki putunu, putperestler seni öldürmesin. Vesveseler kalbinde, imanı söndürmesin!
Gasbedilen Hicri Takvim, unutturulan Hicret
T.C. düzeni 26 Aralık 1925 yılında çıkardığı bir kanunla hicri takvimi kaldırarak, yerine kabul ettiği Miladi takvimle birlikte bu değerlerimizin hepsinin köküne kibrit suyu dökerek yaktı, yıktı ve benzeri yapılmamış her türlü ahlaksızlarını tarihleriyle marifetmiş gibi miladi takvimde göstererek, beyinlerimizi kirletip bizlere değerlerimizi unutturdu.
T.C. düzeni 26 Aralık 1925 yılında çıkardığı bir kanunla hicri takvimi kaldırarak, yerine kabul ettiği Miladi takvimle birlikte bu değerlerimizin hepsinin köküne kibrit suyu dökerek yaktı, yıktı ve benzeri yapılmamış her türlü ahlaksızlarını tarihleriyle marifetmiş gibi miladi takvimde göstererek, beyinlerimizi kirletip bizlere değerlerimizi unutturdu.
Mecliste Şapka Kanunu’na karşı çıkan tek vekil
Mart ayında milletvekilliği tasdik edilen Nureddin Paşa’nın Mecliste bilinen tek icraatı, şapka kanununa itirazı olmuş ve bu itiraz ona pek pahalıya patlamış, sonrasında evine kapanarak siyasetle ve hayatla bağını kopararak hayatta kalma savaşı vermiştir.
Mart ayında milletvekilliği tasdik edilen Nureddin Paşa’nın Mecliste bilinen tek icraatı, şapka kanununa itirazı olmuş ve bu itiraz ona pek pahalıya patlamış, sonrasında evine kapanarak siyasetle ve hayatla bağını kopararak hayatta kalma savaşı vermiştir.
Ashab-ı Uhdud ve Şapka Kanunu Zulmü (VİDEO)
Cuma Hutbesi: Ashab-ı Uhdud ve Şapka Kanunu Zulmü - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - 21 Rebiülahir 1443 - 26 Kasım 2021
Cuma Hutbesi: Ashab-ı Uhdud ve Şapka Kanunu Zulmü - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - 21 Rebiülahir 1443 - 26 Kasım 2021
Âtıf Hoca'yı asan rejim, halka şapkayı nasıl giydirdi?
Memleketin dipçik zoruyla gâvurlaştırılması sürecinde kanlı bir köşe taşı olan me'şum "Şapka Kanunu"nun 1925'teki kabulünün yıldönümü bugün. Bu konuyla ilgili olarak, o yıllara dair çarpıcı bir tanıklık üzerinden sitemiz editörü Şükrü Hüseyinoğlu tarafından yazılan bir makaleyi paylaşıyoruz.
Memleketin dipçik zoruyla gâvurlaştırılması sürecinde kanlı bir köşe taşı olan me'şum "Şapka Kanunu"nun 1925'teki kabulünün yıldönümü bugün. Bu konuyla ilgili olarak, o yıllara dair çarpıcı bir tanıklık üzerinden sitemiz editörü Şükrü Hüseyinoğlu tarafından yazılan bir makaleyi paylaşıyoruz.
İslam'ın egemenliğinde hayat, câhiliyenin egemenliğinde zulüm vardır
Bu ülkedeki düzen, Rabbimizin ölçü ve hükümlerini benimsemeyen, insan hevasına dayalı bâtıl batı kanunlarını esas alan bir tağut düzeni olduğu gibi, bu düzenin geçmişten bugüne tüm yöneticileri de tağut düzenin hamalı durumunda olan yöneticilerdir ve Allah'ın hükümleriyle hükmetmedikleri için de ülkede yaşanan tüm zulümlerden, fesaddan, fahşadan, münkerattan sorumludurlar. Dolayısıyla açık ve net olarak, Mâide sûresi 44, 45 ve 47. ayetlerin tanımlarına girmiş olmaktadırlar.
Bu ülkedeki düzen, Rabbimizin ölçü ve hükümlerini benimsemeyen, insan hevasına dayalı bâtıl batı kanunlarını esas alan bir tağut düzeni olduğu gibi, bu düzenin geçmişten bugüne tüm yöneticileri de tağut düzenin hamalı durumunda olan yöneticilerdir ve Allah'ın hükümleriyle hükmetmedikleri için de ülkede yaşanan tüm zulümlerden, fesaddan, fahşadan, münkerattan sorumludurlar. Dolayısıyla açık ve net olarak, Mâide sûresi 44, 45 ve 47. ayetlerin tanımlarına girmiş olmaktadırlar.
Siyonist işgal mahkemesinden, Yahudilere Mescid-i Aksa’da ibadet izni
Siyonist işgal rejiminden, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesi yolunda çok kritik ve ileri bir adım daha geldi. İşgal mahkemesi, Yahudilerin Mescid-i Aksa’da “sessizce” ibadet etmelerinin kanuna aykırı olmadığına hükmetti.
Siyonist işgal rejiminden, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın Yahudileştirilmesi yolunda çok kritik ve ileri bir adım daha geldi. İşgal mahkemesi, Yahudilerin Mescid-i Aksa’da “sessizce” ibadet etmelerinin kanuna aykırı olmadığına hükmetti.
Âtıf Hoca'yı asan rejim, halka şapkayı nasıl giydirdi
Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Hukukçulardan STK'ların faaliyetlerini kısıtlayıcı kanuna tepki
"Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" Resmî Gazete'de yayımlanırken hukukçulardan tepkiler gelmeye devam ediyor.
"Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" Resmî Gazete'de yayımlanırken hukukçulardan tepkiler gelmeye devam ediyor.
STK'lara devlet tahakkümünü kolaylaştıran kanun TBMM'den geçti
STK’lar, içerik açısından yasa teklifinin en çok 15. Maddesine dikkat çekmişlerdi. Bu maddeye göre, basit bir soruşturmayla bile, masumiyet karinesine aykırı olarak, dernek organlarında yer alan kişinin hatta dernek organının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasının ve derneğe kayyım atanması ile gerekli görülürse derneğin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının yolu açılacağı belirtilmişti.
STK’lar, içerik açısından yasa teklifinin en çok 15. Maddesine dikkat çekmişlerdi. Bu maddeye göre, basit bir soruşturmayla bile, masumiyet karinesine aykırı olarak, dernek organlarında yer alan kişinin hatta dernek organının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasının ve derneğe kayyım atanması ile gerekli görülürse derneğin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının yolu açılacağı belirtilmişti.
Hu komşu, Sudan laik olmuş!
Yapılan son güncel anketlerde, “Şeriat, kanunlarımızın kaynağı olmalıdır” diye düşünen Sudanlıların oranının yüzde 70’leri aştığını aklımıza getirirsek, “Sudan halkı, şeriattan kurtuldu” şeklindeki naraların -en hafif ifadeyle- gülünç olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yapılan son güncel anketlerde, “Şeriat, kanunlarımızın kaynağı olmalıdır” diye düşünen Sudanlıların oranının yüzde 70’leri aştığını aklımıza getirirsek, “Sudan halkı, şeriattan kurtuldu” şeklindeki naraların -en hafif ifadeyle- gülünç olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bin 600 ekmeğe bir şapka!
Evet, kelle avcılarıyla konumuza dönecek olursak; bu zulüm, işkence ve idamlar; ekmeksiz kalan fakat “KELLESİZ” kalmak istemeyen yoksul İstanbul halkını canından bezdirmiş olacak ki, şapka kanununa muhalefet sanılmasın diye Beyoğlu şapkacılarına hücum etmişler, satılmasına imkân olmayan en tapon malları bile göz açıp kapayıncaya kadar altın fiyatına kapışmışlardı. Artık halk için sorun; şapka takıp takmamakla alakalı bir sorun olmaktan çıkmış, sorun sadece “Şapkanın giyileceği kafayı yerinde tutabilmeyi becerebilme sorunu” haline gelmişti.
Evet, kelle avcılarıyla konumuza dönecek olursak; bu zulüm, işkence ve idamlar; ekmeksiz kalan fakat “KELLESİZ” kalmak istemeyen yoksul İstanbul halkını canından bezdirmiş olacak ki, şapka kanununa muhalefet sanılmasın diye Beyoğlu şapkacılarına hücum etmişler, satılmasına imkân olmayan en tapon malları bile göz açıp kapayıncaya kadar altın fiyatına kapışmışlardı. Artık halk için sorun; şapka takıp takmamakla alakalı bir sorun olmaktan çıkmış, sorun sadece “Şapkanın giyileceği kafayı yerinde tutabilmeyi becerebilme sorunu” haline gelmişti.
Makaleler
Hava Durumu